Dün Söğütlü Mahallesinde yani namı değer İdirmava’da birkaç gün cereyan etmek üzere olan olayla ilgili bir yazı yazdım. “Olmaz! Yıkıcı Değil Yapıcı Olalım.” Diye…
    Bu yazı üzerine başta Sayın Emniyet Müdürümüz olmak üzere, Türkü, Kürdü, Azerisi, birçok kişiden tebrik telefonları aldım. Bizzat dükkâna gelip soranların yanında, şahsen tebrik eden çok sayıda kişiler de oldu. Bundan dolayı hem çok mutlu oldum, hem de bir gerçeğin ispatlanmasından dolayı ve benim gibi düşünen kişilerin çokluğundan dolayı biraz da kendimce övündüm ayıp olmazsa…
    Demek ki bu Halk ayrışmadan yana değil, kaynaşmadan yanadır. Kavgadan, huzursuzluktan, vurmadan, kırmadan, yıkıp parçalamaktan yana değil. Birlikte yaşamaktan, huzur ve güven içinde, paylaşmaktan, barıştan yanadır. Günlerdir Emniyet Teşkilatı mahallede gece gündüz tedbir almakta, herhangi bir nahoş olay olmasın diye hassasiyet göstermektedir. Bazılarımız ”Elbette tedbir alacaklardır, bu onların görevidir” de diyebilirsiniz. Doğru, bende size katılıyorum ama bir de olayın görünümü var. Mahallede sıkıyönetim ilan edilmemiş, olağan üstü bir hal ilan edilmemiştir. Ortada fol yok yumurta yokken kendi kendimize gelin güvey olmanın âlemi de yok. Kendimizi de, Emniyeti de bu derece tedirgin etmeye hiç gerek yoktur. Üstelik mahallemizin adı da pek güzel anılmıyor. Sırf bu yüzden değil midir, Mahallemiz bir adım ilerlemiyor, sosyalleşmiyor, imarlaşmıyor. Daha dün kurulan Iğdırın en ücra yerinde yerin dönümü milyarlarca lira ederken, İdirmava’da para bile etmiyor. Kabahat kimin? Senin, benim, hepimizindir. Kendimizce yarattığımız suni olayların yansımasıdır. Iğdırda ve aynı mahallede, ta 1914’e kadar Ermeniler, Kürtler ve Azeriler birlikte yaşıyorlardı. Tehcir Olayından sonra, Ermeniler çekilince de mahalle Azeri ve Kürtlere kaldı. Ogün bu gün, mahalleye bir çivi çaktınız mı? Hayır. Mahallenin gelişmesi imarlaşması, sosyalleşmesi için bir gayret gösterdiniz mi? Hayır. Aynı mahalleden olmak üzere üç tane belediye başkanı seçtiniz. Bir arpa boyu yol aldınız mı? Hayır... Hayır… Hayır... Bir EVET’inizi duyabilsem, kim bilir benimle birlikte ne kadar çok kişi mutlu olacaktır.
    Iğdırın İdirmavası varken, Iğdır’da hiçbir mahalle yoktu. Iğdır bir tek İdirmava Mahallesi ile Iğdırdı! Başka yerleşim alanı da yoktu. Ta ki; 1877–1878 Osmanlı – Rus Savaşına kadar. Ondan önce de 1736 dan 1827 yılına kadar İran idaresinde kalan Iğdır, o yıllar da da Azerilerin ve Kürtlerin çoğunlukta yaşadığı bir coğrafya idi. Hatta o yıllarda Misakı milli sınırları içinde olmayan Iğdır, Brest-Litovsk antlaşması ile Osmanlıya, oradan da Türkiye’ye kalıyor. O günden bu güne gele atalarımız, dedelerimiz, babalarımız kavga etmemişler, birlikte yaşamaktan vazgeçmemişler de, bizler mi kavga edeceğiz, birlikte yaşamaktan vazgeçeceğiz. İnsanların birbirlerini anlamaları ve birlikte yaşamaları bir erdemdir. Bunu bir yaşam tarzı haline getirmek de daha büyük bir erdemdir. Yüzyıllardır yan yana komşuluk ilişkileri içinde yaşayan bizleri, üç beş tane kendini bilmez genç ya da çakal takımı provokatör mü birbirimize düşman edecek, Haydi oradan sen de… Hiç kimse “ Bir av yakaladım.” Diyerek, aç kurtlar gibi sevinerek ellerini ovuşturmasınlar.  Ne demiş atalarımız! “ DAVETSİZ MİSAFİRE MİNDER VERİLMEZ.”  Biz mahalleli olarak hiç kimsenin eline, bizi birbirimize düşman edecek kozlar vermeyiz. Zoraki minder isteyenlere de, Azeri Kürt demeden tüm mahalleli gereken dersi yekvücut olarak verecektir. Sakın ola ki bir daha, kimse ama hiç kimse davetsiz olduğu halde komşusundan minder istemesin!   
Haydi, göreyim sizi sevgili İdirmavalılar, üzerimizde oynanmak istenen oyuna sahne vermeyelim. Sahne bulamayan kışkırtıcılar oyun oynayamazlar. Oynasalar bile seyirci bulamazlar. Babalarımızı ve dedelerimizi utandırmayalım.
     Geçen gün sohbet ederken Ahmet Aydın’dan dinlemiştim. Tam da yeri gelmişken, hem sevgili Ahmet Aydın’µı anmış olayım, hem de bu dörtlüğü sizinle de paylaşayım istiyorum.
     Leş kargalarını havada seferber gördüm.
     Kimini yer kimini bakar gördüm.
     Şerefsiz ellerde
     Şerefe kalkan kadehler gördüm.
   Bir kez daha siz sevgili İdirmavalılardan ve de tüm Iğdırlılardan rica ediyorum. Etrafımız leş kargaları ile doludur. Ne olur geleceğimizi ve çocuklarımızın geleceğini leş kargalarının ellerindeki şerefsiz kadehlere meze yapmayalım. Bu koskoca ülkede ve memlekette hepimize yer vardır. Yeter ki biraz daha hoşgörülü olalım.



   

Henüz yorum yapılmadı!

Bu içerik için yorum yapılmadı. Yorum yapmak için aşağıdaki formu kullanınız.

Yorum Yaz!

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.
* İşareti olan alanlar gereklidir.