Gazetemiz genel yayın yönetmeni Cabbar Şıktaş’ın sorularını yanıtlayan Dt. Ali Ağrı sorulara şöyle yanıt verdi.
Cabbar Şıktaş: Sayın Ali Ağrı, 1989-1994 yılları arasında Iğdır Belediye Başkanı olarak görev yaptınız. Iğdır’ın il olma sürecinde çok önemli bir rol üstlendiniz. Bize bu süreçten bahseder misiniz?
Ali Ağrı: Iğdır o dönemde Kars’a bağlı bir ilçeydi ve il olma talebi ciddi tepkilerle karşılanıyordu. Özellikle Kars milletvekilleri, Azeri Türkleri oyların bölüneceği gerekçesiyle bu talebe karşı çıkıyordu. Hatta, “Iğdır il olursa Ardahan da il olmak isteyecek, bu kabul edilemez” gibi bahaneler öne sürülüyordu.
Bu süreçte SHP’li Ardahan Belediye Başkanı Salih Aktürk ile iletişim kurarak, “Iğdır’ın il olmasının önüne Ardahan’ın engel olarak gösterilmesine izin vermeyin. Siz de il olmak için harekete geçin, biz de size destek olalım” dedim. Bu önerim, hem Iğdır’ın hem de Ardahan’ın il olma sürecini hızlandırdı.
Sık sık Ankara’ya giderek partili ilçe başkanları, Ticaret Odası başkanları ve diğer sivil toplum kuruluşlarıyla kulis çalışmaları yürüttüm. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’a çıkarak hem Iğdır’ın il olmasını hem de Nahçıvan bağlantısının kurulmasını gündeme getirdik. Cabbar Şıktaş: Peki, Nahçıvan’la Türkiye’yi birbirine bağlayan Hasret Köprüsü’nün yapımı nasıl gerçekleşti?
Ali Ağrı: Hasret Köprüsü, Iğdır’ın ve Azerbaycan’la ilişkilerin kaderini değiştiren bir projedir. Ermenilerin Karabağ’ı işgal ettiği ve soykırım yaptığı dönemde, Cumhurbaşkanı Turgut Özal ABD’deydi. O sırada verdiği bir demeçte, “Azeriler Şii’dir, İran’a yakındırlar” ifadesini kullanmıştı. Bu sözler bizi derinden yaraladı.
Özal Türkiye’ye döndüğünde, kanaat önderlerini ve sivil toplum temsilcilerini yanıma alarak Ankara’ya gittim. Heyetimizde İlhan Aküzüm de vardı. Kendisi Özal’a, “Sayın Cumhurbaşkanım, Iğdırlılar size kırgın” dedi. Bunun üzerine Özal bana dönerek, neden kırgın olduğumuzu sordu. Ben de, “Sayın Cumhurbaşkanım, “Azeriler Şii’dir, İran’a yakındırlar” sözünüze istinaden, oysa biz Türküz dedim. Sayın Özal’da, “Aranızda gazeteci yok değil mi, benim sözlerimi çarpıttılar” dedi. O sırada aramızda gazeteciler vardı ve bizlerde gülüştük. Aramızda gazeteci Sabri Şıktaş ile İsmail Aras vardı. Samimi ortamın havasıyla Azerbaycan’daki soydaşlarımız zor durumda. Onlara yardım edebilmemiz için Iğdır’la Nahçıvan arasında bir köprü yapılmasını istiyoruz” dedim.
Turgut Özal bu talebimize duyarsız kalmadı ve Bayındırlık Bakanı Cengiz Altınkaya’ya talimat vererek köprünün yapılmasını istedi. Ertesi gün Bayındırlık Bakanlığı’ndan bir görevliyle birlikte Dilucu’na giderek köprünün yerini tespit ettik. Haziran 1992’de dönemin Başbakanı Süleyman Demirel ve Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti Başkanı Haydar Aliyev, köprünün açılışını gerçekleştirdi.
