IĞDIR’A “SAĞLIK SERBEST BÖLGESİ” KURULMA ZAMANIDIR

 

3218 kanun numarası ile 06.06.1985 yılında kabul edilen ve 12.11.2008 yılında ise 5810 kanun numarası ile üzerinde değişiklikler yapılan Serbest Bölgeler Kanunu’nun birinci maddesi, “Bu Kanun; ihracata yönelik yatırım ve üretimi teşvik etmek, doğrudan yabancı yatırımları ve teknoloji girişini hızlandırmak, işletmeleri ihracata yönlendirmek ve uluslararası ticareti geliştirmek amacıyla serbest bölgelerin kurulması, yer ve sınırlarıyla faaliyet konularının belirlenmesi, yönetimi, işletilmesi, bölgelerdeki yapı ve tesislerin teşkili ile ilgili hususları kapsar” demektedir.
Kanun çerçevesinde Serbest Bölgelerde faaliyet gösteren firmalara veya kurumlara gelir ve kurumlar vergisi istisnası, istihdam edilen personele gelir vergisi muafiyeti, damga vergisi ve harç muafiyeti gibi önemli avantajlar sağlanmaktadır. Bu durum, üretilen mal ve hizmetlerin özellikle sınır ülkeleri arasında uluslararası ticarete konu olarak karşılıklı avantajlar ve kazançlar sağlamaktadır. 
Ayrıca, serbest bölgelerdeki faaliyetlerden elde edilen kârların serbestçe transfer edilebilmesi, yabancı ve yerli firmaların eşitlik prensibi çerçevesinde imkânlardan yararlanabilmesi, her türlü ödemenin dövizle yapılmasına bağlı olarak gerçekçi bir enflasyon muhasebesi imkânına sahip olması, yerli ve yabancı tüm pazarlara erişim imkânı, bürokrasinin azaltılması ve dinamik işletme yönetiminin uygulanması, ucuz altyapı imkânı, tedarik zinciri imkânlarından yararlanma kolaylığı gibi avantajlar mevcuttur. 
Bu bölgelerdeki hastaların yüzde 85’i yabancı, yüzde 15’i ise yerli insanlardan oluşması öngörülmektedir. 
Sağlık serbest bölgeleri kurulmasının kanuni dayanağı ise 3218 sayılı kanunun 49’uncu maddesinde yer almaktadır. Buna göre, sağlık serbest bölgelerinin kurulması ve yönetilmesine ilişkin usul ve esasların Bakanlar Kurulunca belirleneceği ifade edilmektedir. 
Visa and Oxford Economics tarafından hazırlanan Medical Tourism Endex çalışmasındaki bilgilere göre, medikal turizm pazarına yılda ortalama 10-11 milyon kişi katılmaktadır ve bu pazardaki iş hacmi 2025’te 3 trilyon dolara ulaşacak diye tahmin edilmektedir.  Bu miktarın diğer turizm pazarı ile ortaya çıkacak iş hacmi ile aynı olacağı görülmektedir. Türkiye’nin medikal turizm pazarı içinde 32. sırada yer aldığı vurgulanmaktadır. Demek ki Türkiye sağlık turizmi açısından ekonomik büyüklüğüne göre sahip olduğu sırada değildir. Türkiye milli gelir büyüklüğü açısından dünya ülkeleri arasında onsekizinci sıradadır. Sağlık turizmi geliri açısından da hiç olmazsa onsekizinci sırada yer alması için bu alana yönelik yatırım ve uygulamaların artırılması geekmektedir. İşte bu uygulamalardan birisi “sağlık serbest bölgesi” uygulaması olabilir. Pandemi sürecinde de anlaşıldığı gibi, sağlık sektörü kaynakları sahipliği açısından yaklaşık yüzde 75-80’i devlet kontrolünde olan Türkiye’de başarılı bir süreç yönetimi gerçekleştirilmiştir. Türkiye’nin sahip olduğu bu imkânı şimdi uluslararası hizmete ve ulusal menfaate dönüştürmek gerekmektedir. 
Türkiye açısından medikal turizmde kişi başına ortalama harcamanın 2500 dolar,  tatil turizmi ortalamasının da 650 dolar olduğu düşünüldüğünde, bu pazarın ne kadar önemli olduğu daha kolay anlaşılmaktadır
Bu çerçevede, Iğdır’da kurulacak bir “Sağlık Serbest Bölgesi”nin çok önemli bölgesel ve ulusal düzeyde kazanımlar sağlayacağı söylenebilir. Iğdır ilinde böyle bir serbest bölgenin kurulması gerekliliğini aşağıdaki özet maddelerle rasyonelleştirebiliriz. 
