Cabbar ŞIKTAŞ GEÇİCİ KÖSTEBEK Mİ, KALICI ZEHİR Mİ?
Tarih : 2021-05-29
Tüm Yazılar

Cabbar ŞIKTAŞ



GEÇİCİ KÖSTEBEK Mİ, KALICI ZEHİR Mİ?

İnsanoğlunda genel bir memnuniyetsizlik olur.

Tarifi nasıl yapılır bilmem ama içinde bulunduğumuz ortam, her ne şekilde olursa olsun mutlaka bir memnuniyetsizliğimiz vardır.

Zengin, fakir, makam sahibi, işsiz, dindar, dinsiz, sağcı, solcu her neysek ve nerde olursak olalım mutlaka bir şeylerin eksikliğinden şikayet ederiz.

Yaklaşık 6 aydır Iğdır’ın her tarafı köstebek yuvasına döndü. Yollar kazıldı, kaldırımlar tahrip oldu, toz, toprak, çala çukur Iğdır’ı çekilmez bir şehre çevirdi.

Zaman zaman halkımız tarafından, tarafımıza yapılan şikayetler, serzenişler olmakta, “böyle bir iş mi olur kardeşim, neden yazmıyorsunuz?” denilmektedir.

Halkımızın kendince haklı olduğu ama atladıkları bu durumu özetlemek adına durum tespiti yapmak maksadıyla konuyu kaleme aldım.

Öncelikle şu gerçeği görmemiz gerekmektedir:

Iğdır’ın su ve kanalizasyon şebekesi yaklaşık 50 yıl önce, 20 bin nüfusa göre inşa edilmişti. Aradan geçen zaman ile bu Nüfus 100 binlere dayandı. Yani 5 kat arttı. Hem nüfus yoğunluğu artarken hem de çekilmiş olan su ve kanalizasyon hatları bir yandan tahrip olurken bir yandan da çürüdü ve özelliğini yitirdi.

Tahrip olan su ve kanalizasyon hattı yıllardır Iğdır’da hissedilir düzeyde sorun yaratmakta, kanalizasyonda tıkanmalar, taşmalar vuku bulmakta, koku ve hastalık saçmaktaydı. Kanalizasyon hattında meydana gelen çürüme ve kırıklar, doğal olarak su hattındaki tahribat hasebiyle de su ve kanalizasyonun birbirine karışmasına sebep oluyordu.

Su ve kanalizasyon hattının birbirine karışması sebebiyle salgın hastalıklar sürekli artmakta, bunun önüne geçebilmek için sular devamlı suretle klorlanarak dezenfekte edilmeye çalışılmaktadır.

Yani son 30 yılda göreve gelen belediye başkanları yaşanan bu sorunları şüphesiz biliyorlardı. Ancak yapmak için güçlü bir sermayeye ihtiyaç olduğundan ve yapılacak olan yatırımlar yer altına yapılacağından ve daha da önemlisi şu an vatandaşın yaptığı şikayetlere göğüs germe sıkıntısından ötürü yatırımlarını genellikle yer üstüne yapmayı tercih etmiş, kısım kısım su ve kanalizasyon ilaveleri yaparak durumu idare ettirmişlerdir.

Kesin çözüm olmayan bu uygulamalar, bugüne kadar geldi.

Önceki belediyeler döneminde Avrupa Hibe Projeleri kapsamında Kanalizasyon Yenileme Projesi onaylanmış olsa da, su hattı ile ilgili ödenek olmadığı için kanalizasyon yapım işi de henüz başlatılmamıştı.

Yukarıda da belirttiğim gibi, belediye başkanları genel olarak yatırımlarını yer üstüne yaparak halka göstermek isterler. Ancak yer altına yapılan yatırımlar pek görülmediği için halkın hafızasından da çabucak silinmektedir.

Oysa ki biraz düşününce asıl yatırımın yer altında olması gerektiğini görebiliriz.

Şu an itibariyle şehrin nerdeyse tamamı şantiye alanına çevrilmiş durumda. Haliyle yollar köstebek yuvası gibi delik deşik; birçok yol, çalışma olduğundan dolayı ulaşıma kapalı... Kazılan yollar tekrar doldurulurken ister istemez toz, toprak şehri esir almış oluyor.

Şantiye sahası olan Iğdır’da, Kanalizasyon, su, yeşil kuşak, millet bahçesi, parklar, sebze hali, otogar, arıtma istasyonu gibi onlarca yatırımın çalışması harıl harıl devam ettiriliyor.

Iğdır Valisi/Belediye Başkan V. Hüseyin Engin Sarıibrahim yaklaşık 5 aydır yapımı devam eden bu işleri adım adım takip etmekte, sürekli Ankara’ya giderek yeni ilaveler için taleplerini ilgili bakanlıklara iletmektedir.

Bu noktada şehri değerlendirirken şöyle yorumlamalıyız.

Şehrimizin, merkezi hükümetten destek almadan bu yatırımları yapması biraz zor görünüyordu. Sonuçta belediyenin geliri belli. İller Bankasından aldığı hakediş ve kendi gelirleri aşağı yukarı bellidir.

Dolayısıyla şu anda sorunların çözüme kavuşması için yapılan çalışmalar bizlere zorluklar yaşatsa da bunun geçici olduğu, uzun vadede hem halk sağlığı açısından hem de şehrin güzelleşmesi açısından son derece önem arz etmektedir.

Demem o ki, dün doğalgaz yokken evlerimizde tüp biriktirir, olur olmaz bir anda tüp biter ve tüp alma derdine düşer, ciddi anlamda zorluklar çekerdik. Şimdi de su derdindeyiz. Her birimizin evinde beş on adet damacana var. Hazır sular pahalı, vatandaş Tuzluca, Suveren vs. bölgelerin sularını getirip satan kişilerden su tedarikleri yapmakta, ağır suları evlerine çıkarma zorluğu yaşamaktadır.

Birkaç aya su hattı bittiğinde, tüpte yaşadığımız sıkıntı gibi, su taşma sıkıntısından da kurtulmuş olacağız.

Her şeyden önemlisi daha önce de defaatle belirttiğimiz gibi kullanılması sakıncalı olan şehir şebeke sularını her şekilde kullanmaktayız. Bu da sağlığımız açısından son derece tehlikeli bir durum yaratmaktadır.

Yollarımızın geçici köstebek yuvası mı olması iyi, yoksa, kalıcı olarak su ve kanalizasyon sorunumuzun giderilmesi mi?

Vatandaş olarak şikayetlerimizde haklı olabiliriz. Ancak bunun başka da bir yolu yoktur sanırım.

Şehrin asfalt ve kaldırım işleri ihale edildi. Su ve kanalizasyon hatları, bağlantılar bittikten sonra asfalt ve kaldırım çalışmalarının hızlı bir şekilde başlayacağı bilinmektedir.

Su ve kanalizasyon şebekelerinin yüklenici firmaları daha dikkatli olurlarsa, tamamladıkları alanlarda dolgu çalışması yaparken mıcır dolguya daha çok ağırlık verirlerse toprak dolgu daha aza iner ve yolun sıkışmasını beklemeden asfaltlayama hazır edilmiş olur.

Elbette büyük işlerin aksaklıkları olur.  Vatandaş olarak bunu hoşgörüyle karşılıyoruz.  Umarız çalışmalar kısa sürüde tamamlanır ve şehrimiz modern bir görünüme kavuşur.

Henüz yorum yapılmadı!

Bu içerik için yorum yapılmadı. Yorum yapmak için aşağıdaki formu kullanınız.

Yorum Yaz!

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.
* İşareti olan alanlar gereklidir.