GÜL DESENLİ MOTİFLİ KARABAĞ'DAN HOCALI SOYKIRIMINA

Karabağ, Azerbaycan’ın en eski tarihi vilayetlerinden birisidir. Karabağ, Azerbaycan’daki Kür ve Aras ırmakları ile şu anda Ermenistan sınırları içinde bulunan Gökçe Gölü arasındaki dağlık bölge ve bu bölgeye bağlı ovalardan oluşan 18. 000 km² büyüklüğündeki bölgenin adıdır. Coğrafi olarak Karabağ ve Dağlık Karabağ, iki ayrı bölgeyi ifade etmektedir. Ancak Karabağ ile Dağlık Karabağ ifadeleri aynı bölge için kullanılmamaktadır. Dağlık Karabağ, Karabağ olarak bilinen bölgenin içinde, adından da anlaşılacağı üzere, yüksek dağlar ve bunları kesen derin vadilerden oluşan bölgedir. Dağlık Karabağ’ın doğusunda Ağdam, Fuzuli; güneyinde Cebrayil ve Gubadlı; batısında Laçin ve Kelbecer; kuzeyinde Şaumyan ve Kasım ilçeleri bulunmaktadır.
 
Karabağ; Ağdam, Terter, Yevlah, Füzuli, Beylegan, Kubatlı, Cebrayil, Mingeçevir, Ağcabedi, Hocavend, Şuşa, Hankendi, Laçın, Kelbecer, Hanlar, Gorus, Akdere, Berde, Zengezur ve Hadrut illerinden oluşurken; Dağlık Karabağ; Hankendi merkez olmak üzere Şuşa, Akdere, Hadrut, Hocavend ve Askeran illerinden oluşmaktadır
“Karabağ” ismi ilk kaynaklarda daha 1300 yıl önce kullanılmıştır. Karabağ önceleri bir tarihi coğrafi kavram gibi somut bir mekânı ifade etmekteydi, daha sonraları ise Azerbaycan’ın geniş coğrafi bölgesine ait edilmiştir. Bu durum Azerbaycan için karakteristiktir: 
 
Ebu’l-gâzi Bahadır Han’a göre Karabağ, Oğuz Han’ın üçüncü oğlu olan Yılduz’un büyük oğlu Afşar’ın torunlarından Cevanşir Kabilesinin Sarıcalu Sülalesine ait olmuştur. Bu sülale Hülagü Han zamanında Anadolu’ya gelmiş, Timur Anadolu seferi sonrasında bunları Karabağ’a nakledilmiştir. Cevanşir Kabilesinin Sarıcalu sülâlesinin Karabağ’daki köklerinin İslâmlıktan önceki devirlere kadar gittiği bilinmektedir. İlhanlıların yazlık payitahtı Karabağ’daydı. Bu devirde Moğollarla beraber Karabağ’a gelen ve Müslüman olmayan Gök Tanrı inancındaki Şamanî Türkler ’in bölgeye yerleşmeye başlamasından sonra, buraya daha önce gelip yerleşmiş ve İslam dinini kabul etmiş olan Türkler, yöreye yeni gelen soydaşlarını Müslümanlaştırmaya çalışmışlardır. Karabağ, Timurlular döneminde de Türkleşmeye devam etmiştir. Timur, Anadolu seferinden dönerken Karaman, Çukurova ve Suriye’den getirdiği 50. 000 Türkmen ailesinin önemli bir kısmını Karabağ’a yerleştirmiş, burada bazı imar faaliyetlerine girişmiştir. Timur’un kışlak olarak kullandığı Karabağ, Akkoyunlular tarafından da aynı amaçla kullanılmıştır.
 
Daha sonraları bu bölgelerde hanlıklar kurulmuştur. Karabağ Hanlığının kurucusu Penah Ali Handır. Penah Ali Bey göçebe hayat süren Cevanşir Türkmenlerinden olup Sarıcalı oymağına mensuptur 1749 yılında hanlığını ilan etmiştir. Penah Ali Han, Karabağ’da Şuşa şehrini kendine başkent edinmiş ve bu şehre Penahabad ismi verilmiştir.
1828 yılında İran ile Rusya arasında imzalanan Türkmençay Antlaşması ile Kuzey Azerbaycan ve Karabağ, Rusya’nın yönetimine dâhil olmuştur. Bu tarihte Karabağ nüfusunun 200.000 olduğu ve bunun %95’ini de Türklerin teşkil ettiği bilinmektedir. Rusya, Azerbaycan ve Karabağ’da nüfus yoğunluğunun Türkler lehinde olmasından rahatsızlık duymuş ve muhtelif yerlerden getirdiği Ermenileri bölgeye yerleştirmiştir. Bununla birlikte, I. Dünya Savaşı sırasında Osmanlı tebaası olan, savaş esnasında Rusları destekleyen ve Türkleri arkadan vuran Ermeniler de Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla Anadolu topraklarını terk etmiş, Ruslar bunların büyük bir kısmını Karabağ’a yerleştirmiştir. Ruslar ve Ermeniler bu tarihten itibaren Karabağ’a, “Dağlık Karabağ” (Nogarno Karabagh) adını vermişlerdir. Bundan sonra da Rusların da desteğiyle Karabağ’da meskûn Türklere karşı tedhiş faaliyetlerinde bulunmuşlardır.
 
