- Vali Ercan Turan, İl Emniyet Müdürü Erden Sakarya’yı ziyaret etti.
- Iğdır’da 2023 yılında 2 bin 857 çocuk dünyaya geldi
- 19 Mayıs çelenk sunma töreni yapıldı
- DEFTERDAR ABDULKADİR BÜYÜKFIRAT’TAN VEDA MESAJI
- BAKAN ŞİMŞEK’TEN SONRA VALİ TURAN’DA TASARRUF TEDBİRLERİNİ MASAYA YATIRDI
- İL JANDARMA KOMUTANLIĞI TOPLANTI VE GÖSTERİ YÜRÜYÜŞÜ GÜZERGAHLARI İLE AFİŞ-PANKART ASILABİLECEK YERLERİ BELİRLEDİ
- İL EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ TOPLANTI VE GÖSTERİ YÜRÜYÜŞÜ GÜZERGAHLARI İLE AFİŞ-PANKART ASILABİLECEK YERLER,
- TAZİYE VE TEŞEKKÜR MESAJI
- TAZİYE TEŞEKKÜR MESAJI
- Taziye Teşekkür Mesajı
- ALAGÖZ CUMHURBAŞKANI İLE GÖRÜŞTÜ
- İL BAŞKANI AYAZ 14 MAHALLE MUHTARIYLA BULUŞTU
- SENGER BAŞKAN MAZBATASINI ALDI
- TUZLUCA BELEDİYE BAŞKANLIĞI TÜRKAN’A VERİLDİ
- MEHMET NURİ GÜNEŞ MAZBATASINI ALDI
28 SEFER, RASULULLAH'IN S.A.V VEFATI VE TORUNU HZ. HASAN'IN A.S ŞEHADETİ
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Bizler ehl-i sünnetle beraber yaşayan bir toplumuz, her zaman kendilerini İslam’ın sahibi bilen, Allah Resulünü daha fazla seven, bizleri ise Rasulullah’tan s.a.v daha fazla Ehl-i beytini sevmekle suçlarlar.
Hâlbuki biz Ehl-i Beyt-i Allah Resulünden ötürü severiz. O hazret
sipariş ettiği için onlara tabiyiz. Ehl-i Beyt ise O hazrete olan
yakınlığıyla değer kazanmıştır, en avam şia bile bunun farkındadır. Ama
Ehl-i sünnet kardeşlerime soruyorum, O hazretin vefatından tam 1421 yıl
geçiyor. Canımızdan çok sevdiğimiz O hazretin vefat gününü biliyor
musunuz? Veya O hazretin vefat gününde hangi İslam ülkesi tatil edip
yas ilan ediyor ve adına ağıtlar yakıyor. Bu gün yeryüzünde bu işi
yapan yine şialar ve şia ülkesidir. Sanki canların sevgilisi O hazretin
vefatı da aynen torunlarının şahadeti gibi gizlenip tarih sayfalarından
silinmeye çalışılmıştır. Tarihte adını silmeye yemin edenler vardı. Hem
de O’nun yerine halifelik yapan Emevilerin ilk halifesi Muaviye, bunun
için çok uğraştı ama başaramadı. Elbette Allah’ın yaktığı ışığı kimse
söndüremez. Nasıl ki Muaiveye’nin oğlu Yezid’e O hazretin torunu
Zeyneb-i Kubra buyurdular. Allah Zeyneb’in sözünü doğruladı Yezid’i
yalanladı bu gün yeryüzünde 1,5 milyar insan Yezid’e lanet ediyor,
Zeyneb-i Kubra’yı saygıyla anıyor. Zeyneb’in mezarı âşıkların tavaf
yeri olmuş. Yezid’in sarayı harabe olmuş.
