“Biz yeni oyun oynamaya başlamıştık ki, aniden çok güçlü bir rüzgar esmeye başladı. Rüzgar şiddetlenerek karşısına çıkan her şeyi deviren kasırgaya dönüşdü. Portekize büyük derecede hasar veren dev kasırga, az kala altında oynadığımız Pelit ağacını kökünden koparıp üstümüze yıkacaktı. Çok korkmuştuk. Ağacın başında ilk kara benzer bem-beyaz bir ışık göründü. Şeffaf şafaklar saçan ışık gittikce yaklaşarak genc bir kadın şeklini aldı ve bizimle konuşmaya başladı. “Korkmayın, ben dünyanın kurtarıcı meleğiyim, benimle beraber dua edin: O yere diz çöküb secdeye gidercesine toprağa eğildi ve üç kere bunları söyledi: “Allahım sana inanır ve sana baş eğerim. Biliyorsun ki, seni seviyorum ve çok umutluyum. Seni sevmeyenlerin, sana umut etmeyenlerin, sana inanmayanların ve sana baş eğmeyenlerin hepsi için sana yalvarıyorum. Onları bağışlamanı istiyorum.” Daha sonra ayağa kalktı ve şöyle dedi: — “Dua edin İsanın ve Meryemin kalbi sizin dualarınıza odaklansın.” Sonra aniden kayb oldu. Küçük çobanlar dua’nı ezberlediler. Lakin tüm bu gördüklerini kimseye söylemediler. Biz ilahi varlığın aşikarada bize ne kadar yaklaşdığını düşünüb, gördüklerimizi birbirimize bile söylemeye cesaret edemiyorduk. Gördüklerimiz ve bildiklerimiz konusunda konuşmamaya karar vermemiştik, ama sanki o bizim dudaklarımıza mühür vurmuştu. 1916-nın yazında çocuklar incir ağacının altında oynadıkları zaman, aynı manzaranın şahidi oldular. Gördükleri ilahi varlık onlara bol - bol dua etmelerini söylüyordu. İsanın ve Meryemin kalbinde sizin bir yeriniz var, her zaman kurban vermek için içten dualarınızı onlara yüz tutub söyleyin.— Biz ufacık çocuklarız, bizim neyimiz var ki, onu da kurban verelim?
— Neyiniz varsa onu da teklif ediniz ve günahkarların yerine dua edin.
1916-nın son baharında melek yinede çocukların görüşüne gelmişti. Bir elinde hediye bir elinde ise bardak vardı. Hediyeden kan akıyordu. O getirdiyi hediyeyi Lusii’ye, bardağıysa Faransisko ve Jasintaya verdi. Otoriter bir ses tonuyla söyledi. ”Götürün nankör insanlar tarafından küfür edilmiş İsanın bedeninden ve kanından tadınız. O, katillerin günahlarını yıkayınız ve Allahımız sizi görüp de aff etsin.”
3 Mayıs 1917 tarıhınde kutsal Meryem Ana Fatima mabedinde üç küçük çobana, Jasinta, Fransisko ve Lusii Dos Santos’a yeniden göründü. O zamana kadar kutsal yer sayılan kutsal İrina mağarasında çocuklar esrarengiz bir parlak ışığın alevlerinde Meryem anayı gördüler. Kadın “ Lövhü Mehvuzdan” yanı gök yüzünden geldiğini söylemişti. Çocuklar onu orta boylu ve beyaz elbiseli hatırlıyorlardı. Kadın çocuklara cehennem ateşini göstermiş ve çok yakında bazı sırlı olayların olacağından bahsetmişdi. Kutsal Meryem Çocuklara lütfen, benim söylediklerimi insanlara söyleyiniz. ”Allahı inkar etmesinler, küfürden kaçınsınlar, zalim kaddar olmasınlar.”
