Cabbar ŞIKTAŞ BİZ ERMENİ’Yİ TANIYORUZ
Tarih : 2022-10-05
Tüm Yazılar

Cabbar ŞIKTAŞ



BİZ ERMENİ’Yİ TANIYORUZ

2. Karabağ Savaşı’nın ardından ateşkes, normalleşme, barış görüşmeleri, tüm hızıyla devam ettirilirken; Zengezur Koridoru açılacak, Ermenistan Türkiye sınırı açılacak, insani ilişkiler geliştirilecek, ticari ilişkiler kurulacak derken bir anda Ermeni askerleri sınır ihlali yaparak Azerbaycan topraklarında mayın döşemiş ve bununla da yetinmeyerek sınır hattı boyunca bir anda Azerbaycan askerlerine ağır silahlarla ateş açarak birçok Azerbaycan askerinin şehadete ermesine vesile olmuşlardı.

Yaklaşık iki hafta süren bu çatışmalar neticesinde Ermenilerin açtığı ateşe karşılık veren Azerbaycan askerleri 400’ün üzerinde Ermeni askerini öldürmüş, birçoğunu da esir almıştır.

Adına 3. Karabağ Savaşı dediğimiz bu çatışmanın ardından Ermenistan ilginç bir yönteme başvurdu.

Sosyal medya üzerinden yaratılmak istenen algıda şu argümanlar kullanılmaya başlandı.

Ermenilerin algı yaratmak için başlattığı algıda şu sözler kullanılıyordu: “Azerbaycan askerleri ele geçirdikleri Ermeni askerlerini idam ediyorlar, işkence ediyorlar, öldürüyorlar.”

Tamamen yalan üzerine kurgulanmış olan bu paylaşımları görünce aklıma şu geldi.

Birinci ve İkinci Karabağ Savaşı’nı yakinen takip eden bir gazeteci olarak gördüklerim, görenler ile yaptığım röportajlar ve tarafsız ajansların geçtikleri haberlerden edindiğim intiba ile yola çıkarak bir konferansta şöyle demiştim.

Türkler savaşmasını bilir ama katliam yapmasını bilmezler.

Türkler savaşmasını bilir ama esire el kaldırmazlar.

Türkler savaşmasını bilir ama yaşlıya, kadına, çocuğa dokunmazlar.

Ama Ermeniler bunların hiçbirine hassasiyet göstermez, fırsat buldukları anda ellerinden gelen en vahşi davranışlarını sergilerler.

1918’de Bakü Katliamı olarak tarihe geçen Ermeni katliamlarında 50 bin civarında Azerbaycan halkı katledildi.

1918 yılından sonra her fırsat bulduklarında vahşiliklerini sergilemekten geri kalmayan, onlarca kere saldırı düzenleyen yakın tarihimizin en kanlı saldırısını 1991-92 yılında Karabağ Hocalı’da gerçekleştirdiler.

613 kişi Dağlık Karabağ’da Ermeni çeteleri tarafından hunharca katledilirken, binlercesi yaralanmış, bir milyona yakın kişi de evinden barkından uzaklaştırılmıştı.

1992 yılında Hocalı katliamları yaşanırken Bakü’deydim. Günlerce orada kaldım ve gelişmeleri an be an çalıştığım Milliyet gazetesine gönderiyordum.  

Vahşet çığlıklar arşı inletiyordu.

Vahşi Ermeni asker çeteleri hamile kadınların karınlarını yarıp bebeklerini çıkarıyorlardı.

Yaşlı, kadın, genç, çocuk ayrımı gözetmeksizin canlı yakaladıkları kişilerin uzuvlarını keserek işkence edip öldürüyorlardı.

Belgesellerde görmüşsünüzdür.

Bir yırtıcı hayvan başka bir hayvanın yavrusunu yakaladığında savunmasız yavruya genelde dokunmaz.

Ama Ermeniler hayvanların bile gösterdiği merhameti göstermeden katliam yapmış, çoluk çocuk demeden insanlık dışı davranışlar sergileyerek katliamlar yapmışlardır, demiştim.

Evet biz savaşmasını biliriz ama katliam yapmasını bilmeyiz.

Çünkü bizde merhamet var.

İnsani duygu var.

Esire Allah’ın emrettiği şekilde davranılır.

Ama Ermenilerde bu duygu olsaydı Birinci Karabağ Savaşı sırasında Hocalı'da insanlık dışı vahşilik yapmaz, mazlum, savunmasız, çaresiz insanların feryadını arşa yükseltmezlerdi.

Daha birkaç gün önce Ermenilerin katlettikleri Azerbaycanlı bir sivile yaptıkları insanlık dışı uzuv kesme videosunu yayınladığım anda Twitter, hesabımı engelledi ve paylaşımı kaldırdıktan sonra kullanım izni verdi. Bu ve benzeri yüzlerce video var. Bu videoları da bu suçu işleyen Ermenilerin çekip paylaştığını tüm dünya biliyor.  

SUÇLU ÇOK BAĞIR ÇAĞIR EDER

İnsanlık suçu işleyen Ermeniler bağır çağır ederek üste çıkmaya çalışmaktadırlar. Ancak yakın tarihimizde işledikleri suçların gizlenemez bir gerçek olduğu dediğim gibi dünyanın bilgisi dahilindedir.

