Cabbar ŞIKTAŞ Hırsızlık, Sorumsuzluk, İlgisizlik
Tarih : 2014-11-09
Tüm Yazılar

Cabbar ŞIKTAŞ



         Aylardır Iğdır köylüsü kan ağlıyor.

                Bu yıl kuraklık sebebiyle tarlasından arzu ettiği ürünü alamayan köylü, ne çiftçi borcunu ödeyebildi, ne su parasını ödeyebildi, ne tarlasına ektiği tohumun, traktörünün yaktığı mazotun parasını ödeyebildi. Hatta çoğu köylü kışı çıkaracak iaşesini bile hazırlayamadı.

                Bunca olumsuzluğun üzerine bir de vicdansız, Allah’sız hırsızların zulmüne uğrayarak, hayvanları evlerinden, ahırlarından çalınmaktadır.

                Aylardır Köylerde çalınmayan hayvan, söndürülmeyen ocak kalmadı.

                Çalınan bazı hayvanlar bulundu mağdura geri iade edildi. Çoğu hırsızın kimliği tespit edildi, ancak hırsız bulunamadı. Kimi hırsız yakalanıp yargıya teslim edildi, ancak serbest bırakıldı. Birçok hırsızlık olayı da ne tespit edilebildi, nede hayvanlara ulaşılabildi.  

                Köylerde yaşanan hırsızlık olayları ile alakalı zaman zaman gazetemizde çıkan haberleri mutlaka okumuşunuzdur.

                Öylesine gariban, mağdur, çaresiz insanlar var ki, bir tek ümidi olan birkaç ineğinin vicdansız hırsızlar tarafından çalındığını, muhabirlerimize ağlayarak anlattıklarına şahitlik etmişizdir.

                Allah korkusu olmayan, helal haram bilmeyen, insanlıktan nasibini almamış, hayvandan aşağı bir yaşam izleyen sünepe hırsızlar, şehrimizde birçok eve ateş düşürmüş, yıllarca emek verip biriktirdikleri ile alabildikleri bir iki ineklerini hırsızlara kaptıran gariban insanlarımızı açlığa, sefalete sürüklemişlerdir.

                 Bu zulmü Allah kabul etmez, ama devlet ne der bilmem…

Hiçbir şey olmamış gibi davranılmıyor elbet,  Hükümet bir takım caydırıcı önlemler alıyor ama ne hırsızlar cayıyor ne de önlemler köylüyü tatmin ediyor. Elinde ki tüm birikimini hırsızlara kaptıran vatandaş sonuç istiyor. Hırsızın yakalanıp hayvanının geri verilmesini ve hırsızında yaptığının yanına kar kalmaması için içeri atılmasını istiyor.  Ancak, hırsız mağdurdan daha erken adliyeyi terk etmektedir. Ve yine mağdur mağdurluğunu yaşamaya mahkûm edilmektedir.

                Hükumet yetkilileri vatandaşın bu feryadını duymuyorsa eğer, bunca hırsızlık ve zorbalığı görmezden geliyorsa eğer, bu gidin kendi başınızın çaresine bakın demektir. Eğer ki vatandaş kendi başının çaresine bakacak olursa, bu çatışmanın, zorbalığın, dağ kanunlarının uygulanacağı anlamına gelir.

                Her gün kanun çıkaran, kendilerini korumak için yasa değiştiren hükümetin, hırsızlıkla mücadelede daha ciddi ve caydırıcı adımlar atması beklenilmektedir.

                Sizler istediğiniz kadar görmezden gelin, sizler istediğiniz kadar umursamayın, sizler ak saraylarınızda istediğiniz kadar kulaklarınızı tıkayın, mağdur ve çaresiz vatandaş devlette bulamadığı çözümü, KCK’ya götürmekte, sorununa KCK’da çare aramaktadır.

                Maalesef, Ak Partili olmayan vatandaşların vatandaştan sayılmadığı, hiçbir derdine derman olunmadığı bir Türkiye’de yaşıyoruz.  Cumhurbaşkanı, Başbakan KCK’nın şehirlerde mahkeme kurduğundan bahsediyor. İyi’de Sayın Cumhurbaşkanı, Sayın Başbakan, bu vatandaş oraya niye gidiyor sorgusu yapma ihtiyacı hiç duymadınız mı?

                Vatandaş çaresiz, kimsesiz, sahipsiz de ondan gidiyor.

                Aylardır Iğdır’da sayısız ev ahır hırsızlar tarafından boşaltılıyor. Kimse ayakkabısını kapısının önüne koyamıyor artık, sokaklar güvenli değil artık, hayat pahalılığı, işsizlik insanları hırsızlığa sevk ediyor artık, yaşamak için öldürmek gerek diyenlerin sayısı artıyor artık, Ak Saraydan bakınca bunlar gözükmüyor mu?

