Güzel Iğdır’ ımız, Doğu Anadolu’ da; batıda yaşayanların tasavvur edemedikleri kadar güzel bir şehirdir.
 

Her bitkinin, her meyvenin, her sebzenin yetiştiği ve üç devlete sınırı olan güzel insanları ile birlikte huzurlu bir şekilde yaşayan serhat şehrimizin yıllardan beridir, huzurunu bozmak isteyen, tamamen dış güçlerin maşası olan ve beyini yıkanmış bazı kişilerin çok yoğun çabalarına rağmen Türk – Kürt kardeşliğini, akrabalığını bozamamış ve her zaman sağduyulu Iğdır halkının şiddetli tepkisiyle karşılaşmışlardır.  Benim doğduğum köyün yarısı Kürt, yarısı Türktü. O köyde düğünlerimizi, bayramlarımızı iyi ve kötü günlerimizi hep beraber anar ve kutlardık. Hiçbir zaman birbirimizi ayrı  bir ırk, ayrı bir renk, ayrı bir insan olarak görmezdik. Hatta bu son zamanların modası olan Kürt Sorunu kelimesi kullanılmaya başlatıldığı zaman milletimizi ayrıştırmak için atılan bu kelimeyi uzun bir süre içime sindirememiştim ve kullanamamıştım. Yanlış anlaşılmasın “Kürt” kelimesinden rahatsız olduğum için değil, sadece bizleri ayıran başka başka farklı milletmişiz gibi gösterme duygusundan rahatsız olmuştum. Bizim birbirimizden farkımız yoktur.  Benim kendi kirvem Kürt’ tür. Kirveliğin ne kadar kutsal bir bağ olduğunu herkes bilir. Kendi kardeşimizin çocuklarıyla çocuğumuzu evlendirebiliriz kirve çocuğuyla asla evlendirmeyiz.  Bu kadar birbirimize güvenmiş ve bu tür kutsal bağlar oluşturmuşuz. Iğdır’ lı olup da Kürt ‘ ten akrabası olmayan var mıdır?.    Bu sebeple güzel beraberlikleri bozmaya kimsenin gücü yetmeyeceği gibi daha da dostlukları pekiştireceğine inanıyorum. Yeter ki, huzursuzluk çıkarmak isteyen fırsatçılara meydan vermeyelim.  Azeri Türklerinin bu güne kadar olan Milletvekillikleri, Belediye Başkanlıkları, Devlet dairesindeki olan müdürlükleri dönemlerinde hiçbir zaman görmedik ve duymadık ki bir Azeri, Kürt komşusunun evine, dükkânına veya köyüne göz koysun, elinden almaya çalışsın. Ancak bu aralar hiç hoş olmayan laflar bizleri üzmektedir. Bazı kendi bilmezlerin şahsi çıkarları için bazı Azeri komşularının bu tür mallarına göz dikip, bilinçli olarak toplumu rahatsız ettiklerini üzüntü ile duymaktayız.  Bunu herkes bilsin ki bu güzel memleket hepimizindir. Herkesin köyü  belli, evi belli, dükkânı belli, tarlası belli...     Kimsenin kimseyi hor görmediği herkesin birbirine sağ duyu ile yaklaştığı bu hassas dönemde sakın kimse yanlış hareketlerde bulunup huzuru bozmasın.  Bu hareketlerin kimseye bir yarar sağlamayacağı aşikârdır.      Sakın kimse kimseyi sınamaya kalkmasın bu memleket hepimizindir. Bu tür tavırlar kimseye yarar sağlamayacağı gibi herkes bundan çok zarar görür. Bizlere düşen görev bu kötü niyetli şahsi çıkar hesabı yapan kişilere fırsat vermemek ve elimizi taşın altına koyup, “Neme lazım” demeden Iğdır’ımızın huzursuz olmaması için gereken her çabayı göstermemiz lazım.
Bundan Milletvekilleri, Belediye Başkanları, Kamu görevlileri ve kentimizde söz sahibi olan insanlar birinci derece sorumludurlar.
      Vatanımızın zor günlerinde yine kötü niyetlileri, çıkarcıları gören büyük Atatürk bakın ne demiş;

“EFENDİLER;
     EĞER BU MİLET, BU MEMLEKET PARÇALANACAK OLURSA GENEL ŞEREFSİZLİĞİN ANKAZI ALTINDA ŞUNUN BUNUN ŞAHSİ ŞEREFİ DE PARÇA PARÇA OLUR. 
      BİZ O GENEL ŞEREFİ KURTARABİLMEK İÇİN HAREKETE GEÇEN MİLLETE RUHUMUZLA KATILDIK. KATILMAMIZA MANİ OLABİLECEK ŞAHSİ RÜTBELERİ, MEVKİLERİ DE GENEL ŞEREFİ KURTARMAYA YÖNELİK BİR GAYE UĞRUNDA FEDA ETTİK…
      BUNU ANLAMAYIP DA, MİLLETİ HALA KENDİ KAFALARININ KEYFİNE GÖRE İDARE ETMEYE KALKIŞAN KUVVETLER ARIK BİRER BELADIR.
      BELA ÇEKMEYE DE BU MİLLETİN ARTIK TAHAMMÜLÜ KALMAMIŞTIR.”

Necati OKUT

Tweet