2 Ocak 1990'da Dağlık Karabağ Özerk Bölgesi'nin Merkezi Hankendi'nde Azerbaycan Türklerini taşıyan otobüs konvoyu Ermenilerin saldırısına uğradı. Bu sahadaki Türkler de Azerbaycan ve değişik yerlere göç etmek zorunda kalmışlardır. Böylelikle Karabağ’da nüfus Ermeniler lehine değişmiştir. Olayların tırmandığı 1980’li yıların ortalarına gelinceye kadar, Ermeniler çeşitli yollarla ve çeşitli düzeylerde Karabağ bölgesinin Azerbaycan’dan alınarak kendilerine verilmesi gerektiğini ifade etmişlerdir.
 
12 Ocak'ta Ermenilerin Karabağ’da iki Türk yerleşim birimine saldırmaları sonucu, 12 kişi öldü, 22 kişi rehin alındı. 13 Ocak'ta, bir Ermeni Bakü'de iki Azerbaycanlıya baltayla saldırdı. 1991 yılında, SSCB'nin dağılmasına müteakip meydana gelen otorite boşluğu Ermenilerin bu arzularını sınır çatışmalarına dönüştürmüştür. 25-26 Şubat 1992'de Ermeni güçlerinin bölgedeki yerleşim birimi Hocalı ‘ya düzenledikleri saldırı bir katliama dönüştü. 
Tarih, 25/26 Şubat 1992.Yer Hocalıdır. Dağlık Karabağ’ın güzel bir kasabası.
 
Karabağ, Azerbaycan’dan koparılıp alınan bir bölgedir. Rusya ile iş birliğine girmekten çekinmeyen Ermeniler tarafından yutulmaya karar verilmiş. Ermeniler hiçbir değer, kural; vicdani yükümlülük tanımadan, her türlü katliamı yaparak; bu kadim Türk topraklarını yutmak için harekete geçmişlerdi. 
 
Soğuk bir Şubat gecesi…Bölge Ermeni askerleri tarafından sarılmış. İnsanlar evlerinde; soğuk ölümün o kadar kendilerine yaklaştığından habersizdirler. Sonra yavaş yavaş; Hocalı ‘ya askeri hareket başlıyor… Ermeniler, planlarını çoktan kurmuşlardır. Asker görünümlü Ermeni çeteler, önlerine gelen hedeflere ateş etmekten geri kalmıyorlar. Neye uğradığını şaşıran sivil halk, kendini sokaklara atarak, ölümden kaçmaya çalışıyorlar. Ancak nereye? Ve nasıl? Bir tek kaçış yolu var: Oda doğu yönü…
 
Ve halk panik içinde. Yaşlı, çoluk çocuk; yollara dökülerek, yakındaki Ağdam Kasabası’na ulaşmak için kaçışıyorlar…Yukarılara çıkıp; kırsal bir alana geldiklerinde, içinde pek çok eski Asala militanlarının da bulunduğu Ermeniler tarafından kuşatılıyorlar.  Silahlar patlıyor. Sekiz yüze yakın günahsız insan acımasızca öldürülüyor. Bu öylesine bir utançtır ki; sonradan haber ajansları görüntüleri dünya kamuoyuna servis ettiklerinde, insanlık utancından yüzünü kapatıyor. Örneğin küçük bebekler; karınları parçalanarak öldürülmüşler… Silahsız yaşlı, genç erkeklerin kafatasları parçalanırcasına; kafa derileri yüzülmüş…Kadınların mahrem yerleri kesilip; hayâsız görüntüler ortaya konulmuş, göbekleri üzerinde ateşler yakılmış…Gençlerin gözleri oyulmuş; kemik parçaları orta yerde… 
 
Saldırıda 600'den fazla sivil öldürüldü. Bunlardan 63'ü çocuk, 106'sı kadın, 70'i yaşlı idi. Ayrıca 487 kişi Ermenilerce rehin olarak götürüldü, 1275 kişi yaralandı, 150 kişiyle ilgili olarak ise hiçbir şekilde bilgi edinilemedi. Azerbaycan resmi olarak, Hankendi'ndeki 366. Rus Alayının saldırıya katıldığını açıkladı. 
 
Bugün bu soykırımın üzerinde 28 yıl geçti. “Hocalıyı unutmadık, unutmayacağız. Yaramız hala kanıyor.”  Motifleri, sanatsal değeri ve yorumunun özgünlüğü ile benzersiz olan Karabağ kilimlerinin dokunmasına devam ediliyor. “Siyah zemin üzerine işlenen güller!
 
Karabağ kilimleri, Karabağ’ın işgali ve sürekli savaşlar nedeniyle bölge halkı yaşadıklarını kilimlere aksettirmeye çalışmaktadırlar. Genellikle orta zeminde siyah renk işlenir ve siyah zemin üzerine de değişik renklerde güller işlenir. Siyah renk yas ve üzüntülü günleri temsil eder. Ancak siyah zemin üzerine işlenen güller ise gelecekte güzel yaşantı olacağını ve güzel haberler verileceğini müjdeler…

Henüz yorum yapılmadı!

Bu içerik için yorum yapılmadı. Yorum yapmak için aşağıdaki formu kullanınız.

Yorum Yaz!

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.
* İşareti olan alanlar gereklidir.

Kerbela

Kerbela Sayfası