Muharrem ve İmam Hüseyin'in (ona selam) Şanlı Kıyamı (4)

Tarih : 2010-12-11 / Kategori : Genel Haber

    Bismillahirrahmanirrahim
    Muharrem ayının 4ncü günü Kerbela’da Ömer ibn Sa’d 4000 kişilik bir asker ile Kufe’den çıkıp Kerbela’ya doğru hareket etti.

1
     Bazıları  yazar ki Beni Zuhre (Ömer İbn Sa’d’ın Kabilesi) onun yanına gelerek dediler ki: Seni Allah’a yemin veriyoruz ki bu işten el çek Hüseyin (a.s) bin Ali ile savaşmayı bırak, bu bizimle Haşimiler arasında büyük düşmanlığa neden olur.
     Bu sözün  üzerine Ömer İbn Sa’d İbn-i Ziyad’ın yanına giderek istifasını  bildirdi, amcak İbn-i Ziyad kabul etmedi.2
     Bazı  tarihçiler ise şöyle yazar: Ömer İbn Sa’d’ın iki oğlu vardı, birisinin adı Hafs idi babasını bu işe teşvik ediyordu. Diğeri ise kesinlikle bu işe girişmemesine ısrar ediyordu. Sonunda oğlu Hafs’da onunla beraber savaşmak için Kerbela’ya gitti.
     Kerbela Topraklarının Satın Alınması
     İmam Hüseyin (a.s) Kabri’nin olduğu araziyi Neyneva e Gaziriyye ahalisinden 60 000 dirheme satın aldı ve kendileriyle Kabrini ziyarete gelenlere yardımcı olmalarını ve üç gün onları konaklama şartını kydu.
     Ömer-i Sa’d Kerbela’ya vardığında, İmam’ın kastının ne olduğunu öğrenmek için Azret ibn Kays Ahmesi yanına çağırıp İama’a göndermek istedi, Azra İmam Hüseyin’e mektup yazıp Kufe’ye davet edenlerden birisi oldu için, utancından bu görevi kabul etmedi. Ömer Kufe’nin eşrafını çağırtıp hangisine bu görevi sundu ise, utandıklarından kabul etmediler. Kesir ibn Abdullah Şiabi adında bir fert öne çıkarak; ben Hüseyin’in (a.s) yanına giderim hatta istersen gider onu öldürürüm!
    Ömer, şimdilik öyle bir kastım yoktur, şimdilik sadece maksadının ne olduğunu öğrenmek istiyorum.

     Kesir ibn Abdullah İmam Hüseyin’e (a.)s taraf gittiğinde, imamın yarenlerinden olan Ebu Semame’ye bu adamı tanıyor musun? diye sordu. Ebu Semame; evet, yeryüzünün en habis adamıdır.
     Ebu Semama Kesir ibn Abdullah’a kılıcını teslim et daha sonra imamı  ziyeret et dedi. Kesir kabul etmeyip dedi ki kılıç kınıda kalacaktır, el vurmayacağım. Ebu Semame; öyleyse ben elimi senin kılıcının  üzerine koyacağım. Yine kabul etmeyip dedi ki; ben elçiyim kabul etmezseniz geri dönerim.
     Ebu Semame, sözünü bana söyle ben imama arz ederim dedi. Bunu da kabul etmeyince İmam ile görüşmeden geriye döndü.
     Ömer Kurrat İbn Kays-ı Henzele’yi bu iş için görevlendirdi. Kurret imama doğru gittiğinde imam: Bu adam kimdir, tanıyan var mı dedi.
      Habib İbn Mezahir; evet! Bu adam “Temim” kabilesindendir, iyilikle tanınan bir ferttir, dedi.
     Kurret İmamın yanına vardı saygıyla selamladı, mesajı iletti. İmam (a.s) buyurdular ki; “Sizin Şehrinizin halkı beni davet etmiştir, eğer istemiyorlarsa geri dönerim.”
      Kurret geri dönmek isteyince, Habib İbn Mezahir, yazıklar osun sana İmamı  böyle yalnız bırakıp da zalimlerin yanına geri mi dönüyorsun? Babaları vasıtasıyla hidayete erdiğin bu şahsa yardım et dedi.
     Kurret ibn Kays dedi ki: Ben önce görevimi yerine getireyim daha sonra bu konuda düşünürüm. İmam’ın sözünü Ömer’e ilettiğinde, Ömer bu sözde barış işareti görünce şöyle dedi: İmam Hüseyin ile savaşmaktan Allah beni korur, inşallah dedi.
 
