Dünyayı Tanıma Ve Ondan Sakınma

Tarih : 2012-12-24 / Kategori : Genel Haber

Dünyayı  Tanıma Ve Ondan Sakınma

    Bismillahirrahmanirrahim
    Kuşkusuz dünya ve hakkındaki en mükemmel bilgiye, dünyayı yaratıp, donatıp ve idaresi elinde olan kimse sahiptir. Yani dünya hakkında en doğru bilgiyi ancak ve ancak Allah ve O’nun c.c öğrettiği kimseler bilebilir. Allah tebarek ve Teala kendi kitabı Kur’an-ı Kerim’in bir çok ayetinde dünya hakkında bazı açıklamalar yapmıştır. Ayrıca kutsi hadislerde de yine Allah tebarek ve Teala tarafından dünya insanlara anlatılmıştır. Bunlara ilave olarak O’nun c.c elçisi ve elçisinin vasileri 12 imam mükemmel açıklamalar yapmışlardır.
    Tabiidir ki Allah’a dayanmayan, Allah’tan gelmeyen ilim ve bilginin ya hiç değeri yoktur veya çok azdır. Ayrıca gerçekleri de yansıtmaz. Birçok insan, gerçeği ve hakikati yerine kendi anladığını ortaya koymaktadır.
    Dünya sözcüğü  Kur’an-ı Kerim’de 116 yerde geçmektedir. Her ayette dünyanın bir yönü ele alınmaktadır, bunun tümünü ne yazmaya ne de açıklamaya imkân yoktur. Sadece konumuzla ilgili dört ayetin mealini veriyorum: 1-“Bilin ki, kuşkusuz dünya hayatı oyun, eğlence, süslenme, aranızda övünme, mal ve evlat çokluğuna düşkünlükten ibarettir; Dünya hayatı bir yağmura benzer, bitirdiği bitkiler ekincileri sevindirir. Sonra (o bitkiler) kurur da sen onun sapsarı olduğunu görürsün; sonra da çerçöp olur. Ahirette ise (kafirler için) çetin bir azap ve (müminler için) Allah katından bağışlanma ve hoşnutluk vardır. Dünya hayatı, aldatıcı bir geçimlikten başka bir şey değildir.” Hadid, 20. 2- Bozguncuların cezasını açıkladıktan sonra şöyle der: “Bu dünyada onlar için bir aşağılanmadır ve ahrette de onlara büyük bir azap vardır.” Maide,33. 3-“Siz geçici dünya malını istiyorsunuz oysa Allah, ahreti (ahretteki nimetlere erişmenizi) istiyor.” Enfal,67. 4- “ Yoksa ahret hayatını bırakıp dünya hayatını mı beğendiniz?! Oysa ahirete göre dünya hayatının mal ve imkânları pek azdır.” Tevbe, 38. Bu ayetlerde ve diğer ayetlerde dünya, insanlar için hedef olamayacak kadar değersiz kılındığı belirtilmektedir. İnsan, sadece dünya için yaratılmaktan daha yüce ve daha üstündür. Allah tebarek ve Teala için insan önemlidir, dünya ve içindekinin hiç bir değeri yoktur.

Şimdi bakalım Peygamber’in (s.a.a) ilim şehrinin kapısı Ali (a.s) hutbelerinde bu konu hakkında ne buyurmuştur. Nehcü’l-Belağa hube, 28. Buyuruyor:”Dünya sırt çevirmiş, veda edip ayrılacağını yüksek sesle ilan etmiştir.” Bu cümlede geleceği geçmiş fiili ile ifade etmesinin sebebi bu işin kesin olacağını bildirmek içindir. Bir şey kesin olarak gerçekleşecek ise onu oldu gibi kabul edip geçmiş zaman fiili ile ifade ederler. “Ve gerçekten ahiret size yüz tutmuş, bilgisiyle sizi kapsamıştır.” Zaman içerisinde hareket eden her şey çok çabuk ve kısa zamanda geçer. Onun için dünyayı sırt çevirip giden ahiretin ise hemen yanı başınızda olduğunu ifade etmektedir. Halk dilinde de böyledir, bir yabancıya olan yakınlığı öyle değerlendirirler; derler ki o bir yabancıdır yarın öbür gün ayrılıp gidecektir. Ama akrabaların, hemşerilerin senin yanında kalacaklar, hesabını ona göre yap. Hz. Ali (a.s) de dünyanın geçici olduğunu değer verip yatırım yapmaya değer olmadığını, asıl yaşam yerinin ahret olduğunu ve ona göre hesap yapılmasını bildirmektedir.
    İnsanları uyararak şöyle devam ediyor:”Agah/uyanık olun bu gün yarış için hazırlanma,  yarın ise yarış günüdür. Yarışta öne geçen (kazanan) cennete geride kalan (kaybeden) cehenneme gider.” Yarış ve müsabakaya katılmak isteyen daha önceden antrenman yapmalıdır, yarış günü buna imkân yoktur. Daha önce antrenman ve çalışmalarını yapmayanlar yarışta yenik düşüp hüsrana uğrayacaktır. Fırsat varken hemen antrenmana koyulmalı çalışmalar yapılmalıdır.
    Aksi takdirde bu işin geri dönüşü ve telafisi yoktur. “Ölümü gelmeden hatasını anlayıp ondan dönen yok mu? Kötü gün gelmeden kendisi için çalışan yok mu? Biliniz ki siz arzu ve ümit günlerindesiniz bunun ardında ecel vardır. Arzu gününde eceli gelmeden amel eden kimseye ameli yarar sağlar ve ecel ona zarar vermez. Arzu gününde eceli gelmeden amel etmeyen kimseye ameli fayda vermez eceli ona zarar verir. Geniş gününüzde amel ettiğiniz gibi dar gününüzde de amel edin. Agah olun/bilin ben, cennet isteyip de uyuyan, cehennemden korkup da uyuyan kimseyi görmedim. Biliniz ki hakkın fayda etmediği kimseye batıl zarar verir.” İmam (a.s) burada her kes için geçerli olan bir kuraldan bahsetmektedir ki o da ameldir. Kim olursan ol, ne olursan ol Allah’ın mahkemesinde makama, mala, servete, akrabaya, insanlar arasındaki saygınlığa, âlim veya avam olduğuna bakılmaz. Halife de çoban da Allah’ın adalet divanı önüne dikilip yaptıklarının hesabını verecektir. Âlim müçtehit de, o müçtehide taklit eden şahıs da divani ilahide hesap verecektir. Geniş günde, fırsat varken geçmişini telafi et kendini ahrete hazırla. Hakka ve hak söze karşı mütevazı olup boyun eğmeye kendini hazırla, yoksa batıla dalıp haktan mahrum olursun. Doğru yolu seçmeyen yanlış yolda yürümek zorunda kalır. Mademki bu yolu yürüyeceksin bari hak yolda yürü de sana yarar sağlasın. Allah’a ibadet etmesen boş kalmayacaksın şeytana ibadet edeceksin, ibadet ve amelin boşa çıkacaktır. Ama Allah’a ibadet etsen kalıcı olur ve boşa çıkmaz. Ben gereken açıklamayı yapamadım, değerli okurlar ayetlerin ve İmam Ali’nin (a.s) sözleri üzerinde derin tefekkür etsinler, ayetlerin tefsirine baksınlar. Allah bizleri maarifi anlayıp amel edenlerden etsin.
Arslan BAŞARAN
[email protected]

Facebook Beğenenler

Yorum yapılmadı!

Yorum yapmak için aşağıdaki formu kullanabilirsiniz.

Yorum Yaz!

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.
* İşareti olan alanlar gereklidir.