Insanlar bu küçük çobanların söylediklerine inanmamış, onları hapse atmışlar. Bu da yetmemiş ateşli yağla işkence yapacaklarını söyleyip onları korkutmuşlardı. Ama çocuklar söyledikleri her şeyin doğru ve gerçek olduğu konusunda ısrar etmişlerdi. Sonunda insanlar bu çocuklara inanmış ve onların bu olayı yaşadıkları esrarengiz sırlarla dolu yeri ziyaretkah yapmışlardı. Aynı senenin ekim ayında binlerce insan kutsal Meryemi görmek için oraya toplanmışlardı.
13 Ekim 1917-de yetmiş bine yakın inanclı insan oradaydı. Bir kaç adam ısrarla mukaddes Meryemi gördüyünü söylemiş, bazılarıysa akıl ermez bir manzarayı seyr ettiklerini söylemişlerdi. En çok seyr edilen esrarengiz manzaraysa, güneşin dans etmesiydi. Güneş bulutlarla bürünmüş, onun bulutları delip geçen şüaları rengarenk alevleri hatırlatıyordu. Bu esrarengiz sırlı görüntüler nerdeyse 10 dakika sürmüştü. Bu olayın bir kaç mil uzaklardan seyredildiyinden bile bahs ediliyordu.
Şahitlerden bir kadın şöyle konuşuyordu: - “Ben çok dikkatle güneşi seyr etdim, güneş sönmüştü, parlaklığını itirmişti, artık ışık saçmıyordu. O dönem bir kar topunu andırıyordu. Aniden hem sağa, hemde sola sallanmaya başladı, sanki yerine üzerine düşecekdi...” On dakika sonra güneş yeniden ait olduğu yere döndü, ama yinede önceki gibi tutkundu. İnsanlar tehlükenin yan geçtiğinden emin oldukdan sonra sevinmeye başladılar. Olayı gören başka bir şahit gördüklerini şöyle anlatıyordu. Güneyden-kuzeye hareket eden balonu açıkca gördüğüm çok şaşırdım. O yavaş-yavaş havada yüzüyordu. Balon çok tuaf bir ışık saçdıkdan sonra aniden kayboldu. Bu manzarayı benimle beraber olan arkadaşım da seyr etdi.
Çoçuklar sır saklamak konusunda kendilerinin mukaddes Meryeme olan sadakatlarını bir daha sınavdan geçirdiler. Onlar kanaldan pis su içip, kendilerini ısırgan otuyla dövüyorlardı. 3 sene sonra kardeşler Fransisko 1919 da Josinta ise 1920 de pnevmaniyadan öldüler. Lusii 98 yaşında 2005 yılında Allahım rahmetine kavuştu, öldüğü günedek Karmelit monastırında rahibe olarak çalışıyordu.
Küçük çobanların gördükleri zamanında rahibler tarafından yazılıp Vatikana gönderilmişdi. O zaman yazılanlar hala daha duruyor. Çoçukların Meryem anayla söhbetlerin mevzusunun 1961 yılında dünyaya açıklanmasına söz verilmişti. 1917 yılında gördükleri ve rahibler tarafından kaleme alınan üç sırlı esrarengiz olayların meydana gelmesini – Meryem ananın peygamber gibi önce görüp haber verdiğini tekrar olarak hatırlatmak için Lusii 1943 yılında yazıp Vatikana göndermişti. Onlardan 2-si önceden halka duyurulmuşdu.
* Birincisi Rusyada kommunizmin hüküm süreceyinden haber veriyormuş.
* İkincisi Birinci Dünya Savaşının bitmesinden bahs ediyormuş.
Mukkaddes Meryemin çoçuklara göründüğü anlar olayların hızla döndüğü bir zamana denk geliyordu. Olayların neyle sonuçlanacağını bir kimsenin önceden söylemesi doğru olamazdı. Gelecekden haber vermek yalnız ve yalnız peygamberlere mahsus bir özelliktir. İnanmak istemeyenler çeşitli sözler söylüyorlardı. “ Önce görünenler “ olup bitenlerden sonra uydurulmuş bir yalandır ve önceden görülmüş gibi açıklanmışdır.
