Haydar Aliyev, döneminde “denge siyaseti” üretebilen ve bunu çok iyi uygulayan bir lider olarak görülüyor. Bu da Azerbaycan’ın iç ve dış politikası açısından daha verimli bir ülke konumuna gelmesinde önemli rol oynamıştır.
1993–2003 yılları arasındaki 10 yıllık bir dönemi kapsayan Haydar Aliyev döneminde Türkiye Azerbaycan ilişkileri büyük aşama kaydetmiştir. İlk dönemde Türkiye ile temaslarda bir soğukluk yaşansa da, bu durum çok kısa sürmüştür. Rusya’yı yatıştırma politikası olarak görülen bu dönemde Aliyev Rusya, ABD ve komşu devletlerarasında denge siyaseti yürüterek daha verimli iç ve dış politika açısından bölgede istikrarın korunmasını sağlamağa çalışmıştır.
Haydar Aliyev, deneyimli bir devlet adamı olarak, ülkesinin dış politikasını şu 4 önemli temel üzerinde taşıyarak da dikkatleri üzerine çekmiştir:
Bağımsız Azerbaycan devletini dünyaya tanıtmak, Bağımsız Azerbaycan Devletinin demokratik blok içerisinde yer aldığını göstermek, Bağımsız Azerbaycan’ı önemli uluslararası kuruluşlara üye yaparak etkinliğini artırmak ve Ermeni sorununu adil bir şekilde çözmek.
Haydar Aliyev, sağlığında ve ülkesinin Devlet Başkanlığı döneminde geçmişe dayalı deneyimleri ile çok usta bir satranç oyuncusu olduğunu da ortaya koymuştur. Bir noktada geleceği iyi okumuş, Azerbaycan’ı sağlam zemine oturtabilme becerisini de göstermiştir.
Merhum Haydar Aliyev için şu önemli noktayı da anlatmak gerekiyor:
Azerbaycan dış politikasının en önemli unsurlarından biri olan doğal kaynakların işletilmesi ve bunların dünya pazarlarına çıkarılması Aliyev dönemini en önemli konularından biri olmuştur. Böylece, 24 Eylül 1994’te imzalanan “Asrın Anlaşması” ile birlikte enerji sektöründeki 6 büyük ülke Karabağ sorunu ile doğrudan muhatap olmuştur. Bu da yeni ve genç bir devlet olan Azerbaycan’ın dış politikadaki Haydar Aliyev’in başarısı olarak kabul edilmelidir.
Haydar Aliyev’in en önemli adımlarından biri, Türkiye-Azerbaycan ilişkilerinin ve bütünlüğünün günümüze taşınmış olmasıdır. Bugün, dikkat edilecek olursa geçmişte atılan adımlar bütün hızı ve bağları ile iki ülke arasında sürmektedir. Aliyev döneminde Türkiye Azerbaycan ilişkileri başta siyaset ve ekonomi olmak üzere, hemen hemen tüm sosyal alanlarda büyük gelişme göstermiştir. Zamanla iki ülke arasındaki yakınlık, yapılan çalışmalarla stratejik ortaklık düzeyine ulaşmıştır.
Bugün, eğer Türkiye ile Azerbaycan arasında kopmayacak sıkı bağlar oluşmuşsa bunda hiç kuşkusuz Haydar Aliyev’in çok önemli rolü ve katkıları vardır.
Haydar Aliyev döneminde atılan bu kardeşlik köprülerinin günümüzde daha güçlü hale getirilmiş olduğunu ve Türk dünyasında önemli bir yer tuttuğunu görmek bizler için son derece önemlidir. Nitekim dış dünyada yaşanan krizlerde Türkiye-Azerbaycan kardeşliğinin gücü hemen ortaya çıkıyor.
Biz, bu nedenle kardeş Azerbaycan’da 10 yıllık dönemde Devlet Başkanlığı görevinde bulunan ve çok önemli izler bırakan Haydar Aliyev’in ölümünün 15. yıldönümünde rahmetle anıyoruz. Türkiye-Azerbaycan ilişkilerinin de daha güçlü ve sarsılmaz biçimde süreceği inancımızı yineliyoruz.
15 yıl önce aramızdan ayrılan çağdaş Azerbaycan Devleti’nin kurucusu Haydar Aliyev, Kemal Atatürk’e karşı büyük muhabbet besleyen bir devlet adamıydı.
Haydar Aliyev; “Atatürk’ün yarattığı Türkiye, sadece Türkiye Cumhuriyeti için değil, tüm Türk dünyası ve özellikle de Azerbaycan için önemlidir” derdi.
