Cabbar ŞIKTAŞ Gönül Köprüsü
Tarih : 2019-03-12
Tüm Yazılar

Cabbar ŞIKTAŞ



Gönül Köprüsü 

          Güzel söz, tatlı dil. 

          Aslında çoğumuzun arzusu böyle birini duymak, böyle biri olabilmektir. Kimimiz arzu ettiğimiz bu özelliğe doğuştan sahibiz, kimimiz gayret ederiz ki böyle birisi olalım. 

          Elbette ki böyle güzel meziyetimizin olup olmadığı, diyalog kurduğumuz kişilerin edindikleri intibada saklıdır. 
Ancak biz bireyler sadece “güzel sözlü, tatlı dilli”  olduğumuzu düşünürüz. 

          Şimdi diyeceksiniz ki durup dururken bunu niye yazdın. 

          Aslında durup dururken yazmadım. Önümüz seçim ve partiler, taraftarları gece gündüz partilerine, adaylarına çalışıyorlar. Kimi kaşlarını çatıyor geriliyor, kimi güle oynaya seçim çalışmasını yürütüyor. Ama hepsinin ortak bir özelliği var ve hepsi oldukça yoruluyorlar.

          Şüphesiz ki emek vermeden, başarı elde edilmez. Elbette yorulacaklar, elbette seçimin son gününü kadar koşturacaklar. 

          SEÇMENİN EN NAZLI OLDUĞU GÜNLER

          Hangi parti olursa olsun, hangi aday olursa olsun seçmenin nazına katlanmak durumundadırlar. Ama bazen biz seçmenlerde o kadar çok nazlanıyoruz ki, o kadar çok ayrıntılara takılıyoruz ki, adayı aday olduğuna pişman ediyoruz. 
Aday, partisi, ekibi meclis üyelerini belirler. Tercih edilen meclis üyeleriyle alakalı her kafadan bir ses çıkar. Kimi iyi der, kimi kötü der, kimi vasıflı bulur, kimi vasıfsız bulur ve bu tartışma günlerce sürüp gider.  

          Aslında empati kursak gösterilen bütün adaylarla ilgili toplumun mutlaka eleştireceği bir yönü olur. Kimi az eleştirilir, kimi çok eleştirilir. Ama her birey mutlaka eleştiri alır. Elbette övgüde alır. Onun için bu işleri çokta abartmaya gerek yok diye düşünüyorum. Sonuçta tercihler açıklanmış, karar kılınmış ve isimler zikredilmiştir. Acımasız olmamıza gerek yok. Birazcık hoşgörülü olalım. Vereceğimiz bir oyu verdiğimiz kişi veya kişilere zehir zıkkım etmeyelim. Gidip onlara moral verelim. Motivasyonlarını artıralım. Seçildiklerinde bu toplumun temsilcileri olarak iyi hizmet etmeleri yönünde nasihatlerde bulunalım. Birlik, bütünlük, kardeşlik söylemlerinin sözde değil özde de olması gerektiğini hatırlatalım. 

          İSA YAŞAR TEZEL’İN ŞU SÖZÜ 

          Iğdır’a sözümüz var diyor ya Tezel; “Iğdır’a her şeyden önce birlik, beraberlik, kardeşlik, birlikte bu şehri yönetme sözümüz var. Bu şehri daha güzel, daha yaşanabilir bir görüntüye kavuşturma sözümüz var. Ötekileştiren değil, safları sıklaştıran bir anlayışı hakim kılma sözümüz var. Sayın Cumhurbaşkanımız ve Sayın Genel Başkanımız Iğdır’ı bizlere, “ehline emanet ettiler.” Bu emanete ihanet etmeme sözümüz var. Dini, dili, ırkı ne olursa olsun. Fikri, zikri, düşüncesi ne olursa olsun. Hayata bakışı ne olursa olsun önceliğimiz insandır. İnsanlara insanca muamele yapmak bizim insanlık görevimizdir. Her kapıyı çalacak, her yüreğe dokunacak, her derde derman olmaya çalışacağız. İşte böyle bir sözümüz var. 

          Ben Iğdır evladıyım, sizlerin kardeşi, yiyeni, amca çocuğu evladınızım. Benim kitabımda şucu, bucu yoktur. İyi insan vardır, kötü insan vardır. Kötü insanı ıslah etmek için çalışacak, iyi insana hak ettiği değeri vererek toplumda örnek teşkil etmesi için çaba sarf edeceğiz. Şehrimizin bütününe yatırım yapacak, şehrimizin bütününün sorununu çözeceğiz, işte bizim bunlara sözümüz var. 

          Belediyemizde öyle bir sistem kuracağız ki, talepler tek merkezde toplanacak, herkesin ezbere bildiği bir telefon numarası ile çağrı merkezi oluşturulacak ve bütün talepler oraya yapılarak belediye hizmetlerinden yararlanılacaktır. Yani kapısının önünde ki çöpün alınması için illa da birileri aracı konulmayacak, yol, su, kanalizasyon ve bilumum belediye hizmetleri tek merkezden çözüme kavuşturulacak ve takibi yapılacaktır, halkımıza bu sözümüz var” dedi. 

Henüz yorum yapılmadı!

Bu içerik için yorum yapılmadı. Yorum yapmak için aşağıdaki formu kullanınız.

Yorum Yaz!

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.
* İşareti olan alanlar gereklidir.

Kerbela

Kerbela Sayfası