- IĞDIR 125. YIL ANADOLU LİSESİNDEN HAR-I BÜLBÜL” ADLI ŞİİR DİNLETİSİ
- İl Müdürü Özkan Yolcu, Seraları Ziyaret Etti
- Mera Islah ve Amenajman Projesinde sona gelindi
- Cumhurbaşkanı Erdoğan; "Cantürk Alagöz ile Iğdır farklı konuma gelecek”
- Aranan Şahıs Jandarma Dedektiflerince Yakalandı
- VAN İL MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜ Okul binası ve çevre düzenlemesi yaptırılacaktır
- VAN İL MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜ Okul binası ve çevre düzenlemesi yaptırılacaktır
- VAN İL MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜ Okul binası ve çevre düzenlemesi yaptırılacaktır
- EDREMİT BELEDİYESİ Koruge boru satın alınacak
- VAN BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ Oto korkuluk yaptırılacaktır
- AK Parti Iğdır Milletvekili Cantürk Alagöz, mazbatasını aldı
- Iğdır Milletvekilli Cantürk Alagöz Karakoyunlu Ata Ocağı'nı ziyaret etti
- Alagöz, “Melekli Beldesin’den Tam destek istedi”
- CHP HEYETİNDEN NEZAKET ZİYARETİ
- CANTÜRK ALAGÖZ AK PARTİ OLARAK IĞDIR TÜRKİYEDE OYUNU EN ÇOK ARTIRAN İL OLDU

Geçen hafta mahallenin birinde bir düğüne gittim. Gitmek zorundaydım. Düğün sahibi yakın dostumdu. Mahallenin adını demeyeyim. Çünkü bazı gençlerimizden tepki aldığım gibi mahalleli için de anti propaganda olmasın. Derdim bu da değil, benim derdim daha başka!
Gözüme takılan, hareket ve tavırları ile giyim ve kuşamları ile bir başka gezegenden gelmiş gibi, hemencecik dikkat çeken gençlerimiz… Ne yazık ki kendilerini başka bir şekilde kabullendiremiyorlar. Soruyorum yanımdakine. Şu genç kim? Hemen cevaplıyor. Falancanın oğludur.
Ya şu kırmızılı? O da falancanın… Hemen hemen çoğunun babasını da yakından tanıyorum. Derken sorduklarım alabildiğine çoğalıyor. Her mahalleden guruplar haline gençler gelmişler. Düğünde halay çekiyorlar. Oynarken de birbirlerine üstünlük taslamaya çalışıyorlar. Çalgıcılar da hangi birinin dediğini çalmanın şaşkınlığı içinde, bir onun, bir bunun isteğini çalayım derken, her an çıkabilecek bir kavganın da hazırlığı içindeler.
Hemen hemen herkeste aynı tedirginlik oluştu. Gençlerden biri halaydan kopup çalgıcılarla bir süre tartıştıktan sonra bir el işareti ile 10–15 genç de halaydan ayrılarak onun yanında toplanmaya başladılar. Bir süre sonra yeni bir gurup da başka bir gencin işareti ile halaydan ayrılıp ayrı bir köşede toplandı. Çıkacak kavga kaçınılmazdı artık. Ve… Ve nihayet ortalık ana baba gününe döndü. Adamcağızın düğünü birkaç dakika içinde dağıldı. Gelin ve damat da kurdukları düğün hayalinin bu şekilde sonlandığının pişmanlığı içinde zor bela içeriye alınıp gelebilecek darbelerden kurtarıldılar.
Bu olayı bir arkadaşımla konuşuyorum ve diyorum ki bir kişinin işareti ile onlarca genç hemencecik toplanıp onun her dediğini sorgusuz sualsiz yerine getiriyorlar. Bize bu talimatı veren arkadaşımız iyimidir, kötümüdür, bizi bunun peşinden sürükleyen neden nedir, ölümle sonuçlanabilecek bir ortamda bizi çekip çıkaracak güce, beceriye sahip midir? Diye sorgulamadan her denilen söz onlarca genç tarafından anında yerine getiriliyor. Hem de sonucu düşünülmeden... Derken söz dönüp dolaşıp eski ve yeni siyasi akımlara, Yetmişli yılların sağ- sol çatışmalarına, mahalleler de çekilen kırmızı çizgilere gelince bana bir hikâye anlattı. Çok ilginç bulduğum için bunu size de anlatayım.
Bir gün çakalın biri kendisini renga renk boyayarak ormanda dolaşmaya başlıyor. Gören her hayvan hayretler içerisinde bu yaratığın kim ve ne olduğunu birbirlerine soruyorlar. Çakal, çakal olduğunun tanınmadığını anlayınca, kendisini hayretlerle izleyen hayvanlara diyor ki; Ben bu ormana kral tayin edildim. Ormandaki hayvanlar da böylesine renga renk giyinen ve de korkmadan tek başına dolaşan biri kraldan başkası olamaz diyerek hep bir ağızdan “ Yaşasın kral” diye bağırmaya başlıyorlar. Geçen her zaman Çakalın etrafında toplanan hayvanların sayısı çoğaldıkça, çakal da kendisinin kral olduğuna inanmaya başlıyor. Bir süre sonra etrafındaki yüzlerce çeşitli hayvanlarla ormanın derinliklerine doğru ilerlerken Aslana rastlıyor. Aslan da bu süslü püslü yaratığı ve peşindeki yüzlerce hayvanı görünce çakala soruyor “ Hoş geldiniz, siz kimsiniz?” Çakal da “Ben bu ormana kral tayin edildim. Bundan sonra benim dediklerim olacak.” Diye cevaplıyor.
Aslan; Kendi kendisine düşünerek, “Nasıl olur, oldum olası ormanların kralı hep aslandır. Bunda mutlaka bir iş vardır.” Diyerek bu boyalı yaratıktan şüphelenmeye başlıyor. Gel zaman git zaman derken bir akşam ormanın derinliklerinden, bir çakal uluması duyuluyor. (Çakal ulumasını duyan diğer çakallar da ister istemez ulumaya başlar.) Bu ulumayı duyan boyalı çakal da hemen ulumaya başlayınca, aslan bunun çakal olduğunu hemencecik anlıyor. Ve çakalı bir pençede birkaç metre ileriye fırlatarak diyor ki; “ Ben senin çakal olduğunu anlamıştım. Ancak üzerindeki boya beni kandırdı. Haydi diyelim ki beni kandırdın. Benim asıl anlamadığım ve de hayret ettiğim bu kadar hayvan ne diye sana kanıp peşine takıldılar Tilki ya sen! Hani sen çok kurnazdın.” Diyerek çakalı ormandan uzaklaştırıyor.
Sevgili gençler, canlarım, sizler bizim geleceğimiz ve de göz bebeğimizsiniz. Ne olur Boyalı çakallardan uzak durunuz. Hem kendinizi, hem de o boyalı çakalları sorgulamayı biliniz lütfen.
Bana kızsanız da sizlere doğruları söylemeye devam edeceğim. Çünkü benim işim bu.
Bu içerik için yorum yapılmadı. Yorum yapmak için aşağıdaki formu kullanınız.