Merhum babam Kazım Karabekir Paşa'nın okullarında okuyan öğrencilerinden biri olarak şanslıydı. İlkokulu Doğu"nun Fatihi Kazım Paşa'nın okulunda bitiren babam, savaş biter bitmez Iğdır'a, köyüne dönmüştü.
Kısa zamanda yaptığı evliliklerden çocuğu olmayınca dediğim gibi üçüncü evlilik için şansını denemişti. Bu evlilik savaş gazisi babama şans getirmiş, ikinci çocuğu oğlan olunca adını Seyfettin koymuştu.
Seyfettin ağabeyim raşit olur olmaz ve eli iş tutar tutmaz babam her şeyi ve tüm aile içi yetkilerini ona emanet edip el eteğini dünya işlerinden çekerek kendisini hayır işlerine adamıştı.
Babamın yaşlılığına denk gelen ağabeyimin gençliği onu erken yaşlarda evliliğe sürükledi. Gençliğini yaşamadan çoluk çocuğa kavuşarak bir kocaman geniş ailenin tüm sorumluluğunu omuzlayarak bugünlere kadar geldi.
Değerli sayfa arkadaşlarım, tam 66 senedir ki bana ağabeyilik yapan ailemizin ikinci babasını dün saat 18 sularında kaybettik! Üzüntümüzün tarifi yoktur. Ağabeyimin vefat haberini alınca aklım dağılmış, tansiyonum tavan yapmış ve sanki kolum kanadım kırılmıştı. Ama ne olursa olsun tevekkül etmeli ve metin olmalıydım. Bir iki saat içinde toparlanıp o fedakar insana son görevimizi yapmak üzere akrabalarımızla birlikte Tekirdağ'dan Iğdır'a doğru yollara düştük. Allah kimseye kardeş acısı yaşatmasın. Kimimiz ucakla, kimimiz özel araçla, kimimiz de otobüsle yolculuğa "bismillah" dedik! Çok üzgün ve müteessiriz. Ağzımızı bıçak açmıyor!
Ağabeyim Seyfettin Budak bizleri acı içinde bırakarak bu dünyayı terk eyledi. Fedakarlığını, alçakgönüllülüğünü, vatanseverliğini ve akrabaya olan sıcak yaklaşımını bizlere örnek bıraktı. Elinden geldiği kadar tüm yakınlarına yardımcı oldu. Darda ve zorda kalanlara her türlü imkanlarını seferber etti.
Onu, şu andaki haleti ruhiyemle anlatmam kolay değildir. Biz kardeşleri üzerinde emeği o kadar çoktur ki, hangisini hatırlasam gözlerim yağmur bulutu olup üstüme boşalıyor. Tanıdıklar ve çevrem bilir, uzun süre yattığım zindanlarda O, benim elim ayağım olmuştu. Eksiğimde, gediğimde; yanlışımda doğrumda O hep yanımda yer almıştı. Hapishaneden çıkar çıkmaz yazdığım ilk kitabı ona ithaf etmiştim.
Sevgili ağabeyim, birbirimize küstük, birbirimize darıldık, birbirimize kızdık ama bir ömür boyu birbirimizden asla vaz geçmedik.
Can ağabeyim, sen her zaman bizlerin Ağrı Dağı, biz ise senin dağında "kaya" olmaya devam ettik!
Ne kadar büyüsek de senin büyüklüğüne yetişemedik! Üstümüzde bir gölge gibi gezindin durdun. Şimdi biz ne yapacağız? Baba gitti! Ana gitti! Kardeş gitti! Şimdi de sen gittin!
Seni rahmetle, minnetle ve mağfiretle uğurluyoruz.
Ruhun şad, mekanın cennet, çok sevdiğin Ehli Beyit komşun olsun!
FAHRETTİN MASUM BUDAK