KIBRIS’IN KISA TARİHÇESİ:
Akdeniz’in Sicilya ve Sardunya adasından sonra üçüncü büyük adasıdır.Yüzölçümü 9.251 km’2 dir.Yapılan arkeolojik araştırmalar,Kıbrıs’ta yerleşme tarihinin İ.Ö 6000 yılına kadar indiğini göstermiştir.Adanın ilk yerleşme yerleri güney kıyılarıdır.İlk yerleşenlerin Mısır ve Mezopotamya’dan geldikleri varsayımına dayanır.İ.Ö.1600-1050 yıllarında Kıbrıs bir ticaret merkezi haline gelmiştir.Kıbrıs’ın Güney ve Batı Anadolu ve Ege adalarıyla ticari ilişkileri vardı.Bu ticari etkinliğin en önemli kaynağı bakır madenleridir.Kıbrıs’ın ticaret etkinliği zamanla gelişerek Suriye,Filistin ve Mısır’a kadar uzanmıştır.
Kıbrıs, coğrafi konumu nedeniyle birçok kez çeşitli devletlerin istilasına uğradı ve el değiştirdi. Önce Fenikelilerin, sonra Asurluların eline geçti. Asur egemenliği İ.Ö.669’ de sona erince, Kıbrıs 100 yıl süreyle bağımsız yaşadı. Yeni yerleşme alanları kuruldu, gemi yapımı ve madencilik en yüksek düzeye ulaştı, seramik sanatının en güzel örnekleri bu dönemde gerçekleştirildi. Kıbrıs İ.Ö.50 dolaylarında Roma İmparatorluğunun egemenliğine girdi. İ.S.395 ‘te Roma İmparatorluğu ikiye ayrılınca Bizanslıların egemenliğine geçti.1192-1489 yılları arasında bağımsız bir krallık haline geldi,Lusignanlar devri yaşandı.1489 yılında Venediklilerin egemenliğine girdi.Venediklilerin Doğu Akdeniz’de ticareti ellerine geçirip korsanlığa başlaması üzerine,Osmanlı İmparatorluğu adayı bir yıllık kuşatmadan sonra 1571’de ele geçirdiler.Kıbrıs 300 yıldan fazla bir süre Osmanlı devletinin yönetiminde kaldı,İmparatorluk 1878’de adanın yönetimini bazı koşullar karşılığında İngilizlere bıraktı.Kıbrıs böylece hukuken Osmanlı Devleti’ne bağlı,ama İngiliz yönetiminde kalmış oldu.
I.Dünya savaşında Türkiye Almanya ile ittifak yapınca, İngiltere Kıbrıs’ı ilhak etti. Kıbrıs’ı Kıbrıs yapan, ada’nın Ortadoğu’daki stratejik konumudur. İngiltere ada’da stratejik üsler kurdu. İngiltere’nin 1878’den 1960 ‘a kadar adayı egemenliği altında tutması ve varlığını sürdürmesi Akdeniz’deki doğalgaz, petrol kaynakları ile istihbarat faaliyetleridir. Bu üsler Ağrotur ve Dikelya askeri üsleri olup Güney Kıbrıs Rum yönetimi ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti toprakları dışında, tamamen İngiltere’ye aittir.
ENOSİS NEDİR?
Enosis terimi Balkan Savaşlarında, Giritin Yunanistan Krallığına ilhakı sırasında kullanılmıştır. Genel anlamda terim, politika açısından ‘’bir ülkenin sınırlarına dâhil olma, birleşme’’anlamına gelmektedir.
25 Mart 1921 tarihinde Güzelyurt’un Serhat köy adındaki köyünde Rum halkının önde gelenleri, Kıbrıs adasının Yunanistan’a ilhakını isteyen bir plebisit (halkoylaması) yaptılar. Birleşik krallık yönetimine başvuruldu ama bu istek direkt reddedildi.1925 tarihinden sonra ise durum kızıştı ve Türk –Rum çatışmaları yaşanmaya başladı. Kıbrıslı Rumlar anavatan gördükleri Yunanistan ile birleşmek amacıyla ortaya attıkları bu fikir sayesinde, Birleşik Krallık idaresine karşı ilk ayaklanmalarını 21 Ekim 1931 tarihinde Nikodimos Milanos önderliğinde başlattılar. Bu isyanın sonucunda 6 kişi hayatını kaybetti ve çok sayıda insanın yaralanmasına neden oldu. Lefkoşa’daki hükümet binası göstericiler tarafından yakıldı.1951’den sonra Yunanistan, Kıbrıs’ın kendisine bağlanması istemiyle Birleşmiş Milletler Örgütüne başvurdu; beklediğini elde edemedi, adadaki şiddet hareketlerini desteklemeye başladı. Albay Grivas’ın yönetimindeki EOKA, Ortodoks Kilisesi’nin desteğiyle 1955-1959 yılları arasında Kıbrıs’ta bir iç savaş ortamı yaratı.
