Cabbar ŞIKTAŞ Davutoğlu’nu Sevemedim Gitti
Tarih : 2019-08-28
Tüm Yazılar

Cabbar ŞIKTAŞ



Davutoğlu’nu Sevemedim Gitti

            Bir zamanlar Fetullah Gülen Cemaati ile Ak Parti sarmaş dolaş iken, birbirilerine iltifatlar yağdırırken; FETÖ'cüler özel kişiler, seçilmişler, sözlerinin üstüne söz söylenilmeyen kişiler olarak görüldüklerinde ansızın çıkagelmişti Ahmet Davutoğlu. Sivil biri olarak Dışişleri Bakanı atanmıştı. Astığı astık, kestiği kestik idi. Söylemlerimiz arasına “Sabrımızı sınamayın.” tümcesini kazıya kazıya yerleştirdi.  

            Komşularımızla sıfır sorun ile başlayıp, bütün komşularımızla bizi düşman etti. Suriye bataklığına girmemize sebep olanların başında Davutoğulu geliyordu. Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan bu adamın dediklerini dikkate alıyor, hatta Emevi Camii'nde cuma namazı kılmak için abdest almalarını öneriyordu.

            Ahmet Davutoğlu Dışişleri Bakanı olarak atandığında iki günlük gezi için Gürcistan’a gitmiştim. Orada konuşulan şuydu: “Davutoğlu bu günlerde Gürcistan’a gelecek ve Gülen Cemaat'inin misafiri olacak.” deniliyordu.  Şunu da dediler: “Davutoğlu en kısa sürede başbakan olacak.” Geri döndüğümde biraz inceledim ve Ahmet Davutoğlu’nun bir proje olduğunu, tamamen Pensilvanya tarafından görevlendirildiğini, Ak Parti’yi uçuruma götüreceğini o gün yazdığımda, Ak Parti’de konumlanan AKP’liler bana demedik laf bırakmamışlardı. Hatta hızını alamayıp Ak Parti gücünü kullanarak beni ekmeğimle tehdit etmeye bile yeltenmişlerdi.

            Şimdi o Ahmet Davutoğlu çıkmış parti kurmaya çalışıyor, anlatırsam insan yüzüne çıkamazlar falan diyor. İyi de Ahmet Bey, anlatacaklarının içinde sen yok muydun?  Suriye, Irak, İran, Rusya ve Arap Baharı'nın sacayaklarından birisi de sen değil miydin? Kimse bizim sabrımızı test edemez, sabrımızı zorlayamaz gibi gayriciddi bir devlet adamlığı yaptığınızda bunlar aklınıza gelmedi mi? Sizin zamanınızda bu şizofren tekfirciler Türkiye’yi yol geçen hanı yapmadılar mı? Siz değil miydiniz IŞİD’e bunlar Sünnilerin hırçın çocukları diyen ve savunan. Yani kafa yapınızı bu halk biliyor. Beyninizin içinde ağababalarınız ABD, İsrail ve Fetullah Gülen var, siz yoksunuz. Bunu biz özellikle Suriye hadisesiyle de çok iyi biliyoruz.  

            5. HUDUT ALAYI
         

            5. Hudut Alayı ülkemizin önemli Hudut Alaylarından biridir. Çok geniş sorumluluk alanı ve zorlu bir arazi yapısına sahiptir. Buraya atanan komutanlar genelde Paşalık rütbesine terfi ederler.

            6 BİN EVLADIM VAR

            Sınır hattında gece gündüz görev yapan, her an, her dakika sınır güvenliği için canla başla çalışan kahraman Mehmetçiğimizi yaptığı görevle alakalı ne kadar övsek, minnet duysak azdır. Çünkü onlar bizim onurumuz, gururumuzdurlar. Çünkü onlar canları pahasına bu ülkeyi müdafaa etmekte, sınırlarımızı korumaktadırlar.

            5. Hudut Alay Komutanı Albay Yılmaz Doğan bir konuşmasında şöyle demişti:  “Sınırlarımızda 6 bin evladım var. Hiçbir baba evladını kaybetmek istemez. Bizler bir baba şefkatiyle evlatlarımızın yanındayız. Gece gündüz hiç fark etmez. Tüm sınır hattımızda her saniye görevimizin başındayız. Bana devletim burada görev yapmayı emretmiştir. Benim için hiçbir mazeret söz konusu değildir. Ben bir askerim ve verilen emri canım pahasına bile olsa seve seve yaparım.”

            Doğan Albay’ın bu gurur verici sözleri Türkiye halkının her bir ferdi için geçerlidir. Bizler yurdunu savunmada gözünü asla kırpmayan bir halkız. Bu duygu ve düşünce ile bizler evimizde huzur içinde uyurken Hudutlarımızı koruyan, Suriye başta olmak üzere birçok ülkede can güvenliğimizi sağlamak için gece gündüz görev başında olan tüm Mehmetçiğimize, polisimize ve jandarmamıza üstün başarılar diliyoruz.

            Bu vesile ile şehitlerimizi bir kez daha rahmetle anarken, gazilerimizi de minnetle yad ediyoruz.

            KİŞİ MAKAMI ŞEREFLENDİRİR

            Makamın size verdiği şeref hiçbir işe yaramaz. Önemli olan sizlerin bulunduğunuz makamı şereflendirmenizdir.

            Kim demiş bilmiyorum ama çok güzel demiş: "Bulunduğu makamın gücünü kullanıp şeref sahibi olanlar, makamdan indiklerinde şereflerini de yitirmiş olurlar." Yani makamla şereflenmemek gerekiyor. Makamlar halkın, devletinin makamıdır. Bugün siz oturursunuz, yarın bir başkası oturur. Önemli olan o koltukta oturduğunuz süre içerisinde, o makama layık olabilmek, şerefli, haysiyetli görev yapabilmektir. O zaman makamı siz şereflendirirsiniz. Zira o makamdan ayrıldığınızda da hiçbir şey kaybetmezsiniz. 

            Şüphesiz ki her iki kategoride de idareci tiplemesi vardır. Kimi gelir bulunduğu makamın her türlü şerefini yaşar, insanlara tepeden bakar, beğenmez, kibirden gözü hiçbir şey görmez ve gittiğinde de ne peşinden su dökeni çıkar ne de sokakta selam vereni olur.

            Ama duruşuyla, adil davranışıyla, hakkaniyetli hizmetiyle, aldığı maaşın hakkını vererek çalışan, mesaisini şovmenlikle geçirmeyen ve bulunduğu makamı ilkeli duruşu ile şereflendirenler yıllar geçse de hatırlanır, görüldüğünde hak ettiği saygı ve ilgiyi görürler.

            Siz siz olun bulunduğunuz makamı şereflendirenlerden olun.  

            İŞE GİTMEDEN MAAŞ ALINMAZ

            Ülkemizin en büyük sorunlarından birisi de devlet memuru olarak çalışıp işe gitmeden maaş alanlardır. İşe gitmemeleri bir yana bir de okkalı maaş almaları yok mu asıl insanın zoruna giden budur. Hele bazıları sanki bulunmaz Hint kumaşı gibi birkaç yere de görevlendirilerek ek maaş aldırılıyor. Niceleri var sabah akşam işinde gücünde, keyfinde aleminde ama maaşı da tıkır tıkır yatıyor.

            Allah kabul eder mi bilmiyorum.   

Henüz yorum yapılmadı!

Bu içerik için yorum yapılmadı. Yorum yapmak için aşağıdaki formu kullanınız.

Yorum Yaz!

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.
* İşareti olan alanlar gereklidir.