Cabbar ŞIKTAŞ "Aşure" Değil "Aşura"
Tarih : 2013-11-08
Tüm Yazılar

Cabbar ŞIKTAŞ



               Yine geldi Muharrem ayı, yas ayı, matem ayı, Hz. Hüseyin ve 72 şühedanın  şahadet ayı, Hz. Peygamber ve Ehl-i Beytinin karalar bağladığı  ay...
    Muharrem, hicri 1. ay demektir. Yani yeni yılın ilk ayıdır... Sıralaması da şöyledir. 1. Muharrem, 2. Safer, 3. Rebiülevvel, 4.Rebiülahir, 5.Cemaziyelevvel, 6.Cemaziyelahir, 7.Recep, 8.Şaban, 9.Ramazan, 10.Şevval, 11.Zilkade, 12.Zilhicce...
                Aşura, Arapça'da Muharrem ayının 10. Günü demektir.
                Kerbela, Irak'ta 1400 yıl önce bir çölün ismiydi. Şimdi Hz. Hüseyin ve Hz. Abbas'ın türbelerinin bulunduğu bir şehrin ismidir.
                Muharrem ayının 10. günü Aşura gününde sevgili Peygamberimizin biricik torunu Hz. Hüseyin ve 72 yakınıyla ev halkı, Muaviye oğlu Yezit tarafından şehit edilmiştir. Kerbela'da kızgın güneşin altında  günlerce aç ve susuz bırakılan Resul evlatları vahşi işkencelere maruz bırakılarak  katledilmişlerdir. 
    Bu gün Suriye'de Tekbir getirerek baş kesenlerin ataları, o gün Resul'un öptüğü boğazı yine tekbir getirerek kesmişlerdi. Öylesine öfke doluydular ki, Suriye'de El Nusra teröristlerinin cansız bedenlere işkence ettiği gibi, o gün Hz. Hüseyin ve yarenlerinin Mübarek bedenleri de  atların ayakları altında eziliyor, tanınmaz hale getiriliyordu.
                Hz. Hüseyin'in bacısı Hz. Zeynep ve yetim kızlar, kadınlar, bu gün saldırıya uğrayan Suriye'nin Şam vilayetine esir olarak  getirilmişlerdi. Hz. Zeynep ve yetim kızlar, çocuklar, o gün nasıl kırbaçlanıyorduysa, Hz. Zeynep'in türbesi de bu gün aynı şekilde saldırılara maruz kalmaktadır. 1400 yıllık öfke halen devam ettirilmekte, Şia (taraftar) olmak nerdeyse suç sayılmaktadır...
                  Hz. Hüseyin'in bacısı Hz. Zeynep ve ev halkı Yezit ordusu tarafından esir alınıp, Şam'a Yezit'in sarayına götürülmüştü.
              O esnada ezan okunuyordu ve ezanda  "Eşhedü enna Muhammeden Resulallah" sedası yükseliyordu.  Oysa o ezanı dinleyenler Resulün evlatlarını katledip, yetimleri esir alıp, namaza duracaklardı.  Sözde Müslümanlar, yine sözde din adına yapmışlardı bu katliamı...  Yezit'e biat etmeyen Hz. Hüseyin'i asi olarak gösteriyor, katlinin vacip olduğunu ilan ediyorlardı.
                Yezit, Hz. Hüseyin'i öldürdüğünde bayram ilan etmişti. Kutlu zafer ilan edilmişti. Tatlılar yapılıp dağıtılıyor, Aşura'yı Yezit'in zaferi olarak kutluyorlardı.
                Bu bir süre böyle devam etse de o an gaflet içinde olanlar, sonradan uyanmış, Yezit'in yaptığı katliamları lanetlemeye başlamışlardı. Saray sünepeleri, Yezit taraftarları Aşura'yı gölgelemek, bayram havasında bir gelenek oluşturmak için, Hz. Adem, Hz. Nuh, Hz. Yunus, Hz. Musa, Hz. Eyüp ve daha bir çok peygambere atfedilen "sevinç ve bayram" kutlaması “eklemesi” yapmışlardı... Bu günü öyle anmak isteyenler, bu rivayetlere inananlar bu günün adına Aşure der, Kerbela kıyamını ve onu ortaya çıkaran sapmaları, izzeti ve zilleti, hakkı ve batılı, dosdoğru yolu ve sapmayı ihlası ve riyayı unutmamak isteyenler de bu güne Aşura der ve onu yaşatmaya çalışırlar...
                Muharrem ayının birinci günü Medine'den yola çıkıp Kufe'ye doğru ilerleyen Hz. Hüseyin'in kafilesi Muharrem Ayının 10. günü Aşura'da  Yezit ordusu tarafından muhasaraya alınıp, üç gün aç ve susuz bırakıldıktan sonra şehit edilmişlerdir.
              Oysa,   Peygamberimiz (saa)’in: "Hüseyin bendendir, ben de Hüseyin'denim. Allah Hüseyin'i seveni sever. Hüseyin "esbat"tan biridir." (bk. Tirmizî, Menakıb, 31; Mecmau’z-Zevaid, 9/181) Dediği nakledilen Hz. Hüseyin, bu sözü bilenler tarafından şehit edilmişti. Bu olayı anlamak o gün ki değişimleri tasavvur edebilmek elbette insanda çok büyük bir fırtına yaratıyor. Bu insanlar Peygamberden duydukları sözleri unuttular. Bizzat şahit oldukları; “Peygamberimizin Hz. Hüseyin’e olan muhabbetini unutarak bunu azgın bir düşmanlığa dönüştürdüler.
             Bizler elbette ki tarihsel kırılmaları bu günkü muhabbetimizi, birlik ve beraberliğimizi bozmadan anlamak zorundayız. Yoksa tarihsel gerçeklikleri kaçırmak, üzerini örtmek, kendi anlamından uzaklaştırmak, yas merasimine iştirak edenlere alaycı bir gözle bakmak, yas merasiminin dinde yerinin olmadığını ifade etmek, samimi yaklaşımlar değildir…
            Aşura’yı Aşure’leştirmek, Resul’un hadislerini görmezden gelmekle eşdeğerdir.

Henüz yorum yapılmadı!

Bu içerik için yorum yapılmadı. Yorum yapmak için aşağıdaki formu kullanınız.

Yorum Yaz!

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.
* İşareti olan alanlar gereklidir.