28 Cuma günü Sahabelerin aklına bile getiremedikleri şeyler
başlarına geldi. Allah Resulü hasta yatakta başı kardeşi ve vasisi olan
amcası oğlu Müminlerin emiri Hasan ve Hüseyin’in babası Zehra’yı
Betül’ün kocası Ali’yi Mürteza’nın dizleri üzerinde, sahabelerden
bazıları da orada hazır bulunmakta, bazıları ise ziyaret edip
çıkmaktadır. Her lider gibi canımızın feda olduğu O hazretin tüm derdi
ümmetidir. Hem kendisinden sonra insanları aydınlığa götürecek
getirdiği dini hem de ümmetini düşünmektedir. Kendilerine çok kıymet
verdiği sahabelerine buyurduğu sözün tam metnini Ehl-i sünnet
kardeşlerin Kur’an’dan sonra en muteber bildiği kitabın sahibi
BUHARİ’den dinleyelim: Raviler kanalıyla İbn-i Abbas r.a diyor ki:
Rasulullah s.a.v hastayken aralarında Ömer bin HATTAB’ın da olduğu bir
grup erkek evdeydik. Rasulullah s.a..v buyurdular: Bana kağıt kalem
getirin benden sonra sapmayacağınız vasiyeti yazayım. Ömer kalkıp şöyle
dedi: Gerçekten Nebi’yi hastalık şaşırtmış, aranızda Allah’ın kitabı
vardır, bize Allah’ın kitabı yeter. Bu sözün üzerine ev halkı
tartışmaya başladı bazıları hadi kâğıt kalem getirin kendisinden sonra
asla sapmayacağınız vasiyeti yazsın. Bazıları da Ömer’in sözünü
desteklediler. Rasulullah’ın yanında tartışma sesleri yükselince,
yanımdan savrulun diye buyurdu. Ubeydullah diyor ki: İbn-i Abbas
sürekli diyordu ki bundan daha büyük rezalet olmaz. Rasulullah’ın s.a.v
yazacağı vasiyete tatışmalarıyla mani oldular.(Sahih-i Buhari c.7 s.225
Bab-357 Kitab-ül Mezra vet-Tıb Dar-ul Kalem Beyrut/LÜBNAN Basımı)
Ehl-i sünnet âlimlerinin o canları yakan acını unutturmaya
çalışmalarının sebebi Buhari’nin nakletmiş olduğu şu hadis olsa gerek.
Eğer Allah Resulünün s.a.v vefatı gündeme gelecek olsa, yanı sıra başka
şeyler de gündeme gelecektir. Ezcümle Peygamberin vasiyeti yok muydu?
Vardıysa ne oldu? Nasıl olurda Müslümanları vasiyet yazmaya teşvik eden
hatta kendisinden sonra karışıklık olacaksa vasiyet yazmanın farz
olduğuna emir veren Allah Resulü, şimdi kendisi vasiyet yapmayarak
kendisinden sonra ümmetin bölünmesine mi sebebiyet veriyor? Vasiyet
yazmasına neden mani oldular? Allah’ın kitabı bize yetecek olsaydı
Rasulullah’ın söz, fiil ve takririnin Müslümanlara hüccet olmasının
anlamı nedir? O heva ve heves yüzünden konuşmaz, ancak bizim kendisine
vahyettiğimizi söyler. Buna göre Rasulullah’ın sayıklaması ve hastalık
nedeniyle şaşırma ne demektir? Bu sözler ayetlerle çelişmiyor mu? Biz
Allah’ın ayetlerini mi kabul etmeliyiz. Yoksa birilerinin sözünü mü?
Akıl sahipleri düşünüp cevap versinler.
Yine Allah Resulünün s.a.v vefat meselesi gündeme geldiğinde birçok
soru ve mesele gündeme geleceğinden mi korkuluyor da duyarsız kalınıyor.
Mesela kalbi temiz ve Rasulullah’ı s.a.v seven her Müslüman’ın aklına
gelecek sorular şunlardır. Allah’ın en sevgili kulu ve peygamberi vefat
ettiğinde onun cenazesini kim yıkadı? Kim kefenledi? Namazını kim
kıldırdı? Cenaze törenine kimler katıldı? Acaba bu kadar övdüğümüz,
hatta yer, yer Allah’ın elçisinden bile ön plana çıkarılan sahabeler ne
yaptılar?
