Cabbar ŞIKTAŞ Size Selam Getirmişem
Tarih : 2019-11-01
Tüm Yazılar

Cabbar ŞIKTAŞ



Size Selam Getirmişem

29 Ekim Salı günü gelen bir davet üzerine Nahçıvan’a gittim. Ülkemizin 96. kuruluş yıldönümü münasebetiyle yurt dışı temsilciliklerimizde de Cumhuriyet Bayramı kutlandığından;  Nahçıvan Türk Konsolosluğu tarafından Duzdağı Otel'de düzenlenen resepsiyona davetli olarak iştirak ettim.

Şık salonda, seçkin misafirler vardı. Nahcivan Muhtar Respublikası  Ali Meclis  Başkanı (Cumhurbaşkanı) Sayın Vasıf Talıbov ve tüm devlet erkanı törene katılmıştı. Nahcivan’da ticaret yapan Türk ve Nahcivanlı yatırımcı iş insanları da törene davet edilenler arasındaydı.

Törenin sona ermesiyle birlikte salondan ayrılan Nahcivan Ali Meclis Başkanı (Cumhurbaşkanı) Sayın Vasıf Talıbov,  davetliler arasında beni görünce, mütevazı kişiliğinden ödün vermeyerek  bana doğru yöneldi ve ayaküstü hasbihal ederek Iğdır’ı sordu. Sayın Talıbov: “Iğdır’a benim çoklu selamımı çattırın.” dedi.

Beni onca davetli arasında onurlandıran Ali Meclis Başkanı (Cumhurbaşkanı) Sayın Vasıf Talıbov’a bu vesile ile teşekkürlerimi arz ediyorum.

NAHÇIVAN’IN DÜNÜ BUGÜNÜ

Elbette Nahçıvan’ın dününü bilmeyenler değişimi ile ilgili yorum yapamazlar.

Ben 1991 yılından başlayarak Nahçıvan’ın her dönemini yakinen bilen, takip eden bir gazeteciyim. Geçmişte kocaman bir köy görüntüsünde olan Nahçıvan’ın bu gününkü gelişimi mükemmel görüntüsü gerçekten de şaşkınlık uyandırmıştır.

Yukarıda da değindiğim gibi mukayese yapmak için mutlaka geçmişini bilmek gerekiyor. Geçmiş yıllarda Türkiye ve İran’dan gıda ve ihtiyaç malzemeleri alınmadan yaşamak mümkün olmazdı. Tarım sektörü tamamen bitmiş, elektrik ve gaz olmadığı için insanlar yol kenarlarındaki ağaçları kesip yakıyor ve hayatta kalmak için mücadele veriyorlardı.

20 Ocak 1990 yılında Bakü katliamını eleştirerek Politbüro üyeliğinden istifa eden Merhum Haydar Aliyev,  1990 yılında doğma yurdu Nahçıvan’a gelmiş ve Nahçıvan halkı da 1991 yılında Mermuh Aliyev’i Ali Meclis Başkanlığına seçmişti.

Merhum Haydar Aliyev 1991 yılında Nahçıvan Ali Meclis Başkanlığına seçilir seçilmez, Nahçıvan’ın kaderini değiştirmek için kolları sıvadı ve Türkiye ile kurduğu bağ ile “İKİ DEVLET BİR MİLLET” sözünü hayata geçirmiş oldu. 1992 yılında kurulan bu bağ sayesinde Hasret Köprüsü'nün açılışı yapıldı. Hasret Köprüsü'nün açılışı ile birlikte Nahçıvan’ın özgüveni giderek arttı. Dünya siyasetinin yakinen tanıdığı ve güven duyduğu Merhum Aliyev süreç itibariyle 1993 yılında Azerbaycan Cumhurbaşkanlığına seçildi.

Azerbaycan’ın içinde bulunduğu zorlu süreçte Azerbaycan Cumhurbaşkanı seçilen Merhum Aliyev izlediği siyaset ile kısa sürede Azerbaycan’da baş gösteren kargaşaları bertaraf etmiş; kalkınmaya yüz tutan bir Azerbaycan’ın inşası için çalışmalara devam ediyordu.

