Ziya Zakir ACAR ŞOL REVAN’DA BALAM GALDI
Tarih : 2020-06-06
Tüm Yazılar

Ziya Zakir ACAR



ŞOL REVAN’DA BALAM GALDI

Türkülerimiz özümüz, yüreğimizin bam teli, başımızın sevda yelidir. Türküler umuttur, aşktır, hasrettir, özlemdir, vefadır. Kıvrım kıvrım akan Aras gibi yüreklerde dolanan,  umutlara uzanan bir yoldur. Yaşama sevincinden ölüm acısına kadar vefayı, vefasızlığı, hasreti, özlemi sevgiyi, inancı, direnci, kahramanlığı türkülerde yaşarız, türkülerde hissederiz. 
Türk için beşikten ötesi gurbet demişler, boşuna mı? Gurbet bizi yaktıkça biz türkü yazmışız da ondan. ‘Gitti gelmez’ yakarışlarıyla yüreği yanan anaların, sevda değil bir alamet diyen yavukluların ve dahi beşikte yetim kalmış bebeklerin yakarışları ezgi olur da dolar senelere. Ve bu ezgilerin adı türkü olur. Türkü yani Türk’e ait olan…
Ezgi dediğin bu topraktan hüzne batmış gözyaşıdır, yürek yanıklığıdır, can acısıdır. Gurbet acısıyla yüreğini dağlamamış kaç ferdi var ki bu milletin? 
Vatan uğruna hiç tereddüt etmeden canlarını veren yiğitler, vatan ve namus uğruna seferberliğe çıkılmış. Kırmızı gül demet demet,  Sevda değil, bir alamet,  Gitti gelmez ol muhannet, Şol Revan’da balam kaldı, Yavrum kaldı, Balam nenni, 
Nenni ya? Nenni ki hem de ne nenni. Balaya nenni, yavruya nenni. Belli gök ekini biçilmiş gene ecelin orağı. Belli ki ecel kurşunun demir pençesi,  gene bir sineye saplanmış olmadığı. Belli ki gene bir ananın yüreği yanmış. Çeyizinin nakışları gözyaşına batmış bir tazenin. İyi de ya Revan? Revan neresi?
Tarihini bilmeyenin coğrafyasının sınırlarını başkaları belirler. Sen yurdunun sınırlarını haritalarda mı ararsın? Yanılırsın. Senin yurdunun sınırlarını türkülerin çizmiştir. 
Türkü ki ‘ Kerkük’ün kal’asıyam’ demektedir, Kerkük senindir.
Türkü ki ‘ akma Tuna’ demektedir, Tuna Serhat’ıdır vatanın da ondan söylemektedir.
Türküler ki Bağdat demektedir. Halep demektedir. Üsküp demektedir. Türküler çizmektedir sınırlarımızı ezgileriyle.
Haritalara aldanma gönül. Cetvelle çizilmiş haritalar cağın en büyük yalancıları.
Yine Iğdır’da düğünlerde çok sevilerek oynanan ve türkü olarak söylene “Abaskendi”! Yaralanıp hastanede ölünceye kadar söylediği türkü:
İrevan’da kutum kaldı
İçi dolu tütün galdı
İki balam yetim galdı 
Yar oy, yar oy yaracan
 
