Arslantürk AKYILDIZ AZERBAYCAN OLMASI GEREKENİ YAPIYOR..
Tarih : 2020-10-01
Tüm Yazılar

Arslantürk AKYILDIZ



AZERBAYCAN OLMASI GEREKENİ YAPIYOR..

Öğr. Gör. Arslantürk AKILDIZ
 
Ermenistan, 30 yıldır  işgali altında tuttuğu Azerbaycan topraklarında ki provokatör eylemlerinden  hiç vazgeçmiyor. Nitekim bölgede bir takım eylemleri ile adeta ateşle oynarken, cephe hattında bulunan sivil yerleşim yerlerine taciz ateşlerini de eksik etmemişlerdir. Son olarak Tovuz bölgesindeki tacizleri artık bardağı taşırmaya yetmiştir. 
Azerbaycan Devletinin, bölgede oluşturulmak istenen hiçbir fiili duruma boyun eğmeyeceğini defalarca söylemesine rağmen, Ermeniler bildiklerini okumaktan geri durmamışlardır. “ Yavuz Hırsız, Ev Sahibini Basar” misalinde olduğu gibi, gittikçe azgınlaşan bu duruma Azerbaycan ordusu hak ettikleri şekilde şamarı indirmiştir. 
Bölgeden gelen haberler, Azerbaycan ordusunun 4 koldan başlattığı karşı saldırı ile , Ermenistan’ın bölgedeki kuvvetlerine çok ciddi zayiat verdiği, ve işkal altındaki birçok stratejik noktayı ele geçirdiğini göstermektedir. Devam eden hareket ile dağılan Ermeni birlikleri, panik halinde  geri çekilirken ,  Azerbaycan birlikleri de işkal altındaki toprakları ele geçirmeye başlamıştır. 
Azerbaycan Cumhuriyetinin geçen bu süre içerisinde, ordusunu güçlü ve modern bir hale getirdiği, taktik ve ateş üstünlüğünü eline geçirdiği , yapılan hareketin gidişinden anlaşılıyor. Hiç şüphesiz, “ Bir Millet, İki Devlet” ilkesi ile vücut bulan Türkiye- Azerbaycan kardeşliğinin ve işbirliğinin, bunda çok büyük tesiri kendisini göstermektedir. Sanki geçen ay yapılan Türkiye –Azerbaycan ortak  askeri tatbikatı  , bu konuda uzun bir süredir hazırlık yapıldığının da işareti idi. 
 Bilindiği gibi tarihi Türk yurdu olan topraklarda oluşturulan Ermenistan,  zaman içerisinde büyütülmüştür. Büyütülmüştür diyorum,  çünkü;  başta Rusya olmak üzere birçok devlet tarafından kurulmuş,  şımartılmış, çevresine terör ve kan saçar hele getirilmiştir. Tarih bunun çok acı örnekleri ile doludur. 
Ermenilerin işkal ettikleri  Karabağ bölgesi, Azerbaycan’daki Kür ve Aras ırmakları ile şu anda Ermenistan sınırları içinde bulunan Gökçe Gölü arasındaki dağlık bölge ve bu bölgeye bağlı ovalardan oluşmaktadır . 18.000 km2 yüzölçüme  sahip Karabağ’ın sadece 4392  km2’lik kısmını,  Dağlık Karabağ  olarak bilinir.
Bölgenin gerçek sakinlerinin Türkler olduğu şüphe götürmez bir gerçektir. Ermeniler, bölgeye dışarıdan geldiklerini, Ağdere ilinde “ Bölgeye Gelişimizin 150.yılı” anıtını yaptırarak ortaya koymuşlardır. Ancak sonra açık verdiklerini fark ederek , bu anıtı kendileri yıkmışlar.  
  Karabağ’ı  kendilerine  bağlamaya çalışan Ermeniler, 1991 yılında Ermenistan’da, Türklerinin yaşadığı son yerleşim yeri olan Nüvedi köyünden de sürülmeleri ile bölgedeki Türk varlığı ortadan kaldırılmıştır. “Türksüz Ermenistan”   Sadece Ermenilerin yaşadığı bir ülke durumuna gelmiştir.   
Sovyetler Birliğinin 21 Aralık 1991’de hukuki manada bitmesi ile ortaya ciddi bir boşluk çıkmıştı. Ermeniler yeni durumdan yararlanmak için Dağlık Karabağ’da “Arstaklı Ermenistan Halk Cumhuriyeti “adı ile bir devlet kurdular. Bu duruma Azerbaycan Türklerinin vereceği tepkiden çekindiklerinden, yeni bir hamle yaparak yasal olmamasına rağmen “Karabağ Bölge Konseyi’ni Hankenti’nde toplayıp, Azerbaycan’ın bağımsızlığını tanıdıklarını ilan ettiler.  Böylece Karabağ’da oluşturulmak istenen fiili duruma meşruluk kazandırmak istenmiştir. Ancak Azerbaycan Hükümeti, bu oyuna gelmeyerek bu kararı tanımadığını ilan etmiş ve Karabağ’ın özerk statüsünü kaldırarak doğrudan merkezi yönetime bağlamıştır. Bunun üzerine Ermenistan, hemen Karabağ’da 10 Aralık 1991 tarihinde bir halk oylamasına giderek bağımsızlık kararı aldırdıysa da, bu girişim Bağımsız Devletler Topluluğu tarafından kabul görmemiştir. 