* Üçüncü esrarengiz, sırlı önceden görme mevzusu halen daha sırr olarak kalmakdadır. Bu konuyla ilgili çok tartışmalar yapılmaktadır.
* Dünyanın sonu
* Hristiyan dininde – vahiy, peygamberlik, ahir zamandan haber veren Ehdi Cedid kitaplarından biri.
* İslam dininin yayılması (Kayd edelim ki, hazırda yaşadığımız zamanda, Avrupada her yıl yüz binlerce insan müslüman olmak için İslam dinini kabul edir. Fransada mahpusa düşen kişilerin çoğu müslüman olarak mehpusdan çıkarlar. Her yıl binlerce müslümanlığı kabul eden avrupalı Mekkeyi ziyarete gedirler)
* Hristianlığın sonu
* Nükleer silahların getireceği felaketler
Şöyle söylüyorlardı ki, bu öngörü o kadar korkuncdur ki, Roma papası 12-ci Piy onu okurken bayılmış, sır çok korkulu olduğundan onun hiç bir zaman halka açıklanmayacağı söyleniyordu. 1997 yılında meydana gelen, arka-arkaya serii depremler 3-cü ön görmenin konusunun, “dünyanın sonu olması” ihtimalinin yanlış olduğunu Vatikan kabul etmek zorunda kaldı.
1-ci İoann Pavel kendisinin papa olmasından altı ay önce Lusii ile görüşdüğünde yüz renginin değiştiğini saklayamamıştı. Gözüken bu ki, Lusii 1917-ci yılda suikast konusunda mukaddes Meryemden işittiklerini papaya hatırlatmışdı. Başına geleceklerden korkuya düşen papaın yüz rengi sararmışdı. Lakin namludakının ondan sonraki papa olduğunu anlayamamışdı.
Sonralar 2-ci İoann Pavel onun yerine gelmiş, oysaki, peygambercesine söylenmiş öngörme onunla alakalıydı.
Roma katolik kiliselerinin önderi olayların yıl dönümü olan 13 mayıs 2000 yılında öngörülerin halka açıklanacağı konusunda bir yasa kabul etmişdi. Lakin önceden verilen söz zamanında 1961 ve 1981 yıllarında olduğu gibi şu defa da bu konuda hiç bir açıklama olmadı. Aynı gün Roma papası 2-ci ioann Pavel kardeşler Josinta ve Fransiskonun mezarlarını ziyaret etdi ve çocukların şerefine yasalaştırılmış ibadetini tamamladı. Papa Fatima mabedinde mukaddes Meryemin abidesini ziyaret etdi ve öğretmeni Poloniya kardinalı Stefan Vişinskinin ona verdiği altın yüzüyü oraya bırakdı. Vatikan önderinin kendisinin söylendiği gibi o yüzük onun en değerli, en kıymetli eşyalarından biriydi.
Peygamber gibi önden görmenin papa için önemli olduğundan konuşurken olayların yıl dönümünde 13 mayıs 1981 yılına bakmamız gerekir. Aynı gün Romada mukaddes Pyotr meydanında papa 2-ci İoann Pavel kurşun yarası almışdı. Söylentilere göre o anda papa mukaddes Meryemin resmi olan tabloya bakmak için eğilmişti ve papa tam olarak Kutsal annenin onun hayatını kurtardığının kanaetindeydi. Papaya saplanmış kurşun şimdi Fatima mabedinde mukaddes Meryem abidesinde takılan tacı süslendiriyor.
Düşüncelere göre 3-cü esrarengiz öngörünün papaya suikast olayı otduğunu insanlara kabul ettirilmesi için uğraşılmaktadır.
Lakin şu ihtimal 12-ci Piyin bayılmasına sebeb ola bilecek çok da korkunc vahim olay değildi. Ama sohbet halka açıklanmasından korkulan vahim oluşumun konusudur. Şu anlayış hristiyan dünyasını telaşlandıran 1432 sene önce dünyaya gelen, sonunci din olan İslamın gelişmesi ve hristiyanlığın sonun yaklaşdığı gibi bir ihtimal vardır.