KIBRIS CUMHURİYETİ:
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra İngiltere’nin Kıbrıs’a bağımsızlık tanıma eğilimi,adanın Türk ve Rum toplulukları arasındaki uyuşmazlıkları ve çatışmaları körükledi,aynı zamanda Türkiye ile Yunanistan arasında da ciddi sorunlara yol açtı.1954 yılında,Kıbrıs sorununa ‘’SELF –DETERMİNATİON’’(kendi yazgısını kendisinin belirlemesi)yoluyla çözüm getirilmesi önerisini Birleşmiş Milletler’e götürdüyse de,siyasi komisyon konunun görüşülmesini ileri bir tarihe bıraktı.Bunun üzerine Türkiye,Yunanistan ve İngiltere arasında başlatılan üçlü görüşmeler,1959’da Zürich ve Londra anlaşmalarının imza edilmesiyle sonuçlandı.16 Ağustos 1960’tan başlayarak bağımsız bir cumhuriyet olan Kıbrıs’a aynı gün 650 kişilik bir Türk ve bir de Yunan Alayı ayak bastı,böylece 82 yıllık İngiliz yönetimi sona erdi.
Cumhuriyetin anayasasına göre yapılan seçimlerle Rum önderi Makarios Cumhurbakanı,Türk toplumu önderi Dr.Fazıl Küçük Cumhurbaşkanı yardımcısı seçildiler.Adadaki İngiliz üsleri korunuyordu.Anayasaya göre bazı bakanlıklar Türkler’e bırakıldı;kendi belediyelerini kurmalarına da izin verildi.Ancak Rumlar Türklere verilen hakları tanımak istemediler. Tarafsız Anayasa mahkemesinin Türkler lehindeki kararlarını da uygulamadılar. Enosis yanlısı EOKA örgütü de saldırılarını yoğunlaştırdı. Makarios, anayasayı değiştirmek istediklerini resmen açıkladı.(Kasım, 1963).Aralık 1963’te olaylar çatışmaya dönüştü; üç gün içinde 24 Türk öldürüldü. Saldırıları durdurmak amacıyla Türk uçakları ada üzerinde uyarı uçuşları yaptılar. İngiltere duruma müdahale etti. Londra’da, İngiltere, Yunanistan, Türkiye, Kıbrıs hükümeti ve adadaki cemaat temsilcilerinin katıldığı bir konferans toplandı (Ocak,1964).Konferansta bir anlaşmaya varılamadı; Rumlar Garanti Anlaşması’nın kaldırılmasını istediler.1964 Martında Birleşmiş Milletler bir barış gücü oluşturarak adaya gönderilmesine karar verdi. Birleşmiş Milletlerce atanan arabulucular da toplumlar arasındaki gerginliği azaltmadı. Artan Rum saldırıları karşısında Türk birlikleri ve donanması Şubat 1964’te adaya doğru yola çıktıysa da üç gün sonra geri döndüler. Nisan 1964’te Makarios tek yanlı olarak Zürich ve Londra anlaşmalarını geçersiz saydığını açıkladı. Türkiye Dışişleri Bakanının, gerekirse adaya çıkarma yapılabileceğini açıklaması üzerine ABD Başkanı Johnson, Başbakan İnönü’ye bir mektup göndererek böyle bir hareketi onaylamadıklarını, Türkiye’nin ABD’ce verilen silahları kullanamayacağını ileri sürdü;(JOHNSON MEKTUBU) İnönü’yü görüşmek üzere ABD’ye çağırdı. Rumların adadaki Türklere saldırıları 8-9 Ağustosta Türk uçaklarının Rum hedeflerini