1991, 1992, 1993 yılları arasında çok sık gidip geldiğim Nahçıvan’da Mermuh Aliyev ile birçok görüşmem olmuştur. Bizzat onun talimatları ile yapmış olduğum haberler vardı: Ermenilerin, Nahçıvan’ın  Sederek şehrine  saldırısından bir hafta önce Mermuh Aliyev’in emri ile bölgeye gitmiş, Mil Tepesi sınırına çıkmış ve Ermenilerin yapmış olduğu askeri yığınağı görüntülemiş ve dünya kamuoyunu bilgilendirmek üzere haberini yapmıştım hatta savaş çıktığında bizzat karargaha gitmiş, savaş alanında bulunmuştum.

Bu zorlu süreçleri yokluklarla idare eden Merhum Aliyev’in en büyük yardımcısı, sırdaşı ve Türkiye ile bağlantıları, görüşmeleri sağlayan kişi Sayın Vasıf Talıbov’du. Bu yaşananların birçoğuna şahitlik etmişimdir.

EMANET EHİL ELLERDE

Merhum Aliyev’den sonra Azerbaycan Cumhurbaşkanlığına seçilen Sayın İlham Aliyev, Azerbaycan’ın kalkınmasına, yabancı yatırımcıların ülkede yatırım yapmasına, gelişmesine, fazlasıyla önem vermiş, dünya siyasetine "babasının oğlu gibi" damga vurarak bizleri her daim gururlandırmıştır.

Merhum Aliyev’in yetiştirdiği iki talebeden birisi Azerbaycan’ı yönetirken, diğeri de Nahçıvan’ı yönetmektedir. Yani hem Azerbaycan ve hem de Nahçıvan emin ellerdedir diyebiliriz.

Nahçıvan’ın geçmiş yıllarını görüp, bugünüyle değerlendirirken şaşkınlığımı gizleyemediğimi Nahçıvan basınına da ifade etmiştim.

Şöyle ki; Nahçıvan’da dokunulmayan hiçbir yer kalmamış… En ücra köşesine kadar devletin tüm imkanları seferber edilmiş, hizmet edilmiştir.  Batabat, Ashab-ı Kehf, Elince Gala, Duzdağı, Arpaçay, Nahçıvan şehir merkezi ve nerdeyse ülkenin tamamına yakınını gezip gördüğümde, böyle kısa sürede böylesine geniş bir alanda bu kadar yatırımı gerçekleştirmek tarafsız bir bakış açısıyla takdir edilmelidir.

Nahçıvan'ın en ücra köyünde en güzel binaları okullar oluşturuyor. Bazı köylere müze, tiyatro salonları, güzel sanat okulları yapılmış. Köy yollarının asfaltı şehir içinden farksızdı. Yol kenarlarının tamamı ağaçlandırılmış, ağaçların dibi simetrik bir şekilde kireçlenmişti ve tabii ki hiç çöp yoktu. Doğaya gösterilen muazzam özen karşımızdaydı.

Plastik bir atık, gelişi güzel kazılmış herhangi bir alan, ortalığa saçılmış çöplük bulmanız imkansızdır. En kırsal yerleşim yerine bile doğalgaz çekilmiş.

Tarım ve hayvancılık faaliyetlerine ağırlık verilmiş; köylü halk devletin de desteği ile tarımla uğraşıyor ve üretiyorlar. Cumartesi günü de yöresel ürünler ile ilgili bir fuar yapılacak.

Köy halkının yaşadığı evlerin yola bakan duvarları devlet tarafından sıva, badana, boya yapılarak modern bir görünüme kavuşturulmuş.

Önemli ayrıntılardan birisi de sanayiye ağırlık verilerek, tüketen Nahçıvan olmaktan, üreten Nahçıvan olunmaya başlanmıştır.

Nahçıvan’da yapılan üretim artık başka ülkelere ihraç ediliyor. Yani Nahçıvan yaptığı ithalat kadar ihracat da yapıyor.

Kurulan holdingler kazandıklarını Nahçıvan’da yatırıma dönüştürerek Nahçıvan’ın albenisini artırmakta, iş olanaklarını artırmaktadır.