1432 sene önce dünya müslümanlarına Allah tarafından gönderlen kutsal kitabımız Kuranda gösterildiği gibi “Kuran sonuncu kitabımız, İslam sonuncu dinimiz, Muhammed sonuncu peygamberimizdir” Bundan sonra dünyaya ne bir dini kitap, ne bir yeni din, ne de bir peygamber gelmeyecektir. Bütün beşer evladının İslama dönmekle (her hansı bir dinden İslama dönen sevab kazanır, İslamdan başka bir dine dönense kafir olur) hakk yoluna gelecekleri gösterilir.
Kuranın “Bakara” suresinin 41-ci ayetinde: Elinizdekine (Tevratın aslını) tasdik edici olarak indirdiğime (Kurana) iman edin !
43-cu ayetde: - Namazı tam kılın, zekatı hakkıyla verin, ruku edenlerle beraber ruku edin !
89-cu ayetde: Daha önce kafirlere karşı zafer isterlerken kendilerine Allah katından ellerindeki (Tevratı) doğrulayan bir kitap gelip de bize yardım etseydi – diye Allaha yalvarmışlardı. (Tevratdan) bilip öyrendikleri (Kurana ve Muhammede işaredir) gerçekler karşılarına dikilince onu inkar ettiler.
Kuranın Ali İmran suresinin 19-cu ayetinde: Allah nezdinde hakk din İslamdır. Kitap verilenler, aralarındaki kıskanclık yüzünden ayrılığa düştüler.
İnkişaf etmekte olan islamın karşısını almak için hristiyanların haçlı seferleirni tarihden biliyoruz.
Dünyayı feth eden Hun imparatoru Atilla 452 yılında zamanın Roma Papası olmuş Levin ricasını kabul etmiş Romaya girmemişti. Yalvarışlarıyla Romayı işkalden kurtaran papa, Hun imparatorluğunun dağılması için çalışıyordu.
Buna nail olmak için Romanın tüm düşmanları ile iş birliği yapmak isteyinde onlar papa, Atillayı üzerine insan dersi çekilmiş iblis, hunları ise vahşi barbarlar olarak adlandırmıştır.Osmanlı devletinin yıkılmasından sonra hristiyan devletlerinin hızla gelişmesi ve sonrakı muharebelerin hepsinde müslüman ülkelerinin arazilerinin işgali, gelişmekde olan müslüman devletlerini zayıflatmak için her türlü iftiralara baş vuran hristiyan alemi, Afganistanda taliban ve Üsame BinLaden, Irakda Saddam Hüseyn ve korkunc kimya silahı tehlükelerini bahane ederek bu ülkeleri işgal etti. Filistende kırk yıldan fazla bir zamanda devam eden İsrail-Filistin karşı durması, İranın atom silahı elde etmek isteği tehlükesi bahanesi, Türkiyeyi suçsuz iken suçlu duruma düşürmek için sözde soykırım iddiasını tanımak yarışması ve bölücü terör örgütü PKK-nın devleti içinden karıştırarak mesgul etmesi, Azerbaycan gibi bir devleti Ermenistan karşısında mağdur duruma düşürmek, topraklarının yüzde %20-si işgal altında olan bir devletin, işgal olunan arazilerinde kurmak istedikleri yapmacık Dağlık Karabağı bir devlet gibi tanımaya zorlamaklar, hepsi super güce mailk hristiyan devletlerinin genel pilanlarının bir parçası değilmi.
Ermeniler kendileri istese bile, Azerbaycanla münasebetleri düzeltemezler. Çünki, onlar sadece çarkın bir parçasıdırlar. Pilan-proje onlara aid değildir, onları bu işe sevk edenler böyük miktar paralar harcamışlar, ermenilere maddi-manevi destek olmuşlardı. Onları şu istikamette yönlendirenler Lojistik destek, silah-askeri mühimatla yardım etmekle beraber vakti zamanında canlı olarak askerlerinin katkısıyla da yardım etmişlerdi.. Bu Listeyi çok uzata biliriz, bu günün tarihinde Mısırda halkın ayaklandığını, Ürdünde, Suriyede ve Tunusda hakimiyyet böhranını-krizini yazmakla mevzumuzun ana çizgisinden uzaklaşmayalım. Galiba 1917-de olan olaylar – Meryem ananın küçük çobanlara anlatdıklarının Kuranın ayetleri ile üst-üste düşme ihtimali vardır.
