Cabbar ŞIKTAŞ Herkes Kendi Derdinden Haber Verir
Tarih : 2016-11-20
Tüm Yazılar

Cabbar ŞIKTAŞ



Herkes Kendi Derdinden Haber Verir

            Dünyanın kuruluşu da böyledir işte, toplumsal bakan kişi bile yeri geldiğinde önce can der ve ilk olarak kendi yaşadığını, öz derdini anlatır. Çare arayış önceliği ilk olarak kendinden başlar.

            Şöyle de yorumlanabilir. Kişi kendini anlatırken aslında toplumu anlatıyor. Sonuçta toplumun bireyleri istisnalar hariç birbirinin aynasıdır. Çünkü sorunun merkezi genelde ya aynıdır, ya da paralellik oluşturmaktadır.

            Paralel demişken konuya şöyle de bakabiliriz.

            Türkiye 14 yıldır Ak Parti hükümeti tarafından yönetiliyor. Geçmişte Paralel Devlet Yapılanması diye adlandırılan ve 15 Temmuz 2016'dan sonra FETÖ olarak isimlendirilen bu yapı, 14 yıl boyunca hem Ak Partiyi şekillendiriyor ve hem de ülkeyi şekillendiriyordu.

            Kendinden olmayanlara yaşam hakkı tanımayan bu örgüt, kimi yerde mülayim, mütedeyyin, namaz kılan temiz insanlar imajını ile insanları kandırıyordu, kimi yerde de acımasız, gaddar, kendinden olmayanlara Yezit gibi bir bardak su bile vermeyecek kadar kalplerini karartabiliyorlardı.

            Hani dedik ya insan önce kendinden başlar diye... Yani eğer acıyı ben yaşamışsam onun acısını önce ben bilirim. Benim feryadımdan etkilenen kişi belki bunu birkaç gün içinde unutur ama, benim bir ömür unutamayacağım kesindir.  

            14 yıl boyunca ülkeyi ve Ak Partiyi dizayn eden vahşi bir yapılanma vardı ülkenin sırtında. Bu kambur 15 Temmuz günü kanlı da olsa bu ülkenin sırtından atıldı. Ancak uyuyan hücreleri Cumhurbaşkanı ve Başbakan'ın da söyledikleri gibi henüz daha devletin birimlerinden temizlenmiş değiller.

            Bu gidişle de uzunca bir süre temizleneceğe benzemiyor.

            Çünkü altını kalın harflerle çizerek iddia ediyorum ki, hem Cumhurbaşkanı'nı ve hem de Başbakan'ı ekibi oyalıyor, kandırıyor.  

            Bana öyle geliyor ki, bir daha kandırıldık dinilecektir.  

            Zira kandırılmayacak gibi de değiller. Ülkenin devlet kurumlarında şu anda birçok cemaat yarış halindeler. Kim hangi bakanlıkta ne kadar mevzi kazandı, makam kaptı, bunun yarışı içerisindeler. Kimse bu ülkenin  FETÖ ve PKK ile mücadele derdi var demiyor. Özellikle de gündüz Ak Partili gece başka oluşumlar içinde olanlar, en büyük ihanet içerisindedirler.

            Şu anda ne idüğü belirsiz cemaatler  pirana  gibi saldırmakta, başı terörle karışık olan Türkiye Cumhuriyetini parsellemeye çalışıyorlar. Hatta bu işi yaparken de yine yanlarına Ak Parti yetkililerini alarak referans gösteriyorlar.

            Yani bu işten muzdarip olan, yok hükmünde görülen, itilen, kakılan, ötekileştirilenler dün sadece seyrediyorlardı. Ne acıdır ki bu günde sadece seyretmekle yetiniyorlar.

            Ülkemiz kurtuluş savaşına girmişcesine, birçok alanda teröristlerle mücadele ederken, bu karmaşadan yararlanıp kendilerine alan oluşturmaya çalışan, fitne tohumu ekip taraftar toplama peşinde olan kişilerin tespit edilmesi ve devre dışı bırakılmaları gerekmektedir.

            Dün FETÖ'cüler bizdendir deyip koruyup kollayanlar, her istediklerini verenler, toz kondurmayıp yollarını açanlar, nasıl bir yanılgı içerisine düştüklerini  bir süre sonra anladılar. Şimdi de aynı şeyi "bizim partilimiz" deyip koruma içgüdüsü ortaya koyarlarsa büyük bir yanılgı içerisine düşeceklerinden hiç şüphemiz yoktur.

            Ülke genelinde her kurumda binlerce FETÖ'cü, PKK'lı ile ilgili işlem yapılırken, bir tek Ak Parti'de hiçbir temizlik harekatının yapılmıyor olması toplum nezdinde sorgulamaya neden olmakta, eleştirilmektedir.

            Hiç kimse birilerinin mağdur edilmesi için çığlık atmıyor. Zira 15 Temmuz sonrası göz altına alınan veya tutuklananlar arasında birçok kader mahkumunun olduğunu da biliyoruz. Elbette bunlar bir şekilde ayıklanmalı, mağdur olanların mağduriyetleri giderilmeli ve görevlerine iade edilmelidirler.

            Sayın Cumhurbaşkanı ve Sayın Başbakan'ın da dediği gibi pişmanlık yasasından yararlanıp kurtulabilirsiniz. Yani bildiklerinizi anlatır, argo tabirle "öterseniz" kurtulursunuz.

            Görüldüğü üzere terörde çözülmeler olduğu, FETÖ'cülerin itirafçı olup dışarı çıktığı, PKK'lıların teslim olup itirafçı olduğu ve devletin şefkatli kollarında kendilerini güvende hissettikleri herkese malumdur.

            Ancak dün bu mümkün değildi.

            15 Temmuz öncesi Yargıda, Polis'te, Jandarma ve bilumum devlet kademelerinde etkili olan FETÖ hem terörle işbirliği içindeydi, hem de kendisi terörist bir yapılanma içine girerek ülkeyi ele geçirme planları yapıyordu.

            Zaman geçtikçe  fotoğraf daha çok netleştiği için daha iyi anlıyoruz.

            Ülkemiz uçurumun kenarından döndü. Büyük bir tehlike atlattı. Halen de tehlike tam olarak geçmiş değil. Çünkü kripto FETÖCÜLER henüz daha tam manası ile temizlenmediler. Temizlenmediğini ben değil ülkenin başındaki Cumhurbaşkanı ve Başbakan söylüyor.

            Netice olarak şunu söylemek gerek, mağdurlar ayıklansın, iki yüzlüler ayıklansın, hainler ayıklansın, kaliteli kişiler tespit edilirken diline, mezhebine, ırkına bakılmaksızın yetkilendirilsin, işte o zaman her şey güzel olur.

            Yok eğer nefisle yaklaşılırsa, yapılanlar geçici önlem olur ve kısa süre sonra başka bir isimle yine bir terör örgütü ülkenin başına bela olur. 

Henüz yorum yapılmadı!

Bu içerik için yorum yapılmadı. Yorum yapmak için aşağıdaki formu kullanınız.

Yorum Yaz!

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.
* İşareti olan alanlar gereklidir.