Cabbar ŞIKTAŞ SAKIN HA REHAVETE KAPILMAYALIM
Tarih : 2020-10-04
Tüm Yazılar

Cabbar ŞIKTAŞ



SAKIN HA REHAVETE KAPILMAYALIM

Ermenistan’ın Azerbaycan’a saldırması ve Azerbaycan’ın karşı müdahalede bulunarak Ermeni silahlı kuvvetlerini püskürtmesinin üzerinden yaklaşık 6 gün geçti.  Savaş halen tüm hızıyla devam ediyor.  Azerbaycan ordusu “ölürsek şehit, kalırsak gazi” ruhuyla savaş cephesinde düşmanı topraklarından püskürtürken, Ermeni silahlı kuvvetleri de tarumar olmuş bir şekilde savaş cephesini bırakıp kaçıyorlar.

Askeri, psikolojik, siyasi ve en önemlisi toplumsal üstünlüğü elinde bulunduran Azerbaycan, 27 yıl önce kaybettiği topraklarını adım adım geri alıyor.

Ermeniler işgal ettikleri toprakları geri vermek istemiyor olsalar da kararlı Azerbaycan ordusunun karşısında direnemiyor ve geri çekiliyorlar.  Ermeniler, Azerbaycan toprağı olan Karabağ’da savaşla elde edemedikleri üstünlüğü, tuzaklar kurarak Azerbaycan ordusunu durdurmaya çalışıyorlar. Bununla da yetinmeyip sivillerin yaşamını hiçe sayıyor, artık kendilerine ilke edindikleri bu insan katline devam ediyor ve yaşam alanlarına dönük rastgele saldırılarını sürdürüyorlar.

Tarih boyunca ihanet ve katliam yapma ruhunu benimseyen Ermeniler, şu anda hayatlarının en zor günlerini yaşıyorlar.

KAZDIKLARI MEZARA TORUNLARI GÖMÜLÜYOR

Azerbaycan Cumhurbaşkanı Başkomutan İlham Aliyev yaptığı bir açıklamada şöyle demişti: "30 yıl önce Ermeniler Karabağ’ı işgal ederken torunları için mezar kazmışlardı. Bugün onların torunları o mezara gömülüyorlar. Akılları varsa Karabağ’ı koşulsuz bir şekilde terk ederler."

Azerbaycan Savunma Bakanı Zakir Hasanov ise yaptığı bir açıklamada: “Savaş falan yok, Azerbaycan kendi topraklarında tatbikat yapıyor. Eğer orada ölen Ermeni varsa, gidin onlara sorun Azerbaycan topraklarında ne işiniz varmış?” Fazla söze gerek yok misali denilmiş bu açıklama, her şeyi net bir şekilde özetlemektedir.

Kaldı ki Azerbaycan kendi topraklarını geri almak için 27 yıldır diplomasiyi ön planda tutmuş ve Minsk Grubu'nun aldığı kararlara uymuştur. Ancak ne Minsk Grubu üzerine düşeni yapmış ne de Ermenistan ateşkes anlaşmasına uymuştur.

Cephede kafayı çekip sarhoş olan Ermeni askeri her fırsatta ateşkesi ihlal edip Azerbaycan askerlerine ateş açmışlardır. Sayısız saldırılar karşısında Azerbaycan hep uyarmış ve ateşkes anlaşmasını ihlal etmemek için üzerine düşenin gereğini ve hatta fazlasını yapmıştır.

Dile kolay 30 yıldır sabredildi. 30 yıl önce Karabağ’ı işgal edenlerin torunları şimdi Ermeni ordusunda asker ve subay olarak görev yapıyor. Daha da önemlisi tüm bu diplomasi talebini korkuyorlar olarak algılayan Ermeniler sınır hattı boyunca sarhoş, doğru düşünme ve ayırt etme kabiliyetinden yoksun bir kişinin yapacağı davranışları yapmaya başladılar.

Sarhoşluktan şimdi ayıldılar ama iş işten çoktan geçmiş oldu.

Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, perişan bir halde el ayak öperek ABD, Rusya, Fransa ve bilimum destekçilerini araya koyup savaşı durdurmaya çalışıyor. Buna karşın savaş cephesinde askeriyle birlikte görülen Başkomutan İlham Aliyev net bir ifadeyle “Karabağ alınıncaya kadar bu savaş devam edecektir.” demiştir.

Ermenilerin akılları başlarındaysa savaşı anında durdurur ve bir gün içinde işgal ettikleri tüm topraklardan çekilirler. Aksi halde bu işin ağır bedeli karşısında tarumar olacaklardır.  

Yani dünya ve kamuoyu Karabağ geri alınıncaya kadar bu savaşın devam ettirilmesini istiyorlar. Milyonlarca kişi bu savaşa gönüllü iştirak etmek için tetikte bekliyor. Türkiye halkı teyakkuza geçmiş ve var güçleri ile Azerbaycan’ın yanında durarak destek olduklarını açıklamaktadırlar.

Şu an neye uğradığını şaşıran Ermeniler Diaspora Ermenilerinin gönderdiği paralarla paralı asker bulmakta bile zorlanıyorlar.

Azerbaycan, Ermenistan'ın saldırgan tutumuna karşılık vermeye başladıktan sonra, çok ince hesaplarla bu savaşı Ermenistan lehine durdurmaya çalışan dengeler devreye sokulmaya çalışılıyor. Bu işin içinde ABD, Fransa, İsrail ve en önemli aktör Rusya yer almaktadır.

Bu ince hesapların baş hedefi şüphesiz ki Türkiye’dir. Türkiye her ne kadar ekonomik anlamda zor günler geçirse de, bölgede önemli ve güçlü bir ülke olarak kendini kabullendirmiştir.

İşte bu noktada kesinlikle rehavete kapılmamamız gerekiyor.

Evet Türkiye güçlü bir ülke ve duruşuyla, tutumuyla, ortaya koyduğu dış politikasıyla denge olduğunu kanıtlamıştır. Bunu daha da güçlendirmelidir.

Azerbaycan ise tahminlerin üstünde bir güce sahip olduğunu kanıtlamış, ezici bir üstünlükle Ermenileri tarumar ettiğini ortaya koymuştur. Zafer naraları atarken bu iş bitti deyip rehavete kapınılmamalıdır. Karabağ sınırları tamamen ele geçirildikten sonra gerekli önlemlerini almalı ve sınır güvenliğini sağlamalıdır.

Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in dediği gibi “Bizim kimsenin toprağında gözümüz yok.” Ancak Ermeniler daha da hadlerini aşacak olurlarsa, Erivan da bir Türk toprağıdır. Erivan’ın nüfusunun büyük çoğunluğu Türklerden oluşuyordu. Hatta Iğdır başta olmak üzere Erivan’da tapusu olan birçok insan mevcuttur. Bunu da Ermenilere hatırlatmakta yarar var.

Gazetemizin ve yazılarımın Erivan’dan çok sıkı takip edildiğini biliyoruz. Bunu bildiğimiz için kendilerine şu öneride bulunmak istiyorum.

Sizlerin merhameti olmasa da bizler merhametli bir milletiz. Size merhametimiz gereği şunu söylüyoruz. Ölmeyin, 30 yıl önce bir hile ile ele geçirdiğiniz Karabağ topraklarından sessiz sedasız çıkıp gidin. Aksi halde ölüm sizinle beraber olacaktır.

Yorum Yaz!

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.
* İşareti olan alanlar gereklidir.