Cabbar ŞIKTAŞ Iğdır Devlet Hastanesi ve Üzücü Olaylar
Tarih : 2019-04-11
Tüm Yazılar

Cabbar ŞIKTAŞ



       Iğdır Devlet Hastanesi ve Üzücü Olaylar

        Aslına bakılırsa çok önceden yetkilileri uyarıp kendilerine çeki düzen vermeleri konusunda uyarmamız gerekiyordu. Hep düzelir ümidiyle bekledik… Düzelmesi için arayıp rica ettik, yapılanların doğru olmadığını, nefis yapmamalarını, kibirden uzak durmalarını sözlü olarak ifade ettik, ancak gelinen nokta itibariyle idare etmesi gereken idareciler, idare etmekten ziyade, sorun yaratan bireyler olarak karşımıza çıktılar. Hastane Başhekimi Raşit İlhan ve hastane Müdürleri, birimlerinde çalışan personele adabı muaşerete uymayacak şekilde davranmakta, seni falanca birime sürdüm, “kalk masanı da sökeceğim” gibi devlet ciddiyetinden uzak davranışlar sergilemektedirler. Hatta direnip hakkını arayan bir memur, “mobbing uygulanıyor, adil davranın” dediğinde hemen hiç beklemeden sürgünle cezalandırılıyor. 

       Konu aslında çok vahim. Biz bugüne kadar gerçekten hata ederek üzerine gitmedik. Belki de Dr. Alparslan Erol ile geçmişten gelen yakınlığımız, her platformda yanında yer alışımız, sağlık camiasında yaşanan olumsuzluklara uyarı yazmamıza engel teşkil etti. Ama görülüyor ki, hastane yönetimi artık iyice raydan çıktı. Kendilerine en ufak bir itiraz yapıldığında kıyametleri koparan yönetim, kendileri bir başkasına yaptığında bunu normalmiş gibi algılamaya başlamışlar.   

       Bu davranış elbette kabul görmeyen, hoş karşılanmayan davranışlardır. Hastane yönetmek, idarecilik yapmak, birilerini kırıp dökmekle olmaz. İnsanların sağlık sorunuyla ilgili geldiği kurumda, idareciler öncelikle personele karşı sağlıklı davranmalıdırlar ki, personelde edindiği motivasyonunu hastalara yansıtsın. 

       Aslına bakarsanız yoktansa buna da şükür diyebildiğimiz bir hastanemiz var. Personelin, doktorların kişisel gayretleri olmasa, hastanenin sevk kurumu olmaktan başka bir işe yaramadığına halkın tamamı hemfikirdir. 

      Bir personel hakkını aradığında, sen nasıl hakkını ararsın deyip çalıştığı servisten başka bir servise sürmek, kocası falanca yerde otururken yönetim hakkında konuşmuş deyip eşinin yerini değiştirmek, ben bunu yapmasam personel üzerinde nasıl etkili olabilirim deyip savunma yapmak kabul edilir gibi değildir. İdareci olarak atanan kişilerin, idarecilikten ziyade sürekli ayak kaydırma planları yapmaları gerçekten kirli bir görüntü sergilemektedir.  

      SAHİPSİZSE EZMEK Mİ GERİKİYOR

      Evet, bir takım siyasi dengeler, birilerinin beklenmedik bir şekilde sahipleniliyor olması haklı olduğu anlamına gelmez. Zaten ülkenin genel durumu da bunu yansıtıyor. Her yerde bir sıkıntı, bir çıkmaz, bir gerilim var. Ama sorsan kesinlikle kimse üzerine alınmaz. Hâlbuki derinlemesine düşünsek çözülmeler birer birer olur. Hastanede idareyle, personel arasında ki çözülme artık gizlenemez boyuttadır. Kimisi korkusundan sesini çıkaramıyor, kimisi de hakkını aradığı zaman zaten sürgün ediliyor. 

      Böyle bir idare anlayışı varsa, benim söyleyecek hiçbir sözüm yoktur. 

      Mesela Iğdır Valisi Sayın Enver Ünlü, idarecilerden sorsun bakalım, hastane yönetimi değiştikten sonra kaç kişinin yeri ne sebeple değişmiştir. Yarın olurda bir tarafsız müfettiş gelip hastaneyi denetlediğinde bu konulara bir baksın bakalım karşısına nasıl bir tablo çıkacaktır. 

      Hastanenin ekonomik anlamda zararda mı karda mı konusuna değinmek istemiyorum. Bildiğim kadarıyla inanılmaz borçlu ve ödemelerini yapamıyormuş!.. Bunlar bir şekilde düzelebilir şeylerdir. 

