Konu Iğdır Olunca İşler Ağırdan mı Alınıyor?
 

Hep dikkat etmişimdir, Iğdır’la ilgili önemli bir konu olduğunda genelde ayak sürünür, geciktirilir, hiçbir şey zamanında açıklanmaz. Belki başka illerde de durum aynı ama biz bilmiyoruz. 

Geçtiğimiz haftalarda Ak Parti İl Başkanı Ahmet Tutulmaz görevinden istifa etmiş ve hemen akabinde parti genel merkezinden yetkililer gelerek il başkan adayları arasında temayül yoklaması yapmış, müracaatları almış ve birileri ile görüşüp Ankara’ya dönmüşlerdi. 

Ancak şu ana kadar Ak Parti İl Başkanı ne hikmetse henüz açıklanmadı. Neyi, niye bekliyorlar o da anlaşılmış değil. 

Belki de il başkanı atamaktan vazgeçmişlerdir.  İşin şakası bir tarafa Ak Parti şu an itibariyle ülkenin yine en güçlü partisi. Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan’dan sonra durum ne olur bilinmez.  Ama şunu söyleyebiliriz. Davutoğlu ve Babacan parti kurduğu andan itibaren her partiden biraz biraz tırtıklayacakları gibi, Ak Parti’den de tırtıklayacaklardır.   

Hal böyle olunca da kırıp dökmeden bir il başkanı atamak istiyorlardır. Çünkü iki yeni parti kurulma aşamasında. Aday adaylığı müracaatı yapanlardan kendilerine yer verilmeyen birileri yeni partilerde il başkanı olabilirler. 

Yeni kurulacak olan partiler Ak Parti tabanından kimi bulsalar kadrolarına eklemek isterler. Bunun için de böylesi belirsiz durumlar tam istedikleri ortam. Ak Parti’den küsen, beni neden il başkanı yapmadınız diye tepki koyanları bünyelerine dahil etmek isterler.  

PEKİ, NASIL BİR TABLO ÇIKAR

Yazılarımda Türk, Kürt ifadesi kullanmamaya özellikle dikkat ederim. Çünkü  halklarımız bu tarz söylemleri itici buluyor. Şahsen bende halkımızın ayrıştırılmasından hiç haz duymuyorum. Ama konu öyle bir duruma geliyor ki ister istemez taşları yerine oturtmak için ifade etmek durumunda kalıyoruz. 

Ak Parti il başkanlığı için 50 civarında müracaat yapılmış durumda. Toplumun her kesiminden insanlar bu partiyi ben daha iyi yönetirim diye il başkanlığına talipler. İl başkanı olabilmek için de her türlü diyaloğu değerlendiriyorlar. 

Ankara’dan parti müfettişi olarak Iğdır’a gelen ve aday adayları ile görüşen yetkili, edindiği intibayı telaffuz etmekte sakınca görmüyor ve şöyle diyor: “Hem il başkanı aday adaylarından, hem sivil toplum kuruluş başkanlarından ve hem de halktan aldığım telkin şuydu. İl Başkanlığını 18 yıldır Kürt kökenli birileri yönetiyor. Neden hiçbir gün biz Türk’leri tercih etmediniz gibi serzenişler aldım.” Diyor parti müfettişi. 

Aslında bu işin Türk veya Kürt olması çokta önemli değil. Göreve gelen adil olsun, idare etmesini bilsin, toplumun sorunuyla hemhal olsun yeter. 

Ama tabi ki bunların yanında temsiliyet yetkisini de elinde bulundurmak isteyenler yok değil. İktidar partisinin il temsilcisi olmak elbette ki ayrıcalıklı bir makamdır. Ama her şeyden önemlisi bu makama gelecek olan kişinin partiyi bir tık da olsa ileriye taşıyabilmesi gerekmektedir. 

Son birkaç seçimdir Türkiye’de kazanan, Iğdır’da kaybeden Ak Parti, bu kaybedişi masaya yatırıp hiç tartışmadı. Şayet tartışmış olsaydı bu gün yaşanan bu olumsuz tablo olmazdı.  

Yerel basın olarak mahallinden birçok kere yazdık, Ak Parti genel merkezinin dikkatini bu konu üzerine çekmeye çalıştık, ama okunduğunu bildiğimiz halde umursamaz bir tavrın takınılmasını bir türlü anlamış değiliz. 

Yani Iğdır’da Ak Parti’nin neden kaybettiğini, kazanması için neler yapılması gerektiğini gerçekten umursamıyorlar mı? Yoksa altında daha derin bir muamma mı var bilinmez. 

Yıllar yılıdır muhalefet tarafında duran Iğdır, iktidarla gerçek manada kuzu sarması olamadı. Şehir olarak iktidarın ekstraları ile hiçbir zaman buluşamadı. Günü kurtaran politikalar üretildi, kısır çekişmeler etrafından dönüp duruldu. 

Seçmen, falanca vekil olacakmış banane deyip aklın yolu tercih edemedi. Seçmenin aklın yolunu tercih etmeleri için mantıklı hamleler de yapılmadı. Daha çok dayatma kültürü, tarikat ilişkisi, anlamsız taassuplar devreye girdi. Gelen idareciler kendi koltuklarını, belirlenen siyasetçiler kişisel egolarını tatmin etmekle meşgul oldular. 

Yaşanan olumsuzluktan Cumhurbaşkanı çoğunlukla haberdar edilmedi. Özel bağlantılarla Beştepe’ye çıkanlar yalan söylemekten imtina etmediler. Hayliyle bazı gerçekler gün yüzüne çıkmadı ve siyasi hayat kendi akışına bırakıldı. 

Şimdi yeni bir dönem başlar mı, yoksa eskinin devamı mı olur bilinmez. Ancak bilinen bir gerçek var ki o da halkın, seçmenin liman arayışının olması. Kendisinin temsil edilmediğini düşünen halk, mutlaka liman arayışı içinde olur. Bu gün Iğdır’da mevcut siyasi partiler içerisinde HDP’yi hiç tartışmaya bile gerek görmüyorum. HDP seçmeni her şartta partisinin yanında durmakta, destek olmaktadır. HDP’de seçmenini gözetmekte, diyalogunu kesmemektedir. 

Ancak diğer partilerde durum farklı, eline yetki geçiren kendini ulaşılmaz, kıymetli ve özel kişi olarak sunmaya çalışır. Oy aldığı kitleye tepeden bakar, özünü unutup özgenin peşinde koşar. Ne hikmetse özgenin sunu daha tatlı gelir. 

Hal böyle olunca da irtifa kaybı kaçınılmaz olur. 

Bir dip not düşmekte yarar var. Ak Parti il başkanı kim olur bilmem. Bu konuyla alakalı fikir yürütmeyi de doğru bulmuyorum. Ama her kim olursa olsun ilk genel seçimde Ak Parti’nin Milletvekili adayının bir Türk olacağını rahatlıkla söyleyebilirim. 

2020’de erken seçim olur mu onu da bilmem, yok denilince genelde olur. Olursa o zaman hep beraber görmüş oluruz. 

 

Henüz yorum yapılmadı!

Bu içerik için yorum yapılmadı. Yorum yapmak için aşağıdaki formu kullanınız.

Yorum Yaz!

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.
* İşareti olan alanlar gereklidir.