Ziya Zakir ACAR ​26 EYLÜL TÜRK DİL BAYRAMI
Tarih : 2022-09-27
Tüm Yazılar

Ziya Zakir ACAR



26 EYLÜL TÜRK DİL BAYRAMI

Bir milleti tarih sahnesinden indirmek isteyen güçler, ilk önce o milletin dilini hedef alır.

Milletlerin, sonsuza dek varlıklarını sürdürebilmelerinin can damarı olan dilleri tahrip edilince, nesiller arasında milletin devamı için vazgeçilmez olan değerlerin nakli imkânsız hale gelir. Bir kuşak sonra, kültürel iletişim kesilir.  Milli kimlik yeni kuşaklara ulaştırılamaz. Sonra, o milletin bütünlüğü ve kültürünün tüm sembolleri tarihten silinip gider. Çünkü bir milletin varlığının temel unsuru; onun kültürü ve sesi olan dilidir.

Dil, bir kültürün canlı organizmalarını oluşturan varlığının, tek tek fertlerle ifadesidir. İnsan dilini terk edince, temsil ettiği kültür ve milli kimlik de tarih sahnesini terk eder.

Dil ve kültür alanında Atatürk'ün ilk büyük atılımı Yazı İnkılâbıdır. Osmanlı Devleti'nde 19. yüzyılın ilk yarısından itibaren tartışılmaya başlanan ve çeşitli denemelere rağmen bir türlü sonuç alınamayan yazı sorunu, Atatürk'ün kararlı ve isabetli uygulamasıyla sonuca ulaşmıştır. Yazı İnkılâbı müjdesini verirken söyledikleri, yazının yanı sıra Türkçeye verdiği değeri göstermesi bakımından son derece önemlidir:

"Güzel dilimizi ifade etmek için yeni Türk harflerini kabul ediyoruz. Bizim ahenk-tar, zengin lisanımız yeni Türk harfleriyle kendini gösterecektir."

 

Türk dillerinde konuşmuş ve konuşan insanların sayısı milyarlarla ifade edilir. Bu insanlar, Karlı Saha’ dan (Yakutistan) Orta Avrupa’ ya, Sibirya’dan sıcak Hindistan’a kadar büyük bir coğrafyaya yayılmıştır. Afrika’ da bile Türkçe konuşan yerleşim bölgeleri bulunmaktadır.

Tofalar, ıssız Sibirya’nın bir kuytu yerinde bulunan sadece iki-üç köyde yaşamaktadır. Ama en eski ve en saf Türk dilini, belki de Tofalar muhafaza etmişlerdir.

Bir zamanlar bütün Türkler, herkesin anladığı aynı dili konuşuyordu. Bu dilin lehçelere ayrılma süreci günümüzden yaklaşık iki bin yıl önce başlamıştır. Edebî dilin başlangıcını bu ortak dil Türkçe yani oluşturmuştur.

Yüzyıllardan beri çok geniş bir coğrafyada kullanılan dillerden biri de Türkçedir. Türkçe, köken bakımından Ural-Altay dil grubunun Altay dil ailesindedir. Türk dili, Altay dil birliğinden ayrıldıktan sonra çeşitli dönemler geçirmiştir. Altay dil birliği döneminin ne zaman başlayıp sona erdiği bilinmemektedir.

Türkçenin en eski yazılı belgeleri olan Sibirya Yazıtları (8. yy)’nın temsil ettiği lehçeler grubuna “Eski Türkçe” denilse de bunlar en eski Türkçe olmaktan çok uzaktır. Elde henüz eski yazılı anıtlar bulunmadığından yazıtların temsil ettiği lehçeler grubuna Eski Türkçe demek zorunda kalınmıştır. Ancak dilin geçirmiş olduğu çok uzun gelişim süresi dikkate alındığında Orhun Yazıtlarının çok yeni olduğu da anlaşılır.

Kâşgarlı Mahmut’un on birinci yüzyılda yazdığı Dîvânu Lugati’t-Türk, Orta Türkçe kategorisine en sağlam zemini oluşturmaktadır ve çok zengin bir söz hazinesine sahiptir. Dîvân’ın temsil ettiği lehçeler, kuzeyden güneye, doğudan batıya binlerce fersah uzunluğunda ve genişliğinde ülkeler kaplamış Türk Milletinin on birinci yüzyılda konuştuğu lehçelerdir.

