Arslantürk AKYILDIZ SARIKAMIŞ FACİASI..
Tarih : 2022-12-26
Tüm Yazılar

Arslantürk AKYILDIZ



SARIKAMIŞ FACİASI..

Kafkas Cephesinde yapılan Sarıkamış hakareti, yakın tarihimizin en dramatik olaylarının başında gelmektedir kıymetli okuyanlarım.. Enver Paşanın sevk ve idaresinde 22 Aralık 1914 tarihinde başlayan bu hareket, 5 Ocak 1915 tarihinde büyük bir trajedi ile sonuçlandı..  Yıllardır hüzün dolu,  dayanılmaz acıların dillendirildiği hikayeler anlatıla gelmiştir, Anadolu’nun hemen her yerinde..

Osmanlı Devleti, 1914 yılının Kasım ayı başlarında Birinci Dünya savaşına resmen katıldıktan sonra, müttefikleri olan Almanya ve Avusturya- Macaristan İmparatorluğunun yükünü azaltmak için Rusya’ya karşı bir cephe açmaya karar vermişti. Gerçi, bu cephenin açılmasında, daha önce Rusya’ya karşı kaptırılan toprakların, yeniden ele geçirme isteği ve benzeri diğer sebepler de önemli rol oynamıştır. 

Hedefler ne kadar iyi seçilirse seçilsin, şartlar ve imkânlar iyi tahlil edilmeden, atılması gereken adımların zamanlamasında yapılan hatalar,  Sarıkamış hareketinde olduğu gibi, felaketi de beraberinde getirir. 

Zira 3. Ordu Komutanı Hasan İzzet Paşa,  Ruslara karşı,  Kasım ayında Köprüköy ve Azap Muharebelerini kazandıktan sonra harekâta devam etmiş olsaydı, Sarıkamış’ı ele geçirmesi kuvvetle muhtemeldi.  Böylece Aralık ayında gerçekleştirilmek zorunda kalınan   “Sarıkamış hareketine”  gerek kalmayabilirdi. Ancak Hasan İzzet Paşa, harekete devam etmeyip,  orduyu Erzurum’a çekerek savunma taktiği uygulama yoluna gitmişti. 

Enver Paşa, ordunun geri çekilmesi olayına çok kızmıştır. Çünkü bu hareketi çok önemsiyordu.   Hasan İzzet Paşa’nın, ordunun kış taarruzuna hazır olmadığını, savunmada kalarak, her türlü hazırlık yapıldıktan sonra ilkbaharda harekete geçilmesi görüşünü beyan etmesi üzerine, Enver Paşa hiddetlenerek  “ Hocam olmasaydın seni idam ettirirdim”. diyecektir. Bu duruma daha fazla dayanamayan Hasan İzzet Paşa, ordu komutanlığından istifa ederek İstanbul’a dönmek zorunda kalmıştır. 

Enver Paşa, cephe hattındaki son durumu durumu tetkik ettirmek maksadıyla bölgeye, Albay Hafız Hakkı Beyi gönderecektir. Hemen bölgeye gelen Hafız Hakkı Beyin incelemeleri sonunda verdiği rapor, “hareketin yapılmasına herhangi bir engel yoktur” şeklindedir. Enver Paşa , vakit kaybetmeden bölgeye gelerek 3. Ordu Komutanlığını üzerine almış ve hakaret için hazırlıkları hızlandırmıştı.  Sahada bulunan komutanların büyük kısmı, hareketin hiç olmasa birkaç ay ertelenmesi yönündeki tekliflerini de dikkate almayarak saldırı emrini vermiştir.

     Zemheri soğukların hâkim olduğu ağır kış şartlarında, bu kadar büyük bir hareketin başlatılması büyük risklerle doluydu. Zira,  kar ve tipinin yanı sıra, zor arazi şartları, yetersiz lojistik destek gibi faktörler, başarı şansını azaltan önemli sebeplerdi.  Bütün bunların yanı sıra orduyu kırıp geçiren çok korkunç bir Tifüs salgını gittikçe yayılıyordu. Bu yüzden birçok asker ve sivil hayatını kaybetmektedir...  

Askeri haraketlerde çok önemli olan haritaların yetersiz oluşu,  beraberinde birçok acı olayları da getiriyordu. Nitekim 23 Aralık 1914’ de,  Narman üzerinden Oltu’nun güneydoğusuna yapılan ileri harekâtta, havanın sisli olması yüzünden, 31. ve 32. Fırkalar, yanlışlıkla birbirlerine ateş açarak yaklaşık 2000 askerin şehit olmasına sebep olmuşlardı. Bazı birlikler haritaların yetersizliği ile kar, tipi ve sisin de tesiri yüzünden yollarını kaybetmiş, birçok asker tek kurşun atamadan donarak şehitlik şerbetini içmişti. 

