Ekrem BAYDAR Toplumdaki Öfke Giderek Büyüyor
Tarih : 2015-09-15
Tüm Yazılar

Ekrem BAYDAR



    Bu savaş Kürtlerle,  Türklerin savaşı değil, ahhh çekenlerle ohhh çekenlerin savaşıdır. Kimileri ahhh canım yandı derken, kimileri de ohhh canıma değsin diyor. 
    Ahhh çekenler çoğaldıkça ohhh çekenler sefam olsun diyerek sefalarına sefa katıyorlar. Ne avdırlar ne de avcı… Ortama korku, şiddet, endişe hâkim.  Başta Kürtlere olmak üzere, toplumda giderek büyüyen bir öfke var. Bu şiddet ve endişenin yerini fırtınaya dönüşen bir öfke seli alırsa işte o zaman Suriye’ye, Irak’a, Lübnan’a dönüşürüz. Babalarımızın dede ve nenelerimizin bölgemizde yaşadıkları KAÇAKAÇ olaylarını yeniden yaşarız. Bu durumda ben Iğdır’ımız için çok endişe duyuyorum. Son günlerde Iğdır’da meydana gelen polis ölümleri hepimizi derinden üzmüştür. Çocuklarımızın, eşimizin, annemizin bize sarılıp öpmeleri o şehitlerin, çocuklarını, annelerini, eşlerini gözlerimizin önüne getiriyor ve gözlerimizden akan yaşlara hâkim olamıyoruz. Aynı şekilde öldürülen PKK’lilerin cenazelerinin köpek leşi diye sergilenmeleri, kızların çırılçıplak soyundurularak, o çıplaklığı ile sokakta teşhir edilmesi de ben insanı diyebilen herkesi derinden üzüyor ve yaralıyor.  Hele hele o polislerin kopan, savrulan, parçalanan,  o uzuvları toplanırken hangi yürek dayanabilirdi, hangi gözden yaş akmayabilirdi. Savaşın da, ölmenin de, öldürmenin de, düşmanlığın da bir şerefi olmalıdır. Eğer bu kardeş savaşı bizi şerefsizce birtakım davranışlara itiyorsa bu savaşa lanet olsun. Öfkemize yenilmemeliyiz. Aksi durumda ohhh çekenlerin ekmeğine yağ sürmüş oluruz.
    Bu yüzden Iğdır siyasi hassasiyeti olan bir bölgedir. Sosyal, ekonomik, kültürel, ticari alışveriş, acı ve sevinçlerinde birlikte olan Iğdır halkı siyasi konuda da oldukça hassas davranmalıdır.  Özellikle çağrım yeni kuşak gençleredir. Dünü yaşamadınız bilmiyorsunuz. Ne olur tahriklere gelmeyin, tahrik edici davranışlardan sakınınız. Sizi tahrik edenler, en zor gününüzde yanınızda olmayacaklardır. Bunu böyle bilesiniz. Iğdır,  Kürt’üyle, Azeri’siyle, Türk’ü ile bir bütündür. Hiçbiri diğerinin düşmanı değildir. 
Bizim bir tek düşmanımız vardır, o da siyasi rant, ekonomik rant peşinde koşup, Türk’ün ve Kürt’ün fakir fukara çocuklarını kendi amaçları doğrultusunda, kendi kafalarınca ürettikleri sahte cennet vaadi ile kandıranlardır. Bunların bize vaat ettikleri cennet, Hasan Sabah’ın, Haşhaşilerİne vaat ettiği sahte cennettir. Bunlar haşa,  Allah’ın ve Peygamberin işlerine karışacak kadar ileri giden sahtekârlardır. 
    Kürt’ü görünce Mevlit, Azeri’yi görünce Mersiye okuyan ikiyüzlü, kılıktan kılığa giren bukalemun tipi yaratıklardır. Yarattıkları bu sahte cennetin kapıları her nedense onların kızlarına oğullarına, çocuklarına kapalıdır. Bize onların işaret ettiği sahte cennet değil, kardeşin kardeşi öldürdüğü cennet 
değil,  Peygamber Efendimizin işaret ettiği Cennet lazım.
      Bu günlerde toplum gergin, şoven duygular kabarıyor. Pireye kızıp yorganı yakmayalım. Ülkeyi sevmek, o ülkedeki kadim insanları ötekileştirmekle olmaz. Provokasyonlarla, şoven davranışlarla vatan sevilmez,  Bağırıp çağırmakla, kefen giyip sokağa çıkmakla provoke edici davranışlarla bu sorun çözülmez. Yakıp yıkmakla, öldürmekle bu sorun çözülmez. Ey provokatörler; Eğer böyle çözeceksen, bağırıp çağırmana gerek yok. Devletin askerine polisine gerek yok.  Sıkıyorsa işte hendek işte deve! Kefenini giy, kılıcını, silahını kuşan, aha Kandil orada, Ağrı burada, Korhan burada, üç adımlık yerde,  git işi bitir,  barışı sağla gel. Bu kadar basit. Bunca fakir fukara çocuğu askerin, fakir fukara çocuğu polisin, dağdaki fakir fukara çocuğu olan gençlerin de ölmeleri gerekmez. Sen de kahraman olursun sonra da milletvekili…  Hem milletin kürsüsünden milleti daha çok böler, parçalar yönetirsin. 
Unutmayalım, Iğdır Kürdü, Türkü, Azeri’siyle bir bütündür. Hiç kimsenin oyununa, şovenist davranışlarına, tahriklerine,  kanmayacak kadar tecrübe edinmiş ve aklıselimdir.   Babalarımız, dedelerimiz birlikte yaşadılar, birlikte yaşıyoruz, birlikte yaşayacağız ve birlikte yaşlanacağız.  Iğdır üzerinde bir oyun oynanmaktadır. Bize düşen birbirimize dört elle sarılarak üzerimizde oynanan bu oyununu boşa çıkarmaktır. 
       Ben de Kürt’üm. Ama uğruna canımı verecek kadar sevdiğim Türk arkadaşlarım vardır, Azeri arkadaşlarım vardır. Onların da benim için aynı duyguları taşıdıklarına yürekten inanıyorum. Aynı mahallede büyüdük, aynı düğünlerde oynadık, aynı türküleri söyledik, aynı şiirleri okuduk, aynı okul bahçelerinde gezdik, sevdik, sevildik. İçimiz yansa da, öfkemiz büyüse de, içinizi sızlatan, karartan bu acı tablo karşısında sağduyulu davranıp siyasilerin ve provokatörlerin oyununa gelmeyelim.
               

Henüz yorum yapılmadı!

Bu içerik için yorum yapılmadı. Yorum yapmak için aşağıdaki formu kullanınız.

Yorum Yaz!

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.
* İşareti olan alanlar gereklidir.