Atatürk, dile bakışını ve dil konusunda yapılması gerekenleri Dil İnkılabı'ndan iki yıl önce, Sadri Maksudi Arsal'ın Türk Dili İçin adlı kitabına yazdığı sunuşta ifade etmiştir. Her satırı anlam yüklü bu sözler düşünülerek, üzerinde dikkatle durularak okunduğunda Yüce Atatürk'ün dile verdiği önem ve Türkçe için yapılması gerekenler konusundaki düşüncesi açıkça görülür:

"Millî his ile dil arasındaki bağ çok kuvvetlidir. Dilin millî ve zengin olması, millî hissin inkişafında başlıca müessirdir. Türk dili, dillerin en zenginlerindendir; yeter ki bu dil şuurla işlensin.

Ülkesini, yüksek istiklâlini korumasını bilen Türk milleti, dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır."

1931 yılında Türk Tarihi Tetkik Cemiyetinin kuruluşuna öncülük eden Atatürk, çalışmalar ilerledikçe tarih araştırmalarının yanı sıra, dil konusunun da ele alınması gereğini görmüştür.

Atatürk, Vilhelm Thomsen’in Inscriptions de l’Orkhon [Orhun Yazıtları] adlı eserini okumuş. Birçok kelimenin altını mavi kalemle, kırmızı kalemle çizmiş, bazı kelimeleri yeniden tercüme etmiş, bazen soru işareti koymuş. Kısacası Atatürk millî pınardan su içmiş, ecdadımız Köl Tigin’in, Bilge Kağan’ın metinlerini orijinalinden okumuş. Atatürk kökümüzü, geçmişimizi bildiği için batılıların yapmış olduğu yanlış tarih yorumları karşısında Türk Tarih Kurumu’nu kurdurmuştur. 

"Millî şuurun ayakta kalabilmesi ve uyanık bulunması için dil ve tarih uğrunda çalışmaya mecburuz." diyerek dil ve tarih konusundaki duyarlılığını dile getiren ve başlangıçtan beri dil konusuna önem veren Atatürk, Türkçe ile ilgili çalışmalar yapmak üzere Türk Dili Tetkik Cemiyetinin kurulması için 11 Temmuz 1932 akşamı talimat vermiştir.  Cemiyetin kurucularını ve yapacağı işleri belirlemiştir. 12 Temmuz 1932 günü de Çanakkale Milletvekili Samih Rifat'ın başkanlığındaki yönetim kurulu üyeleri gerekli belgeleri İçişleri Bakanlığına sunarak o zamanki adıyla Türk Dili Tetkik Cemiyetinin kuruluşunu gerçekleştirmişlerdir.

Karamanoğullarının üçüncü hükümdarı Karamanoğlu Mehmet Bey, millet olarak yaşamanın ilk şartı olarak, dil birliğinin sağlanması gerektiğine inanıyordu. Kendi dilini ve kültürünü hor görüp başka kültürlere özenenlere karşıydı. 1277 yılında yayınladığı fermanla Türkçe den başka bir dil konuşulmasını yasaklamıştı.

 

Öncü lider Mehmet Bey'in yaktığı bu ateş, dünyanın en uzun ömürlü imparatorluğunu kuran Osmanlı'da, güzel dil Türkçenin devlet dili olmasına zemin hazırlamıştır.

Böylece Fuzûli'nin, "Ey Arap, Acem ve Türk milletlerine feyiz veren Rabbim! . . Sen Arap kavmini dünyanın en fasih konuşan kavmi yaptın, Acem hatiplerinin sözlerini İsa'nın nefesi gibi cana can katan bir güzelliğe ulaştırdın! Ben, Türküm ve Türkçe söylemek istiyorum, benden iltifatını esirgeme Tanrım." Diye ettiği duayı Yüce Allah kabul etmişti.

Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün talimatıyla İstanbul’da Dolmabahçe Sarayında toplanan Birinci Türk Dil Kurultayının açılış günü olan 26 Eylül, Dil Bayramı olarak kutlanmaktadır. Türk Dil Bayramının yıldönümü kutlamalarının hayırlara vesile olmasını diliyorum.

 

Henüz yorum yapılmadı!

Bu içerik için yorum yapılmadı. Yorum yapmak için aşağıdaki formu kullanınız.

Yorum Yaz!

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.
* İşareti olan alanlar gereklidir.