Eğer Peygamber efendimiz için matem tutulursa, vefat yıl dönümü
gündeme gelirse, gerçekten bu soruların altından kalkılmaz. Ama gündeme
gelmezse bu konuda yazılmaz konuşulmaz ve yazılmazsa, tek tek soranlara
genel cevap olarak elbette ki sahabe bu acıyı tattı, namaz kıldı ve
mateme boğuldular diye geçiştirecekler. Ama gündeme gelse kaynağıyla
kesin bilgiler istenecektir.
O zaman uhdesinden gelinmez.
Ama değerli okuyuculara çok kısa bilgi vereyim. Allah Rasulü s.a.v
vefat ettikten sonra vasiyet etmesine engel olanlar ortamı bulana kadar
halkın vefata inanmasına engel oldular. Daha sonra Beni Saide
Sakifesinde toplanarak daha cenaze yerdeyken halife seçimi derdine
düştüler. (sonraki yazılarımda bu konu hakkında geniş bilgi vereceğim).
Herkesin bildiği gibi bir Müslüman vefat ettiği zaman onu hemen
yıkayıp, kefenleyip, ona namaz kılıp defnetmek duyan bilen her
Müslüman’a farzdır. Bu durum Peygamber’de daha fazla önem arz
etmektedir. Peygamberin o özel saygınlığını korumak için hazır bulunan
her Müslüman’a bu işler farz idi. Ali a.s, İbn-i Abbas ve birkaç sahabe
hemen bu farz olan işlere koyuldular, hilafet seçme meselesi Ali’ye de
geldi ama şöyle buyurdu: Hiçbir ümmete yakışmaz Peygamberlerinin
cenazesi yerdeyken kendilerine halife seçsinler. Böylece vazifesine
koyuldu, zaten Ali’den a.s başkası Allah Resulü’nün mübarek bedenine
bakamazdı. İbn-i Abbas gözlerini bağlamış halde su döküyor Ali’de a.s
gusül veriyordu. Böylece ashaptan bazılarıyla Mübarek bedene namaz
kıldılar. Halife seçenler geldiğinde namaz kılınmış mübarek beden
defnolmuştu! Kabirden çıkarmak istediler ama Ali a.s mani oldu. Aslında
bu cümlelerin her birisinin o kadar geniş açıklaması vardır ki inşallah
sonraki yazılarımda yavaş, yavaş açıklamaya çalışacağım.
Allah Resulü ve elçisinin vasiyetine mani olunurken, O hazretin gerçek
vasisi, ilim şehrinin kapısı, müminlerin amiri, takvalıların mevlası ve
ümmetin iki manevi babasından biri olan Ali a.s Allah Resulü’nün s.a.v
son tavsiyeni istedi ve ümmeti kıyamete kadar hidayet nuruyla
aydınlattı.
Ali a.s mübarek başını dizleri üzerinde olan mahbunun firakının
acısını yaşamasına rağmen, fırsatı değerlendirdi. Ve şöyle sordu: Ya
Raselellah s.a.v en güzel sünnetini bize tavsiye etsen: Hazret son
saniyelerinde şöyle buyurdu: “Akıl dinimin esasıdır, ilim onun (dinin)
silahıdır, sabır onun gömleğidir, sevgi (muhabbet) sermayemdir,
kalbimin meyvesi Allah’ı anmadır (zikir), namaz gözümün nurudur,
üzüntüm ve dedim ümmetimdir.” Bu cümleleri buyurdular ve aziz canını
can sahibine teslim ettiler ve kıyamete kadar ümmeti yasa boğdular.
