Serdar ÜNSAL KERBELA TİYATROSU
Tarih : 2010-02-19
Tüm Yazılar

Serdar ÜNSAL



    ANKARA'DA DEVLET TİYATROLARININ HAZIRLADIĞI KERBELA TİYATROSUNU SEYRETME İMKANI BULDUM GERÇEKTE DE MUHTEŞEMDİ. OYUN IĞDIR'DA DA OYNAMALI KÜLTÜR MÜDÜRLÜĞÜ IĞDIR'A BU TİYATRO OYUNUNU GETİRMELİ.. KERBELA OYUNU İLE İLGİLİ OLARAK TUNCER KIRHAN'IN YAZDIĞI YAZIYI SİZLERE SUNUYORUM
    Kerbela olayı, Hicri tarihle 10 Muharrem 680’de, bundan 1329 yıl önce Hz. Hüseyin ve 72 yakınının katledildiği tarihtir. Aşure ayı olarak ta bilinen Muharremlik, insanlık tarihinde yer aldığı  şekliyle, tanrının büyük tufanda Nuh’tan başlayarak on peygambere bahşettiği iyilikler sırasında yer alır. İslam anlayışında ise Kerbela katliamından çocuk yaşta kurtulan, Hz. Hüseyin’in oğlu Zeynel Abidin için tanrıya bir şükran ve şehit olanlar için kalanlara bir ikram  olarak anlam kazanmıştır.
    İslam tarihinde yaşanan bu trajik öykünün oyununu, Devlet Tiyatroları sahnelerinde ilgi ile izleme fırsatı bulduk.
    Ali Berktay’ın büyük emekle kaleme aldığı oyun duygusallıktan uzak, gerçekçi bir bakışla işlenirken, yönetmen Ayşe Mestçi’nin sabırlı çalışması, oyuncuların başarısında gözlenmektedir.
    Sahnedeki dekor ve ışık şaşırtıcı bir görsellikle akarken, cesaretle uygulanan Azeri müziğinin mistik gizemi, sanatçı Arzu Gurbani’nin güçlü yorumu ile lezzet bulurken, orkestra ve bağlamanın yürekleri sarsan nağmeleri bin yıl ötesindeki başkaldırıyı ifade etmektedir.  
    Kerbela’da ki ana tema İslamiyet öncesinde var olan  demokratik öğelerin yok edilmesi,hilafetin sultanlaştırılarak klasik yapılanmaya  ve şeriatın bu saltanat anlayışıyla, resmi devlet doktrini  haline gelmesi ve din kisvesiyle inançların yerine çıkarların alması şeklinde anlatılmaktadır.
Kerbela’da yaşananların başlangıcı olarak bilinen Sıffin savaşı öncesinde yaşanan entrikalardır diyebiliriz.
     Bir tarafta gerçeğin ve adaletin temsilcisi olan halife Hz. Ali, diğer tarafta iktidar hırsı içindeki Muaviye’nin İslam’a rağmen vaatlerle taraftar kazanma mücadelesidir. Savaşın galibi Hz.Ali olsa da, Muaviye halife olmayı başaracaktır.
    Bununla da yetinmeyip, kendinden sonra oğlu Yezit’i yerine veliaht ilan etmesi ile sürüp gidecek olan aile  kavgası sürecinde Hüseyin’i kendine biat etmek için  Kufe’ye davet etmesiyle sonun yaklaşması Hüseyin ve İslam tarihi için bir kader günü olur.
    Yezit, babası gibi hile yolunu seçerek, vaatlerle yanına aldığı Kufe halkının yardımıyla Kerbela’da  Hüseyin ve arkadaşları katleder. İslam tarihine mal olan bu olay, Arap dünyasında ki iki ailenin kavgasıyla başlayıp peygamber soyunun tarih sahnesinden silinmesiyle son bulurken, devleti yönetenlerin faşist bir karakter kazandığı gözlenir.
   Kerbela’da yaşananlar iyi ile kötünün, zalim ile mazlumun, lanet-li ile kutsalın, karanlık ile aydınlığın hesaplaşmasıdır diyebiliriz.
   Hz. Hüseyin’in Kerbela’da ki direnci, köleliği kırmak için isyan eden Spartaküs gibi, kutsallık uğruna mazlumdan yana verilen aydınlığın  mücadelesidir.
   İslam tarihinde Sıffin’de başlayan totaliter siyasallaşmanın temelini atan Muaviye ve Yezit isimleri nefretle anılmaktan öteye gitmezken, “Bana bir kelime öğretenin kölesi olurum” diyen Hz. Ali ve Hüseyin, gerçeğin ve aydınlığın simgesi olarak gönüllerde bir ışık ve anlayış olarak yaşamaktadır.