Fatima mabedinFde Meryem ana ile küçük çobanlar arasında konuşulanlar yalnızca üç sırdan ibarət değilmiş. Açıklanması Vatikan tarafından yasaklanmış gerçeklikleri saklayanlara ise yinede Kuranın Bakara suresinin 42-ci ayetini hatırlatalım. “ Bilerek hakkı batıl ile karıştırmayın, hakkı gizlemeyin. ”
Bu gün dünyada ceryan eden olayların, baş gösterme sebebini analiz ederken, müslüman ülkelerdeki kargaşanın nedenini tarihin derinliklerinde aktarmamız lazım.
Elman Abbasov
Azerbaycan-Nahçivan
— Neyiniz varsa onu da teklif ediniz ve günahkarların yerine dua edin.
1916-nın son baharında melek yinede çocukların görüşüne gelmişti. Bir elinde hediye bir elinde ise bardak vardı. Hediyeden kan akıyordu. O getirdiyi hediyeyi Lusii’ye, bardağıysa Faransisko ve Jasintaya verdi. Otoriter bir ses tonuyla söyledi. ”Götürün nankör insanlar tarafından küfür edilmiş İsanın bedeninden ve kanından tadınız. O, katillerin günahlarını yıkayınız ve Allahımız sizi görüp de aff etsin.”
3 Mayıs 1917 tarıhınde kutsal Meryem Ana Fatima mabedinde üç küçük çobana, Jasinta, Fransisko ve Lusii Dos Santos’a yeniden göründü. O zamana kadar kutsal yer sayılan kutsal İrina mağarasında çocuklar esrarengiz bir parlak ışığın alevlerinde Meryem anayı gördüler. Kadın “ Lövhü Mehvuzdan” yanı gök yüzünden geldiğini söylemişti. Çocuklar onu orta boylu ve beyaz elbiseli hatırlıyorlardı. Kadın çocuklara cehennem ateşini göstermiş ve çok yakında bazı sırlı olayların olacağından bahsetmişdi. Kutsal Meryem Çocuklara lütfen, benim söylediklerimi insanlara söyleyiniz. ”Allahı inkar etmesinler, küfürden kaçınsınlar, zalim kaddar olmasınlar.”
Insanlar bu küçük çobanların söylediklerine inanmamış, onları hapse atmışlar. Bu da yetmemiş ateşli yağla işkence yapacaklarını söyleyip onları korkutmuşlardı. Ama çocuklar söyledikleri her şeyin doğru ve gerçek olduğu konusunda ısrar etmişlerdi. Sonunda insanlar bu çocuklara inanmış ve onların bu olayı yaşadıkları esrarengiz sırlarla dolu yeri ziyaretkah yapmışlardı. Aynı senenin ekim ayında binlerce insan kutsal Meryemi görmek için oraya toplanmışlardı.
13 Ekim 1917-de yetmiş bine yakın inanclı insan oradaydı. Bir kaç adam ısrarla mukaddes Meryemi gördüyünü söylemiş, bazılarıysa akıl ermez bir manzarayı seyr ettiklerini söylemişlerdi. En çok seyr edilen esrarengiz manzaraysa, güneşin dans etmesiydi. Güneş bulutlarla bürünmüş, onun bulutları delip geçen şüaları rengarenk alevleri hatırlatıyordu. Bu esrarengiz sırlı görüntüler nerdeyse 10 dakika sürmüştü. Bu olayın bir kaç mil uzaklardan seyredildiyinden bile bahs ediliyordu.
