Cabbar ŞIKTAŞ Şia Empatisi Yapalım Mı?
Tarih : 2014-03-17
Tüm Yazılar

Cabbar ŞIKTAŞ



 

         Başbakan Recep Tayyip Erdoğan alenen Şia/Caferi toplumunu aşağılayarak, resmen hakaret etmiştir. 

         12 Mart günü katıldığı bir televizyon programında “Bunların bir defa 3 tane önemli hasleti var: Takiyye var, yalan var, iftira var; üçünün neticesi fitne var, fesat var. Bunlar Şia’yı geçmiş vaziyette. Şia bunların eline su dökemez”  demiştir...

            Bu sözlerde ne montaj var, ne çeşitli zamanlarda yapılmış konuşmaları birleştirme var, ne de iftira var.  Zatıalileri bizzat ve bilerek, Fetullah Gülen  Cemaatine yüklenmek adına  yukarıda belirttiğim sözleri sarf etmiş, bunlar Şia'yı da geçmişler diyerek, Şia'ya ağır suçlama ve hakaretler etmiştir.

               Sayın Başbakan, bu sözleri sizlere Pensilvanya söyletmedi. Bizzat siz yüreğinizde olanı söylediniz. Şia'ya karşı içinizde olan kin ve nefreti bir kez daha ve anlaşılır bir biçimde dışa vurmuş oldunuz.

            Peki şöyle bir empati yapalım.

            Lütfen; Sünni, Şafi, Maliki, Hambeli mezhebine mensup olan kardeşlerimiz Allah'ın hakkı ile okusun ve Allah'ın hakkı ile yorumlasınlar.

            Bu sözü herhangi bir Başbakan, Sünni, Şafi, Maliki, Hambeli mezhepleri için söyleseydi hoşunuza gider miydi? 

            Şuraya bakar mısınız. Bir ülkenin Başbakanı, ülkesinde yaşayan Şia'ları bırakın bir tarafa, Allah'ın adını ağzından düşürmeyerek, Allah'ın Aslanı, Resulün Eh-li Beytim dediği, Hz. Ali Şialarına (taraftar) ağza alınmayacak  sözler sarf ediyor.  Ve diyor ki; "bu Şia'larda Takiyye var, yalan var, iftira var; üçünün neticesi fitne var, fesat var. Bunlar Şia’yı geçmiş vaziyette. Şia bunların eline su dökemez..."

            Yani Şia;  Takiyyeci, yalancı, iftiracı, fitneci, fesatçı...

            Bu sözler Şia dışında ki mezheplerin herhangi birisine söylenseydi, şimdi ulusal medya ortalığı ayağa kaldırmış, dinci yazarlar köşelerinde eleştiri üzerine eleştiri yapmışlardı. Ama konu Şia olunca, satır arası sözmüş gibi duymazdan gelmiş, umursamamış ve hatta tasdikler gibi bir tutum içerisine girmişlerdir.

            Şia Arapçada taraf anlamında kullanılır. Hz. Ali taraftarları da, Ali Şia'sı olarak adlandırılmıştır.

            Peki Sayın Başbakan siz Şia (taraf) değil misiniz?

            Bu gün olsaydı, Muaviye ile Hz. Ali'nin  savaşında siz kimden taraf olurdunuz? Hz. Ali ise sizde Şia(tarafsınız)

            Hz. Peygamberin (saa) amcası oğlu, damadı, ilim şehrinin kapısı  ve bizlere emanet ettiği Eh-li Beyt'ten olan Hz. Ali (as)'ın tarafı değilseniz. Kimin tarafısınız?

            Ben bir Şia'yım.  Ali Şiasıyım.

            Allah'a şükür iftiradan, fitneden, fesattan Allah'a sığınırım. Bu özellikleri taşıyan birisi yaşadığı ülkeye ihanet eder. Halkına ihanet eder. Huzursuzluk yaratır. Şükürler olsun bizlerde böyle bir haslet vuku bulmamıştır.

