DEPREMDE NELER OLDU
10 koca ilimizde yüzyılın felaketi yaşandı.
Bu illerimizin çoğunun ilçeleri dahi Iğdır’dan büyük...
Yani ülkemizin 5’te ikisi deprem afeti ile yerle bir oldu.
On binlerce insanımız ağır kış koşullarında sabaha doğru saat 04.17’de sıcak yuvalarında buz gibi enkazın altında kaldılar.
Kaçıp kurtulanlar zemheri ayazda iliklerine kadar titretmişlerdi.
Bir yandan ağlıyor, bir yandan da dondurucu soğukta çaresizce bekliyorlardı. Ne saniyeler geçmek biliyordu, ne de gün ağarıyordu.
Sağ kurtulanlar önce kendi imkanları ile ailelerini ve komşularını enkaz altından kurtarmaya çalıştılar.
Ama çok azı sağlıklı düşünebiliyordu.
Çünkü onlar için yaşanan felaket bir kıyametti.
Acıları, feryatları, çaresizlikleri sabah uyandığımızda bizleri de hüzne boğmuştu. Hiç kimsenin yüzü gülmez olmuştu o gün.
Sabah uyandığım da aldığım ilk haber AFAD, UMKE VE İTFAİYE ekibimizin yola çıkmış olduğuydu.
Demek ki deprem olur olmaz Vali Hüseyin Engin Sarıibrahim ayaklanmış, kurumları alarma geçirmiş, Türkiye’den ilk arama kurtarma ekibi Iğdır’ımızdan deprem bölgesine intikal etmişti.
6 Şubat sabahı kimsenin ağzını bıçak açmıyordu ama öyle bir koşuşturmaca vardı ki her baktığımda gözlerim doluyor, her konuştuğumda ağlamamak için kendimi zor zapt ediyordum.
Neye ağlıyordum biliyor musunuz?
Birincisi deprem bölgesinden gelen feryat seslerine ağlıyordum.
İkincisi bu eli öpülesi millete... Bu millet var olduğu sürece ülkemiz ilelebet yaşayacak deyip o fedakâr halkımızın gayretine ağlıyordum.
Elbette üzüldüğümüz, isyan ettiğimiz, içimizin yandığı, "biz hangi ara bu kadar duygusuz olduk?" dediğimiz de oldu.
Bir yanda acılar içinde feryat edenler varken, öte yandan o feryatları hiç umursamadan yağma başlatan akbabaları görünce şüphesiz hepimiz çok öfkelendik.
10 ilimizde üst üste iki ayrı depremin olması, on binlerce binanın, evin aynı anda yıkılması şüphesiz bir kaos oluşturur.
Bu kargaşada yardım ekipleri kimin kapısına gitse, öteki bize yardım gelmedi diyecektir.
Çünkü enkaz altında kalan candır ve her can çok kıymetlidir.
İlk iki gün biraz organizasyonsuzluk olsa da sonraki günlerde ekipler tümüyle sahaya hakim oldu.
Bir yandan enkaz altındaki insanlarımızın çıkarılması için mücadele verilirken, diğer yandan fedakar halkımızın yaptığı yardımların yerli yerine ulaşması için mücadele ediliyordu.
Her şey saat gibi işledi demiyoruz. Sonuçta yaşanan felaket kim bilir belki de 70 Iğdır büyüklüğünde bir alanda meydana gelmiştir. Bir anda organize olabilmek kesinlikle zor bir durumdur.
Kimi yardımlar hayat kurtarırken, kimi yardımlar hırsızlar tarafından çalınıyor depremzedelere ulaşamıyordu.
Kimi insanlar bir tuğla kaldırmak için koşuştururken, kimileri enkazdan hangi ganimeti çalarım diye akın ediyordu.
Kimi elinde avucunda ne varsa onu vererek kardeşlerinin feryadına koşarken, kimileri kimsesizlerin ellerindekini alıp kaçıyorlardı.
Ama unutulmasın iyiler, kötülerden çoktur.
Ülkemizin her bir noktasından deprem bölgesine yardım seferberliği başlamıştı.
Hakeza Azerbaycan ve Nahçıvan’ın da bizden hiçbir farkı yoktu.
Ağlaya ağlaya yardım götüren, anında bunu şiirlerine yansıtan, ağıtlar yakan, dualar okuyan, Azerbaycan ve Türki Cumhuriyetler kardeşliklerini göstermişlerdi.
İlk gün arama kurtarma, sahra hastaneleri ve yardım malzemeleri ile gelen iki ülke vardı biri Azerbaycan, diğeri İran’dı.
Aslında dünya ülkeleri akın ettiler ülkemize. Dün it dalaşı yaptığımız Yunanistan gelmişti, bir zamanlar kötü dediğimiz İsrail gelmişti. Kısacası tüm insanlar, insan kurtarmak için seferber olmuşlardı.
Üç beş kıt akıllı arama kurtarma yapmak için gelen İsrail ekibine hesap sorma densizliği göstermiş olsa da, hesap sorma yerinin orası olmadığını yüzüne yüzüne söylemek gerekirdi ama hiç sırası değildi.
Çünkü betonların altında onca canımız yatarken, eli cebinde dolaşanların böyle densizlik yapması insanın canını sıkmıyor değildi.
TÜRKİYE TEK YÜREK
Acun Ilıcalı ve birçok ünlünün sunuculuğunu yaptığı “Türkiye Tek Yürek” yardım kampanyasına birçok yardımsever katkıda bulunarak gönlümüzü ferahlattı.
Yardım yapanlar arasında bir Iğdırlı'nın olması şüphesiz bizleri daha çok sevindirdi.
Ayrıca yardım ismi açıklarken, Alagöz Holding demedi. Alagöz Holding Iğdır FK dedi.
Bu yardımın Iğdır’dan yapıldığını tüm dünyaya duyurmuş oldu.
Cantürk Alagöz canlı yayında 30 milyon bağışta bulundu ama özelinden biliyorum şu ana kadar ve devam edecek olan yardımlarının 30 milyonun çok üstüne çıktığını bizzat belirteyim.
Bu kriz ortamında elini cebine atan, "mal canın yongasıdır" demeden yardım elini uzatan, gizli veya aşikar feryat edenin yardımına koşan herkese sonsuz teşekkürlerimizi sunmamız gerekiyor.
Haluk Levent ve ekibi de deprem bölgesine çok büyük katkıda bulunmuş, ciddi manada yardım yapmışlardır.
Yani Ahbap ve daha başka onlarca yardım kuruluşunun emeklerini yok hükmünde görmek, ötekileştirmek, suçlamak son derece yanlıştır.
Eğer bu yanlışlara devam edersek “iyiliği” öldürmüş oluruz.
Lütfen “iyilikleri” öldürmeyin.
Hele ki elinden bir şey gelmediği halde çalışıp çabalayanlara laf atmaktansa sessizliklerine devam etmeleri bu ülkeye daha çok fayda sağlamış olur.
Kim ne derse desin, bizim milletimizin iyisi çoktur. Allah iyileri var etsin. Verdiklerinin yerini misliyle doldursun.
Allah depremde hayatını kaybedenlere rahmet eylesin, yaralılara şifa inayet eylesin. Sağ kurtulanlara bir an önce normal hayata dönmeyi nasip eylesin.