Cabbar ŞIKTAŞ YAS VE MATEM, MUHARREM VE AŞURA
Tarih : 2022-07-31
Tüm Yazılar

Cabbar ŞIKTAŞ



YAS VE MATEM, MUHARREM VE AŞURA

 
Hz. Ali ile birçok savaşa giren, girdiği Sıffin Savaşı'nda Kuran ayetlerini mızrakların ucuna takan Muaviye, Hz. Ali’nin camide sabah namazında şehit edilmesinin ardından Hz. Ali’nin oğlu Hz. Hasan’ın yerine, hile ile, halifelik koltuğuna oturmuştur.

Hedefe giden her yol mübahtır kurnazlığına ve küstahlığına sahip olan Muaviye, ölmeden önce oğlu Yezit’i halifeliğe atadı. Muaviye öldükten sonra oğlu Yezit halifeliğine biat toplamaya başladı.

Yezit gittiği tüm Arap aşiretlerinden biat aldı.

İnsanların bir kısmı Yezit’in şerrinden korktukları, şiddetinden, acımasızlığından çekindikleri için ses çıkaramıyor ve biat ediyorlardı.  Bir kısmı da devletin kasası (Beytülmal)’dan verilen paralar ile susturulmuş, biat ettirilmişlerdi.

Yezit’in bir tek biat alamadığı Peygamber torunu Hüseyin’di.

Muharrem ayının 1'ine denk gelen serüven böylece başlamış oldu.

Hz. Hüseyin, Yezit’in biat et çağrısına şiddetle karşı çıkıyor, sen Resulullah makamına layık birisi değilsin, ben bunu bile bile sana biat edersem “İslam’ın Fatiha’sı okunur!”, deyip Yezit’i reddediyordu.

Yezit de bir grup suikastçı oluşturup, ya biat alacaksınız ya da öldüreceksiniz emrini vermişti.

Hz. Hüseyin Allah’ın evinde suikast olmayacağı düşüncesi ile önce Mekke’ye gitti. Yezit’in suikast timi Mekke’ye kan dökmek için geldiklerinde Hz. Hüseyin, Allah’ın evinden ayrılıp Medine’ye geçti.

Bu arada Kufe’den inanılmaz bir mektup trafiği vardı. Kufe halkı Hz. Hüseyin’i ısrarla Kufe’ye davet ediyorlardı.

Hz. Hüseyin yanılmıyorsam Muharrem ayının 3. günü karar verdi ve Kufe’ye doğru harekete geçti.

Muharrem hicri birinci ay demektir.

Muharrem ayının birinci günü Hz. Hüseyin Yezit’in saldırısından korunmak için önce Mekke, ardından Medine ve oradan da Kufe’ye hareket etmiştir.

Muharrem ayının 3. günü Medine’den Kufe’ye hareket eden Hz. Hüseyin’in yolu Muharrem ayının 7. günü Kerbela’da Muaviye oğlu Yezit ordusu tarafından kesilmiştir.

Kerbela, Irak’ta bir çölün adıdır.

Hz. Hüseyin Kerbela’da Fırat Nehri'nin kenarında Yezit’in on binlerce ordusu tarafından muhasaraya alınarak 3 gün boyunca kızgın güneş önünde aç ve susuz bırakılmıştır.

Bu üç gün zarfında yine Yezit’e biat etmeyen Hz. Hüseyin son olarak Yezit’in gönderdiği elçiye şöyle demiştir: “Madem öyle bırakın biz geri dönelim.” bunun ardından Yezit’ten gelen mesaj şu olmuştur: “Ya biat edeceksiniz ya da katledileceksiniz.”

Hz. Hüseyin cevaben şunu söylemiştir: “Ceddim Resulullah’ın dini ayaklar altına alınacağına ey kılıçlar doğrayın beni.” bu sözleri ile ölüme meydan okumuştur.  

“Müslümanların” Peygamberi Hz. Muhammed (sav)’in torunu, “İlmin kapısı” Resulullah’ın amcası oğlu ve damadı Hz. Ali ile Peygamberin kızı Hz. Fatıma’nın oğlu Hz. Hüseyin'in şehadet yıldönümü.

