Ekrem BAYDAR İçim Acıyor
Tarih : 2012-12-19
Tüm Yazılar

Ekrem BAYDAR



         İnsan yaşlandıkça duygusallaşıyor galiba… Ben mi öyleyim yoksa sizlerde mi öylesiniz bilemem ama, galiba ben daha çok duygusallaşmışım. Bir kuşun kanat çırpışında, bir köpek havlamasında, bir kuzu melemesinde, hatta mahallede bir annenin çocuğuna bağırarak “ Haydi eve gel karanlık çöktü, yarın oynarsınız.” Demesindeki ses tonu bile beni etkiliyor. O anda gerilere, ta ki bir daha yeniden yaşayamayacağım gerilere kadar gidiyorum. Her birimizin elinde birer sapan, kuş avlardık, sığırcık avlardık dut ağaçlarında… Özellikle bıldırcın avlardık yeni biçilen buğday tarlarında. Biz onları görmeyelim diye sinerek otların arasında saklanırlardı. Arkamızı döndüğümüzde pırrr diye bir ses duyar, uçan bıldırcını ardından hayıflanarak birbirimizi suçlardık niye görmedik diye. Kimi zaman da sen korktun o “Pırrr “ sesinden diye kahkahalarla gülerdik. Kuzu taklidi yaparak, meleme yarışına girerdik. Komşu köpeklerinin havlamalarını taklit ederdik o çocuksu aklımızla. Yaptığımız her hareketin sonunda mutlaka katıla katıla gülerdik. Her gülüşümüz çok ama çok samimiydi, tertemizdi, dup duruydu. Asla zoraki davranışlar ve gülüşler değildi. Ya şimdi!... Şehirli de olsak hepimiz köylü çocuklarıyız. Her birimizin mutlaka bu ve benzeri hatıraları vardır. Sizler de bir an duraklayın ve çocukluğunuza geri dönün ve o çocukluğunuzu yeniden yaşayın. Ne olur bir iki dakika da olsa o çocuksu günlerinize geri dönün. İnanıyorum ki bu gün en nefret ettiğiniz arkadaşlarınızı bile hasretle anacaksınız. Ben şimdi o arkadaşlarımı arıyorum. Dombo Memedi, Keçeçel Hüseyini, Zülfükarı, Seyfoyu, Meheyi, Kör Hümmeti, Gözü Güveliyi arıyorum sokaklarda, geçtiğimiz yollarda, oynadığımız yerlerde onların ayak izlerini arıyorum. Attığım her adımda, duyduğum her sözde yeni bir çağrışım canlanır gözlerimin önünde. Ne Türkü, ne Kürdü, ne Azerisi, Terekemesi, Lazı yoktu beyinlerimizde, gülüşlerimizde, üzüntü ve sevinçlerimizde… Bakınca geçmişten günümüze içim acıyor…
        Sonra okullu olduk birçoğumuz, aynı sınıflarda aynı duygularla. Belki üstümüz başımız eski, ayakkabılarımız yırtıktı, ama mutluyduk. Birimiz diğerimize üstünlük taslamazdık. Kimimizin Yüz Parası, (İkibuçuk kuruş, Delikli par) kimimizin Beş Kuruşu, kimimizin Yirmibeş Kuruşu, Elli Kuruşu, hatta bazılarımızı Bir Lirası bile olurdu cebinde. Ama birlikte harcardık. Zaman zaman fakirliğin, yokluğun, yoksulluğun verdiği burukluğu içten içe yaşasak da bir tebessüm, bir gülücükteki samimiyet her şeyimize yetiyordu. Ya şimdi… Şimdi belirgin bir guruplaşma var, ayrışma var, kopuş var. Kaynadıkça kaynaşmamız gerekirken, aksine, kaynadıkça ayrışıyoruz, ötekileşiyoruz.
