- 19 Mayıs Nedeniyle El Emeği Göz Nuru Eserler Sergilendi
- Bir yıldır veri alınamayan puhu kuşuna ulaşıldı
- 19 Mayıs Gençlik Yürüyüşü Yoğun katılımla gerçekleşti
- İlimizde Gençlik Konseri düzenlendi.
- ACI HABER !!!
- İL JANDARMA KOMUTANLIĞI TOPLANTI VE GÖSTERİ YÜRÜYÜŞÜ GÜZERGAHLARI İLE AFİŞ-PANKART ASILABİLECEK YERLERİ BELİRLEDİ
- İL EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ TOPLANTI VE GÖSTERİ YÜRÜYÜŞÜ GÜZERGAHLARI İLE AFİŞ-PANKART ASILABİLECEK YERLER,
- TAZİYE VE TEŞEKKÜR MESAJI
- TAZİYE TEŞEKKÜR MESAJI
- Taziye Teşekkür Mesajı
- ALAGÖZ CUMHURBAŞKANI İLE GÖRÜŞTÜ
- İL BAŞKANI AYAZ 14 MAHALLE MUHTARIYLA BULUŞTU
- SENGER BAŞKAN MAZBATASINI ALDI
- TUZLUCA BELEDİYE BAŞKANLIĞI TÜRKAN’A VERİLDİ
- MEHMET NURİ GÜNEŞ MAZBATASINI ALDI
ATAMIZI ANIYORUZ
Cumhuriyetimizin kurucusu yüce Atatürk’ün ebediyata intikal edişinin 70. yıldönümünü tüm yurtta anıyoruz.
İlimizde düzenlenecek Atatürk’ü Anma Programı bugün Saat: 08.45-
09,00’da çelenklerin Atatürk anıtına konulması Saat: 09,05’de “Ti” sesi
ile 2 dakika Saygı Duruşu ve Müteakiben istiklal marşının okunması.
Kültür Merkezi Anma Programı Saat:09.30’da başlayacak program akışı
sırasıyla; Saygı Duruşu ve istiklal marşının okunması, Atatürk’ün
Askeri kişiliği, Atatürk’ün biyografisi, Şiir, Oratoryonun sunulması ve
kapanış, şeklinde olacak.
Ahmet KOCABAŞ’ın yazısı ile sizi başbaşa bırakıyoruz: ”Atatürk'ün ölüm
yıldönümünde, bu büyük devlet adamının yaptıklarını, yapmak
istediklerini ve düşüncelerini bir kez daha hatırlayacağız.
Anadolu işgal edilmişti. Aziz vatan parçası karış karış düşman eline
geçiyordu. Tarihe yön veren, adaleti ayakta tutan, insanlığa çağdaşlık
dersi veren bu millet esir olabilir miydi? Elbette hayır. Bu esarete
baş kaldırmıştı Mustafa Kemal. Anadolu'ya geçti. Asker yok, para yok,
silah yoktu. Ama iman ve azim vardı. Bu milletin içindeki bağımsızlık
ateşi yanmaya devam ediyordu.
O günden bu günlere uzun yıllar geçti. Düşmanı ülkemizden kovduk.
Ülkemiz kurtulmuştu. Kalkınma hamlesi başlattık. Yollar, demiryolları,
limanlar yaptık. Fabrikalar, atölyeler, iş alanları kurduk. Okuma-yazma
seferberlikleri başlattık. Üniversiteler açtık. Okulları yurt sathına
yaymaya çalıştık. Atatürk'ün önderliğinde bu işlerde başarılı olduk.
Bugün O'nu yeniden tanımaya ihtiyacımız var. Öyleyse gelin Mustafa Kemal'i yeniden tahlil edelim. O'nu iyice yeniden tanıyalım.
Çanakkale Savaşları'nda
http://atcp.com.au/wp-content/uploads/2007/11/ataturk+anitkabir.jpg
genç bir subaydır Mustafa Kemal. Yıllar sonra bu savaşı şöyle anlatır:
"Karşılıklı siperler arasındaki mesafe sekiz metre, yani ölüm
muhakkak... Birinci siperdekiler hiçbiri kurtulmamacasına kamilen şehit
düşüyorlar. İkinciler onların yerine geçiyor. Fakat ne kadar gıptaya
şayan bir soğukkanlılık ve güvenirlilikle biliyor musunuz? Öleni
görüyor, üç dakikaya kadar öleceğini biliyor, hiç korku ve endişe
göstermiyor, sarsılmak yok. Okuma bilenler ellerinde Kur'an-ı Kerim
cennete girmeye hazırlanıyorlar. Bilmeyenler şehadet çekerek
yürüyorlar."