Şahitlerden bir kadın şöyle konuşuyordu: - “Ben çok dikkatle güneşi seyr etdim, güneş sönmüştü, parlaklığını itirmişti, artık ışık saçmıyordu. O dönem bir kar topunu andırıyordu. Aniden hem sağa, hemde sola sallanmaya başladı, sanki yerine üzerine düşecekdi...” On dakika sonra güneş yeniden ait olduğu yere döndü, ama yinede önceki gibi tutkundu. İnsanlar tehlükenin yan geçtiğinden emin oldukdan sonra sevinmeye başladılar. Olayı gören başka bir şahit gördüklerini şöyle anlatıyordu. Güneyden-kuzeye hareket eden balonu açıkca gördüğüm çok şaşırdım. O yavaş-yavaş havada yüzüyordu. Balon çok tuaf bir ışık saçdıkdan sonra aniden kayboldu. Bu manzarayı benimle beraber olan arkadaşım da seyr etdi.
Çoçuklar sır saklamak konusunda kendilerinin mukaddes Meryeme olan sadakatlarını bir daha sınavdan geçirdiler. Onlar kanaldan pis su içip, kendilerini ısırgan otuyla dövüyorlardı. 3 sene sonra kardeşler Fransisko 1919 da Josinta ise 1920 de pnevmaniyadan öldüler. Lusii 98 yaşında 2005 yılında Allahım rahmetine kavuştu, öldüğü günedek Karmelit monastırında rahibe olarak çalışıyordu.
Küçük çobanların gördükleri zamanında rahibler tarafından yazılıp Vatikana gönderilmişdi. O zaman yazılanlar hala daha duruyor. Çoçukların Meryem anayla söhbetlerin mevzusunun 1961 yılında dünyaya açıklanmasına söz verilmişti. 1917 yılında gördükleri ve rahibler tarafından kaleme alınan üç sırlı esrarengiz olayların meydana gelmesini – Meryem ananın peygamber gibi önce görüp haber verdiğini tekrar olarak hatırlatmak için Lusii 1943 yılında yazıp Vatikana göndermişti. Onlardan 2-si önceden halka duyurulmuşdu.
* Birincisi Rusyada kommunizmin hüküm süreceyinden haber veriyormuş.
* İkincisi Birinci Dünya Savaşının bitmesinden bahs ediyormuş.
Mukkaddes Meryemin çoçuklara göründüğü anlar olayların hızla döndüğü bir zamana denk geliyordu. Olayların neyle sonuçlanacağını bir kimsenin önceden söylemesi doğru olamazdı. Gelecekden haber vermek yalnız ve yalnız peygamberlere mahsus bir özelliktir. İnanmak istemeyenler çeşitli sözler söylüyorlardı. “ Önce görünenler “ olup bitenlerden sonra uydurulmuş bir yalandır ve önceden görülmüş gibi açıklanmışdır.
* Üçüncü esrarengiz, sırlı önceden görme mevzusu halen daha sırr olarak kalmakdadır. Bu konuyla ilgili çok tartışmalar yapılmaktadır.
* Dünyanın sonu
* Hristiyan dininde – vahiy, peygamberlik, ahir zamandan haber veren Ehdi Cedid kitaplarından biri.
* İslam dininin yayılması (Kayd edelim ki, hazırda yaşadığımız zamanda, Avrupada her yıl yüz binlerce insan müslüman olmak için İslam dinini kabul edir. Fransada mahpusa düşen kişilerin çoğu müslüman olarak mehpusdan çıkarlar. Her yıl binlerce müslümanlığı kabul eden avrupalı Mekkeyi ziyarete gedirler)
* Hristianlığın sonu
* Nükleer silahların getireceği felaketler
Şöyle söylüyorlardı ki, bu öngörü o kadar korkuncdur ki, Roma papası 12-ci Piy onu okurken bayılmış, sır çok korkulu olduğundan onun hiç bir zaman halka açıklanmayacağı söyleniyordu. 1997 yılında meydana gelen, arka-arkaya serii depremler 3-cü ön görmenin konusunun, “dünyanın sonu olması” ihtimalinin yanlış olduğunu Vatikan kabul etmek zorunda kaldı.
