Ziya Zakir ACAR IĞDIR YÖRESİ HALK OYUNLARI
Tarih : 2020-05-18
Tüm Yazılar

Ziya Zakir ACAR



IĞDIR YÖRESİ HALK OYUNLARI

 

Bugün köşemizde Iğdır yöresinde en çok oynana iki oyundan bahsedeceğiz.

“Hoş Gelişler Ola” “Şeyh Şamil”

 

HOŞGELİŞLER OLA:

 

    “Hoş Gelişler Ola Mustafa Kemal Paşa” oyunu Kars İlinde yaratılmıştır.(Iğdır Kars İline bağlı bir ilçe. 1992 Yılında İl Oldu)  Büyük Önder Mustafa Kemal Paşa 1926 Yılında İlk defa Kars’a geldiğinde, Kars Türk Ocakları mensupları Büyük Önder’i karşıladıkları zaman söyledikleri ve Türk bayraklarıyla oynadıkları oyundur. Bu eser Tagı Bey tarafından Kars’a getirilmiş olup Azerbaycan Türklerinden Yetim Mehmed Bey tarafından Tiflis’te hazırlanmıştır. 

    1926 Yılında Pasinler zelzelesi akabinde, beraberinde Latife Hanım, Ali Said Paşa ve devlet erkânı olduğu halde Kars’ı ziyarete gelen Atatürk’ü Kars halkı, Iğdır ve diğer ilçelerden gelenler istasyonda karşılayarak bağırlarına basmıştır. Kars ve ilçelerinde gelen halk Büyük Önder Atatürk’ü bu eserle karşılamış ve Atatürk’ün büyük alakasına mazhar olmuştur. 

    Bu tarihi olayda Abbas Bey, “tar”, Seyid Bey, “garmon”, Tagı Bey de “defle” eşlik ediyordu. Türk Ocağı gençlerinden Mehmet Hüseyin Bey, Settar Güldür Bey, Murtaza Bey, Zeynel Abidin Bey, Abdül Hüseyin Bey, Süleyman Gödekli Bey (Iğdır), İbrahim Bey(Iğdır), Azemet Hanım, İsmail Başaran, Hüseyin Bala, Nadir Bey ve Mehmed Naki beyler bir ağızdan koro halinde oyun oynanırken türküyü de okuyorlardı.

    

    Bu oyunun sözleri Iğdır’da biraz daha değiştirilmiştir. Kars İli’nde ve Iğdır’da oynanan bu oyunun oynayış tarzlarında farklılıklar görülmektedir. Iğdır Yöresinde erkekler oyunun bir bölümünde büyük bayrak açarak kız oyuncuları bayrağın altında toplanır. Büyük bayrağın altında kalan kızlar göğüslerinde sakladıkları küçük bayrakları çıkararak çevrede dönmeye başlarlar. Oyun sürüp gider, en sonunda bayraklar öpülerek katlanır, kızlardan birisi oyun alanında seyirciler arasında protokol büyüğüne bayrağı üç kere öperek hediye eder. Hoş Gelişler Oyunu sonunda asker olup vatana hizmet eylerem men türküsü de söylenir.


 

ŞEYH ŞAMİL:

 

    Iğdır ve çevresinde, Türkiye’de ve Türk Dünyasında çok sevilerek oynanan Şamil oyununu anlatmadan önce oyunun kahramanı olan Şeyh Şamil’den bahsetmek gerekir. 

    Yunan mitolojisinde Oğuz destanlarına kadar çeşitli ırk ve inanışların at oynattığı Kafkas ellerinde, Dağıstan bölgesinin Gimri köyünde h. 1212 Yılında (1796) dünyaya gelen Şeyh Şamil, çok genç yaşlarında akranları arasında sivrildi. İki metreyi aşan boyu, şahane kılıç kullanışı ve çok güzel ata binişinin yanında emsalsiz zekâ ve dini kültürüyle göze çarpıyordu. 

    Kafkasya’nın ihtilal rehberi ve kahramanı İmam-ı Mansur’dan sonra İmamlık ve önderlik Gazi Muhammed’e geçmişti. Şamil kahramanlık imtihanlarını Gazi Muhammed’in yanında verdi. Her savaşta korkunç yenilgiye uğrayan Ruslar, intikam için Kluk Von Klugenov isminde bir kumandanın idaresinde kuvvetli bir tümen ile saldırdılar. Savaş günü Gazi Muhammed bir rüya görmüştü. Kalkınca Şamil’e “Benim artık sonum geldi, aman sen, daha 30 sene zaferden zafere koşacaksın.”  Dedi. Dedikleri aynen çıkmış, savaşın ilk günü şehit düşmüş. Şamil, intikam için büyük bir mücadele etti. Sanki bir dev kesilmişti. Her tarafından yara almıştı. En sonra ağır bir süngü yarası aldı. Müezzin Muhammed Ali Şamil’i alarak bir mağaraya gizledi. Şamil 23 gün komada kaldı. 

