EKONOMİ DÜZELSİN İSTİYORSAK ALIŞKANLIKLARIMIZI DEĞİŞTİRMELİYİZ

 
Ekonominin 20 yıl içerisinde iyi gittiği dönemler yaşamış olsak da son birkaç yıldır hiç iyiye gitmiyor.

Zira ekonominin iyiye gitmediğini muhalefetten ziyade iktidar ve Cumhurbaşkanı da ifade ediyor.

Bizim yörede bir söz vardır.

Aras her zaman karpuz getirmez bazen de çalı çırpı getirir.

2002 yılında iktidara gelen Ak Parti ilk yıllarda devletin tüm kaynaklarını doğrusunu söylemek gerekirse bol kepçe kullandı. Haliyle ekonominin şahlandığını sandık. Oysa zaman içerisinde üretmeden tüketmenin yarattığı acı gerçeklerle yüzleştik.

Ak akçe kara gün içindir.

Akçe biriktirmediğimiz gibi, var olanları da harcadık.

Bir de dini söylemlerle gelindiği için varsa da, yoksa da her şey din üzerine inşa edilmeye başladı.  

Örneğin;

İlahiyat fakülteleri çoğaldı.

İmam hatip liseleri çoğaldı.

Camiler çoğaldı.

Diyanetin kadrosu ve bütçesi her geçen gün artırıldı.

Kur’an okumasını azıcık da olsa bilen herkes mele unvanıyla kadroya alındı.

Üniversitelerin rektörleri ve öğretim kadroları değişti.

Memlekette bir çok vasıfsız Prof. rektör olarak atandı.

Üniversiteler bilim yuvası olacağına tarikat yuvalarına dönüştürüldü.

Hal böyle olunca;

Bilim, teknoloji, uzay bilimleri, matematik, fizik gibi alanlar ikinci plana itildi.

Teknik liseler umursanmadı.

Sanayiler, fabrikalar teknik eleman bulamaz oldu.

Memlekette sanatkâr kalmadı.

Üretimde eleman açığı olunca ucuza iş gücü diye haliyle yerini mülteciler doldurmaya başladı.

Teknik mezunlar iş bulamazken, ilahiyat ve imam hatipler anında iş imkânı bulduklarından herkes bu okul ve üniversitelere meyletti.

Tarım, hayvancılık enteresan olarak ve bilinçli bir şekilde yok edildi.

Size ne lazımsa biz size daha ucuza veririz tekliflerine sıcak bakıldığı için buğday ekimi yapılmadı ve dışarıdan alım yapıldı. Şeker üreteceğimize, fabrikaları satıp şekeri ithal etmeye başladık. Ayçiçeği ekeceğimize yağı ithal ettik. Hayvan yetiştireceğimize et ithalatı yapıldı.

Eğitim verilmesi gereken kurumlara tarikatlar dolduruldu.

Yukarıda sıraladıklarıma sanırım kimse itiraz edemez.

Bugün eğer ekonomik sıkıntı çekiyorsak bu ve daha sayacağımız onlarca konu bu hatalar gereği olmuştu.

Suriye’ye on milyarlarca dolar harcandı, Afganlılar çaktırmadan uçakla geri gönderiliyorlar. Yeme içme, uçak trilyonlar harcanıyor. Ülkemiz mülteci cenneti, halen Suriyelilere trilyonlar harcanıyor. Ülkemizin huzurunu bozmalarına ses çıkarmıyoruz.  Memleketi Arapça tabelalar kapladığı ve tepki çoğaldığı için tabelaları söktürdük. Yani ülkemizin yapısını değiştirecek bir dünya olumsuzlukları görmezden gelerek bu işleri yaptılar.

Fuhuş, uyuşturucu, çocuk istismarları, sarkıntılık, bir kereden bir şey olmaz zihniyeti, bademleme dinimizde var sözleri akıllı insanları bile akıl hastası durumuna düşürdü. Gençler deizme ve ateizme meyletti. Kimse de biz bu işlerde suçluyuz, günahkârız da demedi.

Ve bir de bunlara toplum yapımızı bozacak mülteci kini eklenince işler çığrından çıktı. İtiraz edene ya Fetö'cü, ya PKK’lı yaftası yapıştırıldı.

Millet terörist olmamak için susmak zorunda kaldı.

HEP BÖYLE Mİ GİDECEK?    

EKONOMİNİN DÜZELMESİNİ İSTİYORSAK


Bugüne kadar olanları bir tarafa bırakıp hemen bugün üniversite rektörlerini değiştirmeli, bilim insanları göreve getirilmelidir.

Teknik liselerin sayısı çoğaltılmalıdır.

Üniversitelerin bilim ve teknoloji fakülteleri desteklenmelidir.

Boş beleş 3-5 maaş alan sünepeler hemen kapı dışına bırakılmalıdır.

Nüfusu olmayana yapılan mali incelemelerin, herkese yapılabilecek ortamın oluşturulması gerekmektedir.

Geçmişte olduğu gibi bağımsız Maliye Müfettişleri yeniden iş başına getirilmelidir.

Holdinglerin vergi borçları silinmemeli, bugüne kadar vergi borcu silinenlerden de misliyle geri alınmalıdır.

Milli Eğitim, Sağlık, Turizm, Maliye Bakanlıklarına aynı sektörde ticari işi olanlar değil, sahanın içinde olan, işi bilen, beklentisi olmayan, devletimizin ve halkın refahını yükseltmeyi sorumluluk bilen yetenekli kişiler göreve getirilmelidir.

Halk kendini tehdit altında hissetmemeli, sermaye sahibi köklü iş insanları ürkütülmemeli, yatırım teşvikleri artırılmalı, kalkınma hamlesi başlatılmalıdır.

Tarım ve hayvancılık ilk gündem maddemiz olmalıdır.

Tarım ve hayvancılıkta desteklemeler artırılmalı, mazot, gübre, elektrik, yem fiyatları  mutlaka düşürülmelidir.

Bu saydıklarım bir yılda hayata geçirilebilecek hamlelerdir. İstenirse anında hayata geçirilir ve üzerimizdeki ölü toprağı anında bir tarafa atılır ve döviz de düşer, fiyat pahalılığı da düşer, ekonomi de düzelir.

Ama bunlar olmaksızın seçime gidilecek olursa Ak Parti’li Şamil Tayyar’ın dediği gibi “en büyük rakip ekonomi” olur.

Normal şartlarda iktidar yıpranır. Ama iktidarı olağanüstü özel çabayla da yıpratmak ister gibi bir hava da var.  

Üslup çok önemli, gerek Cumhurbaşkanının konuşma metnini yazanlar ve gerekse bakanların konuşmaları çok önemli.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu terörle mücadelede gösterdiği gayreti, başka suç şebekeleri için de göstermelidir. Mültecileri savunmamalı, mümkünse o konulara hiç girmemelidir. Meselenin mülteciler ve onlara karşı olan tutumdan ziyade onların bu ülkeye girişini mümkün kılan siyasi konumlanış olduğu bilinmelidir. Mülteciler suç işlediğinde sansür uygulanmamalı, mültecilere bu anlamda bir imtiyaz tanınmamalıdır. TV ekranlarında konuşurken bağırmadan, hakaret etmeden ve azıcık da sempati göstererek konuşmalıdır.

Çatık kaş devri artık kapanmıştır. Hoşgörü şarttır. Tebessüm olmazsa olmazımız olmalıdır. 

Henüz yorum yapılmadı!

Bu içerik için yorum yapılmadı. Yorum yapmak için aşağıdaki formu kullanınız.

Yorum Yaz!

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.
* İşareti olan alanlar gereklidir.