1-ci İoann Pavel kendisinin papa olmasından altı ay önce Lusii ile görüşdüğünde yüz renginin değiştiğini saklayamamıştı. Gözüken bu ki, Lusii 1917-ci yılda suikast konusunda mukaddes Meryemden işittiklerini papaya hatırlatmışdı. Başına geleceklerden korkuya düşen papaın yüz rengi sararmışdı. Lakin namludakının ondan sonraki papa olduğunu anlayamamışdı.
Sonralar 2-ci İoann Pavel onun yerine gelmiş, oysaki, peygambercesine söylenmiş öngörme onunla alakalıydı.
Roma katolik kiliselerinin önderi olayların yıl dönümü olan 13 mayıs 2000 yılında öngörülerin halka açıklanacağı konusunda bir yasa kabul etmişdi. Lakin önceden verilen söz zamanında 1961 ve 1981 yıllarında olduğu gibi şu defa da bu konuda hiç bir açıklama olmadı. Aynı gün Roma papası 2-ci ioann Pavel kardeşler Josinta ve Fransiskonun mezarlarını ziyaret etdi ve çocukların şerefine yasalaştırılmış ibadetini tamamladı. Papa Fatima mabedinde mukaddes Meryemin abidesini ziyaret etdi ve öğretmeni Poloniya kardinalı Stefan Vişinskinin ona verdiği altın yüzüyü oraya bırakdı. Vatikan önderinin kendisinin söylendiği gibi o yüzük onun en değerli, en kıymetli eşyalarından biriydi.
Peygamber gibi önden görmenin papa için önemli olduğundan konuşurken olayların yıl dönümünde 13 mayıs 1981 yılına bakmamız gerekir. Aynı gün Romada mukaddes Pyotr meydanında papa 2-ci İoann Pavel kurşun yarası almışdı. Söylentilere göre o anda papa mukaddes Meryemin resmi olan tabloya bakmak için eğilmişti ve papa tam olarak Kutsal annenin onun hayatını kurtardığının kanaetindeydi. Papaya saplanmış kurşun şimdi Fatima mabedinde mukaddes Meryem abidesinde takılan tacı süslendiriyor.
Düşüncelere göre 3-cü esrarengiz öngörünün papaya suikast olayı otduğunu insanlara kabul ettirilmesi için uğraşılmaktadır.
Lakin şu ihtimal 12-ci Piyin bayılmasına sebeb ola bilecek çok da korkunc vahim olay değildi. Ama sohbet halka açıklanmasından korkulan vahim oluşumun konusudur. Şu anlayış hristiyan dünyasını telaşlandıran 1432 sene önce dünyaya gelen, sonunci din olan İslamın gelişmesi ve hristiyanlığın sonun yaklaşdığı gibi bir ihtimal vardır.
1432 sene önce dünya müslümanlarına Allah tarafından gönderlen kutsal kitabımız Kuranda gösterildiği gibi “Kuran sonuncu kitabımız, İslam sonuncu dinimiz, Muhammed sonuncu peygamberimizdir” Bundan sonra dünyaya ne bir dini kitap, ne bir yeni din, ne de bir peygamber gelmeyecektir. Bütün beşer evladının İslama dönmekle (her hansı bir dinden İslama dönen sevab kazanır, İslamdan başka bir dine dönense kafir olur) hakk yoluna gelecekleri gösterilir.
Kuranın “Bakara” suresinin 41-ci ayetinde: Elinizdekine (Tevratın aslını) tasdik edici olarak indirdiğime (Kurana) iman edin !
43-cu ayetde: - Namazı tam kılın, zekatı hakkıyla verin, ruku edenlerle beraber ruku edin !
89-cu ayetde: Daha önce kafirlere karşı zafer isterlerken kendilerine Allah katından ellerindeki (Tevratı) doğrulayan bir kitap gelip de bize yardım etseydi – diye Allaha yalvarmışlardı. (Tevratdan) bilip öyrendikleri (Kurana ve Muhammede işaredir) gerçekler karşılarına dikilince onu inkar ettiler.
