Cabbar ŞIKTAŞ DOĞUDA KONTROL, BATIDA BARİYER VAR
Tarih : 2022-07-07
Tüm Yazılar

Cabbar ŞIKTAŞ



DOĞUDA KONTROL, BATIDA BARİYER VAR

Karayolu ile il dışına çıktığımda hep sitem ederim.

Hangi güzergahtan gidersem gideyim, defalarca kontrol noktalarından geçmek zorunda kalıyor, bir günde kimi zaman 3-5 kez TC kimlik numaramı vererek kontrol noktasından geçiyorum.

Ben derken bir tek ben değil elbet, doğu ve güneydoğuda yaşayan herkes günde en az bir kez kimlik kontrolünden geçmek zorunda.

Mesela Iğdır’ın üç çıkış noktası var. Tuzluca istikameti, Doğubayazıt istikameti ve Aralık istikameti. Üç ayrı polis ve jandarma güvenlik noktası oluşturulmuş, günde binlerce kişinin TC kimlik numarası sorgulanıyor.


Kurtlar Vadisi Irak filmini izlediğimde aklımda sadece şu sahne kalmıştı. Polat ve ekibi Irak, Suriye, Lübnan, Beyrut o bölgelerde gezerken bir sahnede kontrol noktasına vardıklarında önleri kesilir ve silahlar doğrultularak, "Beyrut’a hoş geldiniz." denir.

Yıllar önce izlediğim filmden aklımda kalan tek sahne budur diyebilirim. Ve yıllardır ne zaman kontrol noktasına girsem kendi kendime, Beyrut’a hoş geldiniz, derim.  

Elbette devlet tedbir alır, önlem alır, ama bu kadarına hiç gerek yoktur.

Bu davranış vatandaşı tedirgin eder.

Bu davranış vatandaşa size güvenmiyorum demek olur.


Ve yıllardır yaz, kış onlarca polisi jandarması sağlıksız koşullarda ve kimi zaman vatandaşla sorun yaşayarak görev yapmaktadırlar.

Düşünün ki tatil beldelerinin girişinde polis noktası var ve her gelip geçenin kimlik sorgulaması yapılıyor.  

Oraya gelen turist tedirgin olmaz mı?


Aynı şey bizler için de geçerlidir. Her gün kimlik kontrolünden geçmek ister istemez halk içinde bir tedirginlik yaratmaktadır.

Güneydoğuda kontroller ne ölçüdedir doğrusu bilemiyorum. Doğu’da zaman zaman araçla seyahat ettiğim için buraları biliyorum.

Geçenlerde Artvin ilimize gittim. Iğdır’dan başlayarak Artvin’e varıncaya kadar 7 kontrol noktasından geçtim. Hatta Halıkışlak’ta kontrolden geçtikten sonra az ileride Pazarcık’a varmadan önce bir kontrol noktası daha vardı. TC’mi istediklerinde 5 dakika önce kontrolden geçtim dedim buyurun geçin dediler.

Beyrut’ta bu kadar kontrol var mı bilmiyorum. Ama bizde var.


Ve inanın vatandaş da bıkmış, kontrolü yapan polis ve jandarma personeli de bıkmış durumda.

BATIDA KONTROL NOKTASI YOK AMA BARİYER VAR

Batı illerimizde şehir girişlerinde kontrol noktası yok. Aynı Avrupa gibi, bir ilden başka bir ile geçtiğinizi bile anlamıyorsunuz. Avrupa’da da bir ülkeden, başka bir ülkeye gittiğinizde aynı Türkiye’nin batı illeri gibi hiçbir şey anlamıyorsunuz.

Ama batı illerimizde ve özellikle de Ankara’da inanılmaz bariyerler var. Her ne kadar bariyerleri estetik yapmaya çalışmış olsalar da sonuçta bariyer ve güvenlik ilk göze çarpan görsellerdir.

Her bakanlık, her genel müdürlük üst düzey bir şekilde korunmakta, sayısız güvenlik personelleri profesyonel olarak koruma hizmeti vermektedirler.


Devlet yetkililerinin zırhlı araçları, zırhlı hizmet binaları, koruma orduları, eş, çocuk, birinci derece yakınlarına tahsis edilen koruma polisleri, hizmet araçları üst düzeyde...

Onları seçen bizler ise Allah umuduna.

Ne korumamız var, ne zırhlı aracımız var, ne de başımıza bir iş geldiğinde yapabilecek bir şeyimiz var. Daha dün bir uzman doktor ve sekreteri ve bir de avukat, görevleri başında katledildiler.

Sokaklar hiç tekin değil. Zira sokaklar tekin olmadığı için de devlet adamları bariyerler ve koruma ordularının ardından halka hizmet verdiklerini düşünüyorlar.

NETLEŞTİRMEMİZ GEREKİYOR

Eğer ülkemizde sorun yoksa, doğu ve güneydoğuda şehir giriş çıkışlarında kontrol noktaları neden var?

Eğer ülkemizde sorun yoksa bariyerlere, x- ray cihazlarına, güvenlik şeritlerine, koruma ordularına, zırhlı araçlara ne gerek var?

Kendimizle çelişmeyelim.

Sokaklar tekin değil. Nereden hangi saldırının geleceğini kimse bilmiyor. Kızlarımız, çocuklarımız belayı kendilerinden uzak tutabilmek için çantalarında biber gazı, şok tabancası vs. taşımaya başlamışlar.

Ülkemize ne olduğu, kim olduğu belli olmayan, mülteci akını geldiğinde millet ayağa kalkıp bu bizim yaşam alanımızı kısıtlıyor, güvenliğimiz kalmadı dediğinde kürsülere çıkıp, “Biz Ensar’ız, muhacirlere kucak açacağız!” diyenlere yaklaşabilmek imkânsız ama, halk her daim gelebilecek kötülükle burun buruna yaşamını devam ettirmektedir.

Ekonomide, sağlıkta, içişlerinde, eğitimde, yargıda, tarımda... Her nerede sorun varsa, eksiğimiz şu, bunu tez zamanda düzeltmemiz gerekiyor denilmeyen hiçbir şey düzelmez, her geçen gün de sorun katlanarak büyür.

Seçim arifesinde bile hiçbir hamlenin yapılmıyor olması, sorunlarının gerçek manada çözüme odaklı ele alınmıyor olması vatandaşın kafasında inanılmaz bir endişeye meydan vermektedir.

Sözü fazla uzatmanın bir manası yok, şehirlerin giriş çıkışlarındaki kontrol noktalarının hiçbir hükmü yoktur. Kaldırılması en doğru karar olacaktır.

Bakanlıklarda, devlet büyüklerine tahsis edilen koruma orduları bir tehlikenin habercisi ise, tehlikenin kim olduğu biliniyor anlamına gelir. Bariyerleri artırmak yerine, tehlikenin bertaraf edilmesi en doğru karardır. 

Henüz yorum yapılmadı!

Bu içerik için yorum yapılmadı. Yorum yapmak için aşağıdaki formu kullanınız.

Yorum Yaz!

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.
* İşareti olan alanlar gereklidir.