İrevan, Revan!... Aras Nehrinin sol kıyısında eski Türk Eli şimdiki Erivan. 
Yöre insanlarının tabiriyle O Tay; Arasın öbür yanı. Aras’ın bir yüreği ikiye böldüğü “O Tay” ve “Bu Tay”…Iğdır’da yaşayan Türklerin çoğunun babalarının doğum yerler Revan’dır. Ermeni zulmünden dolayı mallarını yerlerini yurtlarını terk etmek zorunda kalan Türkler…
Analarımız, büyüklerimiz Aras’ın O Tay’ında kalan vatanlarını, akıbetinden haber alamadıkları akraba ve yakınlarının hep özlemlerini çekmektedirler. Çapa yaparken, tarlada çalışırken özlemle hep O Tay’a bakarlardı. Çünkü yüreklerinin yarısı Aras’ın öbür yanında kalmıştır.
XIII. yüzyıldan itibaren batılı kaynaklarda Türkmenistan olarak geçen ve günümüzde Ermenistan olarak adlandırılan ülkede çoğunluk Müslüman Türklerden oluşmaktaydı. Rusya desteğindeki Ermeniler, 1828’den başlayarak Türklere yönelik etnik temizlik hareketine başlamışlardır. Ermenilerin yaptıkları bütün katliam ve sürgünlere rağmen, 1920 yılına kadar Ermenilerin kendilerine merkez olarak seçtikleri Revan (Erivan) ve civarında Müslüman Türk nüfusu sayısal yönden hemen hemen Ermeni nüfusa eşit idi. Bu nedenle Türkler, yöre üzerinde tarihten gelen doğal bir hakka sahip idiler. Bu haklarından da kolay kolay vazgeçmek amacında değildiler. Bu amaçla, Ermenilerin teşkilatlı tedhiş hareketlerine karşı, Türklerde teşkilatlanmaya başlamışlardı. Ancak bu teşkilatlanmada Türkler, Ermenilere nazaran çok geç kalmışlardı. Çünkü Erivan ve civarın da yüzlerce Türk köyü yakılıp, yağmalanıp ve ahalisi katledildikten sonra Türkler, durumun korkunçluğunun farkına varmışlardır.
Ermeni tedhişine o dönemde engel olacak ve Müslüman Türklerin hayatlarını güven içinde idame etmelerine yardımcı olacak bir teşkilat ise bulunmamaktaydı. O dönemde (1828-1920), Müslüman ülkeler arasında en güçlü devlet olarak Osmanlı Devleti olmasına rağmen, Osmanlılar yöredeki demografik değişikliklere müdahil olamamıştır. Buna sebep olarak muhtemelen Osmanlı Devleti’nin zayıf durumda bulunması gösterilebileceği gibi, bölgenin Osmanlı hâkimiyetinde iken değil de, İran’ın hâkimiyetinde iken Rus egemenliğine geçmesi bir müdahaleye engel teşkil etmiş olabilir. Neticede her ne olursa olsun; XIII. yüzyıldan itibaren Türkmenlerin vatanı olan yöre, Ermeni vatanı haline dönüştürülmüştür.
Bölgenin içinden geçen Aras Nehri’nin akış istikametinin sağ tarafında yer alan Iğdır ve civarı, Türk Milli Mücadelesi (1920) neticesinde Ermenilerden kurtarılmıştır. Bu suretle, Türk toprağı olan Revan ve civarındaki, Müslüman Türkler, etnik temizliğe tabi tutularak, doksan iki yıl (1828-1920) içinde Ermenistan haline getirilmiştir. Buradaki, Müslüman Türklerin felaketi ise, dünya devletleri tarafından görmezlikten gelinmiştir
Revan Hanlığı, 18. yüzyılın ikinci yarısı ile 19. yüzyılın başlarında diğerlerine oranla kuvvetli bir stratejik bir duruma sahip olan Güney Kafkasya Türk hanlıklarından birisiydi. Bölge halkının idarecilere olan sosyo-kültürel açıdan bağlılık gösterip merkezi devlet otoritesini reddeden geleneği ve o yıllarda Rus Carlığında ve İran'da yaşanan siyasi çekişmelerden ötürü ortaya çıkan otorite boşluğu Revan Hanlığının kurulmasındaki başlıca etmenlerden olmuştur.
Revan Hanlığı, Safeviler Devleti'nin dâhilinde Çukursa'd (İrevan Beylerbeyliği) adlı arazide kurulmuştu. Çukurs'ad Beylerbeyliği Revan şehri ve çevresini, Nahcivan Özerk Cumhuriyeti'nin Şerur ve Sederek rayonlarını, Türkiye'nin Iğdır ilini ve aynı zamanda Beyazıt Kalesi'ni içine almaktaydı. Beylerbeyliği, Kaçar boylarının temsilcileri yönetiyordu
 
Revan Hanlığı
1. Kırkbulak Mahalı - merkez kenekir köyü (günümüzde kanakir adıyla Erivan şehri sınırları içerisindedir)
2. Zengibasar Mahalı - Merkez Uluhanlı köyü (bugün Masis şehri)
3. Garnibasar Mahalı - Merkez kamerli köyü (günümüzde Artaşat şehri)
4. Vedibasar Mahalı - merkez Develi köyü (günümüzde Ararat şehri)
5. Şerur Mahalı - merkez Engice köyü (günümüzde Nahcivan özerk cumhuriyetine girer)
6. Sürmeli Mahalı - Merkez Iğdır  (günümüzde Iğdır ili)
7. Derekent - Parçenis Mahalı - Merkez Kulp köyü (günümüzde Iğdır ilinin Tuzluca ilçesini teşkil eder)
8. Saatlı Mahalı - merkez Hayribeyli köyü (günümüzde Yervandaşat köyü, Iğdır/halıkışla köyünün hemen karşısındadır)
9. Talın Mahalı - Merkez Talın köyü (bugün talin şehri)
10. Seyitli - Aksaklı (Saitli) - merkez üşü köyü (günümüzde köy uşi ismini taşır)
11. Serdarabad Mahalı - Merkez Serdarabad köyü (bugün Armavir şehri)
12. Karbibasar (Körpübasar) Mahalı - merkez Eşterek köyü (bugün Aştarak şehri)
13. Abaran Mahalı - Merkez Baş abaran köyü (bugün Aparan şehri)
14. Gökçe Mahalı - Merkez Kever köyü (bugün Kavar şehri)
15. Dereçiçek Mahalı - Merkez Dereçiçek köyü (günümüzde Tsağkadzor köyü)
 