Cabbar Şıktaş: Haydar Aliyev ile dostluğunuz dikkat çekici. Kendisiyle nasıl tanıştınız?Ali Ağrı: Haydar Aliyev, Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti Başkanı olduğu dönemde Iğdır’a geldi. Ziyareti sırasında kendisini evimde ağırladım. O günden sonra aramızda samimi bir dostluk gelişti. Azerbaycan Cumhurbaşkanı olduğunda da bu bağ devam etti. Kendisiyle pek çok kez Türkiye-Azerbaycan ilişkileri üzerine görüşmeler yaptık. Nahçıvan’ın zor günlerinde Iğdır belediyesinin ve Iğdır halkının tüm imkanlarını Nahçıvanda ki kardeşlerimize seferber ettik. Nahçıvan’da ki bir toplantıda bana söz hakkı verdiklerinde şöyle demiştim. “Koskocaman Rusya’yı yöneten Haydar Aliyev’e Nahçıvan çok küçük gelir. Sayın Haydar Aliyev’in Azerbaycan’ı yönetmesi gerekmektedir demiştim. Öyle de oldu. Azerbaycan’ın bugünlere gelmesinde ki temel o günlerde Sayın Haydar Aliyev tarafından atılmıştı. Şimdi de oğlu Sayın İlham Aliyev aynı gayretle babasının izinden giderek Azerbaycan’ı geliştiriyor.Cabbar Şıktaş: Iğdır’ın il olma sürecinde unutamadığınız bir anınız var mı?Ali Ağrı: En unutulmaz anlardan biri, Süleyman Demirel’in Iğdır’ın il olması için verdiği destektir. Sürekli, “Iğdır il olmalı” diyerek bize güven verdi. 3 Haziran 1992’de Iğdır il statüsüne kavuştu. Belediye başkanlığına başladığımda bir ilçe olan Iğdır, artık bir il olmuştu ve ben bu ilin ilk belediye başkanı olma gururunu yaşadım.
Cabbar Şıktaş: Bugün Iğdır halkına bir mesaj vermek ister misiniz?
Ali Ağrı: Iğdır, tarih boyunca önemli bir coğrafya oldu. Bugün sahip olduğumuz her şey geçmişte verilen mücadelenin bir sonucudur. Hep birlikte daha güzel bir geleceği inşa etmek için çalışmaya devam etmeliyiz. Tarihimize ve vefaya sahip çıkalım.
Cabbar Şıktaş: Sayın Ali Ağrı, bu değerli anılarınızı paylaştığınız için teşekkür ederiz.Cabbar Şıktaş
Cabbar Şıktaş: Sayın Ali Ağrı, 1989-1994 yılları arasında Iğdır Belediye Başkanı olarak görev yaptınız. Iğdır’ın il olma sürecinde çok önemli bir rol üstlendiniz. Bize bu süreçten bahseder misiniz?
Ali Ağrı: Iğdır o dönemde Kars’a bağlı bir ilçeydi ve il olma talebi ciddi tepkilerle karşılanıyordu. Özellikle Kars milletvekilleri, Azeri Türkleri oyların bölüneceği gerekçesiyle bu talebe karşı çıkıyordu. Hatta, “Iğdır il olursa Ardahan da il olmak isteyecek, bu kabul edilemez” gibi bahaneler öne sürülüyordu.
Bu süreçte SHP’li Ardahan Belediye Başkanı Salih Aktürk ile iletişim kurarak, “Iğdır’ın il olmasının önüne Ardahan’ın engel olarak gösterilmesine izin vermeyin. Siz de il olmak için harekete geçin, biz de size destek olalım” dedim. Bu önerim, hem Iğdır’ın hem de Ardahan’ın il olma sürecini hızlandırdı.
Sık sık Ankara’ya giderek partili ilçe başkanları, Ticaret Odası başkanları ve diğer sivil toplum kuruluşlarıyla kulis çalışmaları yürüttüm. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’a çıkarak hem Iğdır’ın il olmasını hem de Nahçıvan bağlantısının kurulmasını gündeme getirdik. Cabbar Şıktaş: Peki, Nahçıvan’la Türkiye’yi birbirine bağlayan Hasret Köprüsü’nün yapımı nasıl gerçekleşti?
Ali Ağrı: Hasret Köprüsü, Iğdır’ın ve Azerbaycan’la ilişkilerin kaderini değiştiren bir projedir. Ermenilerin Karabağ’ı işgal ettiği ve soykırım yaptığı dönemde, Cumhurbaşkanı Turgut Özal ABD’deydi. O sırada verdiği bir demeçte, “Azeriler Şii’dir, İran’a yakındırlar” ifadesini kullanmıştı. Bu sözler bizi derinden yaraladı.