Fransa, İngiltere, Yeni Zelanda ve Hindistan'dan kalkıp Çanakkale'ye
gelen, Mehmetçiklerle çarpışan ve orada hayatını kaybeden askerler için
şöyle diyor Mustafa Kemal: "Bu memleketin toprakları üstünde kanlarını
döken kahramanlar!..
Burada bir dost vatanın toprağındasınız. Huzur ve sükun içinde uyuyunuz. Sizler Mehmetçiklerle yan yana, koyun koyunasınız.
Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar... Gözyaşlarınızı
dindiriniz. Evlatlarınız bizim bağrımızdadır. Huzur içindedir. Ve huzur
içinde rahat rahat uyuyacaklardır. Onlar bu topraklarda canlarını
verdikten sonra artık bizim evlatlarımız olmuşlardır."
Birinci Dünya Savaşı kazanılmıştı. İngiliz, Fransız, İtalyan ve Yunan
delegeleriyle Londra Konferansı yapılıyordu. Konferansa İstanbul
Hükümeti davet edilmişti. "Kimdir bu Mustafa Kemal, ne istiyor? Bir
görelim" diye Ankara Hükümetinden de temsilci isteniyor.
Bu davete verdiği cevap O'nun asaletini yansıtıyordu: "Bu toplantıya
bir şartla katılırız. O da Milli Devletin tanınmasıdır. Aksi halde
kesinlikle katılmıyoruz."
Cumhuriyeti ilan etme düşüncesini etrafına anlattığında O'na "İmparator
ol, kral ol, hükümdar ol, padişah ol" diye teklifler gelmişti. Bütün
imkanlar elindeydi, olabilirdi, ama olmadı. O, halkın kendi kendini
idare etmesini istiyordu. O, Cumhuriyeti istiyordu.
29 Ekim 1933 te Cumhuriyetin onuncu yılında yaptığı tarihi konuşmadan:
"Bugün Sovyetler Birliği dostumuzdur, komşumuzdur, müttefikimizdir. Bu
dostluğa ihtiyacımız vardır. Fakat yarın ne olacağını kimse bugünden
kestiremez. Tıpkı Osmanlı gibi, tıpkı Avusturya-Macaristan gibi
parçalanabilir, ufalanabilir. Bugün ellerinde sımsıkı tuttuğu milletler
avuçlarından kaçabilirler. Dünya yeni bir dengeye ulaşabilir.
İşte o zaman Türkiye ne yapacağını bilmelidir... Bizim bu dostumuzun
idaresinde dili bir, inancı bir, özü bir kardeşlerimiz vardır. Onlara
sahip çıkmaya hazır olmalıyız. Hazır olmak yalnız o günü susup beklemek
değildir.
Hazırlanmak lazımdır. Milletler buna nasıl hazırlanır? Manevi
köprülerini sağlam tutarak. Dil bir köprüdür...İnanç bir
köprüdür...Tarih bir köprüdür..."
Mustafa Kemal Paşa rahatsız, hastalığı ilerlemiş vaziyette, zaman zaman kendinden geçiyor.
Hatay ili anavatana katılacak, Hatay meclisinde konu hararetle
tartışılıyor. Kendine geldikçe, "Hatay ne oldu, anavatana iltihak etti
mi?" diye soruyor.
Mustafa Kemal ölüm döşeğinde, ama Hatay'ın anavatana iltihakını düşünüyordu.
Bu misalleri çoğaltmak mümkündür. İşte Mustafa Kemal budur. Mustafa Kemal'i anlamak da budur.
Eğer laboratuarlarda sabahlamıyorsak, saçlarımızı bilim ağartmıyorsa,
kitaplarla yatıp kalkmıyorsak, bu ülkeyi barajlarla süsleyemiyorsak,
santrallerle bezeyemiyorsak, fabrikalarla-atölyelerle donatamıyorsak,
uzaya ay-yıldızlı bayrağımızı taşıyan uydular gönderemiyorsak, dünya
kalitesinde mallar üretip uluslararası pazarlarda Türk'ün adını
duyuramıyorsak yeterince Atatürk'ü anladığımızı söyleyemeyiz.
Öyleyse yeniden O'nu ve düşüncelerini hatırlamalıyız. Aziz Atatürk,
mutlaka birgün istediğin şekilde seni anlayacağız. Bu millet bunu
başaracaktır. Çünkü, sen bu millete güveniyordun.
Seni rahmetle anıyoruz. Ruhun şad olsun.
Yorum yapmak için aşağıdaki formu kullanabilirsiniz.