Cabbar ŞIKTAŞ SAĞLIĞIMIZ BOZULDU
Tarih : 2022-07-28
Tüm Yazılar

Cabbar ŞIKTAŞ



 SAĞLIĞIMIZ BOZULDU

Ülke genelinde sağlık kurumlarının durumu çok iç açıcıdır diyemem. Çünkü her gün sağlıkla alakalı bir haber okuduğumuzu söyleyebilirim.

Kimse yaşadığı ülkede, şehirde, sağlık veya başka bir kurumun çalışmıyor olmasından zevk duymaz.

Zira sağlık veya diğer kurumlar çalışıyor olsa yapacağınız eleştirinin hiçbir ehemmiyeti olmaz, aksine daha çok tepki alırız.

Ülke genelinde sağlık kurumlarında yaşanan sorunlar Iğdır’da da bir şekilde karşımıza çıkmakta, insanlar yaşadıkları sorunları anlatacak merci bulamamaktadırlar.

Iğdır’da sağduyulu, yaptığı işin hakkını veren, gece gündüz demeden insanların sağlığına kavuşması için çalışıp didinen doktorlarımız şüphesiz ki vardır.

Ancak yeteri kadar teknik alet, edevat, cihaz yoktur.

Yeteri kadar doktor yoktur.

Her branşta doktor yoktur.

Yeteri kadar hastanelerin geliri yoktur.

Her hastane ciddi rakamlara varan borçlara sahiptir.

Birçok hastane borcundan ötürü istediği cihazı alamıyor, hastasına anında hizmet veremiyor.

Mesela Iğdır’da yetersiz doktor ve altyapı olduğundan insanlar Erzurum’a, Van’a gidiyorlar.

Daha çok Erzurum’a gidiliyor.

Nasıl gidiyorlar ve karşılarına ne çıkıyor biliyor musunuz?

Sabah saat 02.00’de 20-25 minibüs harekete geçiyor ve kapı kapı Iğdır’dan hastaları topluyorlar.

Mesai başlamadan önce başta Erzurum Araştırma olmak üzere, Bölge ve Şehir hastanesinin  önüne hastaları bırakıyorlar. İşlemini bitiren hasta öğleden sonra geri dönüş için harekete geçiyor.

Iğdır-Erzurum arası 100 TL gidiş, 100 TL dönüş 200 TL?

Iğdır’dan giden bir hasta hastaneye varıp işlemlerini yaptırdıktan sonra doktora muayene olduğunda eğer bunlar karşısına çıkarsa vay haline…

Tahlil istendiğinde sonucunun akşam son minibüse kadar çıkması gerekiyor.

Genelde çıkmıyor. Bir sonraki güne kalıyor.

Yanına birde MR (emar), ultrason, röntgen, gibi benzer şeyler eklendiğinde eğer acil girişli hasta değilse her birine ayrı bir gün veriyorlar. Hasta çoğu zaman 3-5 kez Erzurum'a git gel yapmak zorunda kalabiliyor. Tabii her gidiş geliş 200 TL ve minimum 200 TL’de yemek yese 400 TL.

Şöyle de bir durum var.

Aklını kaldırsan, beyninde bir rahatsızlık olsa ve muayene, tahlil, MR sırası falan derken doktor en erken sana 3 ay sonra beyninde şu var diyebilecektir.

Atatürk Üniversitesi Araştırma Hastanesi bölgenin önemli sağlık merkezlerinden birisidir.

Erzincan, Gümüşhane, Bayburt, Artvin, Kars, Ardahan, Iğdır, Nahçıvan, Ağrı ve daha başka iller ve bu illerin ilçeleri her gün Erzurum'a gitmekte, Araştırma, Numune, Şehir hastanelerinden sağlık hizmeti almaktadırlar.

İnanılmaz bir yoğunluk oluyor.

Doktorlar, hemşireler ve tüm sağlık personelleri bu inanılmaz yoğunluğun içerisinde bıkıp usanıyorlar.