          İçim acıyor… Derken büyüdük, iyi kötü bir işimiz oldu, evlendik çoluk çocuğa karıştık, baba olduk anne olduk. İşimiz gereği Sonbahardaki yapraklar misali her birimiz bir başka memlekete savrulduk. Tek başıma şu kocaman Iğdır’da yetim kalmış, kimsesiz bir çocuk gibi hissediyorum kendimi. Şimdi de adlarını sayamayacağım kadar çok olan arkadaşlarımı arıyorum. Kadir Savanı, Cahit Cantepeyi, Zülfikar İnciliyi, Hasan tufanı, Nesibe Gemalmazı, Nihayet Güvenalı, Kenan Sürmeliyi, Perihan Akyüzü, Emel Güneşi ve nicelerini… İlkokuldan, Ortaokuldan, Liseden Üniversiteden… Onların özlemini çekiyor, üzülüyorum. Dini Bayramlarda Allahın Rahmetine kavuşan arkadaşlarımın mezar taşlarını öpüyorum özlemle… İçim acıyor… Şimdi de yaşlanmayı yaşıyorum düşe kalka. Tek tesellim vardır. O da söğütlü kahvelerinde benden büyük olan ağabeylerimle sohbet edip onların anılarını, çocukluklarını dinlemek… Sohbet masamız alabildiğine kalabalık olur. Herkes birbirine oldukça saygılı ve hürmetkârdır. İçlerinde en küçüğü ben olduğum için hep bana anlatmaya çalışırlar geçmişin acı ve tatlı hatıralarını. Ne yazık ki her geçen gün, birer birer onları da kaybediyorum. Masamız gittikçe seyrekleşiyor. Hacı Salih Şıktaş, Kahraman Alagöz, Evcili Hacı Timur, Ali Karasu, Talat Tufanların oturduğu yerler hala belirgindir. Onları rahmetle anıyorum. Evet; Kala kala o masada Hacı Celil Aslantürk, Ahmet Bulut Yaşar Aydın, Hasan Barbaros ve bir iki adını üzüntüden unuttuğum Hacı ve Meşhedi kalmıştır. Ve bir gün gelecek o masa tamamen bizsiz kalacak. Altmış yıllık, seksen yıllık, yüz yıllık acı tatlı anılar yetim kalacak unutulup gidecek. Düşündükçe bunları, içim acıyor… Arayıp bulacağım o arkadaşlarımı. En kısa sürede ve uygun bir zamanda okumuş okumamış tüm arkadaşlarımı Azeri, Kürt, Türk demeden bir günlüğüne de olsa Iğdır’da buluşturacağım. Ölmeden o günleri yeniden yaşayarak o günlerdeki samimi duygular ve arkadaşlıklar neymiş herkese, özellikle yeni gençlerimize göstereceğim. Öyle ümit ediyorum ki, bir günlüğüne de olsa herkes bu davetimi kabul edecektir. Zaman bahanesi yoktur. Çünkü Iğdır’a her gün uçak seferleri vardır.
       Şimdi sizlerden ricam 68-69-70-71-72 yılları ortaokul ve lise mezunlarının telefonlarını birbirinize aktararak bana ulaştırmanızı çok, ama çok rica ediyorum. Bana gazete aracılığı, ya da şu numaradan ulaşabilirsiniz. 05325526292 Uygun bir zamanda ve uygun bir mekanda buluşmak üzere… Hepinize sevgiler ve selamlar.