bombalaması üzerine durdu.21 Nisan 1967’de Yunanistan’da Albaylar cuntası iktidara geldi. Adadaki EOKA Örgütü lideri Grivas yönetiminde, Yunanistan’daki cunta desteğinde Geçit kale ve Boğazköy köylerindeki Türklere saldırdılar.Türk donanması ,çıkarma birlikleri yine Akdeniz’e açıldı; uçaklar uyarı uçuşlarına başladı.Makarios bir kez daha gerilemek zorunda kaldı.Türklere karşı saldırılar bir süre ertelendi.29 Aralık 1967’de ‘’Kıbrıs geçici Türk yönetimi’’ kuruldu.Makarios 1968 ve 1973 seçimlerinde Cumhurbaşkanı seçildi.Rauf Denktaş da 16 Şubat 1973’te Cumhurbaşkanı yardımcısı oldu.1967 saldırılarından sonra çağrıldığı Yunanistan’a giden çeteci Grivas ,Makarios’un Enosisin ertelenmesinden söz ettiği günlerde adaya geri döndü(1971).Bu kez Makarios yanlısı kişilere karşı da eylemlere girişti;Rum karakollarını bastı.Grivas,Ocak 1974’te öldükten sonra,yeniden örgütlenen EOKA-B eylemlerini sürdürdü,Ulusal muhafız birlikleri Yunanlı subaylar yönetiminde Makarios’a karşı bir darbe düzenledi(15 Temmuz 1974).Ağrotur İngiliz üssüne sığınan Makarios oradan ABD’ye kaçtı.EOKA-B Önderi Nikos Sampson Başkan ilan edildi.Türkiye ,darbeyi Yunanistan’ın bir girişimi olarak değerlendirdi.Başbakan Bülent Ecevit,İngiltere Başbakanıyla görüştü;garantör devlet olan İngiltere’nin Kıbrıs’taki olaylara müdahalesini,Makariosun geri dönmesini istedi.İngiltere etkili girişimlerde bulunmaktan kaçındı;ABD ,arabuluculuk girişimleriyle oyalama siyasetine başvurdu.Kıbrıs’ta Türklerin durumunun sarsıldığını ,Anayasa’nın fiilen ortadan kaldırıldığını gören Türkiye,20 Temmuz 1974’te Kıbrıs’a askeri birlikler çıkarmaya başladı.
20 TEMMUZ 1974,SABAH 06.05: GÖKYÜZÜNDE TÜRK PARAŞÜTÇÜLERİ
20 Temmuz sabahı saatler 06.05’i gösterdiğinde gökyüzü Türk paraşütçüleriyle dolmuştu. Paraşütçüler Lefkoşa yakınlarına inecekler ve Girne’ye çıkartma yapan birliklerle buluşacaklardı. Kıbrıs’taki Türk halkı askerleri sevinç ve coşkuyla karşıladı. Halk artık Rum çetelerinin tacizinden kurtulacaktı. Fakat ilerleyen saatlerde harekâtın hiç de kolay olmayacağı ortaya çıktı. İndirme yapan askerlerimiz diğer birliklerle birleşmek için dağları aşmak zorundaydılar. Fakat Beşparmak Dağlarında beklenmedik bir taarruz ateşi başladı. Her kayanın altı temizlenmeli, düşmanlar imha edilerek ilerlenmeliydi. Böylece askerlerimizin hızı yavaşlıyor,vakit gecikiyor,buluşma zorlaşıyordu.Hava karardığında ise helikopterler bir şey görmediği için askerlerimize destek veremez oldu.Karanlıkta kendi askerimizi vurabileceği için ,denizden ateş desteği de kesildi.Mehmetçik Beşparmak Dağlarında tek başınaydı,gün doğana kadar direnebilirlerse harekat başarıya ulaşacaktı.
