Ekrem BAYDAR ADAM BEKLİYORUM
Tarih : 2010-06-04
Tüm Yazılar

Ekrem BAYDAR



Birlikte yaşadığımız istemeyerekte olsa birbirimizi kırdığımız, olaylarımızın yanında,  asla küskünlüğe, kızgınlığa yol açmayan olaylarımız da olmuştur. Kürtler Azerilere, Azeriler Kürtlere takılırlar, espriler yaparlar. Yaşanmış birtakım olayları  anlatıp gülerler. Bunu en çok da yaşlılar yaparlar. Onları dinlemek, onlardaki o engin hoşgörüyü izlemek bir başka zevk veriyor insana. Bende çok severim yaşanmış esprili olayları. Bu nedenle de masa sohbetlerimizdeki dostlarım genellikle Azeri ve de benden de çok yaşlı olan ağabeylerimdir. Onların sohbetlerine bayılıyorum.
Ben birkaç yazımı bu yaşanmış esprili olaylara ayırarak,  sizlerle paylaşacağım. Tabiri caiz ise bir sizden bir bizden anlatarak sizlerin de o hoşgörü şerbetinden tatmanızı sağlamaya çalışacağım.
Geçen sene değil bir önceki sene Ramazan ayıdır. Okuldan çıkmış eve gidiyorum. Yolda kimsecikler yoktur. Eve yaklaşmak üzereydim ki bir baktım, komşumuz Ağca Hala bir elinde bıçak bir elinde tavuk yolun tam ortasında durmuş. Selamlaştık, hal hatır sorduk. “ Hayırdır Ağca Hala, niye durmuşsun?” Diye sorduğumda;
Ay Ekrem,  bu tavuğu kestireceğim. Ne zamandan beridir adam bekliyorum. Bir adam gelip gelmiyor ki bu tavuğu kestireyim. “ İyi o zaman şanslısın ben geldim. Ver keseyim.”  Dediğimde, Ağca Halanın yüzünde önce tatlı bir tebessüm belirdi. Sonra da belli belirsiz durakladı. Kessin mi, kesmesin mi tereddüttü açıkça yüzünden okunuyordu.  Kısa bir an  bir şey demedi, diyemedi. Ben anladığımı anlamıştım zaten. Ben Kürt’üm ya, Kürtlerin kestiği tavuk mundar olur, yiyilmez. O da bu durumu anlamıştı. Neyse ki dayanamadı. Kırılıp, üzüleceğimi tahmin ederek; (Eskiden Azerilerin büyük bir çoğunlukla, özellikle yaşlılar Kürdün kestiği tavuğu yemezler.)
Ekrem Oğul, küsme ama, Vallahi içime sinmiyor. Hele biraz bekleyeyim.
İşin aksine bizden sonra da Azeri evleri yoktur. En son ev onların, ondan sonra da bizim evimizdir. Bizden öte de hep Kürt evleridir. Oradan geçecek olanlar da Kürtlerdir. Azeri evleri olmadığından Allahın bir tek Azeri kulu da geçmiyecektir. Ben tekrar ; Ya  Ağca Hala buradan geçecek Azeri yok ki!  Ya  biraz ileride dur, ya da ver ben keseyim. Boşuna bekleme. Zaten kasaplarında mezbahadaki kesicilerin de hepsi Kürttür. Onların kestiği eti koyunu, keçiyi ineği öküzü yiyorsun da,  kestiği tavuğu mu yemiyorsun? Ağca Hala bir an durakladı, sen de haklısın der gibi oldu ama onu da  diyemedi.
Olsun biraz bekleyeyim. Belki bir adam gelip geçer.
Ağca Hala geçse geçse ya Cambaz Efendi geçecek ya Cambaz Filit  geçecek ya da Nurenin Oğlu Hemit geçecek ya da daha başka Kürtler  geçecek.. Efendi ile Filit te zaten  dökülüyor. Onlardansa ver ben keseyim. Hiç olmazsa ben öğretmenim. Ne de olsa Üstüm başım daha temizdir. Ellerim daha temizdir. Sen de boşu boşuna bekleme.
Ağca Halanın yüz ifadelerinden, mimiklerinden anlıyorum. Hem beni kırıp , üzmek istemiyor, hem de tavuğu bana  kestirmek istemiyor. Elli yıllık komşuluk ilişkileri vardır. Elinde büyümüşüm. İç içe bunca zaman geçirmişiz. Ben zorladıkça o utangaç ve güler yüzlü bir ifadeyle;
Küsme Ekrem,  kurbanın  olayım, Vallah içime sinmiyor. Yoksa bir tavuğun kıymeti nedir ki. Tavuk sana kurban olsun. Ama dediğim gibi , içime sinmiyor.  Olsun biraz bekleyeyim belki bir adam geçer. Adam dediği de belki bir Azeri gelip geçer anlamındadır.
Anlayacağınız Ağca Hala o gün ne beni, ne de benden sonra o yoldan gelip geçecek olan Kürtlerin hiçbirini adam saymamıştı. Ben şimdi böylesine saf, böylesine dupduru olan yetmiş seksen yaşındaki Ağca Halama nasıl küserim, nasıl kırılırım. Siz olsanız bu kadar saf ve duru bir ifadeye küsermisiniz? Elbette ki hayır. Ona kendini bilmez biri, büyük bir ihtimalle bir mollacık öyle anlatmış. “Kürdün kestiği tavuk yiyilmez.”  O da öyle bilmiş bu güne kadar. 

Henüz yorum yapılmadı!

Bu içerik için yorum yapılmadı. Yorum yapmak için aşağıdaki formu kullanınız.

Yorum Yaz!

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.
* İşareti olan alanlar gereklidir.