Prof. Dr. Kerem KARABULUT TÜRKİYE-AZERBAYCAN İLİŞKİLERİNİN ANLAM VE ÖNEMİ
Tarih : 2020-10-06
Tüm Yazılar

Prof. Dr. Kerem KARABULUT



TÜRKİYE-AZERBAYCAN İLİŞKİLERİNİN ANLAM VE ÖNEMİ
Azerbaycan, 1917 yılında Gürcistan ve Ermenistan ile birlikte Maverai Kafkas (Transkafkas) Komiserliği’ni kurmuştur. Bu yarı bağımsız federasyon altı ay kadar sonra dağılınca 28 Mayıs 1918 yılında Azerbaycan tam bağımsızlığını ilan etmiştir. Türkiye Cumhuriyeti’nden beş yıl önce ilan edilen Azerbaycan Cumhuriyeti, yeryüzünde kurulan ilk Müslüman ve ilk Türk Cumhuriyetidir. 1920 yılında bu bağımsızlık sona erince, Türkiye-Azerbaycan İlişkileri Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin (SSCB)  politikaları çerçevesinde şekillenmiştir. Eski Dünya Düzeni de denilen bu dönemde, Türkiye, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) tarafında yer aldığı için Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği ve Azerbaycan ile ilişkileri çok sınırlı olmuş ve herhangi bir kayda değer gelişme doğal olarak yaşanmamıştır. Ancak, 1991 yılında SSCB’nin dağılmasıyla beraber Azerbaycan tekrar bağımsızlığına kavuşmuş ve sosyo-ekonomik ilişkilerin gelişmesi de mümkün olmuştur. İlişkilerin yoğunlaştığı tarih yaklaşık 30 yıllık bir süreci kapsasa da, tarihin her döneminde iki ülkenin gönül bağı ve birbirine yakınlığı devam etmiştir. 
İki ülkenin tek kara sınırı olan Nahcivan Özerk Cumhuriyeti ise adeta 1990 sonrasının Kafkasya ve Orta Asya’ya “giriş kapısı” olarak önemli bir rol üstlenmiştir. Nahcivan’ın Türkiye için stratejik önemi ekonomik boyutundan daha önde gelen bir konu olmuştur.  Mustafa Kemal Atatürk’ün “Türk Kapısı”, Kazım Karabekir Paşa’nın “Şark Kapısı” olarak nitelediği Nahcivan, Türk Cumhuriyetleri arasında Türkiye ile fiziki bağlantısı bulunan tek toprağa sahip olması nedeniyle özel bir anlam ve önem taşımaktadır Nahcivan’ın Azerbaycan’a aitliğini Moskova anlaşması, Türkiye’nin garantörlüğünü ise Kars anlaşması sağlamaktadır. Nahcivan ile olan kara bağlantısı iki devletin ayrılmaz toprak birliğini de simgelemektedir.   
Türkiye ile Azerbaycan’ın en önemli ortak sorunu ise Ermenistan’dır. Bu sorun 1700’lü yılların sonlarından itibaren dış güçlerin uzun planları doğrultusunda şekillendirilmeye başlanmış ve I. Dünya savaşı ortamında 1915 yılından beri Ermenilerin dünya çapında Türkiye ve Azerbaycan’a karşı hem siyasi hem de terör şeklinde saldırıları ve 1990 sonrası da Karabağ’ı işgali ile bağlantılı olarak yaşanagelmiş bir süreçtir.  
Türkiye ve Azerbaycan ilişkilerinin anlam ve önemini ortaya koyan her iki ülke liderlerinin tarihi sözlerini hatırlatmak ilişkilerin hem derinlik açısından hem de gücü bakımından anlaşılmasını kolaylaştıracaktır. Bu çerçevede;
Mehmet Emin Resulzade; “Azerbaycan Cumhuriyeti âlem-i İslâmda teşekkül eden ilk Cumhuriyettir. Bu Cumhuriyet aynı zamanda bir Türk Cumhuriyetidir.; tabiri diğerle, küçük Türkiye’dir” diyor ve ekliyor: “Küçük Türkiye halkı ile büyük Türkiye halkı arasındaki münasebet iki kardeş münasebeti kadar samimanedir… Azerbaycan meselesi aynı zamanda Türkiye için yaşamsal önemde olan Kafkasya meselesinin de bir parçasıdır”. 
Haydar Aliyev; “Biz İki Devlet Bir Milletiz”. Bu söz ile her ülkenin kendine özgü sınırları olsa da, “savaşta ve barışta birlik” olunacağının da vurgusu yapılmaktadır. Nihayet tüm uluslararası ve bölgesel konularda bunun gerçekleştirildiğini görmekteyiz. Bakü-Tiflis-Ceyhan Petrol Boru Hattı, Kars-Tiflis-Bakü Demiryolu Hattı ve Trans Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı Projesi (TANAP) gibi projelerle aynı zaman da “işte ve fikirde birlik” ilkesi de yerine getirilmektedir. Karabağ zaferinden sonra iki ülke arasındaki bağı daha da güçlendirecek proje ve düzenlemelerin yapılacağını söylemek mümkündür.
