Cabbar ŞIKTAŞ TASU'AYI AŞURA'YA BAĞLAYAN GECE
Tarih : 2016-10-10
Tüm Yazılar

Cabbar ŞIKTAŞ



TASU'AYI AŞURA'YA BAĞLAYAN GECE

                Hak-Batıl savaşında ki en ince çizgidir TASU'ayı, AŞURA' ya bağlayan gece...

                O gece sabaha kadar ayakta kalmak, sabah ezanında Kerbala'nın ıssız, kavurucu sıcağında susuz kalan yaşlı, çocuk, kadın, erkeklerin barındığı  çadırların etrafında nöbet tutmak, sabretmek ve tevekkül etmekteydi Hüseyin...

                Fırat nehri kıyısında susuzluktan kurumuştu dudakları. Göz pınarlarından yaş gelmiyordu. Çünkü zalim Yezid'in taraftarları, Fırat nehrine giden yolu kapamış ve kervanın etrafını on binlerce kişiden oluşan, ordusu tarafından muhasaraya almıştı. 

                Sabretti Hz. Hüseyin ve susuz çocukları teselli etti. "Allah bizimle beraberdir korkmayın" dedi. Tasua akşamı olduğunda, kurdukları kampın etrafına toplanan kişilere şöyle seslendi: "Yarın hiçbir mucize olmayacak, yarın Allah'ın dininin ayakta kalması için kıyam edeceğiz. Burada kalanların hepsi şehit olacak... Ben hakkımı sizlere helal ediyorum. İsteyenler gecenin karanlığından yararlanıp gidebilirler" demişti.

                O gece kaybedenler Hz. Hüseyin'i yalnız bırakıp gittiler. Kazananlar ise Hz. Hüseyin'le beraberdiler.

                Muharrem ayının 9. günü Tasua gecesi çok uzundu. Hz. Hüseyin ve yanındakiler  o gece sabaha kadar ibadet ettiler. Hz. Hüseyin zaman, zaman kalkıp çadırların etrafında dolaşıyor, dikenleri topluyordu. Yarının acımasızlıklarla, vahşiliklerle, barbarlıklarla dolu olduğunu biliyordu. Çocukların, yetim kızların Allah'tan başka hiçbir kimselerinin olmayacağını, yarın ki o arbedede çocukların, kadınların ayaklarına dikenler batmasın diye topluyordu.

                Kardeşi, oğulları ve yeğenleri, Hz. Hüseyin'le beraberdiler. Ve hiçbiri bir saniye bile olsa gözlerini kırpmadan ölüme gidecek kadar cesaretli ve yiğittiler.

                Hz. Hüseyin, dedesi Hz. Peygamber'den (saa) almıştı tüm eğitimini. Kardeşi Hz. Hasan ile dedelerinin gülü, Cennet gençlerinin efendisiydiler. Dedeleri onları çocukken öptüğünde, Hz. Hasan'ı zehirleyerek şehit edeceklerini bildiğinden dudağından öper, Hz. Hüseyin'i de başının kesileceğini bildiğinden boğazından öperdi.

                Resulullah'ın özenle öptüğü o boğazı din iddiası içinde olanlar kesmişti. Halifelik iddiasında olan, halifeliğine biat isteyen Yezit ve vahşi taraftarları kesmişti. Hz. Hüseyin'in kesik başına elinde ki çubukla vurarak alay eden Yezit kesmişti. Peygamber evlatlarını sarayına getirip küçük düşürmeye çalıştığı esnada ezan okunuyordu. "Eşhedu enne Muhammeden Resulullah"  deyince Hz. Zeynep devreye girdi ve Ezan'ı işaret ederek Yezit'i tarihin çöplüğüne gönderdi. "O Muhammed benim dedem" diye haykırdı.

                Yezit ve taraftarları o gün beşeri dünyada galip gelmişlerdi. Bayram eder, tatlılar dağıtırlardı. AŞURE tatlısı dağıtma  geleneği de o günlerde gelme bir gelenek olarak bilinmektedir. (El Kamil Fi't Tarih)

                Muaviye'nin babası Ebu Süfyan, Hz. Peygamberle savaşmıştı. Muaviye Hz. Ali ve büyük oğlu Hz. Hasan ile savaştı ve Hz. Hasan'ı zehirleterek şehit ettirdi. Muaviye'nin oğlu Yezit ise Hz. Hüseyin ile savaşmıştı ve beraberinde ki 72 kişiyle birlikte şehit etti.  Bunlar ailece Peygamber ve Ehl-i Beyt'ine karşı savaş halindeydiler. Halbuki İslam Peygamberi, Ehl-i Beyt'ine "Ben sizinle savaş halinde olan ile savaşırım. Barış halinde olanla da barışığım" diyordu. (El Kamil Fi't Tarih)

                Yezit ve ailesi tarihin kirli sayfalarında anılırken, Hz. Peygamber ve evlatları ise 1400 yıldır ilk günün hüznü ile anılmaktadırlar.