O gece başta Başbakan Bülent Ecevit olmak üzere, devlet görevlilerinden çoğu sabaha kadar uyuyamamıştı. Çünkü askerlerimizden haber alınamıyordu. Gün doğumuyla herkes derin bir nefes aldı. Sabahın ilk saatlerinde gökyüzünde Türk Jetleri görünmüştü, askerlerimiz gece boyu başarıyla direnmişlerdi. Hava, deniz ve karadan gerçekleştirilen müşterek harekât sonucu Rumlar kısa sürede püskürtülmüştü. Fakat çevreye dağılan Rum çeteleri, bu sefer Türk köylerine daha sert tacizlerde bulunmaya başlamıştı. Harekât devam etmeliydi. ABD ve İngiltere çatışmanın masada bitirilmesini istiyordu. 22 Temmuz 1974 tarihinde ateşkes ilan edildi. Kıbrıs’ta Sampson, Yunanistan’da askeri cunta devrildi. Türk ve Yunan tarafları Cenevre’ye davet edildi. Türkiye, Kıbrıs üzerindeki soydaşlarımızın güvenliğini sağlamak istiyordu. Ateşkesin şartları büyük ölçüde kabul edilmiş gibi görünse de, Rumların asıl hedefi Türk askerini Kıbrıs’tan çıkartmaktı. Cenevre’deki görüşmeler sürerken adadaki Türk köyleri tehdit altındaydı. Her geçen dakika çok önemliydi, ya harekâta devam edilecekti veya bir anlaşma sağlanacaktı. Görüşmelerden bir sonuç çıkmayacağını anlayan Dışişleri Bakanı Turan Güneş, Ankara’yı aradı ve o tarihi cümleyi kurdu:’’AYŞE TATİLE ÇIKABİLİR.’’
Ayşe, Turan Güneş’in kızının ismiydi, II. Harekâtın parolası olarak bu cümle seçilmişti. Harekât kısa sürede başarıya ulaştı. Adanın %35’i ele geçirilmiş ve bölgede yaşayan Türk halkı güvene kavuşturulmuştu. Bu zafer sonucunda Türkiye bir daha örneği gösterilmeyecek bir biçimde birbirine kenetlendi. Farklı eğitimden, farklı siyasi görüşten ve farklı hayat tarzına sahip insanların hepsi bir aradaydı. Fakat bu mutluluk uzun sürmeyecekti, batı ülkeleri bu harekâtın sonucundan hiç de memnun değillerdi. Kıbrıs Barış Harekâtı sonucunda ABD ve Batılı ülkeler Türkiye ekonomik ambargo uygulama kararı almışlardı. Türkiye uzun sürecek ekonomik bunalımlarla uğraşmaya başlayacaktı.
SONUÇTA:
Türk Silahlı Kuvvetleri bu savaşta 415 kara,65 Deniz,5 Hava,13 Jandarma olmak üzere 498 şehit vermiştir.1.200 yaralımız olmuştur. Kıbrıs Türkleri 70 gönüllü asker,270 sivil şehit vermiştir. Kıbrıslı Türklerin yaralı sayısı ise 1000 kişi olmuştur. Rum ve Yunan tarafı yaklaşık 4 bin can kaybı,12 bin yaralı vermiştir. Savaşta yer almamasına rağmen BM Barış gücü askerleri de kayıp vermiş,3 Avusturyalı asker yaşamını yitirmiş,24 Avusturyalı,17 Finlandiyalı,4 İngiliz ve 3 Kanadalı asker de yaralanmıştır.
Netice itibarıyla Kıbrıs Barış Harekâtı sonucunda Kıbrıs’taki kardeşlerimiz bağımsız, özgür, korkusuzca 45 yılı geride bırakmıştır. Günümüzdeki sınırlar çizilmiştir. Rauf Denktaş, KKTC’nin ilk Cumhurbaşkanı seçildi ve bu görevini 2005 yılına kadar art arda sürdürmüş, 13 Ocak 2012’de 88 yaşında hayata veda etmiştir.
Kültür & Sanat
Yayınlanma: 13 Ağustos 2019 - 00:00
20 TEMMUZ-14 AĞUSTOS 1974 KIBRIS BARIŞ HAREKTI 45YILINDA
Öğretim Görevlisi Sözer AKYILDIRIM IĞDIR ÜNİVERSİTESİ Kıbrıs Barış Harekâtı Cumhuriyet Tarihimizin unutulmaz olaylardan birisidir. Türk milletini eşi benzeri olmayan bir biçimde kenetleyen, başarılı bir zaferdir. 1974 yılı 20 Temmuzun sabahında Türk Silahlı Kuvvetleri, ada’da yaşayan soydaşlarımızın acı ve gözyaşlarına son vermiştir. Bu yazının amacı, ardından 45 yıl geçmiş olan bu zaferi çocuklarımıza, gençliğimize, yeniden hatırlatmaktır.
Kültür & Sanat
13 Ağustos 2019 - 00:00
İlginizi Çekebilir