    Kendine geldikten sonra ordusunu toparladı. İmamlık rütbesini aldı. Kendisine İmam Şamil denildi.  Şamil 32 yıl Rusya’ya karşı kahramanca bağımsızlık mücadelesi verdi. Tam donanımlı Rus ordularını perişan etti. Rusya, kendisi için büyük tehlike arz eden Şamil’i ortadan kaldırmak için bütün kuvvetlerini General Golovin komutasında Kafkasya’ya yöneltti. Şamil’i kuşatmaya başladı.  

    Ahılgoh ve Sürhay kalelerini Şamil, iki ay kadar kahramanca savundu. Kale sonra düştü. Şamil’in bacısı Meshedu Banu, peşinden yavrularıyla diğer Türk anaları esir olmamak için kale duvarlarından kendilerini atarak intihar ettiler. 

    Şamil bu kalelerin intikamını çok korkunç aldı. 1842 Yılında General Grabe komutasındaki Rus ordularını Çeçenistan ormanlarına çekerek hepsini kılıçtan geçirdi. Kumandanlarından Hacı Murat, Tümür han, Şura kasabasını basarak perişan etti. Oğlu Gazi Muhammed Gürcü prensinin karısını ve baldızını kaçırdı. Bunlar Şamil’in Rusların elinde bulunan oğlu Ahmet Cemalettin’in kurtulması için yapılmıştı. 

    Şamil bu sıralarda Sultan Mecid’e başvurmuş fakat yardım alamamıştı. Uzun bir mücadeleden sonra Dağıstan Topraklarının eşsiz kahramanı Şamil 25 Ağustos 1859 yılında Gunip dağında Türkiye’ye gitmek şartlarını kabul ettiği için teslim oldu. 

    Şeyh Şamil esarette 11 yıl kaldı. Ruslar verdikleri sözü tutmadılar. 1870 yılında Mekke’ye gitmek için izin aldı. Türkiye’ye geldi. 74 yaşındaki bu Türk aslanı son derece kederli idi. İstanbul’da Padişah Sultan Aziz’e sitem etti. Kâbe’ye gitti. Orada öldü. Son nefesinde ailesini yanına toplayarak “Türklüğünüzü unutmayınız. Türkiye’yi düşünerek hareket ediniz, Kafkasya Osmanlı Padişahınındır. Kurtarıp sahibine teslim ediniz.” Demişti. Mezarı Rata-t-ül Cenan’ın karşısındadır.   

 

Azerbaycan ve Kafkas Türk Halk oyunları içinde en çok oynanan oyunlardan biri Şamil oyunudur. Şamil oyunu Türk’ün direnme gücünü gösteren bir oyundur. Kafkasya’da yapılan uzun savaşlar içinde Türk Kahramanı Şeyh Şamil’in direniş gücünü belirtmek için bu adı aldığı söylenmektedir. 

Çok yayılmış ve yaşama gücünü sürdüren bir oyundur. Ruslar bu oyunumuzu da işleyerek Kazaska adı altında göstermişlerdir. Kazaska oyununda ayak ve diğer figürler, Şeyh Şamil ’in efece görünüşünden uzaklaşır. 

Şamil oyunu birkaç bölüm halinde oynanır. Şeyh Şamil Oyunu Hacı Üzeyr Beyli ve kardeşi Mecnun Bey’ce kurulmuş bir kurgudur. Türk oyunlarına dayalı figürlerle kurulmuştur.    

 

Şeyh Şamil oyununun duası; Kafkasya halkı Rus ordusunun acımasızca yaptıkları katliamlara son vermek amacıyla Rusların vaatleri doğrultusunda teslim olma isteklerini Şamil’e götürmeye kimsenin cesareti olmadığından Şamil’in çok sevdiği anası vasıtasıyla iletmeyi kararlaştırmışlar. Annesi halkın düşüncesini oğluna iletir. Annesinin konuşmalarını dinleyen Şamil, beyninden vurulmuşa döner. Büyük bir azap çeker. Ona göre düşmanla anlaşmanın cezası ölüm, tavassutta bulunmanın cezası ise yüz kırbaçtı. Şimdiye kadar bu hükümlerden zerre kadar taviz verilmemişti. Şamil saatlerce düşündü, nihayet kararını verdi. Annesine yüz kırbaç vurulacaktı. Kararını açıklayınca annesi ona şöyle dedi: “Oğul Allah’ın adaletini yerine getirmekten bir lahza geri durursan sana verdiğim sütü helal etmem.” Oğluna böylesine bir teklifi getirdiğinden dolayı bin pişman olan anne böyle demekteydi. Hayatı boyunca annesine of bile dememiş Şamil, cezayı üzerine alarak yüz kırbacı kendisine vurulmasını istemiş. Çevresindekiler yalvarmaktaydılar, cezayı kendileri çekmek istiyorlardı. Fakat Şeyh Şamil: “Mukaddes dava uğruna bin ana, bin Şamil feda olsun” dedi ve bütün teklifleri reddetti. Yüz kırbaçlık cezayı halkını toplayarak kendisine vurduğunda, sevenlerinin yaptıkları üzüntülü ve acılı hareketlerle hüzün anlatılmaktadır. 

