Iğdır Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla bitkileri 2. Sınıf öğrencisi Muhammet Çağrı Oğuz, ‘Metsamor Nükleer Santralinin  Iğdır Üzerindeki Çevresel Etkileri ve Gelecekteki Tehlikeleri’ hakkında  seminer verdi.

 Iğdır Üniversitesi bilim ve teknoloji sınıfında verilen seminere Iğdır Üniversitesi Rektör Yrd. Ziraat Fakültesi Dekanı Hüseyin   Zengin, Yrd. Doç. Dr. Mücahit Pehluvan,  Ziraat Mühendisleri odası Iğdır il temsilcisi M. Ali Bulut, Ziraat odası Başkanı Turgay Akçay, Öğretim görevlileri ve öğrenciler katıldı.
           Iğdır Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla bitkileri 2. Sınıf öğrencisi Muhammet Çağrı Oğuz, Seminerde bölgemiz için ciddi bir tehlike arz eden Ermenistan’daki Metsamor nükleer santralinin Iğdır üzerindeki etkileri ve gelecekteki tehlikeler konusu slâyt gösterimi ile bölgedeki etkileri hakkında sunum yaptı.
    Oğuz, konuşmasında Ana başlık olarak Kapımızdaki  tehlike!!   nükleer enerji nedir? Çalışma Prensibi, Teknik Güvenliği, Taşıdığı Riskler Nelerdir?
 Metsamor  Nükleer Enerji Santrali Eksiklikleri, Stratejik Konumu, Basında Metsamor,  Metsamor Nükleer Enerji Santrali’nin Iğdır ‘a, Bölgemize ve Türkiye Üzerine Etkisi,  Taşıdığı Riskler, Iğdır İline Ve Çevresine Verdiği Zararlar, Bitkisel Üretim Yönünden, Hayvansal Üretim Yönünden, İnsan Sağlığı Yönü üzerinde durdu.
    Metsamor   Nükleer santralini patlamaya hazır bir bomba olduğunu belirten Oğuz, konuşmasını şöyle sürdürdü. ”Türkiye’ye komşu olan ülkelerden Ermenistan’ın enerji kaynağı olarak ifade ettiği ve enerji ihtiyacının %40’ını karşılayan “Metsamor”  Türkiye sınırından sadece 16 km uzaklıkta ve Türkiye’nin 3 ülkeye sınırı olan şehri Iğdır’ı etkisi altına almaktadır.Santralde büyük bir kaza veya sızıntı olması durumunda dakikalar içerisinde Iğdır ili ve çevresini, saatler sonra  Türkiye’nin doğu, güneydoğu bölgesi ve  İç Anadolu Bölgesi nükleer bulutların etkisi altında kalacaktır.  Metsamor Nükleer Santrali sadece Kars, Ağrı, Iğdır, Erivan ve Nahçıvan’ın değil, Gürcistan, Azerbaycan, İran ve Türkiye’nin de aralarında bulunduğu tüm bölge ülkelerinin sorunu olarak ortaya çıkmaktadır.
Basınçlı   su soğutmalı bir sistemle çalışan ve bu özelliği eski bir teknoloji olan “Metsamor” bugün dünyadaki diğer nükleer santrallerde kullanılmamaktadır.  Uluslararası  Atom Enerjisi Kurumuna göre Metsamor dünyanın en tehlikeli santrali durumundadır.  Buna rağmen Metsamor santralinde Batı  standartlarına uygun güvenlik sistemi kurulmadığı  gibi, santralin çekirdeğini kaplaması  gereken en az iki metre kalınlığındaki çelik zırh da  bulunmamaktadır. Nükleer Enerji santrali 1. dereceden deprem bölgesinde ve fay hattı üzerine kurulmuştur.  Yangında korunma önlemleri oldukça zayıftır.  Kontrol sistemlerinde eksiklikler ve yetersizlikler bulunmaktadır.  “Santralın gizli etkileri şimdiden görünmeye başlamış. Köyde kanser vakaları artmış. Hayvanlar düşük yapıyor ve bu sayı yıldan yıla artıyor. Hayvanlarda sakat doğumlar çoğunlukta. Metsamor  Enerji  Santrali’nin radyoaktif gazlarını atmosfere kontrolsüzce bırakması sonucu, bölgede ve çevrede olumsuz etkilere ortaya çıkmaktadır.  Hem; toprak bünyesinde ve yapısında değişmelere; hem de, canlı vücudu ve yaşamı için büyük tehlike arz etmektedir. Bölgedeki tarımsal faaliyetlerin büyük çoğunluğu radyoaktivite yönünden yüksek tehlike taşıyan maddelerin etkisi altındadır.  Iğdır ili ve Ermenistan arasında sınır olan Aras nehri boyunca yaklaşık olarak 800 metre yükseklikte seçilen noktalara 7 istasyon, Ağrı dağı eteklerinde Korhan yaylası olarak bilinen 2136 metre yükseltide 3 istasyon ve Iğdır şehir merkezinde 1 istasyon olmak üzere toplamda 11 istasyon da yapılan ölçüm ve bu bölgelerden alınan toprak numunelerinin radyoaktivite konsantrasyonu belirlenmiştir. Ayrıca, bölgedeki hayvansal üretim ve canlılarda da büyük sorunlar gözlenmektedir. Gebe hayvanların düşük doğum oranlarında artış, morfolojik ve fizyolojik açıdan zarar görmüş canlı doğumu, insanlarda kanser vakaları, düşük doğumlar, 2 başlı buzağı, 3 ayaklı ördek gibi fizyolojisi bozuk canlıların meydana gelmesi gibi durumlar söz konusudur.”

Tweet