Cabbar ŞIKTAŞ Öfkeli bir nesil yetişiyor
Tarih : 2014-10-19
Tüm Yazılar

Cabbar ŞIKTAŞ



            Ne garip değil mi! imanlı, hoşgörülü, saygılı, sempatik bir nesil yetiştirelim derken, öfkeli, agresif, tahammülsüz, kendinden başkasına yaşam hakkı tanımayan, kavgaya meyilli, saygısız bir nesil yetişiyor.

                Bunu siyasi polemik olsun diye söylemiyorum. Yaşım itibariyle yaşadıklarımdan edindiğim tecrübeyle söylüyorum.

                1970-80'li  yıllarda birbirini boğazlayan sağ ve sol guruplar arasında yoğun çatışma vardı. Her iki taraf ta "kimin için çatıştığını" bilmiyordu, ama birbirilerini boğazlıyorlardı. 

                Ancak o yıllarda bile küçükler büyüklerine karşı saygısız değillerdi. Elbette büyüklerde küçüklerine karşı sevgilerini eksik etmiyorlardı.   Uyuşturucu kullanımı yok denecek kadar azdı. Farklı görüşte bile olsalar küçükler büyüklerinin yanında sigara içmez, ahlaksız davranış içinde bulunmazlardı.

                12 Eylül 1980 ihtilalı oldu, dün birbirini boğazlayanlar, ihtilal sonrası uyanmış, yaptıklarının farkına varmış, aynı ortamda oturmaya başlamışlardı.

                Saygı, sevgi, hoşgörü genel olarak hâkimdi.

                Merhum Özal'la başlayan dışa açılma, çağdaşlaşma, günümüz Türkiye'sini öyle bir noktaya getirdi ki, geliştikçe bozulduk, güzelleştikçe değerlerimizi yitirdik, zenginleştikçe sevgimizi, saygımızı, samimiyetimizi kaybettik, fikir özgürlükleri, demokrasi, çağdaşlaşma bizleri, bizden olmayanlara daha çok tahammülsüz kıldı.

                Daha da vahimi insanlar, IRK, MEZHEP, DİN, DİL, ayrımı gözetir oldular.

                Bir an önce imanlı nesil yetiştirmeyi bırakıp, insanımızı yetiştirirken onun imanlı olması kadar, insancıl da olması gerektiğine  bakmalıyız. 

                Bu gidişat yarın'a bırakılmayacak kadar vahim boyutlara varmış durumdadır. Sizler yaşananları basit birtakım olaylar görebilir, umursamayabilirsiniz. Aslında haklısınız, sizler ve çocuklarınız bizler gibi bu sokaklarda gezmiyorlar. Gezseler de koruma ordusuyla geziyorlardır. Ya da Avrupa da, Amerika da geziyorlardır.

                Her köşesi suç makinesi ile dolu olan bu sokaklarda   bizler ve çocuklarımız dolaşmaktayız. Tehlikeyle her an saklambaç oynar gibi oynayan bizler ve çocuklarımızdır. Sizlerin sıradan gördükleri ile her güm mücadele etmekte, pisi pisine ölmemek için çoğu zaman görmezden, duymazdan gelip geçip gitmekteyiz.

                Sigarayla mücadele yapıldığı kadar, uyuşturucu ile mücadele yapılmıyor.

                Sigara tiryakilerini köşe bucak kovalayanlar, sigara içtirmeyenler,  her köşeyi mesken tutan, her okul önüne sergi açan uyuşturucu satıcılarına tek laf bile etmiyorlar.

                18 yaşından küçüklere sigara sattırmayanlar, ilkokul çağında ki çocukların bonzai ve çeşitli uyuşturucular almasını, kullanmasını maalesef ki yasaklayamıyor, engelleyemiyorlar.

            Her geçen gün gittikçe garipleşen, halkı da öz yurdunda garipleyen bir ülkede yaşıyoruz.

                Sınırlarımız da yaşanan gerilim, ülkemiz insanlarını  geriyor.  Gerilen halkın içine atılan en ufak bir nifak, çatışma doğurabiliyor.