                Hz. Hüseyin Tasu'a gecesini bitirdi ve sabah olduğunda etraflarını saran Yezit ordusundan çocukları için su istedi. Vermediler. 6 Aylık oğlunu Ali Asker'i  eline alıp havaya kaldırdı ve bunun ne günahı var, bari buna bir yudum su verin dedi. O  esnada Yezid'in okçularından Hermele adında birisi, Hz. Hüseyin'in elinde ki  yavrusunun boğazına ok saplanmıştı.

                Bu acının tarifi nasıl yapılır bilemem!

                Hz. Ali'yi secde halindeyken başından vurarak yaralayan İbni Mülcem'den dolayı, Oğulları Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin'e "ona esir muamelesi yapın, süt verin, ekmek verin, su verin" demişti. Hiçbir savaşında ve üstün geldiği savaşlarda da zulüm etmeyen Ali'nin evlatlarına susuzluk reva görülmüştü.

                Ama eğilmediler. Dedeleri, Babaları gibi dik durdular. Savaş meydanından kaçmadılar. Hz. Hüseyin öldürmekten çok, yaşatmayı hedeflerdi. Sürekli iyilik emrederdi. Şahadetine dakikalar kala, yinede Yezit'in ordularına iyiliği emretti, "yanlış yapıyorsunuz, ahretinizi karartıyorsunuz" dedi.

                1400 yıldır bitmeyen bu matem, kıyamete kadarda böyle devam edecektir.

                Allah'ın son elçisi Hz. Peygamber'in (saa)'in emridir. Benim Eh-li Beytim Nuh'un gemisi misalidir. O gemiye binenler kurtulur, binmeyenler helak olur buyruğuna istinaden. Biz Allah'ın izni ile bu geminin yolcuları olarak  kıyamete kadar bu matemi yad edeceğiz. (Es Süneni'l Kübra)

                Bizler Hz. Hüseyin'in matemini Hz. Peygamber'e (saa) olan sonsuz sevgimiz ve muhabbetimizden kaynaklanmaktadır.

                Bu matemi gölgelemek isteyen, bu matemle alay eden, bu matemi hurafe olarak değerlendiren, bu matemi küçümseyenler bilsinler ki, Hz. Peygamber, Hz. Ali, Hz. Fatıma, Hz. Hasan, Hz. Hüseyin ile hiçbirimizin kan bağı yoktur. Akrabalığımız yoktur. Bu matemi siz tutamazsınız, bunlar bizimdir kimseye vermeyiz diyenimiz yoktur. Hiç kimse Resulullah ve evlatlarını bir birinden ayırmaz, ayıramaz. Hz. Peygamberin (saa) buyurdu ki: "Hüseyin Bendendir. Ben Hüseyin'denim." Bu söz üzerine yorum yapıp farklı arayışlar içinde yer almak inkara girer. İnkar'da kalpleri karartır. İnsanın şaşırmasına, yolunu kaybetmesine vesile olur.

                Muharrem ayı matem ayıdır.

                Muharrem ayının 10 gününün  ismi AŞURA'dır. AŞURE değildir.

                AŞURA günü bayram değil yas, matem, gözyaşlarının akıtıldığı gündür.

                Kerbela denilen çölde Hz. Hüseyin ve 72 yakını Yezit ve ordusu tarafından hunharca ve vahşice, bu gün IŞİT'in yaptığı gibi başları kesilerek şehit edilmişlerdir.

                Yüce Allah, Kerbela'da Şehit edilen Hz. Peygamber (saa) evlatlarına kılıç kaldıran, şehit eden, onları yalnız bırakan, şehit edenlere, alkışlayanlara lanet etsin. O Yezit'leri bu gün savunan, onları masum göstermeye çalışanları da Yezit'le haşretsin.

                Kerbela şehitleri hatırına, Ülkemizde vatan topraklarının bütünlüğü için gözlerini kırpmadan şehadete koşan, şehitlik mertebesine ulaşan Şehitlerimizin Ruhunu şad etsin. Yaralılarımıza acil şifalar versin. Ülkemizin birlik ve bütünlük içinde yaşamasını, terör örgütlerinin bertaraf olmasını nasip etsin.  

Henüz yorum yapılmadı!

Bu içerik için yorum yapılmadı. Yorum yapmak için aşağıdaki formu kullanınız.

Yorum Yaz!

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.
* İşareti olan alanlar gereklidir.