Atatürk’ü Türk dünyasının tarih boyunca çıkardığı en büyük insan olarak nitelendirilen Haydar Aliyev, TBMM’de yaptığı konuşmasında; “Bana sorarsanız, Atatürk’ün Türk milletine verdiği en büyük eser nedir, buna cevap verebilmek o kadar kolay değildir. Ama Atatürk’ün bıraktığı en önemli eser; O’nun yarattığı, kurduğu ve yaşattığı Türkiye Cumhuriyeti’dir” demişti.
Haydar Aliyev her zaman bağımsız devleti kurmaktan çok yaşatmanın önemli olduğunu vurgular, dolayısıyla yaşayan Türkiye Cumhuriyeti’ne büyük önem atfederdi.
Haydar Aliyev göreve başladığında ülkesinde Kiril alfabesi yürürlükteydi. Atatürk’ün Latin alfabesine verdiği önemi her zaman gündeme getiren Haydar Aliyev, 2001 yılında Kiril alfabesinin kaldırılmasına öncülük ederek Latin alfabesinin kabulünü sağladı.
Böylelikle iki toplumu bir arada tutan en önemli köprülerden biri olan Latin alfabesinin kabul edilişiyle Bakü ile Ankara arasında düşünce ve karar birliğinin pekişmesi ve insanlarımızın daha çok kaynaşması sağlandı.
Atatürk’ün Azerbaycan’da gereği gibi tanınması ve bilinmesi için Azerbaycan’da Atatürk Merkezi’ni de kuran Haydar Aliyev, 8 Şubat 1994 günü Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde yaptığı konuşmasında; “Azerbaycan halkı milli bağımsızlığı yolunda milli devletini kurarken kendine rehber olarak Mustafa Kemal Atatürk’ü almış ve Türkiye Cumhuriyeti’nin tecrübelerinden faydalanmıştır” demişti.
Azerbaycan’da Atatürk Merkezi’nin kuruluşunu ise 15 Mart 2001 günü şöyle açıklamıştı:
“Benim teşebbüsümle Azerbaycan’da Atatürk’ün öğrenilmesi, araştırılması için bir merkez kuruyoruz. Bu merkez bağımsız bir kuruluş olacaktır. Hem İlimler Akademisi hem de üniversitelerimizin bu alanda en yetişmiş adamları burada yer alacaklardır. Ben de Azerbaycan Cumhurbaşkanı olarak bu merkezin fahri başkanıyım. İnanıyorum ki, bu merkez Azerbaycan ile Türkiye arasındaki tarihi ilişkilerin ne denli çok olduğunu ilmen araştıracak ve meydana çıkaracaktır.”
Onun eseri olan bu merkezde bugün akademisyenler Atatürk hakkında çalışmalar yapmakta ve Türk dünyasına hizmet vermektedirler. Kaleme alınan sayısız makalenin yanı sıra iki yüze yakın kitap, Azerbaycan’da Atatürk konusunda ışık tutan eserler olarak kabul görmektedir.
Haydar Aliyev bir diğer önemli değerlendirmesinde ise şöyle demektedir; “Şahsen öyle hesap ediyorum ki, Mustafa Kemal Atatürk’ün Türk milletine yaptığı hizmetler sonsuzdur. Hepsi o kadar önemlidir ki, birini diğerinden üstün tutamazsınız. Ama bunlar içinde iki büyük hizmeti vardır ki, onların emsali yoktur. Birincisi Türkiye Cumhuriyeti’ni yaratması, ikincisi Türk Ordusu’nu kurmasıdır.”
Çağımız dayanışma çağı. Bugün çoğu atıl durumda olan imkânları hayata geçirmeliyiz. Tarihimizle ve kültürümüzle barışık olarak işbirliği potansiyelimizi hayata geçirmeliyiz. Bugünkü dünya düzeninde başarı, işbirliği ve dayanışmadan geçiyor. Dünyadan kendimizi soyutlayarak hak ettiğimiz yere gelmemiz mümkün değil. Ortak bölgemiz Avrasya'nın insan kaynakları ve doğal zenginlikleri tüm sorunları aşmamıza imkân verecek durumdadır"
Türkiye ve Azerbaycan ilişkilerini en güzel örnek, “Son yıllarda hayata geçirilen projeler bunun en açık göstergesidir. Bakü - Tiflis - Ceyhan boru hattı, Bakü - Tiflis - Erzurum boru hattı ve Bakü - Tiflis - Kars demiryolu hattı bizi yakınlaştıran projelerdir. Bu projeler, bağlarımıza işaret etmekte ve Avrupa ile Asya'yı bağlamaktadır. Küresel önemi de olan bu projelerin bölgemizin istikrarına katkı sağlayacak"
Bu duygularla Büyük Atatürk ve Türkiye dostunu ebediyete intikal edişinin on beşinci yılında saygı ile anıyoruz. Ruhu Şad Olsun
Ziya Zakir ACAR
Iğdır -Azerbaycan Dil, Tarih ve Kültür birliğini Yaşatma ve Destekleme Derneği Başkanı