Ermenistan ve Paşinyan Üzerine Düşünceler
Öncelikle, ülkemizin ve Azerbaycan'ın aldığı kararların bizim için öncelikli olduğunu belirtmek isterim. Devlet politikası gereği, aldıkları veya alacakları kararlara yöre halkı olarak uymamız gerekmektedir.
Azerbaycan’ın zaferiyle sonuçlanan İkinci Karabağ Savaşı'nın ardından, Ermenistan'da ciddi siyasi dalgalanmalar yaşandı. Hükümeti seçime götüren Başbakan Nikol Paşinyan, bu süreçte güçlenerek iktidara geri döndü. O dönemde yazdığım bir makalede, Paşinyan'ın Ermeni liderler arasında halkını en çok seven lider olduğunu ve barış görüşmelerini hızlandırmasının ülkesine fayda sağlayacağını belirtmiştim. Ayrıca, Zengezur Koridoru ve Alican Kapısı aracılığıyla Ermenistan'ın dünyaya entegre olabileceğini de ifade etmiştim.
Bu süreçte, Ermenistan'ın Karabağ'dan tamamen çekilmesi durumunda Paşinyan'ı Iğdır'da misafir ederek Bozbaş ikram edeceğimi söylemiştim. Ancak bu samimi davetim, sosyal medyada yanlış anlaşılmış ve bazı Ermeniler tarafından alay konusu edilerek hakarete varan sözler söylenmişti.
Savaşın kazananı olmaz. 1992'de Ermeniler, Karabağ'da savunmasız insanlara saldırarak bir zafer kazandıklarını düşündüler. Ancak, 2020'de Azerbaycan, topraklarını geri alarak durumu değiştirdi. Paşinyan, bu durumun farkına vararak daha fazla vatandaşının ölmemesi için arabulucuların ateşkes çağrısına olumlu yanıt verdi.
Paşinyan'ın Ermenistan'daki en büyük sorunu, aşırı ırkçı Hınçak ve Taşnak Ermenileridir. Bu gruplar, Ermeni diasporasının etkisi altında hareket etmekte ve doğal olarak Paşinyan'a muhalefet etmektedirler. Ermenistan'ın iç işleri elbette kendi meseleleridir. Ancak bizim için önemli olan, komşularımızla diyalog kurabilmek ve konuşabilmektir. Paşinyan, gördüğüm kadarıyla, masaya oturulup konuşulabilen, gerçekleri görebilen bir liderdir.
Bu nedenle, mevcut sorunların bir an önce çözülmesi gerektiğini düşünüyorum. Ülkemizin iç siyasi gelişmeleri herkesin hoşuna gitmeyebilir; benim de eleştirdiğim konular olmuştur ve olacaktır. Ancak Türkiye'nin dış politikada etkili bir ülke olduğunu unutmamak gerekir. Nitekim Azerbaycan da son 5 yılda stratejik hamlelerle dikkatleri üzerine çekmiş, siyasi, askeri ve politik anlamda dünyada söz sahibi ülkeler arasında yerini almıştır.
Kafkaslar ve Orta Asya’da taşlar yerine oturdukça, stratejik değişimler de kaçınılmaz olarak yaşanmaktadır.
*Iğdır ve Erivan Arasındaki Mesafe: 40 KM*
Iğdır merkezi ile Erivan merkezi arasındaki mesafe sadece 40 kilometredir, bu da iki komşu ülke için büyük bir avantajdır. Türkiye, Ermenistan'ın başkentine sınır olan nadir ülkelerden biridir.
Bu kadar yakın iki ülkenin düşman olarak kalması kimseye fayda sağlamaz. Daha doğrusu, bu durumdan Ermenistan zararlı çıkar. Çünkü dünyaya açılamayan Ermenistan’ın tek çıkış yolu Türkiye’dir. Dolayısıyla barışı en çok istemesi gereken ülke de Ermenistan olmalıdır. Nitekim Ermenistan, bu adımı atmış durumda. Aldığım bilgilere göre, Ermenistan, Alican Sınır Kapısı'na doğru yol ve idari binalarını tamamlamış ve Türkiye’den gelecek haberi beklemeye koyulmuş durumda.
Aynı şekilde, Zengezur Koridoru'nda da Azerbaycan, kendi yapması gereken yolları tamamlamış ve Türkiye’den yanıt beklemektedir. Ancak Türkiye henüz somut adım atmamıştır. Bu bağlamda Kars, Iğdır, Nahçıvan demiryolu ihalesi yapılmış ve işi Kolin ile Cengiz firmaları almış, ancak finansman sorunları nedeniyle beklemektedirler.
Cuma günü Ermenistan Dışişleri, Türkiye Dışişleri ile olumlu bir görüşme yaptı ve anlaşmaya vardılar. Umarız bu konuda hızlı gelişmeler olur ve Iğdır beklenen hareketliliği yaşamaya başlar.