Cabbar ŞIKTAŞ SİYASİ ANALİZ
Tarih : 2021-08-30
Tüm Yazılar

Cabbar ŞIKTAŞ



SİYASİ ANALİZ

Son aylarda muhalefet her konuşmasında hükümeti erken seçime çağırıyor.

Konu her ne olursa olsun, sözün başında veya sonunda mutlaka erken seçim çağrısı yapan muhalefet sandığı işaret ediyor.


Pek tabii Ankara’da nasıl bir rüzgâr esiyor bilmiyoruz. Bunu ancak mecliste olanlar, meclis kulislerini takip eden gazeteciler; günübirlik ihale kovalayıp rant elde etmek isteyenler bilirler.

Biz ise uzaktan uzağa gördüklerimizi yorumlayıp, değerlendirme yapmakla yetinebiliriz.

Muhalefetin erken seçim söylemlerine karşı iktidar ise seçimlerin 2023 tarihinden önce yapılmayacağını üstüne basa basa vurgulamaktadır. Ancak, aynı zamanda da teşkilatlara halka inin, her kapıyı çalın, her gönlü alın talimatı da vermektedir.

Hatırlarsanız birkaç hafta önce Cumhurbaşkanı ve Ak Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, teşkilatlarıyla yaptığı toplantıda tüm parti birimlerinin yani bakanından parti üyesine kadar herkesin sokaklara inmelerini, esnafı, halkı dinlemelerini ve sorunlarını çözmeleri talimatını vermişti.

Gerçi Sayın Erdoğan bu talimatı sürekli veriyor ama uyan var mı bu tartışılır!

Bu sözden iki anlam çıkarabiliriz.


Birincisi, muhalefetin sürekli dile getirdiği erken seçim çağrısına ne olur ne olmaz düşüncesi ile Ak Parti ön hazırlık yapıyor olabilir.  

Bayram değil seyran değil eniştem beni niye öptü misali, bir anda “Halka inin, ihtiyaçlarını sorun, dertlerine çözüm bulun.” talimatı başka türlü nasıl izah edilebilir ki?

Ama dediğim gibi saha ile saray arasında bir hayli mesafe var.

İkincisi, seçimler 2023’te normal zamanda yapılacak ama Ak Parti ile vatandaş arasında giderek mesafe alan iletişimsizlik fark edilmiş olacak ki, seçime kadar bu sorunun giderilmesi yönünde harekete geçilmiş olabilir.

Aslında her şeyi Cumhurbaşkanı ve Ak Parti Genel Başkanından beklemek doğru değildir. Teşkilatlar bu sorumluluğu göreve geldiklerinde vazife edinerek gelmişlerdir. Yeniden bunu hatırlatmak, ikazda bulunmak neme lazımcılığın bir hayli arttığını işaret eder.

Ak Parti Genel Merkezi, Teşkilatlar ve Bakanların uyumsuzluğunu konuşmaya da hiç gerek yoktur. Bakanlar bizi Cumhurbaşkanı atamış, biz direkt Cumhurbaşkanına bağlıyız tavrı sergileyerek çoğu zaman milletvekillerinin ve teşkilat yetkililerinin telefonuna bile bakmamaktadırlar.

Ama sorulsa bu da asla kabul edilmez.

Yani bu ve benzeri olumsuzluklar çokça yaşandığından Cumhurbaşkanı ve Ak Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan halka inin çağrısı yapmak zorunda kalmazdı.

Ama şunu da belirtmek gerekir ki, halka inen bakanlar, halktan ziyade üst bürokrat ve partililer ile yakinen görüşür, güvenlik duvarını aşılmaz hale getirir, sorulacak soruları önceden kontrol ettirir, talepleri gayri ciddi ele alır, bakanın etrafındaki katipler bakandan daha çok kibir yüklü olurlar... Hal böyle olunca da sahaya inmelerinin çok da bir anlam ifade etmediği ortaya çıkar.

Hele ki ziyaret edilen bölgelerde yurttaşın talepleri  halen vaatler ile geçiştiriliyor ise bu da demek olur ki kimse samimi değildir.

Ak Parti 20 yıldır iktidarda.