Ermeni diasporasının algı yaratmak için dünyaya servis ettiği hadiselerin neredeyse tamamı Ermeni askerlerinin barbar görüntüleridir. Ve bu görüntüleri sanki Azerbaycan askerleri yapmışçasına servis edilmektedir.

Oysa İkinci Karabağ Savaşı ve sonrasında yüzlerce Ermeni askeri Azerbaycan askerleri tarafından esir alınmış, tedavileri yaptırılmış, kıyafet giydirilmiş, insanı davranılmış, karınları doyurulmuş ve iki ülkenin anlaşması gereği de iadeleri yapılmıştır.

Ancak Ermeni askerlerine esir düşen Azerbaycan askerlerine hiç iyi davranılmadığı gibi karargahlarına götürmeden esir alındıkları anda kurşuna dizdiklerini de biliyoruz.

Ermeni ile Türk’ün farkı da zaten burada ortaya çıkmaktadır.

BİZ DOSTLUK GELİŞSİN İSTİYORUZ

Tüm bu hadiselerin ardından İkinci Karabağ Savaşı sonrası yapılan barış görüşmelerine hassasiyetle ve ciddiyetle yaklaşan ülke Azerbaycan olmuştur.

Azerbaycan’ın barış için attığı her adım Devlet Başkanı İlham Aliyev tarafından yürütülmüş, bu adıma ordu birlikleri, bakanlar kurulu, milletvekilleri ve halk da destek vermiştir.

Ancak Nikol Paşinyan’ın, attığı imzaların arkasında yeri geldiğinde kendisi bile duramamıştır.

Hele ki Ermenistan ordusu Paşinyan’ın emrinde olacağına, Diaspora ve Taşnak Ermenilerinin emrinde hareket ederek barışa en büyük darbeyi vurmuşlardır.

Ermeni ordusu Paşinyan’ı dinlememesine rağmen, Paşinyan’ın emri dışında hareket etmesine rağmen, Paşinyan muhaliflerinin tansiyonunu düşürmek için, muhaliflerin yaptığı kara propagandaya alet olarak onlarla birlikte yalan paylaşımlar yapmakta, kendi yaptıkları katliamları Azerbaycan askerleri yapmış gibi yansıtmaya çalışmaktadırlar.

Doğrusunu söylemek gerekirse Paşinyan’ı da anlıyoruz. O da muhaliflerin gazını alıp, koltuğunu sağlama almanın peşinde. Ama devlet yönetmek böyle olmaz. Devlet adamı hem emri altındaki kurumlara hükmedebilmeli hem de bizi katlediyorlar diyerek kendini zavallı konumuna sokmamalıdır.

Azerbaycan Birinci Karabağ Savaşı’nda Ermenilerin Hocalı’da gerçekleştirdikleri insanlık dışı katliamı dünya kamuoyuna duyurmak zorundaydı.

Çünkü o gün Rus yanlısı Ayaz Muttalibov Cumhurbaşkanıydı.

O gün Sovyetler’den henüz yeni ayrılan Azerbaycan’ın hiçbir askeri gücü, silahı, mühimmatı yoktu.

Hocalı’da saldırıya uğrayan ve yaşamını yitiren 613 kişinin tamamı sivildi.

Bu sebepten ötürü bu vahşi saldırının dünya kamuoyuna duyurulması gerekiyordu.

Ama İkinci Karabağ Savaşı’nda düzenli bir orduyla muhatap olan Ermeni askerleri 44 günde tarumar oldular. Neye uğradıklarını şaşırdılar. Cesetlerini bile toplayamadan kaçtılar. Azerbaycan askerleri onları da toplayıp iade etti.

Dediğim gibi tüm bunlara rağmen Azerbaycan barış elini uzattı, sınırların açılması için adımlar atıldı. Barış görüşmeleri tüm hızıyla sürdürüldü ama tüm görüşmeleri bir anda şimdilik çöpe atmış oldular.  

VE ÜÇÜNCÜ KARABAĞ SALDIRISI HEPİMİZE MALUM

Ateşkesi ihlal eden Ermenistan.

Sınır hattı Azerbaycan topraklarına mayın döşeyen Ermenistan.

4-5 noktada aynı anda Azerbaycan askerlerine ağır silahlarla saldıran Ermenistan.

Kamuoyuna bizi Azerbaycanlılar katlediyor deyip yaygara yapan da Ermenistan.

Bu nasıl bir ruh hali anlamış değiliz.

Aslında Ermeni’yi yakinen tanıdığımız için bizler çok da yadırgamıyoruz.

Iğdır, Kars, Erzurum, Ağrı, Van bölgelerinde Ermenilerin yaptığı katliamlarda onlarca toplu mezar bulunmuştur. Bu gerçekler ışığında bizler Ermenilerin gerçek yüzlerini bu sebepten ötürü biliyoruz.

Yine de iyimser düşünüyor, gelişmelerin barış yönünde devam ettirilmesini ümit ettiğimizi kamuoyuna bildiriyoruz.

 

Henüz yorum yapılmadı!

Bu içerik için yorum yapılmadı. Yorum yapmak için aşağıdaki formu kullanınız.

Yorum Yaz!

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.
* İşareti olan alanlar gereklidir.