-Geçmişin sadece güzelliklerini mi konuşalım yoksa zulüm, adaletsizlik ve baskılarını da konuşalım?
-Geçmişi konuşmanın getirisi ve götürüsü nedir?
-Geçmişi konuşma İslam’ın mantığımıdır?
-Akıl bu konuda ne der?
-Tarih boyu insanların geçmişe önem vermeleri ve geçmişten konuşmaları yanlış mıdır?
-Tüm devletler, gelecek nesillere ulaşsın diye hem icraatlarını hem ilişkilerini, içte ve dışta olan olayları kaydedip arşivlemeleri yanlış bir tutum mudur?
-Akıl sahiplerinin icraatı bu konuda ne olmuştur?
-Geçmişi geçmişte bırakalım diyenlerin mantığı nedir?
-Bu mantığı savunanlar, gerçekten geçmişi geçmişte bırakmışlar mı?
-Geçmişte fetva veren şahıslara taklit edip onların yolunda gitme, bu mantıkla çelişmiyor mu?
-Medeni, aydın, adil, atılımcı, ileriyi gören, dürüst, hak ve hakikati ön planda tutan bu mantığı kabul eder mi?
-Geçmişi geçmişte bırakalım diyen suçunu mu bastırmak istiyor?
Bu soruların cevabını kısa da olsa birkaç sayıda cevaplamaya ve olayı aydınlatmaya çalışacağız.
Bazen insanlar (Müslümanlar) kendi mensup oldukları dine, ideoloji ve felsefeye aykırı konuşuyorlar, böyle şeylerin sebebini bir türlü anlamış değilim. İslam tarihinde Allah Resulü’nün (s.a.a) vefatından sonra bir takım olayların geliştiğinde şüphe yoktur. Bu olayların içerisinde doğru ve yanlış şeyler olduğu kesindir, biz önce bir insan daha sonra yüce mantığı olan, daima üst olan alt olmayan yüce İslam dini mensupları Müslüman olarak tüm olaylara objektif bakıp doğruya doğru, yanlışa yanlış deme zorunluluğumuz vardır.
Her Müslüman karşılaştığı bir mesele ve olayı Kur’an çizgisinde değerlendirmelidir. Eğer böyle yapmıyorsa Allah katında sorumlu olduğu gibi doğruluktan da ayrılmıştır. Şimdi biz Müslümanlar olarak geçmişi konuşup konuşmama hakkında Kur’an-ı ölçü aldığımızda görmekteyiz ki; Allah tebarek ve teala kendi peygamberine Hz. Adem atamızın ve eşi Havva’nın Cennetten çıkarılmalarından, şeytanla aralarında geçen sohbete kadar her şeyi anlatmıştır. Hem de Hz. Muhammed peygamber Hz. Adem’in dinine tabi olacak olmamasına rağmen. Yine Kur’an Hz. Adem’in (a.s) iki oğlu Habil ile Kabil’in aralarında olan olayı ve Kabil’in Habil’i öldürmesinin detaylarını anlatmıştır.
Yine Kur’an Hz. Nuh’u (a.s) anlatmış hatta O’nun adına bir süre indirmiştir. Kavminin ona yaptıklarını, kavmi ile arasında geçen tartışmaları eziyet ve incitmelerini, hazretin onlara nifrin edip bela istemesini, bu arada haklı ve haksızı bildirip, zalimlerin sonunun hüsran olduğunu bildirmektedir. Meşhur Nuh tufanına, tufan esnasında ve tufandan sonra gelişen olaylara yer vermiş ve açıklamıştır.
Hz. İbrahim Peygamber’in (a.s) çocukluğundan gençliğine, yıldızları, ayı ve güneşi nasılda kendilerine rab edindiklerini ve Hz. İbrahim’in (a.s) bunların istidlallerini çürüttüğünü nakletmiştir. Daha sonra sürekli onların putlarını aşağıladığını ve sonunda putlarını kırdığını ve onlarla bu konuda tartışmasını ve kendisini ateşe atma olayını, ateşin kendisine esenlik olduğunu geniş bir şekilde anlatmış ve nakletmiştir. Hz. İbrahim’in (a.s) onları nasıl alt edip susturduğunu hem de en güzel mantık diliyle anlatmaktadır. Hz. İbrahim ile ilgili evlenmesinden çocuğu olmasına misafir perverliğinden, adak adamasına, ailesini Beytullah’ın yanına ıssız çöle bırakmasından, Allah’ın evini inşa edip halkı hacc yapması için çağırmasından, oğlunu kurban kesmesine, şeytanla karşılaşmasına kadar olan olayları geniş akıcı ve mantık diliyle açıklamış ve nakletmiştir.Hz. İbrahim (a.s) hakkında Kur’an’da geçen olayı değil sadece ayetleri tercüme edecek olursak bir kitap olur. Yaşanan olaylara geniş yer verildiğinde ise ciltlerle kitap olur. Hz. İbrahim (a.s) ile ilgili olayları muhtelif sürelerde anlatmasına ileve olarak da O hazret adına bir özel Süre nazil etmiştir. Ben sadece olayların başlıklarına yer verdim okuyucu kardeşlerim tarih kitaplarına müracaat etmelerine gerek yoktur. Sadece Kur’an-ı Kerim’in mealinde bu konuların geniş açıklamasını okuyabilirler.