Düne kadar iş bulmak için Nahçıvan’dan ayrılıp başka ülkelere gidenler artık geri dönüyorlar. Nahçıvan’da iş sahası her geçen gün genişlemekte ve üretim her gün arttırılmaktadır.

Nahçıvan halkı kısa sürede dünyaya entegre olmuş durumda. Özellikle trafikte Nahçıvan bir evrim geçirmiştir diyebiliriz. Tıpkı gelişmiş toplumlarda olduğu gibi sürücülerin yayaya gösterdiği saygı, insanların hariçten gelenlere gösterdiği ilgi alaka gözle görülür düzeyde. Lokantalarda yapılan servis, misafirperverlik ve bunun yanında da temizlik gerçekten takdir edilesi düzeyde.

Yapmış olduğum gezi bir anlamda geçmişten günümüze güzel bir nostalji oldu. Değişimi gördükçe heyecanlanmamak mümkün değildi.

1993 yılında gördüğüm Ashab-ı Kehf ile şimdiki arasında yan yana getirilemeyecek değişiklikler vardı. Şimdiki hali yoğun bir turist çekiyor, ziyarete gidenler saatlerce vakit geçiriyorlar.  Elince Gala sanki yeniden inşa edilmiş gibiydi. Doğallığı korunarak restore edilen kaleye taştan merdivenler yapılmış, 2700 basamak çıktıktan sonra zirvesine ulaşabiliyorsunuz. Nahçıvan Devlet Televizyonu, Nahçıvan Şerk Kapısı Gazetesi ve Culfa’nın  Arazın Sesi Gazetesine kalenin zirvesinde röportaj verdim. Yani 2700 basamakla gökyüzüne yükselen coşkun bir duyguyla Nahçıvan’ı özetlemek elbette ki güzeldi.  Duzdağı, yani Tuz Mağarası: yerin yüzlerce metre altında yaratılan hastane görülmeye değer bir güzellikteydi, güzelliğinin yanı sıra astım hastalığı başta olmak üzere birçok hastalıkla ilgili doktor kontrolünde seanslar geçiriliyordu.

Başlarda eski Nahçıvan’dan bahsederken doğalgaz yok diye ağaçları kesip ısınmak için yakıyorlar demiştim. O kesilen ağaçların yüzlerce misli yeniden dikilmiş… Hem de devlet hiç para harcamamış desek yeridir. Sayın Vasıf Talıbov’un bizzat kendisinin de kampanyaya katılmasıyla birlikte resmi kurumlar kendilerine tahsis edilen alanları ormanlaştırmışlar.  Her hafta sonu nöbetleşe ormana gidip ağaçların bakımını ve sulamasını yapıyorlar. Birkaç yılda hatırı sayılır ölçüde bir ormanın oluştuğunu görmek mümkün. Ve şehrin giriş çıkış her yerinde aynı manzara var.

2 günlük Nahçıvan gezimden edindiğim intiba ve gördüklerimi siz sevgili okurlarımla paylaşmak istedim.
Ve şöyle bir not düşmek istiyorum. Devletin imkanları ile bu yatırımları yapmışlar diyebilirsiniz. Aynı petrol, gaz Irak’ta da, Suriye’de, Afganistan’da da, vs. ülkelerde de var. Ama hiçbir yatırım yoktur. Bu ufuk meselesi, bu istek meselesi, bu kabiliyet meselesi. Azerbaycan ve Nahçıvan’ı gidip görmenizi öneriyorum. Gecenin herhangi bir vaktinde sokakta yalnız başınızı yürümenizi tavsiye ediyorum. 

Bu arada bana gösterdiği ilgiden ötürü Nahçıvan Ali Meclis Başkanı Sayın Vasıf Talıbov’a ve bana Nahçıvan’da rehberlik eden, ilgi ve alakasını esirgemeyen herkese sonsuz teşekkürlerimi sunarım.

Henüz yorum yapılmadı!

Bu içerik için yorum yapılmadı. Yorum yapmak için aşağıdaki formu kullanınız.

Yorum Yaz!

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.
* İşareti olan alanlar gereklidir.

Kerbela

Kerbela Sayfası