Azerbaycan’ın o dönemdeki güçsüzlüğünden istifade eden Ermeni güçleri fiili durum oluşturmak için savaş başlattı.  Saldırılarına hız kesmeden devam eden Ermenistan silahlı kuvvetleri; 18 Şubat 1992’de Hocavend’i, 25 Şubat 1992’de Hocalı’yı, 26 Şubat 1992’de Şuşa’yı, 18 Mayıs 1992’de Laçin’i, 4 Nisan 1993’de Kelbecer’i, 23 Temmuz 1993’te Ağdam’ı, 24 Ağustos 1993’te Fuzuli, 27 Ekim 1993’te Zengilan’ı, 26 Ağustos 1993’te Cebrayil’i, 31 Ağustos 1993’te Gubadlı’yı işgal ettiler. Tabiiki tarihin nadir gördüğü katliam ve vahşetleri sergileyerek.. 
. 1988-94 yılları arasında devam eden Karabağ savaşlarında 20 bin ’in üzerinde  Türk hayatını kaybederken, 4 bin 866 insanımız esir edildi ya da kayıp oldu. 100 bin civarında insan yaralı ve hasta uzun yıllar tedavi edilmesine rağmen büyük bir kısmı sakat kaldı. Bu sırada, Azerbaycan’ın %20’ne denk gelen yaklaşık 18 bin km2 toprağı işgal olunmuş, 900 yerleşim yeri, 131 bin civarında ev, 1025 okul, 798 sağlık merkezi, 1500 kültürel mekân, 12 müze, 9 saray tahrip edilmiş ya da yakılmış, müzelerdeki 40 bin civarında tarihi eser talan edilmişti. Bu arada, 927 kütüphanede bulunan on binlerce kitap ve el yazması eser de yok edilmiştir.  Ermenilerin saldırıları sonucunda göç edenler büyük bir dram yaşamışlardır. 
Ateşkesin sağlanması ve meselenin çözüme kavuşturulması için başta Türkiye Cumhuriyeti olmak üzere, bazı devletlerin yoğun çabaları ile ateşkes sağlanmaya çalışıldı. Çalışmaların en önemlisi AGİT Minsk Gurubudur. Minsk Gurubu ve  Rusya’nın özel girişimleri sonucunda Azerbaycan ile Ermenistan arasında ateşin durdurulmasına dönük bir dizi anlaşma imzalanmıştır. 
Karabağ bölgesinde sağlanan ateşkesin ardından, meselenin çözüme kavuşturulması için uzun ve karmaşık bir dizi çalışma yapılmışsa da günümüze kadar istenilen netice alınamamıştır. Bu girişimlerin  en önemlilerinden birisi  BM Güvenlik Konseyi tarafından, Dağlık Karabağ konusunda  kabul edilen 4 karardır (822, 853, 874 ve 884 No’lu  kararlar). Bu kararlarda,  Ermeni silahlı birliklerinden işgal edilen Azerbaycan topraklarını terk etmeleri talep edilmiş olmasına rağmen, bu talepler hiç bir zaman yerine getirilmemiştir.
Gelinen nokta göstermiştir ki, bütün bu görüşme  ve alınan kararlar trafiği hiçbir sonuç vermemiştir. Ermenistan yine bildiğini okumakta, otuz yıldır işgal altında tuttuğu topraklardan çıkmaya niyetinin olmadığını göstermiştir. O zaman bugün Azerbaycan ordusunun yaptığı gibi, askeri seçenek tek çözüm yolu olarak ortada durmaktadır. Kaldı ki  hemen hemen bütün devletlerin, Ermenistan’ın işgalci olduğunu kabul etmesi, bu  hareketi daha da  meşru kılmaktadır. Yapılan iş yalnızca, işgal altındaki toplaların  kurtarılmasıdır. Başta ABD, Rusya , Fransa gibi devletlerin ciddi bir tepki vermemeleri , hareketin meşruluğunu ve doğruluğunu daha da  ortaya koymaktadır. Azerbaycan işkal altındaki topraklarını kurtarıncaya kadar hareketi kesintisiz yürütmelidir.  Anlaşılan , bu da fazla zaman almayacak… 

Henüz yorum yapılmadı!

Bu içerik için yorum yapılmadı. Yorum yapmak için aşağıdaki formu kullanınız.

Yorum Yaz!

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.
* İşareti olan alanlar gereklidir.