                Dün bizleri, bugün mücadele ettiğiniz Paralel yapı şekillendirmeye, baskı altına almaya, dinleyerek özel hayatımızı deşifre etmeye, açık arayıp mahkûm etmeye çalışıyordu. Şimdi ise hırsızlar, yan kesiciler, torbacılar, uyuşturucu tüccarları, tefeciler bizleri kıskaca almaya çalışmakta, tedirgin etmekte, ekmeğe muhtaç etmeye yeltenmektedirler.

                Bu dediklerim belki çok abartılı gelebilir. Emin olunuz ki çoğu şeyi yazmıyorum. Fuhuş’un, dağılan ailelerin, parçalanan yuvaların, uyuşturucunun yaygınlığının haddi hesabı yoktur.  

                Örf, anane, saygı, sevgi, hoşgörü değerlerinden uzaklaşan bir toplum olmaya hızla ilerliyoruz. Eskiden utanma, ar, hayâ vardı. Şimdi kimsenin bu gibi değerleri umursadığı yok ve gidişat her geçen gün kötüye gidiyor.

                Halkımızın içinde bulunduğu bu hırsızlık vakalarının son bulması ve hayvanı çalınan gariban köylülerin hayvanlarının bulunarak iade edilmesini ve hırsızların yakalanıp hapsedilmesini temenni ederiz.

                Otorite kaybolunca, meydan kimlere kalmaz ki.

                Önceki gün İl Genel Meclisinde, meclis çalışmalarımızı sürdürüyorduk. Eğitim komisyonunun yaptığı çalışma meclise geldi ve konu üzerinde üyeler fikirlerini beyan ettiler. Ortaya çıkan acı gerçek şu oldu.

                Iğdır’da bulunan bütün okullarımızın birçok eksiğinin olduğu tespit edildi.

                Sıra, tahta, onarım, boya, araç, gereç, bilgisayar vs. onlarca eksik tespit edilmiş ve meclise rapor olarak sunulmuştur.

                Iğdır İl Genel Meclis Üyeleri Abdulkadir Özsular, Dilek Yanardağ, M. Sıddık Kırag, Azat Tosun, Kemal Turan, Nuri İrkin, Cabbar Şıktaş, Abbas Akdan, Nevzat Ayrım, Caner Arslan ve Abdullah Em’in oy birliği ile kabul ettiği rapor, yasa gereği Milli Eğitim Müdürlüğüne gönderilecek ve gerekli çalışma Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından yapılacaktır.  Ancak raporda olmayan bir başka sorun daha ortaya çıktı. Yeni yapılan okulların ihalesini alan firmaların kontrolünü kim yaptı, bunlara onayı kim verdi?

                Koskoca devasa okullar yapılmakta, ancak işi yapan yüklenici firmalar bir şekilde imalat hatası veya maliyetten çalarak projede olması gereken kalorifer kazanı, su dinamosu, çatı aksamı, batarya, fayans vs. malzemelerden çalarak kalitesiz bir işçilik ile işi bitirip teslim etmişlerdir.  

                Peki, bu işlerin kontrolörlüğünü yapan kurum ve o kurumun mühendisleri nasıl uygundur onayı veriyorlar merak ediyoruz  doğrusu… Ya da yapılan projede böyle bir hata yapılmışsa bu hatayı fark etmediler mi? Şu anda Karakoyunlu ilçesi Şehit Aliasker Gonca ilköğretim okulu bariz bir örnektir. 250.000KCL-h olması gereken Kalorifer kazanı, 150.000KCL-h yapılmıştır.  Kış girdiğinden buyana kaloriferler yanmıyor ve çocuklar bu soğukta ders yapmaya çalışıyorlar.

                Bu olumsuzlukların araştırılması için, ilimiz valisi Sayın Davut Haner tarafından bir komisyon oluşturulmalı ve tüm okullar ve özellikle de yeni yapılan okullar tekrardan incelenip rapor edilmelidir.

 

  1. Hanifi YILDIRIM 2014-11-10 21:45:01

    Değerli kardeşim,<br />Çok doğru ve yerinde tespitlerde bulunmuşsunuz. 1995 Erzincan depreminden sonra dönemin valisi rahmetli Recep Yazıcıoğlu sıkı denetimle ildeki afet konutlarını uluslararası sıtandartlarda yaptırmış ve hırsızlığa engel olmuştu. Benzer yaptırımlar İlimizde de yapılabilir, hırsızlığa, yağmalığa engel olunabilir.

Yorum Yaz!

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.
* İşareti olan alanlar gereklidir.