Oyunda garmonla çalınan hüzünlü müzik eşliğinde kız oyuncular ritmik hareketlerle oyuna başlarlar. Üzüntülü mimik ve hareketlerle süzülerek sahnede yerlerini alarak başlarını dizleri arasında gömer öylece kalırlar. Müzik bitiminde Şeyh Şamil oyununun ikinci bölümüne erkeklerle başlanır. 

 

Bıçak Atma: Bu oyun özellikle gösteri oyunudur. Özel yetenek ve beri isteyen en zor oyunlardan biridir. Kamalarla yapılan gösteriye dayalı bir oyundur. Tek kişi tarafından önce oyun gösterisi bağımsız olarak sürdürülür. Sonra yavaş yavaş kamalar belden çıkarılır. 10–15 kama ağızda, ensede, ellerde özel biçimlerde tutulur. Sonra ağız ile arkaya doğru savrularak hedefe saplanır. Bazen hedef erkek oyuncunu birlikte oynadığı kız oyuncunun yere yatarak göğsünde tuttuğu önceden hazırlanmış bir tahtaya da saplanmaya çalışılır. Oyunda cenk ritimleri kullanılmaktadır. Türk’ün savaş gücünü yansıtması yönünden eşsiz bir tek oyundur.  

Bu oyun söylenişe göre; Şeyh Şamil ve arkadaşları tutsak düşmüşler. Bir gemiyle tutsak yerlerine götürülürken Rus askerlerinin eğlenceye başladıkları ve Şeyh Şamil’in arkadaşlarını ortada oynattıklarını, Şeyh Şamil’i de oynatmak istedikleri ancak, bıçaksız oynayamayacağını bildirmesi üzerine kendisine bıçaklar verildiği bunlarla oynarken de bıçakları arkadaşlarının yakınlarına atarak sapladığı ve bunun bir işaretle arkadaşlarınca alınarak dövüşe girildiği böylece tutsaklıktan kurtuldukları söylenmektedir


 

Şeyh Şamil Şiiri

Şamil, Kafkas dağlarının hürriyet güneşidir

Şamil Atalarımın öz be öz kardeşidir

Şamil'i bilmeyenler atasını ne bilir?

Şair diyor ki;

Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır

Toprak, eğer uğrunda ölen varsa vatandır

Ben de diyorum ki;

Benim vatanımın sınırları

Kars'tan başlayıp Edirne'de bitmez

Hazer’imin Hürriyet Hürriyet diye çalkalandığı

Kıyılardan başlar, ta Viyana'da biter

Kur, Aras coştukça,

Tuna, Volga taştıkça

Benim şiirlerim okunacak,

Türkülerim söylenecek

Hazar çalkalandıkça

Benim Ay yıldızlı bayrağım dalgalanacak

İşte taa oralardan esen rüzgârın getirdiği bir oyun

Esaretin düşmanı, cesaretin timsali

Şeyh Şamil...

 

Sormayın kimlerdenim, haralıyam a dostlar

Gönülden fırtınalı, boralıyam a dostlar

Gızıl, bir kurşun aldım, yaralıyam a dostlar

Ağlama ey gözleri bulutlu yar

Men bilerem senin de eyninde ganlı bir libasın var

Bu şarkılar, türküler

Türk'ü söyler türküler

Yaşar kalpte ülküler

Bu ses; aslan sesidir

Bu ses; demir perdeyi damla damla eriten

Düşmanları deli eden bir sestir

Bu ses; taa Kafkaslardan gelen

Şeyh Şamil'in sesidir.

Kaynak: Her Yönüyle Iğdır” III. Baskı Ziya Zakir ACAR

 

Henüz yorum yapılmadı!

Bu içerik için yorum yapılmadı. Yorum yapmak için aşağıdaki formu kullanınız.

Yorum Yaz!

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.
* İşareti olan alanlar gereklidir.