1-Karabağ zaferi sonrası, başta Azerbaycan olmak üzere Türkiye’nin Türk Dünyası üzerindeki hem itibarı hem de o ülkelerin Türkiye’den beklentileri artmıştır. Bu itibarla, Iğdır ilinde kurulacak “sağlık serbest bölgesi” ile sağlık sistemleri çok gelişmiş olmayan bu ülkelere Türkiye’deki sağlık hizmetlerinden faydalanma imkânı sunulacak, bu vesileyle Türkiye’nin de sağlık turizmi geliri artacaktır.
2- Kars-Iğdır-Nahcivan Demiryolunun, Nahcivan-Azerbaycan Koridorunun açılmasıyla Türk Dünyasına bağlantısı kurulmuş olacak ve bu durum bu ülkelerden düşük ulaşım maliyeti ve uzak olmayan bir mesafedeki “Iğdır Sağlık Serbest Bölgesi”ne ulaşım imkânı sağlanmış olacaktır.
3- Iğdır ilindeki sağlık sektörü altyapısı ve personel sayısı, özellikle sağlık hizmeti almak için Nahcivan ve Azerbaycan gibi yerlerden gelen hastalara etkili sağlık hizmeti sunmaya yetmemektedir. Bu nedenle, “sağlık serbest bölgesi”nin kurulması, hem Azerbaycan ve Nahcivan’dan gelen hastalara hem de Iğdır ve bölgedeki diğer yerli hastalara etkin bir sağlık hizmeti sunulması imkânını doğuracaktır. Çok büyük olarak tasarlanması gerekmeyen “sağlık serbest bölgesi”ne sadece Nahcivan ve Azerbaycan’dan hasta gelmesi bile yeterli olabilecektir. Uzun dönemde ise Türk Dünyası, İran ve Gürcistan gibi ülkeler bu alandaki sağlık hizmetlerini talep edebileceklerdir. İlişkilerin gelişmesine bağlı olarak Ermenistan da bu hizmetleri talep etme durumuna gelebilir.
4- Bölgenin sahip olduğu sağlık hizmeti potansiyelinin etkin değerlendirilmesi mümkün olacaktır. Atatürk, Van Yüzüncü Yıl, Kafkas ve Ağrı İbrahim Çeçen Üniversiteleri Tıp Fakülteleri ve Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanelerinin potansiyelleri bu hizmetlerin yerine getirilmesinde koordineli bir şekilde çalıştırılabilir.
5- Iğdır ilinin sınırda olması, iklim ve arazi koşullarının uygunluğu, havalimanına sahip olması ve uluslararası demir yolu ulaşımına da sahip olacağı gibi potansiyelleri bu ilde böyle bir yatırımın uygunluğuna işaret etmektedir.
6- Kurulacak sağlık serbest bölgesinin yeri ise uzman ekip tarafından belirlenebilir. Havalimanına ve demiryolu istasyonuna yakın bir alanda seçilmesi ve uzun dönemde ise Iğdır Üniversitenin sahip olabileceği sağlık hizmetleri sunma potansiyelinin de şimdiden hesaba katılması uygun olacaktır.
7- Bu bölgeye gelebilecek yerli ve yabancı sermayenin istihdam ve ticarete katkısı olacaktır. 
8- Iğdır ili, Karabağ Zaferi öncesi ve sonrası için Türkiye-Azerbaycan ilişkilerinin taçlandırması için yatırım yapılabilecek en uygun yerdir. Coğrafi yakınlık, Nahcivan’a sınır bağlantısının olması, sosyal ve kültürel aynılık, Kars-Iğdır-Nahcivan Demiryolunun ve Nahcivan-Azerbaycan Koridorunun açılacak olması gibi pek çok sebep sağlık yatırımlarının da Iğdır’da yoğunlaştırılmasını uygun hale getirmektedir.
 9-Doğu Anadolu Bölgesi’nin Adana’sı olarak bilinen Iğdır ili bölgesel müteşebbislerin de yatırım yapma ve kâr elde etmelerine katkı yapacaktır.
10- Sağlık Serbest Bölgesi’nin kurulması, bölgesel bilimsel çalışmalarda göç edilmesinin en büyük sebebi olarak gösterilen “sağlık hizmetlerinin yetersizliği sorununun” giderilmesine önemli bir katkı yaparak, batıya göçen il doğumluların tersine göç etmelerini kolaylaştıracaktır.
İşte üstte sadece bazılarına değinilebilen gerekçelerle Iğdır’a “Sağlık Serbest Bölgesi” kurulma zamanıdır denilebilir. Kurulacak serbest bölgenin ismi, “Iğdır Sağlık Serbest Bölgesi” veya “Doğu Anadolu Sağlık Serbest Bölgesi” olabilir. Önerilen bu uygulamanın hayata geçirilmesi için ildeki kamu ve özel sektör temsilci ve yetkililerinin işbirliği içerisinde uyumlu çalışıp raporlar hazırlamaları ve uygun mercilere ulaştırmaları gerektiği de bilinmelidir.

Yorum Yaz!

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.
* İşareti olan alanlar gereklidir.