Neriman Nerimanov; 17 Mart 1921’de Mustafa Kemal Atatürk’ün borç isteği doğrultusunda; yürütülen bağımsızlık savaşı müddetince her ay altmış iki sistern petrol ve üç vagon kerosin gönderilmesi ve ilk etapta 500 kg altın verilmesi kararlaştırıldıktan sonra; Nerimanov’un cevap mektubundaki yazı şöyledir; “Paşam, Türk milletinde bir anane vardır; kardeş kardeşe borç vermez, kardeş, her durumda kardeşinin elinden tutar. Biz kardeş halklarız, her zaman ve her şartta birbirimizin elinden tutacağız, bugün yaptığımız bir kardeşin yaptığından başka bir şey değildir”. Tarihin derinliğindeki bu sözün gereği bu defa Türkiye tarafından 27 Eylül 2020 tarihinde Ermenilerin Azerbaycan topraklarına saldırması sonucu Azerbaycan’ın verdiği karşı cevapta bir bütün olarak Azerbaycan’ın yanında yer alınmasıyla yerine getirilmektedir.
Mustafa Kemal Atatürk; “Azerbaycan’ın kederi kederimiz, sevinci sevincimizdir” demiştir. Ayrıca Azerbaycan’ın taşıdığı önemi vurgulamak için de 18 Kasım 1921’de Azerbaycan Büyükelçiliği’nin açılışı esnasında söylediği; “Azerbaycan Asya’daki kardeş hükümet ve milletler için bir temas ve ilerleme noktasıdır…” ifadelerini kullanmıştır.
Her ki ülke liderlerinin ifadelerinden de anlaşılacağı gibi Türkiye ile Azerbaycan’ı sadece iki devlet ilişkisi şeklinde düşünmek yanlış olacaktır. Bu iki bağımsız devlet arasındaki ilişkiler iki devletin arasındaki uluslararası ilişkinin ötesindedir. Aralarındaki bağlantı, bir anlamda varoluşsal ve bir bütünün iki ayrı coğrafyadaki varlığı üzerine kurulmuştur. Bunu sağlayan temel unsurlar ise; aynı millet olmaları, tarih, din, dil, amaç ve ekonomik güç birliği gibi hususlardır. Bu ortak özelliklerinden dolayıdır ki iki ülkenin düşman veya düşmanları da ortaktır. Özellikle baş düşman Ermenistan’dır ve her iki ülke dış destekli bu ortak düşmana karşı birlikte hareket etmektedirler. Türkiye ve Azerbaycan’ın bu durumu, gelecek yüzyıllarda dünya ve bölge toplumlarının huzur ve refah içinde yaşamalarını sağlayacak en önemli güvencedir. 
Sadece ticari olarak da Azerbaycan-Türkiye ilişkilerinin anlam ve önemi büyüktür. Örneğin 2019 yılında Türkiye Azerbaycan’a yaklaşık 2 milyar dolar ihracat ve 411 milyon dolarda ithalat yapmıştır.  Bu iki kardeş ülke yıllar itibarıyla yaklaşık 2,5-3 milyar dolarlık bir ticaret hacmine sahiptirler. Yine Azerbaycan’ın ticaret yaptığı ülkeler arasında Türkiye ya birinci veya ikinci sırada yer almaktadır. Bu durum, ticari açıdan da iki ülkenin birbirine bağlılığının önemli bir göstergesidir.
Türkiye ve Azerbaycan’da ticari faaliyet yürüten işletmelerle yaptığımız anket çalışmasında, Türkiye ve Azerbaycan denilince aklınıza hangi kelimeler geliyor şeklinde sorduğumuzda, her iki tarafta da vurgulanan “dostluk ve kardeşlik” kelimeleri olmuştur. Bu durum iki ülke ilişkilerinin menfaatin ötesinde bir derinliğe sahip olduğunun göstergesidir. 
27 Eylül 2020 tarihinde Ermenilerin işgal ettikleri Karabağ topraklarında Azerbaycan halkına ve askerlerine saldırması karşısında Türkiye ve Azerbaycan’ın gösterdiği ortak tepki ve verdikleri cevap da anket sonuçlarının anlam ve önemini doğrulamaktadır.
2021 yazında Türkiye ve Azerbaycan Cumhurbaşkanlarının öncülüğünde “bölgesel huzur, barış ve güven” konulu uluslararası bir kurultayın Karabağ’da gerçekleştirilmesi dileklerimizle Samed Vurgun’un dizeleriyle bitirelim.
El bilir ki, sen menimsen,
Yurdum, yuvam, meskenimsən,
Anam doğma vetenimsen!
Ayrılar mı könül candan?
Azerbaycan, Azerbaycan!

 

Yorum Yaz!

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.
* İşareti olan alanlar gereklidir.

Kerbela

Kerbela Sayfası