Sonuç olarak diyebiliriz ki; Kerbela olayı, İnanç dünyamızın zenginliklerinden; Hanefi olsun, Alevi olsun, Caferi olsun, Zeyd-i olsun, tüm Müslümanların yolu olarak bilinmelidir. Kerbela’da şehit olanların yolu insanlığa ve Tanrıya hizmet etmenin, hainlere karşı direnmenin yoludur.
    Kerbela şehitlerini sevmek, zincirlerle dövünüp ağlamak olmamalı, çünkü onlar, sonsuza giden bir yolda inanç dünyasının sesi ve adaletin bayrağı oldular. Cesaretle uygulanan Azeri müziğinin mistik gizemi, sanatçı Arzu Gurbani’nin güçlü yorumu ile lezzet bulurken, orkestra ve bağlamanın yürekleri sarsan nağmeleri bin yıl ötesindeki başkaldırıyı ifade etmektedir.  
    Kerbela’da ki ana tema İslamiyet öncesinde var olan  demokratik öğelerin yok edilmesi, hilafetin sultanlaştırılarak klasik yapılanmaya  ve şeriatın bu saltanat anlayışıyla, resmi devlet doktrini  haline gelmesi ve din kisvesiyle inançların yerine çıkarların alması şeklinde anlatılmaktadır. Kerbela’da yaşananların başlangıcı olarak bilinen Sıffin savaşı öncesinde yaşanan entrikalardır diyebiliriz.
    Bir tarafta gerçeğin ve adaletin temsilcisi olan halife Hz. Ali, diğer tarafta iktidar hırsı içindeki Muaviye’nin İslam’a rağmen vaatlerle taraftar kazanma mücadelesidir. Savaşın galibi Hz.Ali olsa da, Muaviye halife olmayı başaracaktır.
    Bununla da yetinmeyip, kendinden sonra oğlu Yezit’i yerine veliaht ilan etmesi ile sürüp gidecek olan aile  kavgası sürecinde Hüseyin’i kendine biat etmek için  Kufe’ye davet etmesiyle sonun yaklaşması Hüseyin ve İslam tarihi için bir kader günü olur.
   Yezit, babası gibi hile yolunu seçerek, vaatlerle yanına aldığı Kufe halkının yardımıyla Kerbela’da  Hüseyin ve arkadaşları katleder.
   İslam tarihine mal olan bu olay, Arap dünyasında ki iki ailenin kavgasıyla başlayıp peygamber soyunun tarih sahnesinden silinmesiyle son bulurken, devleti yönetenlerin faşist bir karakter kazandığı gözlenir.
   Kerbela’da yaşananlar iyi ile kötünün, zalim ile mazlumun, lanet-li ile kutsalın, karanlık ile aydınlığın hesaplaşmasıdır diyebiliriz.
   Hz. Hüseyin’in Kerbela’da ki direnci, köleliği kırmak için isyan eden Spartaküs gibi, kutsallık uğruna mazlumdan yana verilen aydınlığın  mücadelesidir.
   İslam tarihinde Sıffin’de başlayan totaliter siyasallaşmanın temelini atan Muaviye ve Yezit isimleri nefretle anılmaktan öteye gitmezken, “Bana bir kelime öğretenin kölesi olurum” diyen Hz. Ali ve Hüseyin, gerçeğin ve aydınlığın simgesi olarak gönüllerde bir ışık ve anlayış olarak yaşamaktadır.
Sonuç olarak diyebiliriz ki; Kerbela olayı, İnanç dünyamızın zenginliklerinden; Hanefi olsun, Alevi olsun, Caferi olsun, Zeyd-i olsun, tüm Müslümanların yolu olarak bilinmelidir. Kerbela’da şehit olanların yolu insanlığa ve Tanrıya hizmet etmenin, hainlere karşı direnmenin yoludur.
   Kerbela şehitlerini sevmek, zincirlerle dövünüp ağlamak olmamalı, çünkü onlar, sonsuza giden bir yolda inanç dünyasının sesi ve adaletin bayrağı oldular.

Henüz yorum yapılmadı!

Bu içerik için yorum yapılmadı. Yorum yapmak için aşağıdaki formu kullanınız.

Yorum Yaz!

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.
* İşareti olan alanlar gereklidir.