Prof. Dr. Kerem KARABULUT KRİZ, ALTIN, DOLAR, EURO
Tarih : 2020-04-17
Tüm Yazılar

Prof. Dr. Kerem KARABULUT



KRİZ, ALTIN, DOLAR, EURO 
Kriz kelimesi buhran, bunalım, olağanüstü hal gibi kavramlarla da ifade edilebilir. Krizin en önemli ve etkileyici yönü belirsizlik içermesidir. Genel olarak şu şekilde ifade edilebilir; Kriz, anlık veya beklenmedik şekilde ortaya çıkarak mevcut bir sistemin işleyişini, geleceğini ve etkileşimini değiştiren; gerekli, hızlı ve etkili önlem alınamaması durumlarında felaketlere yol açabilen olumsuz bir gelişmeyi ifade etmektedir. Sonrasında ise etkili yöneten toplumlara fırsatlar çıkabilmektedir. Örneğin bu süreçte aşıyı bulan bir ülke veya ülkelerin hem ekonomik kazanımları olacak hem de uluslararası itibarları artacaktır. İşte Korona salgını da beklenmedik bir şekilde ortaya çıkarak global bir kriz şeklinde tüm dünya ülkelerini etkilemektedir. Bu nedenle, en çok kabul gören tasarruf araçları olan altın, dolar ve Euro hakkında kısa tahminler yapmak yararlı olacaktır.
Altın tüm kriz dönemlerinde güvenilir liman olma özelliğini devam ettirmektedir. Yükte hafif, değerde yüksek olması ve dünyanın her yerinde geçerli olması altına bu özelliği kazandırmaktadır. Bu nedenle, tarihteki her kriz ya da olağandışı gelişme dönemlerinde altına olan talep artmıştır. Yaşadığımız Korona Salgınının sonucunun nereye varacağı veya ikinci, üçüncü dalga gibi devamlılığının olup olmayacağı konusundaki belirsizlikler ve ekonomilerin ne kadar sürede toparlanma eğilimine gireceğinin bilinmemesi nedeniyle altın fiyatları artmakta ve belirsizlik kalkmadan düşme eğilimine girmesinin beklenmesinin doğru olmayacağı ifade edilebilir. Bu nedenle, altına olan yoğun talebin salgının durdurulmaya başlanacağı döneme kadar devam edeceği söylenebilir.
 
Bir ülke parasının rezerv para olarak kabul edilip çok talep edilmesinin anlamı: o ülke parasının dünyanın her ülkesinde kullanılabilmesi demektir. Yani ister yatırım amaçlı ister seyahat veya başka amaçlarla bulunduğunuz ülkeden başka bir ülkeye gittiğinizde kullandığınız para hemen kabul ediliyorsa o para en güvenilir limanlardan birisi olarak kabul edilir. İşte bugün doların yakaladığı bu üstünlük, dünyanın her ülkesinde geçerli bir para olmasından kaynaklanmaktadır. Bu geçerliliği sağlayan ise ABD ekonomisinin büyüklüğü ve politikalarının bu sonucu yakalamaya odaklı olmasıdır.
 
Dolar açısından şu değerlendirmeyi yapmak mümkündür. Kriz döneminde birçok ülke “para basma” (emisyon) yöntemini kullandığı için gelecekte enflasyonun yaşanması muhtemeldir. Bu nedenle, enflasyon karşısında değeri düşecek para değil, değerini koruyacağı varsayılan dolar gibi paralara talep olmaktadır. Peki salgının ABD’yi en çok etkilemesine rağmen, dolara olan talep niye bu kadar yüksek olmaya devam etmektedir. Çünkü dünya merkez bankalarının tuttukları rezervler içerisinde doların payı yaklaşık %60 kadardır. Bu oran 2000’li yılların başlarında %70’ler civarındaydı. Demek ki doların veya ABD’nin 1970’lerde paraların altına endeksli olmasının kaldırılıp dolara endekslenmesi ile üstünlüğü ve ağırlığı devam etmektedir. Yaklaşık 4 trilyon dolar civarında rezerve sahip olan Çin Merkez Bankası bile rezervlerinin yaklaşık %50’sini dolar cinsinden tutmaktadır.  Yani ABD doları kriz ortamında bile güvenilirliğini koruyabilmektedir. Bunu sağlayan ise ABD’nin dünya ticaretindeki üstünlüğü ve özellikle yüksek teknolojiye dayalı katma değeri yüksek üretimdeki öncülüğüdür.
 
Euro ise gelecekteki değerliliğini korumada zorlanacağa benziyor. Özellikle kriz sürecinde Almanya dışındaki İtalya, İspanya gibi ülkelerin başarısızlıkları ve İngiltere’nin Avrupa Birliğinden ayrılması ve Avrupa Birliğinin geleceği konusundaki belirsizlikler Euro’nun hem dünyada hem de dolar karşısında tutunmasının zorlaşacağına işaret etmektedir.
Türkiye’de doların ateşinin düşmesi veya yükselişinin durması piyasaların normalleşmeye başlaması ve kriz nedeniyle ülkeden çıkan paranın tekrar geri dönüş sürecine girmesiyle başlayacaktır. Bu gelişmenin hızlı olması için özellikle iç üretimin artırılması konusunda etkin politikaların geliştirilmesine ihtiyaç bulunmaktadır. İçinde bulunulan mevsim itibarıyla öncelikle tarımsal üretimin artırılmasına yönelik politikalarla (hazine arazilerinin uygun olanlarının ekime açılması bu amaçladır) kısa dönemli önlem alınmalıdır. Sonrasında da katma değeri yüksek teknik üretime odaklanılıp icat ve üretimler yapılması (SİHA, İHA gibi) geleceği kurtaracaktır. Bunu sağlayacak ise eğitim modelinin etkinleştirilmesidir. Eğitimde şu model etkili olacaktır;
 
“OKUYAN-DÜŞÜNEN-TARTIŞAN-ÜRETEN İNSAN YETİŞTİRİLMESİ MODELİ”. 
 
Bu süreçte Iğdır ve Iğdırlılara şu öneriyi yapıyorum; Ekilmesi olanaklı tüm alanların ekilmesi il ve ülkeye katkı olacaktır. Ayrıca eğer krizden sonra yeni bir dünya düzeni kurulacaksa, bu düzenin yaşam biçimi içerisinde en önemli unsurlardan birisi de müstakil evlerde yaşama olacaktır. Bu Iğdır’ın ve Türkiye’nin geleneksel yaşam biçiminin modern çağa uyarlanması anlamını da taşıyacaktır. Bu nedenle, arazi ve arsa sahiplerinin hem yaşam biçimleri şekillenecek hem de varlıklarının değeri artacaktır denilebilir.

Henüz yorum yapılmadı!

Bu içerik için yorum yapılmadı. Yorum yapmak için aşağıdaki formu kullanınız.

Yorum Yaz!

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.
* İşareti olan alanlar gereklidir.

Kerbela

Kerbela Sayfası