  1. yavuz 2012-12-23 11:17:41

    Samimi ve duygu dolu yazınızı çok beğendim. Hayatın her yaşında ayrı tatlar var umarım herkes o tatları doyasıya yaşar. Bir öğrenciniz olarak size saygılarımı iletiyorum.

  2. Guest 2012-12-29 18:19:38

    hocam ağzına sağlık beni çok duygulandırdın allah razı olsun.ne kadar güzel anlatıyorsun bu ne muhteşem bir yaşantıymış çok hoşuma gitti.içimi huzur kapladı sizin gibi büyüklerimiz olduğu sürece bizler sizlerin izinden yürümeğe devam edeceğiz gözünüz arkada kalmasın.kendinize iyi bakın hocam

  3. Guest 2012-12-30 14:09:49

    SEVGİLİ EKREM, ÇOCUKLUK VE GENÇLİĞİMİN CAN ARKADAŞI... <br />BENİM DE İÇİM ACIYOR; <br />HEM DE GURBET HAYATINDA...<br />HEM DE IĞDIR'DAN UZAKTA 43 YIL YAŞARKEN...<br />DAHASI, IĞDIR'DAN UZAKTA YAŞAMANIN EN ACI FATURASINI ÖDERKEN İÇİM YANIYOR...<br />Keşke her şey çocukluk yıllarımızda olduğu gibi olsaydı;<br />IĞDIR'DA OLSAYDIK.<br />BİR OLSAYDIK.<br />BİRLİK OLSAYDIK.<br />''BAĞLAR DA BİZİM, DAĞLAR DA BİZİM'' DEYİP, KARDEŞLİK TÜRKÜLERİ OKUSAYDIK.<br />''SEN-BEN... SİZ-BİZ...'' DİYENLERE İNAT, ''HEPİMİZ İNSANIZ, İNSANCA YAŞAMAK İSTİYORUZ'' DESEYDİK.<br />NE İÇİMİZ ACISAYDI SILADA...<br />NE DE GÖZ YAŞLARIMIZ AKSAYDI GURBETTE...<br />DİLERİM Kİ, ATALARIMIZLA BİZİM ÇOCUKLUĞUMUZ TEMELİ OLUR BARIŞIN.<br />O TEMELİN ÜSTÜNDE DAHA NİCE YILLAR SÜRER IĞDIR'DA YAŞAYANLARIN KARDEŞLİĞİ...<br />TIPKI HASAN TUFAN İLE EKREM BAYDAR'IN KARDEŞLİĞİ GİBİ...<br />SEVGİLİ EKREM, SANA VE TÜM IĞDIRLI HEMŞEHRİLERİME NİCE ACISIZ YILLAR DİLERİM.<br />30 Aralık 2012<br />GAZETECİ<br />HASAN TUFAN<br />İSTANBUL

  4. Guest 2012-12-30 18:12:52

    Hocam kalemine kuvvet..Yüreğine sağlık..Benim İdirmavalım...Lütfen yazmaya devam edin..

  5. Guest 2013-01-01 07:56:46

    Sevgili Ekrem kardeşim,davetin beni çok heyacanlandırdı. Hep elimde olmayarak kıskanmışım, herhangi bir okuldan muzunu olan insanların, adı pilav gününde buluşalım toplanmalarını. İsimlerini saydığın devremiz olan arkadaşlar; bir anda 70'li yıllara götürdü beni.Heyacanlandım,duygulandım. Böyle bir organizasyon yaparsan çok mutlu olurum,o günleri bir gün dahi olsa IĞDIR'da yaşamaktan mutlu olurum. İstanbul'dan gazetenin okuyucusuyum ve yazılarnın keyifle okuyor, okurken Erzurum günlerimizi dolu dolu yaşıyorum, varol kalemine sağlık. Organizeni heyacanla bekliyorum. Sevgilerimle.

  6. Kutlay Aras 2014-07-15 15:36:44

    Tek kelime ile muhtese. Kalem tuta elleri dert gormesin<br /> Ende 1987 mezunuyum insallah bir aksilik cikmaz ise 1 Agustosta orda olacagim<br />Hermese selamlar

  7. eErem Baydar 2014-07-23 18:19:27

    Samimi ve içten duygularınız için hepinize gönülden teşekkürlerimi sunarım. Biliyorum sizler de en az beni gibi özlem ve o özlemin verdiği acıyı hissediyorsunuz. Kopan bir tesbihin taneleri gibi her birimiz bir yerlere dağılıp darmadağın olduk. Ben istiyorum ki irbirimizi rahmetle anmadan bir kez olsun o çocukluk yıllarımızı bir kez daha yaşayalım.İçimizdeki acıyı az da olsa dindirelim. Yeniden çocuklaşalım.

Yorum Yaz!

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.
* İşareti olan alanlar gereklidir.