Muharrem ayının 10. Günü Hz. Hüseyin'in beraberindeki kardeşi, oğulları, yeğenleri yani 72 kişi Muharrem ayının 10. Günü yani AŞURA günü Yezit’in on binlerce ordusu tarafından vahşice katledilmişlerdir.

Günümüz dünyasında 72 kişinin on binlerce kişiye karşı koyması elbette ki fiziki olarak mümkün bir durum değildir.

Ancak olaya şöyle bakarsak ortada inanılmaz bir kahramanlık örneği, inanılmaz bir cesaret örneği, zalime karşı inanılmaz bir başkaldırı, cesaret örneği görebiliriz.

Hz. Peygamber’e, Hz. Ali’ye, Hz. Fatıma’ya ve hususen Hz. Hüseyin ve onun pak yarenlerine  hürmeten Müslümanlar yas tutar, ağlar, ihsan verir; şenlik, düğün, eğlence yapmazlar.

Muharrem hicri yılın başlangıcı olsa dahi "MUHARREMİNİZ mübarek olsun." gibi bir cümle hoş karşılanmamaktadır, karşılanmamalıdır. Bunu farklı bir niyetle dile getiriyor olmak tüm bu gerçeklere sırt dönmek ve tarihi bir hakikati de inkar etmek anlamına gelir.

Elbette kimse kimsenin düşüncesine ipotek koyamaz.

Kaldı ki Hz. Peygamber evrensel olduğu gibi, “Hüseyin bendendir, ben de Hüseyin’denim.” dediği torunu da evrenseldir.

Kimse Hz. Hüseyin’i tek taraflı sahiplenme gafletinde değildir.

Ancak bu idrakle alakalıdır. Biri idrak eder, bir diğeri edemez.

Halen idrak edemeyip Hz. Muaviye, Hz. Yezit diyenlerimiz var mesela... Allah o kardeşlerimizi de bir an önce idrak edenlerden kılsın inşallah.

HİCRİ YILBAŞI

Muharrem ayının birinci günü Hicri Yılbaşı, yani yılın ilk günü. Bugün tebrikleşmek esasta İslam dininde olmayan bir gelenektir. Çünkü İslam dininde yılbaşı kutlaması geleneği yoktur ya da yeni başladı diyebiliriz.

Peki Hicri Yılbaşı günü çok sevdiğiniz bir yakınınız ölmüş olsa ve ölüm yıldönümü o güne denk gelse siz kutlama mı yaparsınız, yoksa yas mı tutarsınız?

Kerbela hadisenin başlangıcı 1 Muharrem’den itibaren başlıyor. Böyle bir günde bizim birbirimizi tebrik etmemizden Hz. Peygamber hoşnut mu olur, hoşnutsuz mu olur bunu kendimize sormalıyız.

Veyahut  “AŞURE” tatlısı dağıtıp, AŞURE’niz mübarek olsun mesajı yayınlamak sizce ne kadar doğrudur? Muharrem ayının 10. gününün ismi AŞURA’dır. Aşura günü, Hz. Peygamber'in torunu Hz. Hüseyin ve 72 yâranı Yezit tarafından şehit edilmiştir. Yani bu bir bayram günü değil ki kutlama mesajı yayınlansın.

Bu acıdır, gözyaşıdır, matemdir.

Yukarıda da belirttiğim gibi kimse kimseye ipotek koyacak değildir. Her birey kendine göre istediği şekilde davranabilir.

Ben naçizane okuyucularımızı bilgilendirmeye çalışıyorum. Eminim internet ortamında yazılı birçok makale, kitap, belge, bilgi mevcuttur. Doğru verileri okuyup, tarihsel olayları doğru bilmemizde mutlak fayda vardır diye düşünüyorum.

Yüce Rabbim Hz. Hüseyin'in katillerine lanet etsin.
 

Henüz yorum yapılmadı!

Bu içerik için yorum yapılmadı. Yorum yapmak için aşağıdaki formu kullanınız.

Yorum Yaz!

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.
* İşareti olan alanlar gereklidir.