Oğuz Türklerinin yaylağı Ağrı dağımızı Ermeniler kendi coğrafyaları içinde göstermek için Ağrı dağına önce “Ayrarat” “Ararat” daha sonra da “Masis” adını vermişlerdir. Hâlbuki Ağrı Dağı Türk-İslâm dünyasının manevi ve stratejik bölgelerinden biridir. Dede Korkut kitabında “Arkuri-Yatan Ala Dağ” deyiminin başındaki ilk sözden geldiğini yazmaktadır. 1635’de Revan seferine katılırken bu dağı gören Kâtip Çelebi, bugün bile çevresindeki halkımızın söylediğine uyarak bu dağın adını “Cihannüma” adlı eserinde hem “Argı” hem de “Agrı” şeklinde yazmıştır.
Alagöz dağı Türkçe olup, ilkçağlardan beri Ermenistan’da yaşayan Azerbaycan Türklerinin yaylak yerleri idi. Ağrı dağı etekleri ve Sürmeli Çukuru Orta Asya Türk Dünyasıyla Anadolu Türk Dünyası arasında tarihi, iktisadi, kültürel bir geçiş noktası olması özelliğiyle Oğuz Türklerini birleştiren, bütünleştiren bir kavşak noktasıdır.
Ermeniler dağlar güzeli Türk’ün Oğuz’un “Gökçe Gölü’nü Ermenileştirerek “Sevan Gölü” olarak değiştirmişlerdir. Sevan Gölü’nün adı Urartu dilinden Ermeni diline geçmiş “su” sözünden alınmıştır. Lâkin eski Ermeni kaynaklarında Sevan adına rastlanmaz. Gökçe Gölü’nün Sevan olarak adlandırılması 1930 yılındadır. Tarihte Gökçe bölgesi Azerbaycan Türklüğünün arazisi olmuştur. V. Asır Ermeni tarihçisi Moisey Horenski eserinde Ermenilerin bu araziye yerleşmesinin Ermeni Kralı Artaşes (M.Ö. XI. Asır) ait olduğunu yazmaktadır. Gökçe Bölgesi, Azerbaycan Türklüğünün yoğun yerleştiği ve vatan bildiği bir Türklük coğrafyasıdır. Lakin XIX. asırda Türkiye, İran ve Rusya’dan getirilen 45 bin Ermeni, Azerbaycan Türklerinin topraklarından zorla atılması ile Gökçe Bölgesine yerleştirilmiştir.
Bugün Rusların yardımıyla Ermenilerin zorla işgal ettiği Gökçe Gölü, Aygır Gölü sahillerinde, Borçalı ovasında at koşturan, avlanan yiğitler kimin atalarıdır? Erivan’daki Şehir Mescidi, Köprü Kulağı Mescidi, Tepebaşı Mescidi, Kale Mescidi, Serdar Kalesi ve Kervansaray gibi muhteşem eserleri kim inşa etmiştir? Krasni bölgesindeki Karakoyunlu, Ararat yöresindeki Afşar, Ecmiadzin bölgesindeki Türklenli, Artaşat yöresindeki yine Karakoyunlu v.s… köylere verilmiş soyadları hangi millete mahsustur? Elbette bu soruların muhatabı Oğuz Türkleridir. Erivan toprağının altı da, üstü de Türk Milleti’ne aittir. Şurası da bir gerçektir ki, Erivan XIX. yüzyılın başına kadar bir Türk-İslam beldesi olma misyonunu sürdürmüştür.

Henüz yorum yapılmadı!

Bu içerik için yorum yapılmadı. Yorum yapmak için aşağıdaki formu kullanınız.

Yorum Yaz!

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.
* İşareti olan alanlar gereklidir.