Ağanın birisi yaveriyle köy içinden geçerken Ezan sesini duyar. Yaverine dönerek “bu adam niye bağırıyor?” diye sorar… Yaveri,  “Ağam bu köye yeni atanan imamdır…  Ezan okuyor” der…  Ağa: “Ezan nedir?” diye sorar…  Yaver:  “Ağam Müslümanları Namaz’a çağırır” diye cevaplar… Ağa: “Peki bunun mala, davara zararı var mı?” der… Yaver: “Yok ağam mala, davara zararı yoktur” der…  Ağa: “İyi o zaman bırakın istediği kadar bağırsın” der…
Birilerinin hoşuna gitmese de, bu toplumun birlik ve bütünlüğü için bağırmaya devam edeceğimi, doğruları dilimin döndüğü kadar anlatmaya çalışacağımı bilmenizi isterim…
Zaman zaman duyuyorum, tabiî ki benim hiçbir tasarrufum olmayan durumlarda bile ismim zikrediliyor… Kimi beni yıpratma adına ismimi zikrediyor, kimi beni yüceltme adına olmayan şeyleri bana mal ediyor…
Hiçbir yazımda aday adayı olan birinin aday olması yönünde fikir beyan etmedim. Hepsini kendime aynı mesafede gördüm. Bu bağlamda toplumdan aldığım pozitif enerjiyi de yansıttım, negatif enerjiyi de yansıttım… Ama bu yazdıklarımdan rahatsız olanlar aleyhimde demedik söz bırakmadılar.  Hızlarını alamadılar internette sinkaflı sözler bile sarf ettiler… Her ne olursa olsun, sağduyumuzu yitirmememiz lazım.  Benim çıkarımdan ziyade toplumun çıkarını ön planda tutmamız gerektiğinin bilincinde olmalıyız…
İster kabul edin, ister etmeyin, insanlar bir şekilde etkilenmiş, tepki duyduklarından ötürü de eksen kayması yaşamaktadırlar…  Ben bu eksen kaymasının yaşanmaması için her nerede durulacaksa topluca durulması gerektiğini vurgulamakta, toplumumuzu bu doğrultuda yönlendirmeye çalışmakta ve uyarılarda bulunmaktayım…
“Eline, Diline, Beline sahip ol” sözünü şiar edineceğimize, aklımıza gelen sözü dile, dilimize alıyor, söylenmemesi gerek sözleri telaffuz ediyoruz…  Bende diyorum ki, gün doğmadan neler doğar… Sabırlı olmakta fayda vardır… Siyasette her saniyenin bir hükmü olduğu gibi, her kimin ne hesabı varsa Allah’ın da bir hesabının olduğunu unutmamamız gerekmektedir…  
Söylenen tüm sözler, 11 Nisan’da hükmünü yitirecektir…  Akla, kara belli olacak, tüm partiler aday listelerini yüksek seçim kuruluna sunacaklardır… 
Her toplum ve her parti taraftarı için gösterilecek adayı sürpriz olarak görende olacak, destek olmak için etrafında toplananda olacaktır… Yani kimse potansiyel bir güce sahip olduğunu falan düşünmesin. Partisinin ve kendisinin kişisel gücü belli bir potansiyel oluşturacak olsa da, sonrasında iyi çalışmak şartıyla kazanmak mümkün olabilecektir…
Bugün gelinen noktaya iyi odaklandığımız da, üç Partinin kazanma şansına sahip olabileceğini görmekteyiz… Ak Parti, MHP ve BDP (Bağımsız)… Elbette partilerin de adayları önem taşımaktadır. Ziya doğru aday göstermedikleri takdir de, sıkıntılı olacakları aşikârdır… Pek tabi yanlış aday gösterdikleri takdirde alternatiflerde çıkacaktır…
Temenni başka, realite başkadır…
Köyün ağası Ezan sesini duymamışsa, bu o ağanın suçu değil, o köye imamı geç yollayanın suçudur… Bizde diyoruz ki, seçmenin suçu yoktur. Öyle aday yollayın ki, seçmen etrafında birleşebilsin…

Tweet