-Geçmişi konuşmanın getirisi ve götürüsü nedir?
-Geçmişi konuşma İslam’ın mantığımıdır?
-Akıl bu konuda ne der?
-Tarih boyu insanların geçmişe önem vermeleri ve geçmişten konuşmaları yanlış mıdır?
-Tüm devletler, gelecek nesillere ulaşsın diye hem icraatlarını hem ilişkilerini, içte ve dışta olan olayları kaydedip arşivlemeleri yanlış bir tutum mudur?
-Akıl sahiplerinin icraatı bu konuda ne olmuştur?
-Geçmişi geçmişte bırakalım diyenlerin mantığı nedir?
-Bu mantığı savunanlar, gerçekten geçmişi geçmişte bırakmışlar mı?
-Geçmişte fetva veren şahıslara taklit edip onların yolunda gitme, bu mantıkla çelişmiyor mu?
-Medeni, aydın, adil, atılımcı, ileriyi gören, dürüst, hak ve hakikati ön planda tutan bu mantığı kabul eder mi?
-Geçmişi geçmişte bırakalım diyen suçunu mu bastırmak istiyor?
Bu soruların cevabını kısa da olsa birkaç sayıda cevaplamaya ve olayı aydınlatmaya çalışacağız.
Bazen insanlar (Müslümanlar) kendi mensup oldukları dine, ideoloji ve felsefeye aykırı konuşuyorlar, böyle şeylerin sebebini bir türlü anlamış değilim. İslam tarihinde Allah Resulü’nün (s.a.a) vefatından sonra bir takım olayların geliştiğinde şüphe yoktur. Bu olayların içerisinde doğru ve yanlış şeyler olduğu kesindir, biz önce bir insan daha sonra yüce mantığı olan, daima üst olan alt olmayan yüce İslam dini mensupları Müslüman olarak tüm olaylara objektif bakıp doğruya doğru, yanlışa yanlış deme zorunluluğumuz vardır.
Her Müslüman karşılaştığı bir mesele ve olayı Kur’an çizgisinde değerlendirmelidir. Eğer böyle yapmıyorsa Allah katında sorumlu olduğu gibi doğruluktan da ayrılmıştır. Şimdi biz Müslümanlar olarak geçmişi konuşup konuşmama hakkında Kur’an-ı ölçü aldığımızda görmekteyiz ki; Allah tebarek ve teala kendi peygamberine Hz. Adem atamızın ve eşi Havva’nın Cennetten çıkarılmalarından, şeytanla aralarında geçen sohbete kadar her şeyi anlatmıştır. Hem de Hz. Muhammed peygamber Hz. Adem’in dinine tabi olacak olmamasına rağmen. Yine Kur’an Hz. Adem’in (a.s) iki oğlu Habil ile Kabil’in aralarında olan olayı ve Kabil’in Habil’i öldürmesinin detaylarını anlatmıştır.
Yine Kur’an Hz. Nuh’u (a.s) anlatmış hatta O’nun adına bir süre indirmiştir. Kavminin ona yaptıklarını, kavmi ile arasında geçen tartışmaları eziyet ve incitmelerini, hazretin onlara nifrin edip bela istemesini, bu arada haklı ve haksızı bildirip, zalimlerin sonunun hüsran olduğunu bildirmektedir. Meşhur Nuh tufanına, tufan esnasında ve tufandan sonra gelişen olaylara yer vermiş ve açıklamıştır.
Hz. İbrahim Peygamber’in (a.s) çocukluğundan gençliğine, yıldızları, ayı ve güneşi nasılda kendilerine rab edindiklerini ve Hz. İbrahim’in (a.s) bunların istidlallerini çürüttüğünü nakletmiştir. Daha sonra sürekli onların putlarını aşağıladığını ve sonunda putlarını kırdığını ve onlarla bu konuda tartışmasını ve kendisini ateşe atma olayını, ateşin kendisine esenlik olduğunu geniş bir şekilde anlatmış ve nakletmiştir. Hz. İbrahim’in (a.s) onları nasıl alt edip susturduğunu hem de en güzel mantık diliyle anlatmaktadır. Hz. İbrahim ile ilgili evlenmesinden çocuğu olmasına misafir perverliğinden, adak adamasına, ailesini Beytullah’ın yanına ıssız çöle bırakmasından, Allah’ın evini inşa edip halkı hacc yapması için çağırmasından, oğlunu kurban kesmesine, şeytanla karşılaşmasına kadar olan olayları geniş akıcı ve mantık diliyle açıklamış ve nakletmiştir.Hz. İbrahim (a.s) hakkında Kur’an’da geçen olayı değil sadece ayetleri tercüme edecek olursak bir kitap olur. Yaşanan olaylara geniş yer verildiğinde ise ciltlerle kitap olur. Hz. İbrahim (a.s) ile ilgili olayları muhtelif sürelerde anlatmasına ileve olarak da O hazret adına bir özel Süre nazil etmiştir. Ben sadece olayların başlıklarına yer verdim okuyucu kardeşlerim tarih kitaplarına müracaat etmelerine gerek yoktur. Sadece Kur’an-ı Kerim’in mealinde bu konuların geniş açıklamasını okuyabilirler.