Ama elden bir şey gelmiyor, karşılarındaki hasta ve tedavi bekliyor.

Keşke bu saydığım illerin merkezlerinde sağlık kuruluşları da Erzurum’da bulunan sağlık kuruluşlarının 10'da 1'i kadar donanımlı olabilselerdi.

Keşke buralara atanan idareciler, göreve getirilenler, yönetici pozisyonunda olanlar daha donanımlı, bilgili, sorun çözebilen olsalardı.

Sağlık Bakanlığı keşke doktorlara sahip çıkabilse, onların yurt dışına gidişini engelleyebilse, Cumhurbaşkanının, "Gidiyorlarsa gitsinler!" sözünün ardından bir tıp doktoru gibi davranıp durumu düzeltseydi.

Evet doktorlar gidiyorlar.

Şu an Iğdır’da birçok branşta doktor maalesef ki yoktur.

Hastalar bu ekonomik sıkıntıda ondan bundan borç alarak Erzurum’a, Van’a gitmek durumunda kalıyorlar.

Doğal olarak oradaki fiziki yoğunluğun çok üzerinde bir talep olunca günler, aylar sonrasına sıralar verilmekte ve hastalar da mağduriyet yaşamaktadırlar.

Sorun yok demekle sorun çözülmez.

Ülkemizde sağlık sektöründe sorun var.

Sağlık Bakanlığı tepeden tırnağa değişim yaşamalı, tıkanıklıklar giderilmeli, hastanelerin ihtiyaçları karşılanmalı, kalifiye personel alımı yapılmalı, doktorların yurt dışına çıkışı gönülleri alınarak engellenmeli, doktora yapılan saldırılar karşılıksız bırakılmamalı, cezai müeyyideleri artırılmalı, görevini suiistimal eden doktor veya sağlıkçı hakkında da gerekli işlem yapılmalıdır.

Elbette bunların olabilmesi için önce hukukun adil işlemesi gerekir. Bağımsız hukuk adil işlerse, insanlar hukuka uymak zorunda kalırlar.

Ama kişilere göre hukuk baskı altına alınırsa gücü yeten gücü yeteni sokak ortasında günde üç öğün döver, kimse de gözünün üstünde kaşın var demez.

Sevgili yöneticiler, önceliğiniz liyakat olsun.

Yeteneksiz idarecileri Ahmet Mehmet’in yakınıdır diye iş başına getirirsek ülkemizi kalkındıramayız.

Sağlıktaki vahim durum inanın birçok kurumda vardır.

Eskiden olduğu gibi müfettişler aktif görevlendirilmeli, hangi kurumda kim neler yapmış gün yüzüne çıkarılmalı, varsa suç işleyenler cezalandırılmalıdır.

Bu benim bürokratım, bu bizim bürokratımız amandır dokunmayan mantığı her geçen gün dağ gibi sorunları önümüze yığmaktadır.

Şu anda bakanlıklarda, genel müdürlüklerde işler yürümüyor. Çok iyi tanıdıklar, çok hatırı sayılır kişiler olursa her şey onlara seferber edilmiş durumda. Ama arkası olmayan, kimsesi olmayanların üzülerek ifade edeyim ki hiçbir talepleri karşılanmıyor, hiçbir sorunları çözüm bulmuyor.

Önümüz seçim olmasına rağmen, her şey güllük gülistanlıkmış gibi davranılması son derece yanlıştır.

Umarım olumsuzluklar fark edilir, kronikleşen sorunlar giderilir, özellikle sağlık alanında sağlığına kavuşmak için kilometrelerce yol gidip yollarda can veren, kaza yapıp hayatını kaybeden halkımız bu ıstıraptan kurtarılır. 

Henüz yorum yapılmadı!

Bu içerik için yorum yapılmadı. Yorum yapmak için aşağıdaki formu kullanınız.

Yorum Yaz!

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.
* İşareti olan alanlar gereklidir.