Ak Parti’nin bu saatten sonra seçmenin taleplerine vaatte bulunarak yanıt vermesi seçmeni ikna etmeye yetmez. Daha radikal kararlar almalı, daha ikna edici eylemler içerisinde bulunmalıdır.

Bunu seçim gününe kadar nasıl başarırlar doğrusu pek bilmiyorum.


Bildiğim şu dur ki Cumhurbaşkanı çok şey biliyor olsa da, her şeyi bilmiyor. Çünkü kocaman bir ülkenin tüm işleri bir kişinin omuzlarında. O görev dağılımı yapsa da, millet görev devrettiği kişileri değil, direkt Cumhurbaşkanının ne diyeceğine odaklanıyor. Ama Cumhurbaşkanına kâğıt üzerinde verilen bilgilerin çoğunda gerçek veriler yer almıyor.

Bu da Ak Parti ile halk arasında makasın iyice açılmasına sebep oluyor.

Görev verilenler halkın daha iyi geçinmesi için çalışacaklarına, kendi ve etraflarının işleriyle ilgilenmektedirler.

Sanki yangından mal kaçırırmış gibi bir hava oluşmuş ülkede.


Ben kendimi kurtarayım, Ak Parti ne olursa olsun düşüncesi, hem siyasette var hem de bürokraside.

Bu arada rüşvet ülkenin her alanında çokça konuşuluyor.

Ve ilginçtir çok uzun zamandır rüşvet, yolsuzluk ve benzeri operasyonlar hiç duyulmadı.  

Ancak tüm bunlara rağmen daha ilginç olan bir meydan okuma da var.

Hilal Kaplan’ın Fetö, PKK savunuculuğunun yanında, Türk Askerine yaptığı hakaretler orta yerde dururken TRT yönetim kurulu üyeliğine atanması ve benzer atamaların da anlamsızca devam ettirilmesi şüphesiz ki tepkilere sebep olmaktadır.

Mesela, MHP resmi olmayan bir hükümet ortağıdır. Ama MHP ne zaman ki iktidara gelse yıllarını MHP’ye vermişleri dışlayıp, MHP’yi basamak olarak kullananları kendisine kırmızı çizgi olarak görmekte, işi bittiğinde yine MHP’ye sırt dönecek olanları baş tacı yaptığı görülmektedir.


Şunu artık net bir şekilde söylemek mümkündür. Vatan millet naraları artık kimseyi ilgilendirmiyor. Çünkü bu sloganları atanların samimiyetine kimse inanmıyor. Vatan millet narası atıp, bir sonraki süreçte tam tersini yapan siyasi irade artık hem inandırıcılığını hem de seçmeninin güvenini yitirmiştir.

Dün MHP saflarında durduğu için sövülüp dışlanan, işinden, aşından olanlar, bugün de yine aynı durumdadırlar. Ama her telde oynayanlar yine baş tacıdır.

Tüm partiler, liderler ve bireyler için geçerli olan şudur.


Özeleştiri yapmayan her kim olursa olsun önünü göremez, doğruyu bulamaz.  

Benden olanlar iyi, olmayanlar vatan haini sloganları emin olun artık karşılık bulmuyor.

HDP bugün açıklama yapsa ve dese ki biz parti olarak karar aldık ve Ak Parti’yi destekleyeceğiz. Buna itiraz eden olur mu? İnanın kimse itiraz etmez ve bırakın itirazı teşekkür bile edilir.

İnsanları ötekileştirmek, kutuplaştırmak doğru hareketler değildir. Yarınlarda toplum bunun acısını çekecektir.

Sizce de tuhaf değil mi? İYİ Parti Meral Akşener ve ekibi MHP’den ayrıldı ve şu anda MHP’nin neredeyse iki katı oya sahip. Az olsun benim olsun düşüncesi particilik adına doğru bir düşünce tarzı değildir.  Partiler kitlelerini artırırlarsa hedeflerine ulaşırlar.  


Yani sözün özü, halka kulak vermek elzemdir.  

Henüz yorum yapılmadı!

Bu içerik için yorum yapılmadı. Yorum yapmak için aşağıdaki formu kullanınız.

Yorum Yaz!

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.
* İşareti olan alanlar gereklidir.

Kerbela

Kerbela Sayfası