Ekrem BAYDAR GÖREVLİLER VE GÖNÜLLÜLER
Tarih : 2021-02-01
Tüm Yazılar

Ekrem BAYDAR



GÖREVLİLER VE GÖNÜLLÜLER

         Dün akşam, kırk yılı aşkın bir süredir hiç görmediğim, çocukluk ve gençlik arkadaşım takıldı kafama! Ortaokul, lise, üniversitede hep beraber olmuştuk. Hatta aynı yurtta bile birlikte kalmıştık. Ta ki ben, MHP’li Iğdırlı okul arkadaşlarım tarafından dövülüp okuldan ve yurttan atılıncaya kadar. Suçum ise Kürt olmak ve Komünist damgasını yememdi. İyi niyetli, kavgadan ve dövüşten yana olmayan bir arkadaşımdı. Onun ve rahmetli Ali Asker Aşırımın yardımlarını görmüştüm. Iğdır’da MHP’nin önde gelen gençlerinden biriydi. Araştırdım telefonunu buldum. Geç saatlerdi, aradım, merhaba ben Ekrem Baydar deyince, heyecanlı bir sesle gerçekten sen misin? Evet, benim dedim. Vay be Ekrem, senin sesine kurban olurum, bu ne sürpriz deyince, öyle birden aklıma takıldın aradım. Hele dur dedim, beni şaşırtın! Sen ırkçı, şöven, faşist bir MHP’li, bense size göre Kürtçü ve de kızıl bir Komünist ve de vatan haini! Nasıl olur bana ve sesime kurban olursun? Bırak dedi, beni o acı günlerin aydınlık zannettiğimiz karanlık girdabını hatırlatma. Ben yine milliyetçiğim, gönüllü Türkiye milliyetçisiyim, görevli milliyetçilerden değilim. Biliyorum sen de gönüllü sosyal demokrat biriydin, görevli değildin. O gün bizleri birbirine düşman edip çatıştıranlar her iki gurubun da gönüllüleri değil görevlileriydi, bunu çok ama çok sonra anladık.   Üzgün ve özlem dolu bir ses tonuyla hal hatır sorduktan sonra, yetmişli yılların o acı, kin, nefret, dolu günlerini uzun uzun konuştuk.  Bizi birbirimize düşman hale getirmeye çalışan sahte milliyetçi ve sahte solcu görünerek içimize sızan ve bizi birbirimizle çatıştıran emperyalizmin görevlilerine aldırmadan,  o günkü beni, bu günkü ben olarak yeniden yaşamak isterdim dedi. Uzun bir sohbetten sonra, bu pişmanlık ve özlem dolu sözler beni çok duygulandırmıştı. Gece hiç uyuyamadım. O acımasız yetmişli yılları yeniden yaşar gibi gerilere gittim. O yıllarda kırıldım ama kimseyi kırmadım. Üzüldüm ama kimseyi üzmedim. Dövüldüm, okuldan kovuldum ama kimseyi dövmedim, kimseyi kovmadım. Kimseyi görüşünden ve de ideolojisinden ötürü dışlamadım kin gütmedim. Bu günkü ben ne isem, dünkü ben de aynı idim. Sevgi ve hoşgörü benim temel yaşam ve felsefem oldu.
       Emperyalizmin hedefi, yetmişli yılların kuşağı olan bizleri, hep birbirimize hasım göstererek çatıştırdılar. Kimi etnik kimlik adına, kimi din ve inanç adına, vatanperverlik, kurtarıcılık adına çatışıp durdu yıllarca. Oynanan oyun kurucuları ise ellerini ovuşturarak yeni oyunlarıyla çatıştırmaya devam ettiler. Bizleri birbirimize karşı ötekileştirdiler. Ne kişisel çıkarlarımızı, ne toplumsal çıkarlarımızı düşünmeden her şeyin kırıp dökmekten, ölüp öldürmekten geçtiğine inandırıldık. Ne acılarımızı paylaştık ne sevinçlerimizi. Aksine hasım zannettiğimiz arkadaşlarımızın acılarına sevindik, sevinçlerine üzüldük. Sağcı olduk, solcu olduk guruplara ayrıldık. Sağın da solun da kaynağı bilinçsizlik ve bilinçsizce siyasilerin söylemlerine mahkûm olmaktı. O gün mecliste görünen siyasi bir kıvılcım, bizlerde anında ateşe yangına dönüşüyordu. Görevliler ne dediyseler onları yaptık. Bunca acının ve yangınların bedelini, ne yazık ki, farklı etnik yapı ve kültür birliğine sahip olan Iğdır, çok büyük bedellerle ödedi.
       Sol her zaman insani temel hak ve özgürlüklerden, değişimlerden yana olurken, sağ da aksine bu düşüncelerin karşısında geleneksel yapıdan yana olarak yetmişli yılların karanlık girdabında, Faşist ve Komünist adı altında yıllarca çatışıp durdular. Bu ad altındaki görevliler, o günlerin gönüllülerini, kardeşi kardeşe, oğlu babaya, arkadaşı arkadaşa düşman eder hale getirmişti. O yıllar bizim kuşağın yaşadığı, kardeş kavgasının acımasızca devam ettiği yıllardı. Hayaller ölümlerle, umutlar umutsuzluklarla, aydınlıklar karanlıklarla çatışıp durdu.
        Bütün bu yaşananların fikir babaları, emperyalistlerin gönüllülerin içine sızdırdıkları sahte solcu ve sağcı görevlilerdi. Ölen öldü giden gitti zaten. Kalanlar ise yaşadıkları ve yaşattıkları acıların bilincine vararak,  bu gün, sağ demeden sol demeden el ele, acıda sevinçte yan yana, aynı sofrada ve de birbirlerine sahiplenerek kardeşçe yaşamanın hazına vararak yaşamaktalar. Keşke gönüllüler görevlilerin oyunlarını o gün görebilselerdi. Yapacak bir şey yok artık zararın neresinden dönsen kardır. Söylenecek tek söz var.
     Geçti benden geçti benden, su geldi geçti benden. Ben merde köprü oldum, namertler geçti benden.

Yorum Yaz!

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.
* İşareti olan alanlar gereklidir.