Özellikle biricik kızı Fatıma Zehra s.a tarihte kimsenin başına
gelmeyen acı ve musibet başına geldi, babasının mateminde şöyle ağıtlar
yaktı: Bana gelen musibet güneşin başına gelse vallah gündüzlerde gece
olur. Allah bizleri bu acı musibet gününde musibetli olmaya muvaffak
etsin ve bu acının sevabının karşılığını en güzel şekilde amel
defterimize yazsın. İnşallah Bu acı günlerde birkaç kelimeyle de olsa
uzaktan Allah Resulü’nü en muteber ziyareti oku ve şöyle de: “Selam
olsun sana ey Allah’ın resulü; Allah’ın rahmet ve bereketleri senin
üzerine olsun. Selam olsun sana ey Muhammed b.Abdullah; selam olsun
sana ey Allah’ın seçtiklerinin en üstünü; selam olsun sana ey Allah’ın
habibi; selam olsun sana ey Allah’ın seçtiği; selam olsun sana ey
Allah’ın emini; şahadet ederim ki sen Allah’ın Resulüsün; şahadet
ederim ki sen Abdullah oğlu Muhammed’sin; şahadet ederim ki sen
gerçekten ümmetine nasihatte bulundun, rabbi’nin yolunda cihat ettin ve
yakin (ölüm) gelip seni buluncaya kadar O’na ibadet ettin; o halde
Allah, ümmetinden dolayı bir peygamberini mükafatlandırdığı en üstün
mükafatla seni mükafatlandırsın ey Allah’ın elçisi. Allah’ım! Muhammed
ve Ehl-i Beyt’ine rahmet eyle; İbrahim ve İbrahim oğullarına ettiğin
rahmetin en üstünüyle; gerçekten Sen övgüye layık ve yücesin.”
28 Sefer aynı zaman Allah habibinin, son elçisinin kalbinin meyvesi
olan ilk torunu, Kur’an’da Rasulullah’ın çocuğu olarak anılan Ali ve
Fatıma’dan a.s olma Hasan Müçteba’nın a.s vefasız karısı Hinde
tarafından zehirlenerek şehit edildiği gündür. Onun için eskiden beri
halkımızın dilinde denilir ki Sefer ayı Muharrem ayından daha ağırdır.
Yani daha ağır musibetler içermektedir. Ben bu makalede İmam Hasan a.s
hakkında geniş bilgi veremeyeceğim için değerli okurlardan özür
diliyorum. Dedeleri Efendimizin diliyle “Hasan ve Hüseyin cennet
gençlerinin efendileridir.” Bu hadise göre her ikisinin düşmanı
cehennemliktirler, Allah her iki İmam’ın katillerinin ve düşmanlarının
azabını artırsın. Ali’nin a.s şahadetinden sonra Muaviye ile barış
yapma zorunda bırakılan imam Müslümanların kanı akmasın diye bu acı
anlaşmayı yapma zorunda kaldı. Anlaşmaya göre Muaviye’den sonra O
hazret halife olacaktı, ama şeytanlık ve hilesiyle tanınan Muaviye oğlu
Yezid’e ortam hazırlamak için önünde mani olan İmam Hasan’ı kaldırdı.
İmamın vefasız eşi olan hinde vasıtasıyla İmam’ı şehit etti. İmam
kardeşi İmam Hüseyin’e vasiyetini etti ve maalesef Ümmül Müminin
Ayşe’nin fitne çıkarıp engel olmasıyla Ceddinin yanına değil de Baki
mezarlığına defnedildi. Zamanın halifesi olan Hişam b. Mervan’ın
emriyle mübarek cenazesi oklandı ve kendi vasiyeti üzerine Haşimiler
Müslümanlar arasında karışıklık çıkmasın diye karşılık vermeden çok
büyük bir acı içerisinde defnettiler. Allah bize bu aziz İmamın
musibetinde mükafat versin ve O hazretin ziyaretçilerinden kılsın.
İnşaallah
Şeyh Arslan BAŞARAN
Yorum yapmak için aşağıdaki formu kullanabilirsiniz.