   İmam Hüseyin’in (a.s) bu sözü üzere barışa ümitlenen Ömer-i Sa’d İbn-i Ziyad’a (l.a) mektup yazdı. Hisan bin Faid diyor ki, ben Ubeydullah’ın (l.a) yanındaydım Ömer-i Sa’d’ın mektubu geldi. Mektup da şöyle yazıyordu: Ben askerlerimle beraber Hüseyin ve yarenlerinin olduğu yere vardık, kendisinden maksadının ne olduğunu sordum. Kufeli’lerin kendisini davet ettiğini eğer kabul etmezlerse geri döneceğini söylemiş.
     İbn Ziyad (l.a) mektubu okuduktan sonra şu mazmunda bir şiir okudu: “Bizim pençemize düştükten sonra, kurtuluş ümidine düşmüş, artık kaçmaya imkan yok.”
 
    İbn-i Ziyad’ın (l.a) Ömer’e (l.a) Mektubu
     Mektubunu aldım mazmununu anladım! Hüseyin İbn Ali’den (a.s) ve yanındakilerden hemen Yezid için biat al. Eğer bunu yaparsa görüşümüzü  sana bildireceğiz.
     Bu mektup Ömer’in eline ulaştığında, İbn-i Ziyad’ın (l.a) barış ve sulh taraftarı değildir, dedi ve İbn-i Ziyad’ın (l.a) mesajını  İmam Hüseyin’e (a.s) iletmedi. Çünkü İmamın Yezid gibi birisine biat etmeyeceğini kesin bilgi ile biliyordu.
     Ömer bin Sa’d’tan sonra Kerbela’ya ağır bir ordu göndermeyi planlıyordu, Kufeli’ler İmam Hüseyin ile savaşmayı istemiyor, cepheye giden de geri dönüp kaçıyordu. İbn-i Ziyad Sevid ibn Abdurrahman adında bir ferde, halkın savaştan kaçma sebebini öğrenmesini ve kaçanları yanına getirmesini istedi. Sevid, çok önemli işi olduğu için Kufe’ye dönen bir Şamlıyı İbn-i Ziyad’ın yanına getirdi. İbn-i Ziyad (l.a) onu savaştan kaçma suçundan boynunu vurdurup öldürdü ki kimse savaştan kaçma cesaretinde bulunmasın.
     Allah’tan korkmaz, nefislerinin ve şeytanın esiri olan işte böyle yapar. Korku salarak yalan ve iftiralar uydurarak hareket eder. Ama Allah’ın emrine itaat eden O’ne dayanıp güvenen kimse, böyle şeyleri aklına bile getirmez. Bu olaylarda gördüğünüz gibi İmam Hüseyin (a.s) korku ve baskıyı biatı kaldırıyordu ki herhangi bir zorlama olmasın, sadece sevenler gelsin. Hak ve batılın daima taraftarları  olacaktır Allah bizi hak taraftarlarından ayırmasın. İnşaallah
      Devamı  var….
Arslan BAŞARAN
Iğdırmava Cami İmamı

Facebook Beğenenler

Yorum yapılmadı!

Yorum yapmak için aşağıdaki formu kullanabilirsiniz.

Yorum Yaz!

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.
* İşareti olan alanlar gereklidir.