Özal Türkiye’ye döndüğünde, kanaat önderlerini ve sivil toplum temsilcilerini yanıma alarak Ankara’ya gittim. Heyetimizde İlhan Aküzüm de vardı. Kendisi Özal’a, “Sayın Cumhurbaşkanım, Iğdırlılar size kırgın” dedi. Bunun üzerine Özal bana dönerek, neden kırgın olduğumuzu sordu. Ben de, “Sayın Cumhurbaşkanım, “Azeriler Şii’dir, İran’a yakındırlar” sözünüze istinaden, oysa biz Türküz dedim. Sayın Özal’da, “Aranızda gazeteci yok değil mi, benim sözlerimi çarpıttılar” dedi. O sırada aramızda gazeteciler vardı ve bizlerde gülüştük. Aramızda gazeteci Sabri Şıktaş ile İsmail Aras vardı. Samimi ortamın havasıyla Azerbaycan’daki soydaşlarımız zor durumda. Onlara yardım edebilmemiz için Iğdır’la Nahçıvan arasında bir köprü yapılmasını istiyoruz” dedim.
Turgut Özal bu talebimize duyarsız kalmadı ve Bayındırlık Bakanı Cengiz Altınkaya’ya talimat vererek köprünün yapılmasını istedi. Ertesi gün Bayındırlık Bakanlığı’ndan bir görevliyle birlikte Dilucu’na giderek köprünün yerini tespit ettik. Haziran 1992’de dönemin Başbakanı Süleyman Demirel ve Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti Başkanı Haydar Aliyev, köprünün açılışını gerçekleştirdi.
Cabbar Şıktaş: Haydar Aliyev ile dostluğunuz dikkat çekici. Kendisiyle nasıl tanıştınız?Ali Ağrı: Haydar Aliyev, Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti Başkanı olduğu dönemde Iğdır’a geldi. Ziyareti sırasında kendisini evimde ağırladım. O günden sonra aramızda samimi bir dostluk gelişti. Azerbaycan Cumhurbaşkanı olduğunda da bu bağ devam etti. Kendisiyle pek çok kez Türkiye-Azerbaycan ilişkileri üzerine görüşmeler yaptık. Nahçıvan’ın zor günlerinde Iğdır belediyesinin ve Iğdır halkının tüm imkanlarını Nahçıvanda ki kardeşlerimize seferber ettik. Nahçıvan’da ki bir toplantıda bana söz hakkı verdiklerinde şöyle demiştim. “Koskocaman Rusya’yı yöneten Haydar Aliyev’e Nahçıvan çok küçük gelir. Sayın Haydar Aliyev’in Azerbaycan’ı yönetmesi gerekmektedir demiştim. Öyle de oldu. Azerbaycan’ın bugünlere gelmesinde ki temel o günlerde Sayın Haydar Aliyev tarafından atılmıştı. Şimdi de oğlu Sayın İlham Aliyev aynı gayretle babasının izinden giderek Azerbaycan’ı geliştiriyor.Cabbar Şıktaş: Iğdır’ın il olma sürecinde unutamadığınız bir anınız var mı?Ali Ağrı: En unutulmaz anlardan biri, Süleyman Demirel’in Iğdır’ın il olması için verdiği destektir. Sürekli, “Iğdır il olmalı” diyerek bize güven verdi. 3 Haziran 1992’de Iğdır il statüsüne kavuştu. Belediye başkanlığına başladığımda bir ilçe olan Iğdır, artık bir il olmuştu ve ben bu ilin ilk belediye başkanı olma gururunu yaşadım.
Cabbar Şıktaş: Bugün Iğdır halkına bir mesaj vermek ister misiniz?
Ali Ağrı: Iğdır, tarih boyunca önemli bir coğrafya oldu. Bugün sahip olduğumuz her şey geçmişte verilen mücadelenin bir sonucudur. Hep birlikte daha güzel bir geleceği inşa etmek için çalışmaya devam etmeliyiz. Tarihimize ve vefaya sahip çıkalım.
Cabbar Şıktaş: Sayın Ali Ağrı, bu değerli anılarınızı paylaştığınız için teşekkür ederiz.Cabbar Şıktaş