            Şia bu iftiraları ruhunda taşımadığı için, yaşadığı hiçbir ülkede bozguncu olmamış, Eh-li Beyt yolundan ayrılmamış ve sadece bu tarz saldırılar karşısında savunmada olmuştur...

            Biz üzüldük, kırıldık, bir kez daha ülkemizi yöneten Başbakan tarafından ötekileştirildik...

            TEHDİTLE OY İSTEMEK, ACİZLİĞİN GÖSTERGESİDİR

         Aday seçmene gittiğinde, bana oy vermezseniz sizi işten çıkartırım tehdidiyle gidiyorsa, acizliğini gösterir... 
         İş-Kur ile istihdam edilen, şirket elemanı olarak hastane başta olmak üzere çeşitli kurumlarda çalışan hemşerilerimize baskı kurulduğu iddia edilmekte, 'toplantı yapacaksınız, oylarınızın fotoğrafını çekeceksiniz yoksa işten çıkartırız' gibi sözlerin söylendiği iddiası hiç hoş karşılanmamaktadır. 
         Siyaseti çirkinleştirmek isteyenler, insanları yedikleri ekmekle imtihan edenler, devletin verdiğini, kendileri vermiş gibi görenler, sosyal devlet anlayışını, sosyal köle mantığı ile yorumlayanlar, kusura bakmasınlar ama yapıyorlarsa eğer, hiç şık bir hareket yapmış sayılmazlar.

         Siyaset tehdit aracı değil, hoşgörü aracı olmalıdır. Birkaç  gün sonra halkın iradesi sandığı yansıyacak, üç kişiden birisi "Şehrül emin" olarak şehrimizi yönetmeye, sorunları çözmeye, hizmet etmeye başlayacaktır. 
         Gereksiz, anlamsız kalp kırmanın, aleyhte konuşmanın, iftira atmanın, fitne yaratmanın, asgari ücretle çalışıp evinin nafakasını kazanmaya çalışan insanları tedirgin etmenin  hiçbir manası yoktur. 
         Bu seçim bitecek, bundan sonra da seçimler olacak, bu halk yine yüz yüze bakacak, yine dost ve kardeşçe yaşamını sürdürecektir. Oy almak adına, siyasi istikbal adına, halkların kardeşliği adına, partiler arası diyaloğun hiç olmadığı kadar seviyeli seyrettiği bu süreci germenin, tedirginlik yaratmanın ne manası var, ne de gereği vardır.

         Hiçbir toplumda, hiçbir partide varlığı ve etkinliği olmayan, sünepe bir hayat süren, sözüne itibar edilmeyen bazı kişilerin, sırf  kendine liman bulma amacıyla toplum içine huzursuzluk, fitne düşürme çabası içinde olanlar, şunu bilsinler ki aklıselim, toplumun hayrını ve şerrini bilen  kişiler tarafından bu çabaları boşa çıkarılacak, hiçbir emellerine de ulaşamayacaklardır. 

  1. sarazin 2014-03-17 10:19:39

    Başbakan hata yapmıştır,ama şunuda bilinki siz Hz .Aliden yana olabilirsiniz ama o sizden yana değil....

  2. Serhat 2014-03-17 12:20:14

    Sizin sayin basbakan dediginize soyadini anarak konusmaniz daha yerinde olur cunku o sayin kelimesini hak etmiyor. Zaten onun ve onun taraftarlarinin maksati bu milleti bolmek ve sianin nerede yasadigi hangi sehirlerde cogunlukta oranin oyunu bolmek kaybettirmektir . Bu millet gozunu dort acip baksin cumhuriyet tarihinî millete en buyuk ihaneti bu yobaz iktidarin doneminde olmustur. Gercekleri yazacak cok sey var ama zaman yok gorunen koy kilavuz istemez ona oy verelerde onun yaptigi ihanete ortak olmasinlar hele sialar hic olmasin!!!

Yorum Yaz!

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.
* İşareti olan alanlar gereklidir.

Kerbela

Kerbela Sayfası