Ağır kış şartları ve askerin giyim kuşamı ve diğer ihtiyaçları fazla dikkate alınmadan başlatılan hareket, adeta faciayı davet etmişti. Nitekim bu harekete katılan  Iğdırlı Ali Çavuş ,anılarında şunları yazmaktadır;  “ ….Bu yaz, iki alayımızla Yemen’den buraya nakil olduk. Yola koyulmamızdan dört ay sonra buraya ulaştık ki, Arabistan’ın cehennemi sıcağı Köprüköy’deki ayaz yanında nimet-i ilahi imiş. Burada çadırın perdesi buza kesmiş oğlak kulağı gibi kırılmakta ve kopmakta. Bölük kumandanım, beni sıhhiyeye nakletmiş ise de tabip ve ilaç yokluğundan çaresiz kalıp takımıma döndüm. Akşam yaklaşınca Köprüköy civar dağlarından tipi boşanır. Kumandanımız, gelecek Cuma Başkumandan Enver Paşa Hazretleri’nin teftiş ve hücum için geleceğini müjdeledi. O gelinceye kadar da yün içlik, çorap ve paltoların verileceğini ve Yemen yazlıklarını atacağımızı müjdeledi. Allah devlete ve millete zeval vermesin. Başkumandan Paşa Hazretleri’nin gelmesi ile Moskof’un kahrolacağından ve kâfirin karşımızdaki tepelerde geceleri seyrettiğimiz ocaklı ve mutfaklı karargâhlarını ele geçireceğimizden subaylarımız çok emin. Gece bastırdığında, tepelerdeki Moskof ocaklarının ateşi gözlerimizdeki ayazı tandır közüne tebdil eyler. Başkumandan Paşa Hazretleri acele gelse ki ateşe kavuşsak.” 

Savaşın önemli simalarından Binbaşı Ziya Yergök, uzun yürüyüşler sırasında, yol boyunca tüfekleri bacakları arasında, yere çömelmiş donmuş kalmış yüzlerce askere rastladığından, yük taşıyan hayvanların da yol boyunca devrilmiş vaziyette kaldıklarından bahsetmektedir.  Hatıralarında şunları yazmaktadır Binbaşı Ziya Yergök:  “Fırka yürüyüşü çok üzüntü vericiydi. Asker tek kolda, bir metreden fazla karlar içinde düşe kalka ilerliyordu. Hava eksi 15-20 derece, askerin sırt çantalarının ağırlığı 30-35 kg. dı. Ağır yükün altında zahmet çeken askerler ter içinde kalıyorlar, dinlenmek için yol kenarlarına oturuyorlardı. Asıl felaket bu zamanda başlıyordu. Aklı başından gitmiş, canından bezmiş, bitkin bu insanlar, tüfekleri bacaklarının arasında yere çömeliyor, öylece donup kalıyor, mübalağa olmasın ama bu görüntüleriyle korkuluk taşlarını andırıyorlardı. Yol boyunca bu şekilde donmuş yüzlerce ere rastladık”.

Bütün bu şartlara rağmen, mutlaka zaferi kazanacağına inanan Enver Paşa, ısrarla hareketi devam ettiriyordu. Paşalığa terfi ettirilen Hafız Hakkı, hakaret planı gereği olarak, emrindeki birliklerle Sarıkamış’ın düşürülmesi için hemen arkadan dolanması gerekirken, mesafeyi uzatarak Ardahan üzerinden bir yay çizmeye kalkmış, bu da en az iki günlük mesafe demekti. Bu durumda,  Sarıkamış üzerine hücum eden diğer birlikler desteksiz kaldıkları için, kısmen bozgun havasına giren Rusların toparlanmaları ve karşı hücuma geçmelerini kolaylaştırmıştı. Savaş cephesi boyunca hareket eden Türk birlikleri, kar ve tipinin de tesiri ile aralarındaki irtibatı yer yer kaybetmişlerdi. Bu durumu fark eden Rus birliklerinin hemen toparlanarak karşı hücuma geçmeleri, acı dolu faciayı da kaçınılmaz kılmıştır. .Neticede cephe hattındaki birlikler dağılmış, önemli bir kısmı ya şehit düşmüş, yada esir olmuşlardı..

Sarıkamış Harekâtı, Türk tarihi açısından hüsranla biten ve izleri kolay kolay silinmeyen bir savaştır. Yıllarca savaşın askeri taktik ve siyasi yönleri tartışıla gelmiştir. Enver Paşa ve Hafız Hakkı Paşa’nın ihtirasları nedeniyle koca bir ordu mahvolmuştur, diyenler olduğu gibi, Kasım ayındaki Köprüköy ve Azap Muharebelerinde Ruslara karşı başarılı mücadeleler vermesine rağmen, Erzurum’a orduyu geri çeken Hasan İzzet Paşa esas sorumludur, görüşünü savunanlar da olmuştur.

     Ama sebep ne olursa olsun tarihimiz açısından çok büyük acı, dram ve karanlıklarla dolu bir sayfadır. Sayıları 53 binin üzerinde olduğu tahmin edilen şehitlerimizi minnet ve şükranla anmak bizim vazifemizdir.. Onlar vatanları için canlarını feda ettiler.. Ruhları şad , mekanları cennet olsun..

 

Henüz yorum yapılmadı!

Bu içerik için yorum yapılmadı. Yorum yapmak için aşağıdaki formu kullanınız.

Yorum Yaz!

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.
* İşareti olan alanlar gereklidir.