      BARDAĞI TAŞIRAN SON DAMLA 

       Aslında çevremde bulunan ve hastanede çalışan birçok arkadaşım mobbing uygulamasından rahatsız olmuş, yeri değişmiş, ilçeye sürülmüştür. Bunları her seferinde kişisel olarak gidip İl Sağlık Müdürüne aksettirmiş, yapılanların doğru olmadığını, kendi insanlarımızın böyle zor duruma düşürülmemesi gerektiğini vurgulamışımdır. 

       Ancak son olarak kendi öz yengem ile ilgili bir durum gelişmiştir. Hani Face’de bir iki bir şeyler yazdım ve sonrasında gelen talepler üzerine kırmayıp kaldırdığımda hakarete varan yorumlar yazıp sonrada konuyu anlamadık diyenler var ya, şimdi anlayasınız diye gelişmeyi özetliyorum. 

      Yengem Muazzez Şıktaş’a, Hastane müdiresi gel dilekçe ver nöbete yazalım diyor. Dilekçe veriyor Başhekim Raşit İlhan reddediyor. Aradan birkaç hafta geçiyor aynı müdire Yengeme yine dilekçe ver başka bir bölümde nöbet yazalım diyor. Yine dilekçe veriliyor ve Raşit Bey yine reddedince, Yengemde, Raşit bey bu benim hakkım değil mi, neden kabul etmiyorsunuz diye sitem ediyor. Konu kapanmış ve Yengem bulunduğu serviste çalışmasına devam ederken tüm personelden talep edilen kurum içi memnuniyet anket formunun altına “adil bir yönetim ve mobbingsiz bir uygulama istiyoruz” diyor ve anket formuna da ismini yazıyor. Bunun üzerine çalıştığı servisten, başka bir servise sürülüyor. Ben Raşit beyi aradım, konu nedir diye sordum. Raşit beyde, abi bizi şikayet etmiş, dilekçe vermiş, müfettişe de aynısını söyleyecekmiş, ben böyle biriyle nasıl çalışırım diyerek yaptığının haklı olduğunu savundu. Bende Raşit Bey birisi hakkını aradığında suçlu mu oluyor. İnsanlar haklarını aramasınlar mı? Sonuçta yengem orada idareci değil, bir memur. Bununla nasıl çalışayım derken, memurluğunu mu elinden alacaksınız. Dedim ve telefonu kapattım. 

       Aynı dakikalarda İl Sağlık Müdürü Alparslan Erol’u aradım. Durumu izah ettim. Alparslan beyde dedi ki, yengeniz evrakı imzalasın ben gereğini yapacağım dedi. Bende bu yapılan doğru bir hareket mi, birisi hakkını aradığında veya baskı kurulmasın, mobbing uygulanmasın dediğinde sürgün mü yemesi gerekiyor dedim. 

      Yengemi arayıp yer değişikliği ile ilgili evrakı imzalamasını istedim. Yengemde ortada evrak yok ki, bana tebliğ ettiler, bende imzalamayınca hemen orada tutanak tutup soruşturma başlattılar dedi. 

      Bir gün sonra da masada çalıştığı anda iki görevli memur gelip Muazzez Hanım kalkın bu masayı sökeceğiz diyorlar. Yengemde itiraz ediyor, ben bu birimde çalışıyorum. Soruşturma açabilirsiniz, neticelenmeden böyle bir uygulama yapamazsınız diyor. 

       Akşam da mesai bitiminde çalıştığı odanın kapısını kırıp odaya giriyorlar, masasını söküp alıyorlar, kapının kilidini değiştiriyorlar. Ve bir kadının masasında ki özel eşyaları görevliler tarafından toplanıyor. 

      Şimdi soruyorum sizlere; Bu benim bir özel meselem diye yaşanan bu edepsiz davranışı gündeme getirmeyeyim mi? Böylesine çirkin, sınır tanımaz, adaptan uzak bir konuyu kamuoyu ile paylaşmayayım mı? Bir kadının çantasının, masasının kurcalanması, özel eşyalarının kurcalanmasını belirtmeyeyim mi? Eğer sizlerin vicdanınız, ahlakınız buna cevaz veriyorsa söyleyecek hiçbir sözüm yoktur. 

      Bu yazdıklarımı kamuoyunun takdirine, yetkili makamların devlet anlayışına bırakıyorum. 

Yorum Yaz!

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.
* İşareti olan alanlar gereklidir.