                Tahammül yok, hoş karşılamak yok, alttan almak yok, saygı yok, sevgi yok, ama öfke var, kin var, nefret var, acımasızlık var...

                Sanki ülkemiz insanlarını kaldırıp, yerine başkaları konulmuş gibi hissediyoruz. Etrafımızdakileri tanıyamıyoruz. Neye nasıl tepki vereceklerini hesaplayamıyoruz. Şaka anlayışı değişmiş, davranışlar bozulmuş,  bakışlar farklılaşmış, kısacası aile içinden başlayarak iletişim, diyalog,  sohbet, muhabbet yerini sanala, bireyselliğe, sorumsuz yaşamaya bırakmıştır.

                Eskiden içki içen, uyuşturucu kullanan, karanlık işlerle iştigal edenler parmakla sayılırdı. Şimdi ise içmeyenler parmakla sayılır olmuşlar.  Öylesine çok yaygınlaşmış ki uyuşturucu kullanımı, üzülerek ifade edeyim ki ilkokul çağındaki çocuklara kadar inmiş durumdadır. Gençlik her geçen gün uyuşturucunun pençesinde yok olmakta, birer suç makinesi olarak  aramızda dolaşmaktadırlar.

                Ülkemizde bunca olumsuzluklar yaşanırken, hiçbir şey yokmuş gibi  davranmak, sorunların daha çok büyümesine vesile teşkil etmektedir. Esad'ı devirmeğe odaklandığımız kadar ülkemizde yaşanan bu olumsuzluklara odaklansak, yüzümüzü kendi ülkemize ve halkımıza çevirsek, eminim ki bu olumsuzluklar kısa sürede çözüme kavuşturulacaktır.

                Gidişatımız pek parlak sayılmaz, hem ekonomik olarak kötüye gidiyoruz, hem de toplum yapısı olarak  giderek bozuluyoruz.  "Toplum tüm birimleriyle (devlet erki, sivil toplum, kanaat önderleri, kadın kuruluşları, siyasi yapılar vb...) bu olaya odaklanmalı diye düşünüyorum. Yoksa yarınlarda bizleri telafisi mümkün olmayan sorunlar sarmalayacak ve biz bunun cenderesinden kurtulamayacağız" diye düşünüyorum.

                Yine bir temenniyle bitirmek istiyorum yazımı.

                Umarım yarınlar hepimiz için daha güzel günler getirir.

                Halkımızın buna çok ihtiyacı var. İyi bir haber almaya, güzel bir söz duymaya, gerilimden uzak, sürekli tehditkâr sözler işiterek gerilmekten, stres yaşamaktan bıkmış usanmış durumdadır.

 

                Lütfen güzel bir söz duymamıza, onurlu, şerefli, huzurlu bir ortamda yaşamamıza olanak sağlayınız.  

  1. Ekrem Baydar 2014-10-22 09:18:42

    Çok haklısın sevgili Cabbar. Terbiyesizliğin, ukala davranışların, saygısız davranışların dili ırkı yoktur. Belki siz sokakta gördüklerinizden şikayetçisiniz ama bir de okul ortamındaki, özellikle ortaöğretimdeki öğrenci tutum ve davranışlarına bir bakın. Ne dünün öğretmeni öğretmen olarak görebiliyoruz ne de dünün öğrencisini öğrenci olarak görebiliyoruz.<br /> Suçlu anne babalar mı? Suçlu toplum mu? Suçlu zaman mı? Suçlu Çevre mi? Gibi birtakım soruların arkasına sığınarak birtakım cevaplar arasak da kesin suçluyu tespit etmek zordur. Yoksa asıl suçlu biz öğretmenler midir? Eğer suçlu öğretmenler ise bir öğretmen olarak ben payıma düşeni alıyorum. Ama bildiğim kadarıyla suçlu sensin, benim, odur, budur, kısaca hepimiziz. Herkes üzerine düşeni yaparsa zannedersem şikayetlerimiz kısmen de olsa azalır.

Yorum Yaz!

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.
* İşareti olan alanlar gereklidir.