Kuranın Ali İmran suresinin 19-cu ayetinde: Allah nezdinde hakk din İslamdır. Kitap verilenler, aralarındaki kıskanclık yüzünden ayrılığa düştüler.
İnkişaf etmekte olan islamın karşısını almak için hristiyanların haçlı seferleirni tarihden biliyoruz.
Dünyayı feth eden Hun imparatoru Atilla 452 yılında zamanın Roma Papası olmuş Levin ricasını kabul etmiş Romaya girmemişti. Yalvarışlarıyla Romayı işkalden kurtaran papa, Hun imparatorluğunun dağılması için çalışıyordu.
Buna nail olmak için Romanın tüm düşmanları ile iş birliği yapmak isteyinde onlar papa, Atillayı üzerine insan dersi çekilmiş iblis, hunları ise vahşi barbarlar olarak adlandırmıştır.Osmanlı devletinin yıkılmasından sonra hristiyan devletlerinin hızla gelişmesi ve sonrakı muharebelerin hepsinde müslüman ülkelerinin arazilerinin işgali, gelişmekde olan müslüman devletlerini zayıflatmak için her türlü iftiralara baş vuran hristiyan alemi, Afganistanda taliban ve Üsame BinLaden, Irakda Saddam Hüseyn ve korkunc kimya silahı tehlükelerini bahane ederek bu ülkeleri işgal etti. Filistende kırk yıldan fazla bir zamanda devam eden İsrail-Filistin karşı durması, İranın atom silahı elde etmek isteği tehlükesi bahanesi, Türkiyeyi suçsuz iken suçlu duruma düşürmek için sözde soykırım iddiasını tanımak yarışması ve bölücü terör örgütü PKK-nın devleti içinden karıştırarak mesgul etmesi, Azerbaycan gibi bir devleti Ermenistan karşısında mağdur duruma düşürmek, topraklarının yüzde %20-si işgal altında olan bir devletin, işgal olunan arazilerinde kurmak istedikleri yapmacık Dağlık Karabağı bir devlet gibi tanımaya zorlamaklar, hepsi super güce mailk hristiyan devletlerinin genel pilanlarının bir parçası değilmi.
Ermeniler kendileri istese bile, Azerbaycanla münasebetleri düzeltemezler. Çünki, onlar sadece çarkın bir parçasıdırlar. Pilan-proje onlara aid değildir, onları bu işe sevk edenler böyük miktar paralar harcamışlar, ermenilere maddi-manevi destek olmuşlardı. Onları şu istikamette yönlendirenler Lojistik destek, silah-askeri mühimatla yardım etmekle beraber vakti zamanında canlı olarak askerlerinin katkısıyla da yardım etmişlerdi.. Bu Listeyi çok uzata biliriz, bu günün tarihinde Mısırda halkın ayaklandığını, Ürdünde, Suriyede ve Tunusda hakimiyyet böhranını-krizini yazmakla mevzumuzun ana çizgisinden uzaklaşmayalım. Galiba 1917-de olan olaylar – Meryem ananın küçük çobanlara anlatdıklarının Kuranın ayetleri ile üst-üste düşme ihtimali vardır.
Fatima mabedinFde Meryem ana ile küçük çobanlar arasında konuşulanlar yalnızca üç sırdan ibarət değilmiş. Açıklanması Vatikan tarafından yasaklanmış gerçeklikleri saklayanlara ise yinede Kuranın Bakara suresinin 42-ci ayetini hatırlatalım. “ Bilerek hakkı batıl ile karıştırmayın, hakkı gizlemeyin. ”
Bu gün dünyada ceryan eden olayların, baş gösterme sebebini analiz ederken, müslüman ülkelerdeki kargaşanın nedenini tarihin derinliklerinde aktarmamız lazım.
Elman Abbasov
Azerbaycan-Nahçivan